Kahve, yalnızca bir içecek olmanın ötesinde, üretiminden tüketimine kadar çok katmanlı bir kültürel, ekonomik ve sosyal ağın merkezinde yer almaktadır. Bu ağın çeşitli aktörlerinden biri olarak Espressolab, 2014 yılından itibaren Türkiye merkezli olmak üzere ulusal ve uluslararası ölçekte kahve üretimi, tedariki, sunumu ve kültürel etkileşimi odağına alan bir yapı olarak faaliyet göstermektedir.

Kurumsal Yapı ve Sürdürülebilirlik Yaklaşımı
2014 yılında İstanbul’da kurulan Espressolab, kısa sürede hem Türkiye'de hem de uluslararası alanda geniş bir mağaza ağına ulaşmıştır. İlk şubesini İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde açan yapı, bugün itibarıyla Türkiye ve yurt dışında 330’dan fazla mağazada faaliyet göstermektedir. Kurumun kahve üretim sürecine yaklaşımı yalnızca ürün temelli değil; üretici-tüketici zincirinde sosyal, ekolojik ve ekonomik sürdürülebilirlik ilkelerine dayalıdır. Espressolab’in “Future Generation Coffee” başlığı altında topladığı bu yaklaşım, üçüncü dalga kahveciliğin nitelikli üretim hedeflerini daha ileriye taşıma amacı taşımaktadır. Bu bağlamda yalnızca kahve çekirdeğinin kalitesi değil, üretim koşullarının yerel topluluklara katkısı, çevresel etkileri ve uzun vadeli faydaları da dikkate alınmaktadır.
Kurumsal sorumluluk anlayışı, yalnızca kahve üretimi ile sınırlı kalmamaktadır. Espressolab, sosyal fayda yaratmayı da önceleyen projeler yürütmektedir. Örneğin, Beyoğlu Belediyesi iş birliğiyle yürütülen Espressolab Sahipsiz Hayvan Bakımevi Projesi, hayvan sağlığı ve refahı odaklı bir bakım altyapısının kurulmasını sağlamıştır. Aynı zamanda atık kahve posalarının sabun üretimi için değerlendirilmesi ve bu sürecin Mardinli kadın üreticiler aracılığıyla gerçekleştirilmesi, çevresel sürdürülebilirliğin toplumsal fayda ile birleştiği bir örnek teşkil etmektedir.

Üretim Kaynakları ve Küresel Tedarik İlişkileri
Espressolab’in kahve tedarik süreci, çok merkezli ve doğrudan üreticiyle kurulan ilişkilere dayanmaktadır. Bu yapı, kahve üretiminin yerel bağlamlarını tanımaya ve desteklemeye yönelik bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Kolombiya, Honduras, El Salvador, Guatemala, Endonezya, Nikaragua ve Ruanda gibi ülkelerdeki çiftliklerden sağlanan çekirdekler, Espressolab tarafından bizzat yerinde incelenmekte ve üretici topluluklarla iş birliği geliştirilerek temin edilmektedir.
Her bir kaynak ülke, farklı coğrafi, sosyal ve ekonomik özelliklere sahip üretim sahaları sunmaktadır. Örneğin, Guatemala’nın Huehuetenango bölgesi, yüksek rakımı ve iklim özellikleriyle dikkat çekerken, Honduras’ta Santa Barbara bölgesinde yürütülen üretim süreçleri küçük ölçekli üreticiler tarafından sürdürülen mikro-lot tarımıyla şekillenmektedir. Bu çiftliklerin çoğu, iklim değişikliği, su kaynaklarının azalması ve piyasa fiyat dalgalanmaları gibi yapısal sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Espressolab’in söz konusu bölgelere yönelik gerçekleştirdiği ziyaretler, yalnızca tedarik zinciri kurma amacı taşımamakta; aynı zamanda üretici toplulukların geçim kaynaklarını artıracak yapılar geliştirmeyi de hedeflemektedir.

Nitelikli Kahve Üretim Süreçleri ve İşleme Yöntemleri
Espressolab’in kahve üretiminde benimsediği yaklaşım, yalnızca yüksek kaliteli çekirdek teminiyle sınırlı değildir. Şirket, üretim sürecinde kullanılan işleme tekniklerinin nitelikli kahve deneyimi üzerindeki belirleyici rolünün farkındadır. Bu nedenle, geleneksel yöntemlerin yanı sıra yenilikçi ve deneysel fermantasyon tekniklerini de benimseyerek özgün tat profilleri elde etmeye odaklanmaktadır.
Kolombiya’nın Huila bölgesinde üretilen Colombia El Mirador Koji kahvesi, bu yenilikçi yaklaşımın bir örneğini sunmaktadır. Koji fermantasyonu, geleneksel sake üretiminde kullanılan Aspergillus oryzae mantarının kahve kirazları üzerinde kullanılmasıyla gerçekleştirilmektedir. Bu yöntem, kahve çekirdeğinin biyokimyasal yapısında kontrollü dönüşümlere yol açmakta; amilaz, proteaz ve lipaz gibi enzimlerin etkisiyle kahvenin aromatik ve duyusal özellikleri belirgin biçimde zenginleşmektedir. Elde edilen kahve, çikolata, ahududu ve tropikal meyve notalarını içeren kompleks bir tat profili sunmaktadır.
Honduras’taki üretim sahalarında ise anaerobik fermantasyon uygulamaları öne çıkmaktadır. Bu yöntemde, kahve kirazları oksijensiz ortamda fermantasyona tabi tutulur. Süreç sırasında açığa çıkan karbon dioksit, kahve çekirdeklerinin tat profilini derinleştirerek meyvemsi ve tatlı aromaların belirginleşmesini sağlar. Guatemala, Nikaragua ve El Salvador’daki çiftliklerde de doğal ve ballı işleme yöntemlerinin yanı sıra laktik asit fermantasyonu gibi yenilikçi yaklaşımlar benimsenmektedir. Bu yöntemler, kahve çekirdeğinin doğrudan güneş ışığına maruz kalmadan, gölgelik alanlarda kontrollü şekilde kurutulmasını içermektedir.
Espressolab, yalnızca işlemeyi değil, kavurma sürecini de doğrudan kendi bünyesinde yürütmektedir. Kahve çekirdekleri, uluslararası uzman danışmanlık eşliğinde, özgün kavurma profilleriyle işlenmektedir. Uzun süreli stoklamadan kaçınılması ve taze kavurma esasına dayalı üretim anlayışı, nitelikli kahve deneyiminin sürekliliğini sağlayan bir unsur olarak öne çıkmaktadır.

Kültürel Katılım ve Kamusal Etkileşim
Espressolab’in faaliyetleri yalnızca üretim ve satış zinciriyle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda kamusal alanda çeşitli sosyal, kültürel ve çevresel temsillere de yer vermektedir. Kurumsal yapı, katılımcı etkinliklerle kahve kültürünü kamusallaştırmakta ve bu kültürü paylaşılabilir bir deneyim haline getirmektedir.
Bu kapsamda, Espressolab’in desteklediği ve katılım gösterdiği festivaller önemli bir yer tutmaktadır. Ankara ve İstanbul Kahve Festivalleri, bu örneklerin başında gelmektedir. Bu festivallerde, kahve üretim sürecinin çiftlikten fincana uzanan aşamaları, kullanılan süt üretimi gibi tamamlayıcı unsurlar ve nitelikli kahveye ilişkin farkındalık oluşturma amacıyla ziyaretçilerle paylaşılmaktadır. Espressolab’in bu tür etkinliklerdeki yaklaşımı, markanın hikâyesini yalnızca bir ürün etrafında değil, üretim süreci ve yerel iş birlikleri çerçevesinde anlatmayı hedeflemektedir.
Benzer şekilde, Bozcaada’da düzenlenen Run The Island Festivali, şirketin spor, çevre ve kültür etkileşimini gözeterek yürüttüğü sponsorluk faaliyetlerinden biridir. Festivalde, spor etkinliklerine katılanlara kahve ikramı sunulmuş; lezzet, topluluk ve bedensel hareketin bir araya geldiği bir deneyim sağlanmıştır. Bu tür katılım biçimleri, kahve deneyimini yalnızca bireysel tüketimle sınırlamayıp, toplumsal bir paylaşım alanına dönüştürmektedir.
Bunun yanı sıra, Espressolab’in yürüttüğü sosyal sorumluluk projeleri de kültürel etkileşimin başka bir boyutunu oluşturur. Geri dönüşüm ve yerel üretici destekleri kapsamında, atık kahve posalarının Mardinli kadın üreticiler tarafından sabuna dönüştürülmesi bu anlayışa örnektir. “#KadınÜrettikçe” sloganı ile yürütülen bu çalışma, yerel üretimi destekleyen, çevresel etkileri azaltmayı hedefleyen ve kadın emeğini görünür kılan bir çerçevede kurgulanmıştır.
Uluslararası Tanınırlık ve Sıralamalar
Espressolab’in üretim ve kurumsal stratejileri, yalnızca yerel pazarda değil, uluslararası ölçekte de görünürlük kazanmıştır. Bu görünürlük, markanın yurt dışındaki şubeleri üzerinden yalnızca fiziksel yayılımı değil, aynı zamanda nitelikli kahve üretimindeki yaklaşımının küresel ölçekte kabul görmesini de beraberinde getirmiştir.
Bu durumun somut örneklerinden biri, Güney Afrika’nın Cape Town kentindeki Espressolab De Waterkant şubesinin “The World’s 100 Best Coffee Shops” listesinde 11. sırada yer almasıdır. CoffeeFest Madrid kapsamında 17 Şubat’ta düzenlenen törende açıklanan bu sıralama, kahve kalitesi, müşteri deneyimi ve üçüncü dalga kahve kültürüne katkı gibi kriterler üzerinden yapılmıştır. Bahsi geçen ödül, yalnızca ticari bir başarı göstergesi değil; aynı zamanda sürdürülebilir üretim, özgün tat profilleri ve doğrudan üreticiyle kurulan bağların uluslararası düzeyde nasıl bir etki yarattığını ortaya koymaktadır.
Aynı zamanda, Espressolab’in pazarlama ve kurumsal sorumluluk alanındaki çalışmaları da çeşitli platformlar tarafından değerlendirilmiş ve ödüllendirilmiştir. Türkiye’de düzenlenen The Hammers Awards 2024’te, marka “En İyi Mobil Pazarlama Ekibi” ve “Hayvan Hakları Alanında En İyi Ekip” kategorilerinde iki ayrı ödüle layık görülmüştür. Bu ödüller, sadece dijital uygulamalar veya sosyal projeler bağlamında değil, kahve kültürünün çok yönlü bir toplumsal değer olarak ele alınmasında oynanan rolü de yansıtmaktadır. Özellikle sahipsiz hayvanlara yönelik yürütülen projeler, sosyal sorumluluğun kurumsal kimlik ile nasıl bütünleştiğine dair örnek teşkil etmektedir.
Bu tür tanınırlıklar, küresel ölçekte nitelikli kahve sektörünün evriminde Espressolab’in oynadığı rolü ve yerel ile evrensel arasında kurduğu etkileşim hattını anlamak açısından dikkat çekicidir. Kurumun, hem kahve tedarik zincirindeki konumunu hem de kamuya dönük kültürel katkılarını dengeli biçimde sürdürmesi, uluslararası sıralamalarda ve değerlendirmelerde yer almasını açıklayan başlıca nedenler arasında sayılabilir.


-112748.jpg)