Issızlığın Ortası, Mehmet Eroğlu’nun ilk romanı olarak 1984 yılında yayımlanmış, ancak yazımı 1970’li yılların ortalarında tamamlanmıştır. Türkiye’nin politik çalkantılarla sarsıldığı bir dönemde geçen roman, savaş, yalnızlık, ideolojik çözülüş ve bireyin içsel hesaplaşması temaları etrafında şekillenir. Roman, bireysel travma ile toplumsal bellek arasındaki kesişim noktasında yer alır.
İçerik ve Tema
Romanın başkarakteri Ayhan, Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan yaralı olarak dönmüş, Ankara’da kendi geçmişiyle ve idealleriyle yüzleşen bir bireydir. Ayhan’ın hem eski arkadaşı Zafer’i arayışı hem de Ferda ile yaşadığı tutkulu ilişki, onun kimlik arayışını ve ruhsal çözülüşünü derinleştirir. Romanda savaş, yalnızlık, aşk, pişmanlık, politik boşluk ve insanın kendine yabancılaşması gibi temalar iç içe sunulur.
Anlatım ve Üslup
Eroğlu’nun romanı, zamanlar arasında gidip gelen çok katmanlı bir yapıya sahiptir. İç monologlar, geri dönüşler ve bilinç akışı tekniğiyle kurgulanan roman, Ayhan’ın iç dünyasını ayrıntılı biçimde sunar. Anlatım dili yoğun, yer yer şiirsel ve psikolojik çözümlemelere dayalıdır. Mekânlar ve zamanlar, karakterin ruh haliyle iç içe geçmiştir.
Karakterler
Ayhan, romanda geçmişin yükünü taşıyan, savaşın ve ideolojik yenilginin içinde sıkışmış bir anti-kahramandır. Ferda, onunla yaşadığı ilişkinin hem bir kaçış hem de bir yüzleşme biçimine dönüşmesine neden olur. Zafer ise anlatının ekseninde yer alan ama doğrudan görünmeyen, ideallerin ve geçmişin simgesi bir figürdür. Romanın karakterleri, yalnızca bireysel değil, aynı zamanda dönemsel bir neslin temsilcileridir.
Düşünsel ve Sosyal Bağlam
Roman, 1970’li yılların Türkiye’sinde geçen siyasal belirsizlik ortamını bireyin iç dünyası üzerinden yansıtır. 12 Mart sonrası baskı ortamı, devrimci ideallerin aşınması ve savaşın yol açtığı travma, karakterlerin yaşamına sirayet eder. Eserde savaş karşıtlığı doğrudan değil, bireyin savaştan dönüşte yaşadığı ruhsal çöküş ve topluma yabancılaşması üzerinden verilir.
Edebi Önemi
Issızlığın Ortası, savaş ve ideoloji gibi büyük anlatılar yerine bireyin içsel dünyasını merkeze alması bakımından Türk edebiyatında özgün bir konuma sahiptir. Zamanında yayımlanamamış olması, eserin taşıdığı politik ve bireysel eleştirinin gücüne işaret eder. Gerek anlatım tekniği gerekse tematik derinliğiyle, modern Türk romanı içinde önemli bir ilk roman örneğidir.
Tematik Yapı ve Katmanlar
Romanda yalnızlık, en belirgin duygusal zemindir. Ayhan, sadece fiziksel değil, duygusal ve ideolojik anlamda da “ıssızlığın ortasında”dır. Savaşın getirdiği yıkım, hem toplumsal bellekte hem bireyin ruhsal derinliklerinde yankı bulur. Tutku dolu ancak çözümsüz aşk ilişkisi, karakterin çıkış arayışına karşılık gelirken, bu arayış zamanla bir yüzleşmeye dönüşür. Romanda sık sık geçmiş ve bugün arasında gidip gelen yapının, zamanın parçalanmışlığı duygusunu pekiştirdiği görülür.
Mehmet Eroğlu’nun savaş, aşk, politika ve yalnızlık gibi temaları iç içe geçirerek kurguladığı bu roman, modern Türk edebiyatında hem biçim hem de içerik açısından dikkat çekici bir yer edinmiştir.


