Eski Beyazıt Camii, Ağrı ilinin Doğubayazıt ilçesinde, tarihi İpek Yolu güzergahı üzerinde yer alan ve Osmanlı dönemine ait önemli dini mimari örneklerinden biridir. Anadolu’nun doğusunda Osmanlı hâkimiyetinin kalıcılaşmaya başladığı 16. yüzyıl başlarında inşa edilen yapı, hem mimari karakteri hem de bulunduğu konum itibarıyla tarihsel sürekliliğin izlerini taşır. Osmanlı’nın doğudaki ilk taş camilerinden biri olarak değerlendirilen cami, uzun yıllar hem ibadet merkezi hem de sosyal yaşam alanı işlevi görmüştür. Bugün ise hem kültürel hem arkeolojik bir miras olarak korunmaktadır.
Konum ve Mekânsal Yapı
Eski Beyazıt Camii, Doğubayazıt ilçesinin iç kalesinin güney eteğinde, İshak Paşa Sarayı’na doğru uzanan teraslı arazide konumlanmıştır. Yapı, eğimli araziye adapte edilebilmek amacıyla taş bir teras yatağı üzerine inşa edilmiştir. Doğu Anadolu’da stratejik bir noktada yer alan cami, hem savunma amaçlı hem de yerleşim planına eklemlenen dini mekân işlevi görmüştür. Kubbeli yapısı ve tek minaresiyle çevredeki diğer mimari öğelerle uyumlu bir siluet oluşturur; kale ve sarayla kurduğu görsel diyalog, yapının kentin tarihî kimliğiyle bütünleşmesini sağlar.
Eski Beyazıt Camii (Kültürportalı)
Tarihî Arka Plan
Yapının kesin yapım yılı konusunda görülen farklılıklar arasında ortak kanı Çaldıran Savaşı sonrası, I. Selim döneminde (1514–1517) inşa edildiğidir. Bazı kaynaklar 1687 tarihli onarım kitabesine atıf yaparken, mimari üslup ve taş işçiliği genellikle 16. yüzyıl sonlarını işaret eder. Cami, Osmanlı’nın doğudaki ilk hakimiyet belirtilerinden biridir. Ortaçağ Doğubayazıt’ta, hem siyasi hem dini işlev taşıyan merkezlerden biri olarak kabul edilir. Bu dönemde cami, halkın ibadet ihtiyacını karşılarken aynı zamanda Osmanlı idaresinin kalıcılığının simgelerinden biri olarak da görülmüştür.

Eski Beyazıt Camii (Kültürportalı)
Mimari Özellikler
Eski Beyazıt Camii, kare planlı ve tek kubbeli klasik Osmanlı cami tipinin bir örneğidir. İçi 15×15 m civarında düzenlenmiş, kesme taşlarla inşa edilmiştir. Kubbe, sekizgen bir kasnak üzerinde oturur ve bu geçişler kemerlerle sağlanmıştır. Kapalı son cemaat mahalli zamanla yıkılmış olsa da, kemer izleri ve kolan kalıntıları yol boyunda izlenebilmektedir. Minare beden duvarlara bitişiktir ve kare kaide ile silindirik gövdeye sahiptir. Kuzey cephede yer alan mihrap nişi beşgen formda, mukarnaslı başlıklı sütuncelerle çevrelenmiştir. Dış cephede renkli kesme taşlar —kahverengi, sarı, kırmızı ve beyaz— özellikle camiye estetik ve yerel karakter kazandırır.

Eski Beyazıt Camii (Kültürportalı)
Yapının Kullanımı ve Sosyal İşlevi
Tarih boyunca cami, Doğubayazıt’ın günlük dini yaşamının merkezlerinden biri oldu. Osmanlı döneminde cuma ve bayram namazları, eğitici söyleşiler, halk toplantıları gibi sosyal işlevlere ev sahipliği yaptı. İshak Paşa Sarayı'na yakın olması nedeniyle saray mensupları ile halk arasındaki bağlantıyı güçlendirmiştir. Eğitim amaçlı kullanım izleri zayıf olsa da, geleneksel sohbetlerin camide sürdürüldüğü ve Namaz sonrası cemaatin bu yapıda bilgi paylaşımı yaptığı düşünülmektedir.
Koruma ve Restorasyon Süreçleri
Cami, zaman içerisinde çeşitli onarımlar geçirmiştir. En erken onarımlar 1687 yılı kitabeli tarihle belgelenmiştir. 2012 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü öncülüğünde gerçekleştirilen kapsamlı restorasyonla yapının taşıyıcı sistemleri güçlendirilmiş, kubbe ve minare bakım görmüştür. Günümüz itibarıyla ibadete kapalıdır; kubbesinin çökme riski bulunduğundan yapı ziyarete kontrollü olarak —istatistiklere göre turistik— olarak açıktır. Ticari turizm boyunca çevresel düzenleme ve koruma yaklaşımları sürdürülmektedir.
Kültürel, Mimari ve Turistik Değer
Doğu Anadolu’nun Osmanlı mirasını yansıtan az sayıdaki erken dönem camilerinden biri olarak Eski Beyazıt Camii, mimari açıdan dikkat çeker. Kesme taş kullanımı, kubbe yapısı ve minaresiyle klasik Osmanlı cami modelinin bölgesel bir örneğini sunması, hem mimarlar hem tarihçiler için araştırma değeri taşır. Turizm açısından Doğubayazıt’ı gezenlerin İshak Paşa Sarayı, Ahmed-i Hani Türbesi ve Keşiş Bahçesiyle birlikte ziyaret ettiği bir duraktır. Bu çok değerli yapı; din, tarih, mimari ve kültürel arka planı tek bir mekânda buluşturan özgün bir eserdir.


