Kalandar, Türkiye’de Trabzon, Rize, Artvin gibi yöreler başta olmak üzere çoğunlukla Doğu Karadeniz’de yüzyıllardan beri süregelen bir yılbaşı kutlama geleneğinin adıdır. Özünde birçok inanışı, eğlenceyi, kostüm ve sembolleri barındıran bir kutlamanın adıdır. Bölge sakinlerince geleneğin bir değeri olarak kabul gören fakat ülke genelinde adı neredeyse hiç bilinmeyen bir kavramdır. Türkiye’de çoğu insanın adına ilk defa yönetmenliğini Mustafa Kara’nın yaptığı 2016 yılında gösterime giren “Kalandar Soğuğu” filminde aşina olduğu ve bu film aracılığıyla “Kalandar”ın ne olduğuna dair bir merak uyandırmaya ve kavram dünyasına dair bir ilgi oluşmaya başlamıştır.
Karakoncolos Tasviri
Kalandar ayının ilk gününde (14 Ocak), eve giren kişinin bereket ve şans getireceğine inanılır. Bu nedenle eve ilk girenin varlıklı ve hayırlı biri olması arzu edilir. Karadeniz Bölgesi’nde, özellikle Trabzon ve Gümüşhane’de özel bir yere sahiptir. Bu geceye özgü geleneklerde çocuklar sokaklara çıkarak ev ev dolaşırlar. Ellerindeki torbaları kapılara bırakıp zili çaldıktan sonra, ev sahiplerinden hediyelerini beklerken neşeli maniler söylerler:
"Kalandar gecesi devlet bacası,
Tasımı dolduran cennet hocası,
Doldurtmayan cehennem hocası,
Üstte erkeği altta dişi."
Kalandar kutlamasında gün içinde yapılan hazırlıklardan sonra akşamla birlikte kutlamalar çeşitli oyun, ezgi, ritüel ve inanışlarla iç içe olarak yoğunluk kazanır. Kalandarın günümüzde hâlâ etkin olarak kutlandığı yörelerden biri olan Trabzon ili Maçka ilçesine bağlı Livera (Yazlık) köyündeki kutlamaları oralı olan akademisyen Zeynep Kantarcı şöyle aktarır:
“Köyün gençleri köy meydanında büyük bir ateş yakarlar ve ateşin üzerine içi karla dolu büyük bir kazan koyarlar. Bu kazanın etrafında büyük bir halka oluşturan gençler ve çocuklar kemençe eşliğinde horona başlarlar. Daha sonra köydeki bir grup genç ve çocuk tarafından hazırlanan Kalandar eğlencelerinin gelenekselleşen “Karakoncolos” veya “Momoyer” isimli seyirlik oyun oynamak için çeşitli tekerlemeler, maniler ve türküler eşliğinde özellikle köyün en yaşlısının olduğu evden başlanarak ev ev dolaşılır. Öncelikle evin kapısı çalınır, kapı açılır açılmaz da kendilerini saklayan ve görünmemeye çalışan çocuklar ve gençler ellerinde bir iple bağlı olan torbayı aralanan kapıdan içeri atarlar ya da çatıya çıkılarak torbaların bacadan sarkıtırlar ve ev sahibinden torbalarına evde bulunan yiyeceklerden bir şeyler koymasını beklerler. Buna “torba atmak” ya da “Kalandarda ev gezmesi” denir. Çocuklar ve gençler burada tanınmamaya özen gösterirken ev sahibi de kapısına gelenlerin kim olduğunu tahmin etmeye çalışır. Eğer ev sahibi kapıya gelenlerin kim olduğunu bilemezse kapısına atılan torbaya koliva mısır, fındık, elma, armut, çörek gibi evde bulunan şeylerden koyar saklanmış olan çocuğun torbayı almasını sağlamak için torbanın ipini hafifçe çeker. Eğer ev sahibi kapısına gelenleri yakalayarak kim olduğunu tahmin ederse de espri olsun diye torbaya kedi yavrusu, odun parçası, iplik, paçavra kumaş gibi şeyler koyar. Ev ev dolaşılarak toplananlar eğlence bitiminde hep birlikte yenmek için saklanır. Bunun bereketi ve bolluğu artıracağına inanılır Ardından 103 karşılıklı atışmalar şeklinde başlayan doğaçlama oynanan, Rumca “dağ adamı, ayı” anlamına gelen “Karakoncolos” ya da “Momoyer” adlı çirkin kara renkte bir canavarın etrafında dönen seyirlik oyun sergilenir. Bu canavarın kedi, maymun ya da bir çocuk büyüklüğünde olduğu düşünülür ve kürklü, tüylü bir şekilde olduğu hayal edilir. Geceleri gezer, şakacı ve zararsızdır. Zararlı olmadığı halde görüntüsü insanlara korku ve panik verir. Bu yüzden Kalandar gecesi köyün çocukları ve gençleri üzerlerine hayvan postları giyerek, bellerine inek çanı asarak, yüzlerini karaya boyayıp ve saçlarını dağıtarak Karakoncolos kılığına girerler.” (Kantarcı, 2017: 495-496).
Karakoncolos Giyen Vatandaşlar
Kalandar kutlamasında yukarıda değinildiği üzere yörede, “karakoncolos” adıyla bilinen bir varlık ve onun adıyla özdeşleşen inanış ve seyirlik oyunlar vardır. Halk arasında özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olan bir inanışa göre kış yarısı cini olarak Karakoncolos, Koncolos, Yaban Adam, Publik gibi adlarla nitelendirilen bu varlığın, kışın ormandan sahil köylerine fırtınayla veya denizden çıkarak geldiğine inanılır (KK-3, KK-4). Trabzon’un Çaykara İlçesi başta olmak üzere yöreyle ilgili önemli derleme ve araştırmalar yapan Çaykaralı yazar İbrahim Tuncer, Karakoncolos için şu bilgileri aktarır: “Karakoncolos veya Karakoncilo, cin, peri ayı veya maymuna benzetilir. Vücudu kıllarla kaplı olduğu ve bazı hayvanların uzuvlarına sahip bir yaratık olarak addedilse de çoğunlukla ayı ve maymun suretinde olup günün en kısa gecenin en uzun olduğu zaman evlere dadandığı düşünülür. Ev halkı onun eve zarar vermemesi için kapı önüne yiyecekler bırakır, onun bu yiyecekleri yiyip gideceğine inanır.” (Tuncer, 2017: 224-225).