Karasal biyoçeşitlilik, kara ekosistemlerinde bulunan canlı organizmaların tür, genetik ve ekosistem çeşitliliğini ifade eder. Bitkiler, hayvanlar, mantarlar ve mikroorganizmalar gibi tüm canlı gruplarını kapsayan bu çeşitlilik, ekosistemlerin işleyişi ve doğal süreçlerin devamlılığı açısından temel bir unsurdur. Karasal biyoçeşitlilik, doğrudan ya da dolaylı olarak insana sağladığı ekosistem hizmetleriyle, hem doğal çevrenin hem de insan toplumlarının sürdürülebilirliğini güvence altına alır.
Karasal Ekosistemlerin Korunması ve Sürdürülebilir Yönetimi
Türkiye Cumhuriyeti'nin sürdürülebilir kalkınma politikalarında karasal ekosistemlerin korunması ve yenilenmesi öncelikli hedefler arasında yer almaktadır. Ulusal stratejiler, habitatların korunması, doğal yaşam alanlarının restorasyonu ve biyoçeşitlilik kayıplarının önlenmesi için bilimsel temelli yaklaşımlar benimsemektedir. Bu kapsamda, doğal alanların ekolojik bütünlüğünün korunması, türlerin yok olma riskinin azaltılması ve ekosistem hizmetlerinin sürdürülebilir kullanımı teşvik edilmektedir. Politikalar, tarımsal faaliyetler, orman yönetimi ve arazi kullanım planlaması gibi alanlarda ekosistem dostu uygulamaların yaygınlaştırılmasını hedefler.
Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) ve Biyoçeşitlilik
Birleşmiş Milletler’in 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan Hedef 15, karasal ekosistemlerin korunması, yenilenmesi ve sürdürülebilir kullanımını kapsamaktadır. Bu hedef, ormanların sürdürülebilir yönetimi, çölleşmenin önlenmesi, arazi bozulmasının azaltılması ve biyolojik çeşitliliğin korunması gibi temel bileşenleri içermektedir. Hedef 15, aynı zamanda yabani yaşamın korunmasını, doğal habitatların iyileştirilmesini ve ekosistem hizmetlerinin devamlılığını güvence altına almayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda, uluslararası iş birliği ve yerel düzeyde uygulamalarla biyoçeşitliliğin korunması desteklenmektedir.
Biyoçeşitliliğin İnsan Sağlığına Etkileri
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verileri, biyoçeşitliliğin insan sağlığı üzerindeki kritik rolünü ortaya koymaktadır. Ekosistemlerin sağlıklı işleyişi, temiz su, hava kalitesi ve gıda güvenliği gibi temel insan ihtiyaçlarının karşılanmasında merkezi bir role sahiptir. Biyoçeşitlilik, aynı zamanda birçok ilaç ve tıbbi ürünün kaynağını oluşturur; doğal kaynakların korunması, sağlık sektöründe yenilikçi çözümler geliştirilmesini mümkün kılar. Ancak biyoçeşitlilik kaybı, ekosistemlerin dengesini bozarak bulaşıcı hastalıkların yayılmasını hızlandırabilir ve zoonotik hastalık riskini artırabilir. Bu nedenle, biyoçeşitlilik koruma stratejileri, halk sağlığı açısından da önemli bir araçtır.
Karasal Biyoçeşitliliğe Yönelik Tehditler
Karasal biyoçeşitlilik birçok tehdit ile karşı karşıyadır. İklim değişikliği, habitat tahribatı, arazi kullanım değişiklikleri, kirlilik, aşırı kaynak kullanımı ve istilacı yabancı türler, biyoçeşitliliğin azalmasında başlıca faktörlerdir. Bu tehditler, türlerin yok olma hızını artırmakta ve ekosistem fonksiyonlarının bozulmasına yol açmaktadır. İnsan faaliyetlerinin doğrudan etkileri, doğal dengeyi bozarak ekosistemlerin işlevlerini yerine getirememesine sebep olur. Bu durum, hem biyolojik çeşitliliğin kendisi hem de ekosistemlerin sağladığı hizmetler açısından ciddi riskler taşır.

