Millî Mücadele, Türk milletinin varoluş mücadelesi olup vatan topraklarının işgalden kurtarılması ve bağımsız bir devletin kurulması hedefini taşımıştır. Bu tarihî süreçte, Türk kadını geleneksel rollerinin ötesine geçerek, cephede ve cephe gerisinde erkeklerle omuz omuza aktif bir şekilde yer almış, mücadelenin her aşamasına önemli katkılar sağlamıştır. Kadınların bu dönemdeki çok yönlü katılımı; mitingler, basın ve propaganda faaliyetleri, kurdukları ve katıldıkları dernekler ile doğrudan silahlı mücadele ve cephe gerisi lojistik destek şeklinde ana başlıklarda incelenebilir.
Millî Mücadele'de Türk Kadınları (AA)
Mitinglerde Türk Kadınının Seslenişi ve Örgütlenmesi
Millî Mücadele'nin başlangıcında işgal güçlerinin Anadolu'daki varlığına karşı duyulan tepkiler, yurt genelinde düzenlenen protesto mitingleriyle açıkça ifade edilmiştir. Bu mitinglerde Türk kadınları, sadece izleyici konumunda kalmamış, aktif olarak yer almış, kürsülerden etkili konuşmalar yapmış, vatanın bağımsızlığına olan inançlarını ve işgallere karşı direniş azimlerini dile getirmişlerdir.
İzmir'in İşgali ve İlk Tepkiler: 15 Mayıs 1919'da İzmir'in Yunanlılar tarafından işgali, tüm yurtta büyük bir infiale neden olmuş ve mitingler zincirini tetiklemiştir. Redd-i İlhak Millî Heyeti'nin çağrısıyla 14-15 Mayıs 1919 gecesi İzmir Maşatlık'ta düzenlenen ilk miting, bu uyanışın önemli bir göstergesidir. Bu mitingde kadınların da yer alması, mücadelenin toplumsal tabanını göstermiştir.
İstanbul Mitingleri ve Kadınların Liderliği: İstanbul, işgal altında olmasına rağmen millî direnişin önemli merkezlerinden biri olmuştur. İstanbul'daki ilk büyük kadın mitingi, 19 Mart 1919'da İnas Dârülfünûnu (Kadın Üniversitesi) öğrencileri ve Asrî Kadınlar Cemiyeti üyeleri tarafından düzenlenmiştir. Bu mitingler, Fatih, Sultanahmet, Kadıköy gibi semtlerde on binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşmiş, Halide Edip Adıvar, Nezihe Muhiddin, Münevver Saime gibi öncü kadınlar, kalabalık kitlelere hitap ederek işgalleri protesto etmişlerdir.
Özellikle Halide Edip Adıvar'ın Sultanahmet Mitingi'ndeki coşkulu konuşması, Millî Mücadele'nin sembol anılarından biri hâline gelmiştir. Bu mitinglerde kadınlar, sadece işgalleri kınamakla kalmamış, aynı zamanda ulusal birliğin ve direnişin gerekliliğini vurgulayarak halkı bilinçlendirmişlerdir.
Sultanahmet Mitingi (TRT Arşiv)
Anadolu'ya Yayılan Dalga: İstanbul'daki mitinglerin yanı sıra, Anadolu'nun farklı bölgelerinde de kadınların katılımıyla büyük mitingler düzenlenmiştir. 1919 yılının Mayıs ayında Denizli, Kastamonu, Tavas, Bayramiç, Seydişehir, Giresun, Trabzon, Zonguldak, Edremit, Çal, Bursa, Erzurum ve İzmit gibi şehirlerde de işgallere karşı protesto mitingleri yapılmış; bu mitinglerde kadınların erkeklerle birlikte yer alması, mücadelenin topyekûn bir halk hareketi olduğunu gözler önüne sermiştir. Bu mitingler, hem ulusal bilincin uyanmasında hem de direnişin örgütlenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Basın Faaliyetleri ve Fikir Cephesindeki Mücadele
Türk kadını, Millî Mücadele döneminde sadece fiziki olarak değil, fikri olarak da direnişe katılmıştır. Yazdıkları makaleler, şiirler ve yayınladıkları dergilerle kamuoyunu etkilemiş, millî bilinci canlı tutmuşlardır.
Kadın Dergileri ve Gazetelerdeki Köşeler: "Kadınlar Dünyası", "Sıhhat", "Türk Kadın Yolu" gibi kadınlara yönelik süreli yayınlar, bu dönemde kadınların sesini duyurduğu önemli platformlar olmuştur. Bu yayınlar işgalleri kınayan, millî birlik ve beraberliği teşvik eden, kadınların vatan savunmasındaki görevlerini vurgulayan makalelere ve haberlere yer vermiştir. Halide Edip Adıvar gibi kadınlar, kendi imzalarıyla ulusal gazetelerde işgal karşıtı yazılar kaleme alarak halkın direniş azmini artırmışlardır.
Halide Edip Adıvar (AA)
Propaganda ve Bilinçlendirme: Basın yoluyla yapılan bu faaliyetler, sadece Türkiye'deki kamuoyunu değil, uluslararası kamuoyunu da etkilemeye yönelik olmuştur. Kadınlar, uluslararası platformlarda da Türk milletinin haklı davasını anlatmak için girişimlerde bulunmuşlardır. Basın faaliyetleri, Millî
Mücadele'nin haklılığını ve meşruiyetini geniş kitlelere ulaştırmada önemli bir araç olmuştur.
Dernek Faaliyetleri ve Cephe Gerisinin Örgütlenmesi
Millî mücadelede kadınlar, kurdukları veya üyesi oldukları dernekler aracılığıyla cephe gerisi desteğin ve toplumsal örgütlenmenin kilit unsurları hâline gelmişlerdir. Bu dernekler, hem maddi yardım toplamış hem de moral ve motivasyon sağlamıştır.
Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti: Sivas Kongresi sırasında Mustafa Kemal Atatürk'ün direktifleriyle kurulan bu cemiyet, Anadolu'daki kadınları bir araya getirerek vatan savunmasına aktif katılımı hedeflemiştir. Kısa sürede birçok şehirde şubeleri açılan cemiyet, askere yiyecek, giyecek, battaniye gibi malzemeler temin etmiş, yaralı askerlere bakım hizmeti sunmuş ve Millî Mücadele'ye maddi destek sağlamak amacıyla para ve altın toplamıştır. Cemiyetin tüzüğünde belirtilen amaçlar arasında, vatanın bağımsızlığını korumak, şehit ailelerine ve gazilere yardım etmek de bulunmaktaydı.
Müdafaa-i Hukuk Kadınlar Şubeleri: Millî Mücadele Hareketi'nin sivil kolu olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'nin kadın şubeleri, işgallere karşı hukuki ve toplumsal direnişi organize etmiştir. Bu şubeler, işgal güçlerinin haksız uygulamalarını protesto etmiş; halkı bilinçlendirmiş ve millî iradenin temsilcisi olmuşlardır.
Asrî Kadınlar Cemiyeti: İstanbul'da faaliyet gösteren bu cemiyet, kadınların sosyal ve kültürel alandaki ilerlemesini hedeflemekle birlikte, Millî Mücadele'ye de aktif destek vermiştir.
Millî Mücadele Dönemi'nde Kadınlar (AA)
Hilal-i Ahmer Kadın Kolları (Kızılay): Osmanlı döneminden beri faaliyet gösteren Hilal-i Ahmer (Kızılay), millî mücadele döneminde kadın kollarının yoğun çalışmalarıyla önemli bir rol oynamıştır. Yaralı askerlerin cephe gerisine taşınması, hastanelerde gönüllü hemşirelik yapma, salgın hastalıklarla mücadele etme, askerlere moral ve psikolojik destek sağlama gibi insani yardım faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Kadınlar, kendi evlerinde diktikleri kıyafetleri, hazırladıkları yiyecekleri cepheye ulaştırmışlardır.
Millî Mücadele Dönemi'nde Kadınlar (AA)
Diğer Dernekler ve Gönüllülük Esası: Türk Ocakları ve Muallimler Cemiyeti gibi diğer sivil toplum kuruluşları da bünyelerindeki kadın üyeler aracılığıyla halkı bilinçlendirme ve direnişe katılımı teşvik etme yönünde çalışmalar yapmışlardır. Kadınlar, köy meydanlarında ve şehir merkezlerinde düzenlenen toplantılarda Millî Mücadele hakkında bilgi vermiş, halkı işgallere karşı birleşmeye çağırmışlardır.
Cephedeki ve Cephe Gerisindeki Mücadele
Türk kadını, Millî Mücadele'de sadece cephe gerisinde lojistik destek sağlamakla kalmamış, doğrudan cephede silahlı mücadeleye katılarak, mühimmat taşıyarak, istihbarat sağlayarak ve yaralıları tedavi ederek bir direniş sergilemiştir.
Silahlı Direnişe Katılan Kadınlar
Erzurumlu Kara Fatma (Fatma Seher): Erzurumlu olan Fatma Seher, Balkan Savaşı'nda eşiyle birlikte cephede yer almış, millî mücadelede ise kendi kurduğu müfrezesiyle (700'den fazla erkek ve 400'e yakın kadın) Garp Cephesi'nde düşmana karşı savaşmıştır. Cesareti ve liderlik vasıflarıyla Mustafa Kemal Paşa'nın takdirini kazanmış, kendisine üsteğmen rütbesi ve madalya verilmiştir. Pek çok cephede bulunmuş, keşif ve çatışma görevlerinde aktif rol almıştır.
Erzurumlu Kara Fatma (AA)
Tayyar Rahmiye: Adana ve çevresinde Fransız işgaline karşı mücadele eden kahramanlardan biridir. Kendi adıyla anılan müfrezesiyle birlikte savaşmış, Pozantı Kuşatması sırasında şehit düşmüştür.
Gördesli Makbule: Ege bölgesinde Yunan işgaline karşı eşi Halil Efe ile birlikte çete faaliyetlerine katılmış, silahlı direnişte aktif rol oynamıştır. Çatışmalarda şehit düşmüştür. Gösterdiği cesaretle anılmaktadır.
Gördesli Makbule (AA)
Kılavuz Hatice: Özellikle Pozantı bölgesinde Fransız kuvvetlerine karşı mücadele etmiş, 8 Mayıs 1920'de Kumcu Veli ile birlikte Fransızları tuzağa düşürerek Türk askerinin başarılı bir operasyon yapmasına yardımcı olmuştur.
Asker Saime: Garp Cephesi'nde istihbarat ve cephe gerisi görevlerinde büyük başarılar göstermiştir. İzmit'te bir görev sırasında yaralanmasına rağmen görevini aksatmadan sürdürmesiyle "Asker Saime" olarak anılmıştır.
Cephede Bir Kadın (AA)
Tarsuslu Kara Fatma (Fatma Ergün): Tarsus ve civarında Fransızlara karşı mücadele etmiş,
cephede aktif rol almıştır.
Yirik Fatma (Gaziantepli Fatma Şahin): Antep'in savunmasında gösterdiği kahramanlıklarla bilinir. Şehir savunmasında aktif olarak yer almıştır.
Cephede Bir Kadın (AA)
Bitlis Defterdarının Hanımı, Ayşe Hanım, Melek Hanım, Nazife Kadın, Binbaşı Ayşe, Mudurnulu Fatma Kadın ve daha niceleri, kayıt altına alınabilmiş veya alınamamış pek çok isimsiz kadın, cephede fiilen savaşmış, düşmanla çatışmış, kimi zaman kurşunlara hedef olmuş, kimi zaman şarapnel parçalarıyla yaralanmışlardır.
Lojistik Destek ve Cephe Gerisi Faaliyetler
Mühimmat ve Erzak Taşıma: Türk kadınları, en zorlu coğrafi koşullarda, kucağında yavrusuyla, sırtında veya kağnılarla cepheye mermi, erzak, ilaç ve diğer yaşam malzemelerini taşımışlardır. Yağmur, kar, çamur demeden, açlık ve yorgunluk hissetmeden bu görevi yerine getirmişlerdir. Bu çalışmalar ordunun ikmal hatlarının kesintisiz işlemesinde kritik öneme sahiptir.
Millî Mücadele Dönemi'nde Kadınlar (AA)
Asker Giyecekleri ve İhtiyaçları: Kendi evlerinde patik, çarık, çorap, iç çamaşırı gibi malzemeleri dikerek ve örerek askerlerin giyecek ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Hastanelerde yaralı askerlere bakım yapmış, onların moralini yüksek tutmaya çalışmışlardır.
Millî Mücadele Dönemi'nde Kadınlar (AA)
Tarımsal Üretim ve Ekonomik Katkı: Erkeklerin cepheye gitmesiyle birlikte, kadınlar tarlalarda çalışarak tarımsal üretimi sürdürmüş, ailenin ve askerlerin gıda ihtiyacını karşılamışlardır. Odun kesme, kereste taşıma gibi ağır işleri de üstlenerek ev ekonomisini ve cephenin ihtiyaçlarını desteklemişlerdir.
Millî Mücadele Dönemi'nde Bir Kadın (AA)
Millî Mücadele'nin Kadınlara Etkisi ve Cumhuriyet Dönemine Yansımaları
Millî Mücadele, Türk kadınının toplumsal konumunun değiştiği, bir dönem olmuştur. Savaşın olağanüstü koşulları, kadınların toplum içindeki görünürlüğünü artırmış ve onların sadece ev içi rollerle sınırlı olmadığını kanıtlamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınının Millî Mücadele'deki fedakarlıklarını ve azmini her fırsatta takdir etmiştir. Onun 21 Mart 1923'te yaptığı konuşmada dile getirdiği, "Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının fevkinde kadın mesâisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını 'Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım. Milletimi halâsa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gördüm' diyemez" 【1】 sözleri, Türk kadınının mücadelenin kazanılmasındaki merkezî rolünü net bir şekilde ifade etmektedir.
Atatürk ve Halide Edip Adıvar Bir Arada (AA)
Türk Kurtuluş Savaşı'nın getirdiği bu toplumsal dönüşüm, Cumhuriyetin ilk yıllarında kadın haklarının hukuki ve siyasi alandaki değişimine zemin hazırlamıştır. Kadınlara;
- 3 Nisan 1930'da belediye seçimlerine katılma hakkı,
- 26 Ekim 1933'te Köy Kanunu ile muhtar olma hakkı,
- 5 Aralık 1934'te ise milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
Bu haklar, birçok Batı ülkesinden önce Türk kadınına verilmiş olmasıyla dikkat çekmektedir.
Millî Mücadele'de Türk kadını, sadece cephe gerisinde değil, cephede de aktif rol alarak vatanın bağımsızlığı için mücadele sergilemiştir. Mitinglerdeki seslenişleri, basın yoluyla yaptıkları bilinçlendirme faaliyetleri, dernekler aracılığıyla sağladıkları lojistik ve moral desteği ve en önemlisi cephede gösterdikleri kahramanlıklar, Türk tarihinde yer edinmiştir. Bu katılım, Cumhuriyet'in temel taşlarından biri olmuş ve Türk kadınının gelecekteki konumunun şekillenmesinde belirleyici bir rol oynamıştır.
10.Yıl Kutlamalarında Çekilmiş Bir Fotoğraf (AA)