KÜRE LogoKÜRE Logo
Gündem
kure star outline
Filistin Meselesine Çözüm ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans (2025)
fav gif
Kaydet
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 22 Eylül’de düzenlenen Filistin konulu konferansta birçok ülke Filistin’i tanıdığını açıkladı. Toplantı sonunda 142 oyla New York Deklarasyonu kabul edildi.
Filistin Meselesine Çözüm ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans (2025) image
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

23 Eylül 2025

Filistin Meselesine Çözüm ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans, 22 Eylül 2025’te New York’ta Birleşmiş Milletler bünyesinde düzenlenen uluslararası bir toplantıdır.  Fransa ve Suudi Arabistan’ın eş başkanlığında yapılan toplantıda birçok ülke Filistin Devleti’ni tanımıştır. Konferans sonunda kabul edilen New York Deklarasyonu, 142 oyla onaylanmıştır. Belgede iki devletli çözüme bağlılık, kalıcı ateşkes, Gazze’ye insani yardımın engelsiz girişi ve İsrail güçlerinin çekilmesi kararlaştırılmıştır.


“Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi” başlıklı Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans, 22 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)


22 Eylül 2025’te New York’ta düzenlenen konferansta bazı ülkeler Filistin’i tanıma kararlarını ilk kez bu toplantı sırasında duyurmuştur. Bu kapsamda Fransa, Monako, Belçika, San Marino, Lüksemburg ve Malta liderleri konuşmalarında ülkelerinin Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını ilan etmiştir.

Genel Çerçeve

Filistin Meselesine Çözüm ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans, 22 Eylül 2025 tarihinde New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çerçevesinde düzenlenmiştir. Konferans, Fransa ve Suudi Arabistan’ın eş başkanlığında gerçekleştirilmiş ve 2025 yılı temmuz ayında yapılan üç günlük toplantının devamı niteliğinde olmuştur. Toplantı, Filistin meselesine barışçıl çözüm bulunması ve iki devletli çözümün uygulanması amacıyla gerçekleştirilmiş olup, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırıları, Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimler ve bölgedeki insani krizin ele alınması konferansın temel gündem maddelerini oluşturmuştur.


Konferans, aynı zamanda çok sayıda ülkenin Filistin Devleti’ni tanıma kararlarını duyurduğu bir platform olmuştur. Bu kararlar, uluslararası toplumda iki devletli çözüm sürecine ivme kazandırma amacıyla gündeme getirilmiştir. Toplantının öncelikli hedefi, Gazze’deki savaşın sona erdirilmesi, kalıcı bir ateşkesin sağlanması, insani yardımların engelsiz girişine olanak verilmesi ve Batı Şeria ile Doğu Kudüs’teki yerleşim faaliyetlerinin durdurulması yönünde uluslararası iradeyi ortaya koymak olmuştur.


BM Genel Kurulu kapsamında kabul edilen New York Deklarasyonu, konferansın ana çıktısı olarak öne çıkmış ve Filistin Devleti’nin bağımsız, egemen, ekonomik olarak sürdürülebilir ve demokratik bir yapıya kavuşması hedeflenmiştir. Konferans, ABD ve İsrail’in boykotuna rağmen geniş katılımla düzenlenmiş, uluslararası toplumun büyük bir kesimi tarafından desteklenmiştir.

Katılım ve Organizasyon

Konferans, 22 Eylül 2025’te New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu binasında yapılmıştır. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan, etkinliğin eş başkanlığını üstlenmiştir.


Toplantıya devlet ve hükümet başkanları, dışişleri bakanları ve üst düzey heyetlerden oluşan geniş bir katılım sağlanmıştır. Katılan ülkeler arasında Avrupa, Asya, Afrika, Latin Amerika ve Orta Doğu’dan temsilciler yer almıştır. Konferansa katılan ülkelerden bazıları Filistin Devleti’ni tanıdıklarını açıklamış, bazıları ise bu yönde koşullu taahhütlerde bulunmuştur.


ABD ve İsrail, konferansı boykot etmiştir. İsrail, toplantıyı “terörü ödüllendirme girişimi” olarak nitelendirmiştir. ABD ise İsrail ile ortak tutum sergileyerek katılmamıştır.


Konferans organizasyonu kapsamında güvenlik önlemleri New York’ta en üst seviyeye çıkarılmış, BM binası çevresi ve Manhattan bölgesi polis ve güvenlik güçleri tarafından kapatılmıştır.

Konferansta Yapılan Açıklamalar ve Konuşmalar

Fransa

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, konferansta yaptığı konuşmada ülkesinin Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını ilan etmiştir. Macron, “Gazze’de savaşı durdurmanın zamanı geldi” ifadelerini kullanmış ve Ortadoğu’da adil ve kalıcı bir barış inşa edilememesinin uluslararası toplumun ortak sorumluluğu olduğunu belirtmiştir.


Macron, Hamas’ın elindeki esirlerin “derhal ve koşulsuz” serbest bırakılması gerektiğini söylemiş, İsrail’in Gazze’deki tüm askeri operasyonlarına son vermesi ve insani yardım girişine izin vermesi çağrısında bulunmuştur. Ayrıca, “Fransa’nın Orta Doğu’ya olan tarihi bağlılığına sadık kalarak, Fransa’nın bugün Filistin Devleti’ni tanıdığını ilan ediyorum” ifadesini kullanmıştır.


Macron, bu tanımanın Filistin halkının meşru haklarının tanınmasının İsrail’in haklarını azaltmayacağını, aksine İsrail’in güvenliğine hizmet edeceğini dile getirmiştir. Kararın İsrail ve Filistin arasında “faydalı müzakerelerin” yürütülmesine olanak sağlayacağını, şiddet döngüsünü kıracağını ve tüm taraflar için barış ve güvenliği tesis edecek bir mekanizmaya kapı aralayacağını belirtmiştir.


Cumhurbaşkanı Macron ayrıca Hamas’ın silahsızlandırılması gerektiğini savunmuş, Gazze’nin güvenliğinin Filistin yönetiminin de dahil olacağı bir geçiş hükümetine bırakılmasının şart olduğunu söylemiştir. “Gazze’de tutulan tüm esirler serbest bırakıldıktan ve ateşkes sağlandıktan sonra Filistin Devleti’nde büyükelçilik açmaya karar verebilirim” açıklamasını yapmıştır.


Macron, Avrupalı ortaklarla birlikte İsrail ile işbirliğinin düzeyini, İsrail’in savaşı sona erdirmek ve barış müzakerelerine başlamak için atacağı adımlara bağlı kılacaklarını ifade etmiştir. Ayrıca Arap ve Müslüman ülkelerden Filistin Devleti kurulur kurulmaz İsrail’i tanımalarını ve normal ilişkiler kurmalarını beklediklerini aktarmıştır.


Son olarak Macron, Filistin halkına adaletli davranmanın ve Filistin Devleti’ni tanımanın artık ertelenemeyecek bir adım olduğunu vurgulamıştır. “Artık hiçbir şey Gazze’deki savaşın devam etmesini haklı çıkaramaz. Bizi harekete geçiren şey aciliyettir” sözlerini kullanmıştır.


Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, New York'taki BM Genel Merkezi’nde düzenlenen “Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferansı”nda konuşuyor, 22 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)

Suudi Arabistan

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan, konferansta ülkesini temsilen konuşmuştur. Farhan, Suudi Arabistan’ın uzun yıllardır iki devletli çözüme verdiği desteği hatırlatarak, Filistin meselesinde adil ve kalıcı bir çözümün ancak bu formül üzerinden mümkün olabileceğini belirtmiştir.

Bakan, Filistin halkının tarihî ve meşru haklarının korunması gerektiğini vurgulamıştır. İsrail’in saldırılarının, işgal politikalarının ve yerleşim faaliyetlerinin bölgesel barışa zarar verdiğini dile getirmiştir. Farhan, Arap ve Müslüman ülkelerin desteğinin devam edeceğini, uluslararası toplumun da bu yönde sorumluluk alması gerektiğini ifade etmiştir.


Konuşmasında ayrıca, Fransa ve diğer ülkelerin Filistin’i tanıma kararlarını memnuniyetle karşıladıklarını belirtmiş ve bu kararların iki devletli çözümün uygulanmasına ivme kazandıracağını dile getirmiştir. Suudi Arabistan’ın konferans sonunda kabul edilen New York Deklarasyonu’na tam destek verdiğini açıklamış, bu belgenin ateşkes, insani yardım ve Filistin devletinin kurulması yönünde önemli bir çerçeve sunduğunu ifade etmiştir

Türkiye

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konferansın ilk oturumunda yaptığı konuşmada Gazze’deki insani krizin boyutlarını vurgulamıştır. Erdoğan, bölgede yaklaşık iki yıldır İsrail hükümetinin artan saldırıları sebebiyle büyük bir insani felaket yaşandığını ifade ederek, “65 bini aşkın insanın hayatına mal olan Gazze'deki katliam tüm şiddetiyle sürüyor. Elini vicdanına koyan hiç kimse yaşananları kabul edemez. Dahası böyle bir soykırıma sessiz kalamaz” demiştir.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM'de düzenlenen Filistin Konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans'ta konuşuyor, 22 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)


Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin politikalarını eleştirerek, “Netanyahu hükümetinin amacı, Filistin Devleti'nin kurulmasını imkansız hale getirmek, Filistin halkını da mümkün olduğunca göçe zorlamaktır” sözlerini kullanmıştır. Bu bağlamda uluslararası toplumun hukuki ve vicdani sorumluluğu bulunduğunu vurgulamış, Batı Şeria’daki yayılmacılığın, Doğu Kudüs’teki oldubittilerin ve bölgede istikrarsızlığı artıran adımların durdurulması gerektiğini dile getirmiştir.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası kamuoyunda artan duyarlılığa işaret ederek, “Şu da bir gerçek ki bugün Filistin davası artık dünyaya mal olmuştur. Bu salondaki katılım, bunun en güzel ispatıdır. Avrupa'da, Asya'da, Amerika'da ve Afrika'da sokakta, sosyal medyada, basında 'Özgür Filistin' nidalarına daha önce hiç duymadığımız kadar tanık oluyoruz” ifadelerini kullanmıştır.


Konuşmasında Filistin Devleti’nin tanınmasına yönelik adımları da değerlendiren Erdoğan, “Bu olumsuz gelişmelerin ortasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinin de olduğu bir grup ülkenin Filistin Devleti'ni tanıma kararı alması son derece önemli, tarihi bir karardır” sözleriyle bu gelişmeyi memnuniyetle karşıladığını belirtmiştir.


Ateşkesin ilan edilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Artık ateşkes ilan edilmelidir. Ateşkesin ilanı, Gazze'ye insani yardımların engelsiz şekilde girişinin sağlanması ve İsrail'in Gazze'den güçlerini çekmesi gerekiyor. Gazze, Filistin'in ayrılmaz bir parçasıdır ve Filistinlilere aittir. Filistinlilerin kendi topraklarını nasıl idare edeceklerini de yine kendileri belirleyecektir” demiştir.


Erdoğan ayrıca Filistin’in BM’ye tam üyeliğinin zamanının geldiğini belirtmiş, Filistin’in ulusal kapasitesinin artırılması, mali ve teknik desteklerin güçlendirilmesi ve UNRWA gibi kuruluşların faaliyetlerinin sürdürülmesi gerektiğine dikkat çekmiştir. Türkiye’nin pozisyonunu özetleyen Erdoğan, “Türkiye olarak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti vücut bulana kadar mücadeleye azimle devam edeceğiz” ifadelerini kullanmıştır.

Filistin Yönetimi

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, konferansa video bağlantısı yoluyla katılmıştır. ABD’nin Filistin heyetine vize vermemesi nedeniyle New York’a gelemeyen Abbas, konuşmasını çevrimiçi olarak yapmıştır.


Abbas, konuşmasında Filistin Devleti’nin Gazze’nin yönetim ve güvenliğinden sorumlu olmaya yetkili tek yapı olduğunu belirtmiştir. Hamas’ın veya diğer grupların Gazze’nin yönetiminde rol üstlenmeyeceğini, bu grupların silahlarını Filistin Yönetimi’ne teslim etmeleri gerektiğini ifade etmiştir. “Filistin Devleti, Gazze’de yönetim ve güvenliğe ilişkin tam sorumluluk almaya yetkili tek yapıdır” sözleriyle bu durumu vurgulamıştır.


Abbas, Gazze’deki insani durumun düzeltilmesi için kalıcı bir ateşkes talebinde bulunmuştur. Gazze Şeridi’ne insani yardımların engelsiz girişinin sağlanması, İsrailli esirler ile Filistinli tutukluların karşılıklı olarak serbest bırakılması ve İsrail ordusunun Gazze’den çekilmesi gerektiğini dile getirmiştir. Ayrıca, Gazze’nin yeniden inşasının gecikmeden başlatılması gerektiğini söylemiştir.


Filistin Devlet Başkanı, uluslararası toplumla iş birliği mesajı vererek ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan, Fransa, Birleşmiş Milletler ve diğer aktörlerle birlikte çalışmaya hazır olduklarını belirtmiştir. Filistin Devleti’ni tanıyan ülkelere teşekkür etmiş, henüz tanımamış olan devletlere de tanıma çağrısında bulunmuştur. Filistin’in BM’ye tam üye olması için destek istemiştir.


Filistin Devlet Başkanı Mahmoud Abbas, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu marjında düzenlenen "Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi" başlıklı Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans'ına video konferans yöntemiyle katılarak konuşma yapıyor, 22 Eylül 2025 - (Anadolu Ajansı)


Konuşmasında ayrıca kapsamlı reform taahhütleri de dile getirilmiştir. Abbas, Filistin hükümetinin şeffaflık ve hukukun üstünlüğünü temel alan bir reform gündemi yürüttüğünü, saldırıların sona ermesinin ardından üç ay içinde anayasa taslağı hazırlanacağını ve bir yıl içinde başkanlık ile parlamento seçimlerinin yapılacağını ifade etmiştir.


Abbas, İsrail’in “büyük İsrail” söylemini, ilhak girişimlerini, yerleşimci terörünü ve kutsal mekânlara yönelik ihlallerini kınamıştır. Katar ve diğer Arap ülkelerine yönelik saldırıları eleştirerek bu devletlerin egemenliğine destek beyan etmiştir. Ayrıca, “Özgürlük ve bağımsızlığın şafağı sonunda kaçınılmaz olarak geliyor” sözleriyle Filistin halkına seslenmiş, İsraillilere de barış çağrısı yaparak “Bizim ve sizin geleceğiniz barışta yatıyor, şiddet ve savaş dursun” ifadelerini kullanmıştır.

Japonya

Japonya Dışişleri Bakanı İvaya Takeşi, konferansta yaptığı konuşmada ülkesinin tutumunu açıklamıştır. Takeşi, İsrail’in tek taraflı uygulamalarına karşı olduklarını belirtmiş ve özellikle yasa dışı yerleşim faaliyetlerinin kesinlikle kabul edilemez olduğunu vurgulamıştır.


Bakan, Hamas’ın elindeki rehineleri serbest bırakması gerektiğini dile getirmiştir. Ayrıca, Hamas’ın silahsızlandırılmasının barış süreci açısından zorunlu olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda, Filistin’in tanınmasının Japonya için bir “olup olmama” meselesi değil, “zaman meselesi” olduğunu söylemiştir.


Takeşi, Japonya’nın iki devletli çözümü desteklemeye devam edeceğini ve bu çerçevede tarafların sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurgulamıştır. İsrail’in iki devletli çözümü engelleyici adımlar atmaya devam etmesi halinde Japonya’nın yeni tedbirler gündeme alabileceğini açıklamıştır.

Almanya

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, konferansta yaptığı konuşmada iki devletli çözümün uluslararası hukuk ve BM kararları çerçevesinde tek geçerli yol olduğunu belirtmiştir. Wadephul, ülkesinin 1967 sınırları dışında yapılacak herhangi bir değişikliği tanımayacağını açıklamıştır. Ayrıca, İsrail’in yerleşim faaliyetlerini yasa dışı kabul ettiklerini ve Uluslararası Adalet Divanı’nın danışma görüşüne bağlı kalacaklarını vurgulamıştır.

Hollanda

Hollanda Dışişleri Bakanı David van Weel, ülkesinin Gazze’deki savaşın sona erdirilmesini öncelikli hedef olarak gördüğünü ifade etmiştir. Hollanda’nın gelecekte Filistin’i tanıyacağını dile getiren van Weel, Hamas’ın Filistin yönetiminde yer almaması gerektiğini belirtmiştir. Hollanda, iki devletli çözüm sürecinin ancak şiddetin sona ermesiyle mümkün olabileceğini savunmuştur.

Danimarka

Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Lokke Rasmussen, İsrail’in mevcut politikalarının iki devletli çözümü giderek zorlaştırdığını ifade etmiştir. Rasmussen, Filistin’in tanınmasının artık İsrail’in değil, Filistinlilerin elinde olduğunu vurgulamıştır. Danimarka, rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas’ın silahsızlanması şartıyla Filistin’i tanımaya hazır olduklarını açıklamıştır.

Slovenya

Slovenya Dışişleri Bakanı Tanja Fajon, konferansta yaptığı konuşmada Gazze’de yaşananlara değinmiştir. Fajon, bölgede ortaya çıkan insani tablonun insan eliyle yaratılmış bir felaket olduğunu belirtmiştir.


Bakan, açlıktan ölen çocukların görüntülerinin uluslararası toplumda büyük bir yankı uyandırdığını söylemiş ve bu durumun soykırım niteliği taşıdığını ifade etmiştir. Slovenya’nın Filistin Devleti’nin tanınmasını bu bağlamda önemli bir adım olarak gördüğünü belirtmiştir. Fajon, Gazze’ye insani yardımların engelsiz biçimde ulaştırılmasının acil bir zorunluluk olduğunu dile getirmiştir. Ayrıca, iki devletli çözümün sürdürülebilir barış için tek geçerli yol olduğunu vurgulamıştır.

İtalya

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, konferansta yaptığı konuşmada Gazze’deki insani durumun felaket boyutlarına ulaştığını belirtmiştir. Tajani, sivillerin korunması gerektiğini vurgulamış ve bölgede yaşanan açlık ile altyapı yıkımına dikkat çekmiştir.


Tajani, ayrıca Doha’da Hamas müzakere heyetine yapılan saldırıyı kınadıklarını ifade etmiştir. Katar’ın arabuluculuk çabalarının önemine işaret eden İtalya, ateşkesin sağlanması için uluslararası toplumun desteğinin artırılması gerektiğini dile getirmiştir. Bakan, ülkesinin Filistin halkının devlet kurma hakkını desteklediğini açıklamış, İtalya’nın iki devletli çözüm çerçevesinde diplomatik sürece katkı vermeye hazır olduğunu belirtmiştir.

Katar

Katar Devlet Bakanı Sultan Saad el-Murayhi, konferansta yaptığı konuşmada Filistin meselesinin çözümünde tarihi bir dönemeçte olunduğunu ifade etmiştir. Murayhi, Filistin halkının bağımsızlık ve devlet kurma hakkının uluslararası toplum tarafından daha fazla ertelenemeyeceğini belirtmiştir. Ayrıca, insani yardımın Gazze’ye engelsiz biçimde ulaştırılmasının aciliyetine vurgu yapmıştır.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)

BAE Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Halife Şahin el-Marar, ülkesinin Filistin Devleti’nin tanınmasını memnuniyetle karşıladığını açıklamıştır. El-Marar, diğer ülkelerin de benzer adımlar atması gerektiğini ifade etmiştir. BAE, iki devletli çözümün uluslararası barışın temeli olduğunu dile getirmiştir.

Cezayir

Cezayir Dışişleri Bakanı Ahmed Attaf, Filistin Devleti’nin kurulması için fiili adımlar atılmasının zamanının geldiğini belirtmiştir. Attaf, uluslararası toplumun yalnızca sözlü destekle yetinmemesi, tanımanın yanı sıra sahada uygulanabilir adımlar atması gerektiğini dile getirmiştir.

Brezilya

Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, konferansta yaptığı konuşmada Gazze’deki saldırıları soykırım olarak nitelendirmiştir. Lula da Silva, uluslararası hukukun ihlal edildiğini ve yaşananların kabul edilemez olduğunu ifade etmiştir. Başkan, saldırılar sonucunda 50 binden fazla çocuğun sakat bırakıldığını belirtmiştir. Bu durumun insani boyutuna dikkat çeken Lula da Silva, uluslararası toplumun sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurgulamıştır.


Lula da Silva, ayrıca BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto yetkisinin sınırlandırılması çağrısında bulunmuştur. Bu yetkinin, özellikle Gazze’de ateşkes kararlarının engellenmesi gibi durumlarda barışı geciktirdiğini ifade etmiştir. Brezilya, iki devletli çözümün kalıcı barış için tek geçerli yol olduğunu dile getirmiştir.

Belçika

Belçika Başbakanı Bart De Wever, ülkesinin Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını açıklamıştır. De Wever, Belçika’nın her zaman iki devletli çözümü savunduğunu ve New York Deklarasyonu’nun imzacıları arasında yer alarak bu kararlılığını bir kez daha teyit ettiğini belirtmiştir. Belçika’nın Gazze’ye insani yardımlar gönderdiğini vurgulamış, son dönemde 190 tondan fazla yardım malzemesi havadan ulaştırıldığını ve insani yardım bütçesine 12,5 milyon avro ek kaynak sağlandığını ifade etmiştir. İsrailli bakanların Filistin Devleti’nin asla kurulamayacağı yönündeki açıklamalarına atıf yapan De Wever, tanıma kararının Filistinlilerin kendi devletlerine sahip olma hakkını teyit eden bir yanıt olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, tüm esirlerin serbest bırakılması ve Hamas gibi örgütlerin yönetimden uzaklaştırılmasının ardından Belçika’nın diplomatik ilişkileri derinleştireceğini dile getirmiştir.

Monako

Monako Prensi II. Albert, ülkesinin Filistin Devleti’ni tanıdığını duyurmuştur. Prens, Monako’nun başından beri hem İsrail’in güvenli sınırlar içinde yaşama hakkını hem de Filistin halkının bağımsız ve demokratik bir devlete sahip olma hakkını savunduğunu belirtmiştir. “Bugün, İsrail’in varlığına olan sarsılmaz desteğimizi yeniden teyit etmek ve aynı zamanda Filistin’i uluslararası hukuk kapsamında bir devlet olarak tanımak istiyoruz” ifadelerini kullanmıştır. Prens, barışın bir kararnameyle değil, ortak irade ile inşa edileceğini söyleyerek iki devletli çözümün kalıcı istikrarın önünü açacağını vurgulamıştır.

Lüksemburg

Lüksemburg Başbakanı Luc Frieden, ülkesinin Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını açıklamıştır. Frieden, bunun bir sürecin sonu değil, diplomasi, diyalog ve birlikte yaşama fikrine bağlılığın başlangıcı olduğunu ifade etmiştir. Tanımanın tek başına yeterli olmayacağını, ancak siyasi ufku yeniden canlandırmaya katkıda bulunacağını belirtmiştir. “Bu tanıma kararımız yaslı ailelere bir mesaj, çocuklara ve hala vazgeçmemiş olanlara bir umut olsun” sözleriyle kararın sembolik boyutuna dikkat çekmiştir.

Malta

Malta Başbakanı Robert Abela, konuşmasında ülkesinin Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını ilan etmiştir. Abela, bu kararın barışçıl iki devletli çözüme yönelik bağlılığın somut bir göstergesi olduğunu söylemiştir. Malta’nın “tek devlet, tek hükümet” yaklaşımını desteklediğini, İsrail hükümetinin sivillere ve altyapıya yönelik saldırıları derhal durdurması gerektiğini vurgulamıştır. Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimlerin ve beraberindeki şiddetin sona erdirilmesini talep etmiştir. Ayrıca Gazze’de açlıkla mücadele eden sivillere insani yardım ulaştırılmasının zorunluluğuna işaret etmiştir.

Portekiz

Portekiz Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo de Sousa, ülkesinin Filistin Devleti’ni resmen tanıdığını açıklamıştır. De Sousa, bu kararın Orta Doğu’da kalıcı barışın tek yolu olduğunu ifade etmiş, “Filistin Devleti’nin tanınması, barışın kendisinin tanınmasıdır. Yarın çok geç olacaktı” sözlerini kullanmıştır. Portekiz’in her zaman iki devletli çözümü desteklediğini belirten Cumhurbaşkanı, Filistin ve İsrail’in ancak diyalog yoluyla barışa ulaşabileceğini dile getirmiştir.

Andorra

Andorra Dışişleri Bakanı Imma Tor Faus, ülkesinin Filistin Devleti’ni tanıma kararını duyurmuştur. Faus, iki devletli çözümün büyük tehlike altında olduğunu, bu nedenle tanıma kararının ertelenemez hale geldiğini belirtmiştir.

New York Deklarasyonu

Konferansın en önemli çıktısı, New York Deklarasyonu olmuştur. 22 Eylül 2025 tarihinde kabul edilen deklarasyon, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 142 oyla onaylanmıştır. Bu belgenin, uluslararası toplumun iki devletli çözüme yönelik kararlılığını yeniden teyit ettiği ve uygulanabilir bir yol haritası ortaya koyduğu belirtilmiştir.


Deklarasyon, “somut, geri dönülmez ve takvime bağlı adımlar” içermektedir. Bu çerçevede, Filistin’in bağımsız, demokratik, egemen ve ekonomik olarak sürdürülebilir bir devlet olarak hayata geçirilmesi hedeflenmiştir.


Belge, öncelikle kalıcı bir ateşkes ilan edilmesini ve tüm esirlerin serbest bırakılmasını öngörmüştür. Ayrıca, Gazze’ye insani yardımların engelsiz biçimde ulaştırılması ve İsrail güçlerinin bölgeden tamamen çekilmesi çağrısı yapılmıştır. Deklarasyonda, savaş sonrası dönemde “günün ertesi” için uluslararası toplumun sorumluluk alması gerektiği belirtilmiş ve BM Güvenlik Konseyi onaylı geçici bir uluslararası istikrar misyonu kurulması önerilmiştir.


Deklarasyon, Gazze ile Batı Şeria’nın Filistin Yönetimi altında birleşmesini temel hedeflerden biri olarak tanımlamıştır. Bu bağlamda, Filistin Yönetimi’nin “Tek Devlet, Tek Hükümet, Tek Hukuk, Tek Silah” politikası desteklenmiş ve Hamas’ın Gazze’deki yönetiminin sona ermesi, silahsızlanması ve silahların Filistin Yönetimi’ne devredilmesi gerektiği vurgulanmıştır.


Belgede ayrıca Filistin Yönetimi’nin reform programı da kayıt altına alınmıştır. Buna göre:

  • Mahkûmlara yapılan ödemelerin kaldırılması,
  • Eğitim müfredatının AB denetimi ve Suudi Arabistan desteğiyle reforme edilmesi,
  • Ateşkesin ardından bir yıl içinde genel ve başkanlık seçimlerinin yapılması, reform taahhütleri arasında yer almıştır.


Deklarasyon, ekonomik boyutu da kapsamıştır. “Filistin için Acil Koalisyon” adı altında bir mekanizma kurulması kararlaştırılmış, bu mekanizma aracılığıyla Filistin Yönetimi’ne acil bütçe desteği sağlanması planlanmıştır. Ayrıca, İsrail tarafından alıkonulan Filistin vergi gelirlerinin derhal serbest bırakılması talep edilmiş ve Paris Protokolü’nün revize edilerek yeni bir mali düzenleme yapılması öngörülmüştür.


New York Deklarasyonu’nda İsrail’e yönelik çağrılar da yer almıştır. İsrail’in işgal, yerleşim faaliyetleri, toprak gaspı ve ilhak girişimlerini durdurması istenmiş, özellikle E1 projesi ve Batı Şeria’daki genişleme planlarının derhal iptali talep edilmiştir. Ayrıca, İsrail’in iki devletli çözüme yönelik açık bir taahhüt vermesi gerektiği belirtilmiştir.


Son olarak, deklarasyon bölgesel barış mimarisi için de öneriler getirmiştir. ASEAN ve AGİT gibi örneklerden esinlenerek bir bölgesel güvenlik yapısı oluşturulması, Lübnan-İsrail ve Suriye-İsrail hatlarında yeni barış çabaları yürütülmesi ve Arap Barış İnisiyatifi temelinde bütüncül bir Orta Doğu barışı hedeflenmiştir.

Kaynakça

Al Jazeera. “Israel-Palestine: Two-State Solution Summit to Be Held as Recognitions Surge.” Al Jazeera. Erişim 23 Eylül 2025. https://www.aljazeera.com/news/2025/9/22/israel-palestine-two-state-solution-summit-to-be-held-as-recognitions-surge

Anadolu Ajansı. “BM’deki Konferansta İsrail’e Tepki Sesleri Yükseldi.” Anadolu Ajansı. Erişim 23 Eylül 2025. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/bmdeki-konferansta-israile-tepki-sesleri-yukseldi/3695645#

Anadolu Ajansı. “Cumhurbaşkanı Erdoğan: ‘Filistin Davası Artık Dünyaya Mal Olmuştur.’” Anadolu Ajansı. Erişim 23 Eylül 2025. https://www.aa.com.tr/tr/politika/cumhurbaskani-erdogan-filistin-davasi-artik-dunyaya-mal-olmustur/3695042

Ministry of Foreign Affairs, Saudi Arabia. “International Conference for the Implementation of the Two-State Solution.” Ministry of Foreign Affairs of Saudi Arabia. Erişim 23 Eylül 2025. https://www.mofa.gov.sa/en/ministry/statements/Pages/International-Conference-for-the-implementation-of-the-Two-State-solution-.aspx?csrt=236775271773259094

United Nations Press. “International Conference on the Implementation of the Two-State Solution Concludes with New York Declaration.” United Nations. Erişim 23 Eylül 2025. https://press.un.org/en/2025/pal2251.doc.htm

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarEdanur Karakoç23 Eylül 2025 06:11

Etiketler

Özet

22 Eylül 2025’te New York’ta düzenlenen Filistin konulu konferansa farklı kıtalardan çok sayıda ülke katıldı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan toplantının eş başkanlığını yaptı. Konferansta birçok ülke Filistin Devleti’ni tanıdığını duyurdu, bazı ülkeler ise bu yönde taahhütte bulundu. Görüşmelerin sonunda 142 oyla kabul edilen New York Deklarasyonu’nda iki devletli çözüme bağlılık teyit edildi, kalıcı ateşkes çağrısı yapıldı, Gazze’ye insani yardımların engelsiz girişinin sağlanması ve İsrail güçlerinin çekilmesi gerektiği vurgulandı.

İçindekiler

  • 23 Eylül 2025

    Genel Çerçeve

  • 23 Eylül 2025

    Katılım ve Organizasyon

  • 23 Eylül 2025

    Konferansta Yapılan Açıklamalar ve Konuşmalar

  • 23 Eylül 2025

    New York Deklarasyonu

KÜRE'ye Sor