Köken
Düz kelimesi, Eski Türkçe tüz “barışık, düzenli, düzgün” anlamından evrilmiştir. Bu kök, tüz- fiiline, yani “sıraya koymak, dizmek, düzenlemek” eylemine dayanır. Sözcük zamanla anlam genişlemesine uğrayarak hem fiziksel (girintisiz çıkıntısız yüzey, yataylık, doğruluk) hem de mecazî (sade, yalın, gösterişsiz) kullanımları kapsar hale gelmiştir. İsme dönüşerek “engebesiz alan” (düzlük) anlamını da kazanmıştır. Ayrıca deyimlerde ve birleşik ifadelerde de çokça yer bulmuştur (örneğin “düz duvara tırmanmak”, “düz yolun düz aptalı”).
Kullanım Alanı
Sıfat Olarak Kullanımı: Nitelik bildirir: yüzey (düz masa), şekil (düz çizgi), tarz (düz anlatım), kumaş (düz elbise), saç (düz saç), ayakkabı (düz taban).
İsim Olarak Kullanımı: Yer adı (ova, düzlük anlamında düz), içki adı (katkısız rakı anlamında “düz”), matematiksel şekil (üçgen gibi) tanımında yer alan düz kenar.
Zarf Olarak Kullanımı: Fiilin nasıl yapıldığını bildirir: “düz yürümek”, “düz söylemek”, “düz durmak”.
Deyim ve Kalıplaşmış İfade İçindeki Kullanımı: Mecaz anlam taşır: “düz duvara tırmanmak” (yaramazlık), “düz yolun düz aptalı” (dürüst ama saf kişi), “düz etmek” (düzleştirmek), “düze çıkmak” (rahata ermek).




