Kanada, Avustralya, Birleşik Krallık ve Portekiz’in Filistin Devleti’ni Tanıması (2025), 21 Eylül 2025 tarihinde dört ülkenin eş zamanlı biçimde açıkladığı diplomatik karardır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 80. oturumu öncesinde duyurulan bu kararlar, Gazze’de süren saldırılar ve Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetleri çerçevesinde, iki devletli çözüm sürecine yeniden ivme kazandırma amacıyla alınmıştır.
Filistin bayrağı - (Anadolu Ajansı)
Kanada’nın Tanıma Kararı
Kanada Başbakanı Mark Carney, 21 Eylül 2025 tarihinde yaptığı açıklama ile Filistin Devleti’ni resmen tanıdıklarını duyurmuştur. Carney, bu kararın Kanada’nın 1947 yılından bu yana benimsediği iki devletli çözüm politikasının bir devamı olduğunu belirtmiştir. Açıklamasında, İsrail hükümetinin Filistin Devleti’nin kurulmasını engellemek için sistemli şekilde çaba gösterdiğini ifade etmiştir. Ayrıca İsrail’in Batı Şeria’da yürüttüğü yerleşim planlarının uluslararası hukuka aykırı olduğunu, Gazze’de ise on binlerce sivilin öldürüldüğünü, milyonlarca insanın yerinden edildiğini ve açlığa sürüklendiğini vurgulamıştır.
Kanada hükümeti, tanıma kararının nihai bir çözüm olmadığını ancak Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde yer alan temel insan hakları ilkeleri ve Kanada’nın uzun süredir süregelen politikaları ile uyumlu olduğunu açıklamıştır. Carney, Filistin yönetiminin uluslararası topluma ve Kanada’ya doğrudan reform vaatlerinde bulunduğunu, bu kapsamda genel seçimlerin yapılması, demokratik bir yönetim tesis edilmesi ve devletin silahsızlandırılması konularında taahhütler verdiğini belirtmiştir.
Kanada, bu taahhütlerin uygulanması sürecinde Filistin’e destek sağlayacağını açıklamıştır. Carney, ülkesinin güvenilir bir barış planı, demokratik yönetim, kesin güvenlik düzenlemeleri ve Gazze’ye sürekli insani yardım ulaştırılmasını desteklediğini ifade etmiştir.
Avustralya’nın Tanıma Kararı
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, 21 Eylül 2025 tarihinde yaptığı açıklamada Filistin Devleti’ni resmen tanıdıklarını bildirmiştir. Albanese, Avustralya’nın bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’ni tanıdığını belirterek, bunun Filistin halkının uzun süredir hedeflediği bir amaç olduğunu ifade etmiştir. Tanıma kararının, iki devletli çözüm politikasına verilen desteğin bir parçası olduğu açıklanmıştır.
Başbakan Albanese, Dışişleri Bakanı Penny Wong ile birlikte yayımladığı ortak açıklamada, tanımanın Kanada ve Birleşik Krallık ile eşgüdümlü şekilde gerçekleştirildiğini belirtmiştir. Avustralya hükümeti, bu adımı Gazze’de ateşkesin sağlanması ve rehinelerin serbest bırakılması süreçleriyle ilişkilendirmiştir.
Açıklamada ayrıca Hamas’ın Filistin’de herhangi bir rolünün bulunmaması gerektiği vurgulanmıştır. Avustralya, bu kararın uluslararası düzeyde iki devletli çözüm müzakerelerinin yeniden canlandırılması için atıldığını bildirmiştir.
Birleşik Krallık’ın Tanıma Kararı
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, 21 Eylül 2025’te yaptığı açıklama ile Filistin Devleti’ni resmen tanıdıklarını duyurmuştur. Starmer, bu kararın amacının iki devletli çözüm umudunu ve barış beklentisini yeniden canlandırmak olduğunu belirtmiştir. Açıklamasında, Gazze’de yaşanan insani krize, açlık ve yıkıma dikkat çekmiş, İsrail hükümetinin artan bombardımanlarının kabul edilemez olduğunu ifade etmiştir.
Starmer, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a gönderdiği bir mektup ile tanıma kararını resmen bildirmiştir. Mektupta, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve devlet sahibi olma hakkının tanındığı, bunun Birleşik Krallık’ın tarihi rolüyle de bağlantılı bir karar olduğu ifade edilmiştir.Starmer ayrıca, İngiltere Dışişleri Bakanı Yvette Cooper’ın Filistinli mevkidaşıyla diplomatik ilişkilerin kurulması sürecini ilerletmek üzere görüşeceğini açıklamıştır.
Tanıma kararından önce Birleşik Krallık, İsrail ile ilişkilerinde çeşitli sınırlamalar getirmiştir. Bunlar arasında bazı silah satış lisanslarının askıya alınması, ticaret anlaşması müzakerelerinin durdurulması ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu hakkında aldığı kararın desteklenmesi yer almıştır. Starmer, açıklamasında Filistin Devleti’nin tanınmasının yalnızca sembolik olmadığını, aynı zamanda Gazze’deki insani yardımların artırılması, ateşkesin sağlanması ve Filistin yönetiminin reformlarının desteklenmesi sürecine katkı sağladığını vurgulamıştır.
Portekiz’in Tanıma Kararı
Portekiz Dışişleri Bakanı Paulo Rangel, 21 Eylül 2025’te New York’taki Portekiz Daimi Temsilciliği’nde yaptığı açıklama ile ülkesinin Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını ilan etmiştir. Rangel, bu tanımanın Portekiz dış politikasının temel ve sürekli bir çizgisinin uygulanması anlamına geldiğini belirtmiştir. Açıklamaya göre karar, 18 Eylül 2025 tarihinde Bakanlar Kurulu’nda alınmış, Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo de Sousa ve parlamentodaki partilerin çoğunluğu tarafından desteklenmiştir.
Rangel, tanımanın üç temel ayağa dayandığını ifade etmiştir. İlk olarak, Filistin yönetiminin terörizmi kınaması, reformları hayata geçirmesi, seçimlere hazırlanması, Gazze’de yönetim sorumluluğunu üstlenmesi ve İsrail’i tanıması gerektiğini vurgulamıştır. İkinci olarak, İsrail’i tanımamış Arap ülkelerinin bunu yapması ve Hamas’ı açıkça reddetmeleri gerektiğini belirtmiştir. Üçüncü olarak ise, henüz Filistin Devleti’ni tanımamış Batılı ülkelerin tanıma kararı alması gerektiğini ifade etmiştir.
Portekiz Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo de Sousa da hükümetin aldığı bu kararı desteklediğini ve bunun iki devletli çözümün uygulanmasının yolunu açacağına inandığını açıklamıştır. Sousa, Filistin’in tanınmasını Portekiz için bir “vicdan ve ilke meselesi” olarak nitelendirmiştir.
Rangel ayrıca Gazze’deki insani felaketi vurgulamış, açlık, yıkım ve Batı Şeria’daki İsrail yerleşimlerinin genişlemesini kınamıştır. Hamas’ın Filistin içinde veya dışında hiçbir şekilde kontrol sahibi olamayacağını belirterek ateşkesin ve esirlerin serbest bırakılmasının zorunlu olduğunu açıklamıştır.
Uluslararası Tepkiler
Filistin Tarafının Tepkileri
Filistin Dışişleri Bakanlığı, Kanada, Avustralya ve Birleşik Krallık’ın Filistin Devleti’ni tanıma kararını memnuniyetle karşılamıştır. Bakanlık açıklamasında, bu kararların uluslararası hukuk ve meşruiyet kararlarıyla uyumlu olduğu, işgali sona erdirmeye ve barışın tesisine yönelik hassasiyetlerden kaynaklandığı belirtilmiştir. Ayrıca, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere henüz tanıma kararı almamış ülkelere benzer adımlar atma çağrısı yapılmıştır.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Kanada, Avustralya ve Birleşik Krallık’ın kararlarını memnuniyetle karşıladığını açıklamıştır. Abbas, bu gelişmenin adil ve kalıcı barışın sağlanmasında önemli bir adım olduğunu ifade etmiştir. İngiltere’nin tanıma kararını, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme, özgürlük ve bağımsızlık hakkının tanınması olarak değerlendirmiştir. Ayrıca bu adımın, Filistin ile İsrail’in güvenlik, barış ve iyi komşuluk içinde yan yana yaşamalarını sağlayacağını vurgulamıştır.
Abbas, İngiltere’nin Ramallah’taki Başkonsolosu Helen Winterton’dan, Birleşik Krallık’ın tanıma kararını resmen bildiren mektubu almıştır. Bu mektubu, Filistin halkının devredilemez haklarının teyidi olarak değerlendirmiştir. Filistin Devlet Başkan Yardımcısı Hüseyin eş-Şeyh, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, üç ülkenin tanıma kararını Filistin halkının sabrı, kararlılığı ve direncinin sonucu olarak nitelendirmiştir. Şeyh, bu gelişmeyi Filistin halkı için “tarihi bir gün” şeklinde tanımlamıştır.
Portekiz’in 21 Eylül 2025’te açıkladığı tanıma kararı da Filistin yönetimi tarafından olumlu karşılanmıştır. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Portekiz Dışişleri Bakanı Paulo Rangel’in duyurusunu “cesur bir adım” olarak nitelendirmiştir. Abbas, bu kararın iki devletli çözümün uygulanmasının önünü açacağını ve Filistin’in İsrail ile barış ve güvenlik içinde yan yana yaşamasına imkan tanıyacağını belirtmiştir. Filistin Dışişleri Bakanlığı da Portekiz’in kararını uluslararası hukuka uygun ve barışı destekleyen bir adım olarak değerlendirmiş, Portekiz ile ikili ilişkileri güçlendirme taahhüdünde bulunmuştur.
Hamas ise kararları “önemli bir adım” olarak görmüş ancak bunun Gazze’deki askeri saldırıların sonlandırılması ve Batı Şeria ile Kudüs’teki ilhak projelerine karşı pratik önlemlerle desteklenmesi gerektiğini belirtmiştir. Fetih Hareketi de tanımaları “Filistin’in özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde tarihi bir aşama” olarak değerlendirmiştir. Hareket, bu kararların Filistin diplomasisinin bir kazanımı olduğunu ve halkın meşru haklarının teyidi niteliği taşıdığını açıklamıştır.
İsrail’in Tepkileri
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kanada, Avustralya, Portekiz ve Birleşik Krallık’ın Filistin Devleti’ni tanıma kararına karşı açıklama yapmıştır. Netanyahu, bu tanımanın “terörizme ödül” anlamına geldiğini ileri sürmüş ve Filistin devletinin kurulmasını yıllardır engellediklerini, bundan sonra da izin vermeyeceklerini ifade etmiştir. Ayrıca, Batı Şeria’daki yasa dışı Yahudi yerleşimlerinin sayısını iki katına çıkardıklarını ve bu politikanın sürdürüleceğini belirtmiştir. Netanyahu, ABD’den dönüşünde bu ülkelere karşı atılacak adımları açıklayacağını ve “Bekleyin ve görün” ifadesiyle Batı Şeria’yı ilhak etme tehdidinde bulunmuştur.
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Kültür ve Spor Bakanı Miki Zohar da dört ülkenin kararının ardından Batı Şeria’nın ilhak edilmesi yönünde çağrılarda bulunmuşlardır.
İsrail Dışişleri Bakanlığı ise tanıma kararını kategorik olarak reddettiğini açıklamıştır. Açıklamada, bu kararın barışı teşvik etmediği ve bölgeyi istikrarsızlaştırdığı öne sürülmüştür. Ayrıca, Birleşik Krallık ve diğer bazı ülkelerin yaptığı tek taraflı tanımanın kabul edilemez olduğu belirtilmiştir. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, bu kararı alan ülkeleri “ahlak dışı ve çirkin” bir eylemde bulunmakla suçlamıştır.
Diğer Ülkelerin Tepkileri
Arap ülkeleri, Kanada, Avustralya, Birleşik Krallık ve Portekiz’in Filistin Devleti’ni tanıma kararlarını desteklemiştir. Ürdün Dışişleri Bakanlığı, kararların işgalin sona ermesi ve Filistin halkının kendi devletini kurma hakkının gerçekleşmesi yönündeki uluslararası iradeyi yansıttığını açıklamıştır. Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, tanımaların 2002 Arap Barış Girişimi’nde ifade edilen bağımsız Filistin devleti kurulmadan bölgede kalıcı çözüm ve istikrar olmayacağı ilkesini teyit ettiğini belirtmiştir. Kuveyt Dışişleri Bakanlığı ise kararların barış umutlarını güçlendireceğini ve uluslararası çabaları destekleyeceğini açıklamıştır. Umman Dışişleri Bakanlığı da bu gelişmeyi iki devletli çözümün uygulanması bağlamında çok önemli bir adım olarak nitelendirmiştir. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi ise tanıma kararlarını “cesur” olarak tanımlamış ve bunun Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkının teyidi olduğunu vurgulamıştır.
Avrupa’dan Slovenya, Dışişleri Bakanı Tanja Fajon aracılığıyla Kanada, Avustralya, Birleşik Krallık ve Portekiz’in kararlarını desteklemiştir. Fajon, bu gelişmenin Filistin ile İsrail arasında kalıcı barış için önemli bir başlangıç olmasını umduklarını açıklamıştır.
ABD tarafı, tanıma kararlarına ilişkin doğrudan bir açıklama yapmamıştır ancak ABD Başkanı Donald Trump daha önce Filistin’in tanınmasına karşı olduğunu ve böyle bir adımın uygun olmadığını belirtmiştir. ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’nde sahip olduğu veto yetkisini kullanarak Filistin’in BM’de tam üyelik başvurularını engellediği de hatırlatılmıştır.