Ebû İshak İbrâhim b. Abdülazîz b. Abdülcebbâr b. Ebû Muhammed es-Sülemî, Sadeddin lakabıyla tanınan, 6. ve 7. hicrî yüzyıllarda yaşamış, devrinin önde gelen fakihlerinden ve hekimlerinden biridir. Babası Muvaffakuddin es-Sülemî gibi ilim, ahlâk ve dindarlık yönlerinden temayüz etmiş, onun karakterini, bilgisini ve meslekî birikimini büyük ölçüde miras almıştır.
Şam’da Muharrem 583/Mart 1187 yılında doğmuştur.
İlgi Alanları
Kaynakların naklettiğine göre, Sadeddîn, fıkıh ve dinî ilimlere vâkıftı. Şam’da yaşadığı dönemde Ramazan aylarını camide itikâfla geçirir, bu sürede konuşmazdı. Zahidane ve dindar bir hayat tarzı benimsemişti.
Aynı zamanda tıp sahasında da çok yönlü ve derinlemesine bir eğitim almış, bu ilmin hem teorik esaslarını hem de pratik uygulamalarını güçlü biçimde kavramıştı. Döneminin en seçkin hekimlerinden biri kabul edilen Sadeddîn, ilim ve meslekî gayretini hayatının her safhasında istikrarlı bir şekilde sürdürdü. Onun ilmî yetkinliği sadece bireysel seviyede kalmamış, çevresinde birçok talebenin istifade ettiği genel ders halkalarıyla kurumsallaşmıştır.
Görevleri
Sadeddîn, Şam’da Sûku’l-Kama yakınında inşa edilen Hanbelî Medresesi’nin kurucusudur. Bu medrese, el-Melikü’l-Eşref Mûsâ (v. 635/1237)’nın hükümdarlığı sırasında, Abbâsî halifesi Müsta‘ṣım-Billâh (v. 656/1258)'ın emriyle inşa edilmiştir. Medrese faaliyetleri yanında tıbda da devlet hizmetinde bulunmuş; önce Nûreddin Mahmud Zengî tarafından yaptırılan meşhur Bîmâristan’da görev almış, ardından el-Melikü’l-Eşref Ebü’l-Fetḥ Mûsâ b. Ebû Bekir b. Eyyûb’un hizmetine girerek onunla birlikte doğu vilayetlerinde bulunmuştur. Sarayda büyük bir itibara sahip olmuş, çeşitli ihsanlara ve yüksek bir maaşa lâyık görülmüştür.
El-Melikü’l-Eşref (v. 635/1237)’in Şaban 626/Haziran-Temmuz 1229 yılında Şam’a gelip şehri el-Melikü’n-Nâsır Dâvûd (v. 656/1258)’dan teslim alması üzerine Sadeddîn de onunla birlikte Şam’a gelmiş ve burada kalmıştır. Sultan tarafından başhekimlik görevine getirilmiş ve el-Melikü’l-Eşref’in ölümüne kadar bu görevini sürdürmüştür.
Sadeddîn, sonraki dönemde de Şam’da yaşamaya devam etmiş ve tıbbî ilimle meşgul olanlar için düzenli ders halkaları kurmuştur. Cemiyet içinde büyük bir ilim ve saygı ile anılmıştır. 644/1246 yılı Cemâziyelâhir/Ekim veya Kasım ayında Şam’da vefat etmiştir.
Kendisi hakkında dönemin ediplerinden Şerîf el-Bekrî şu beyitleri söylemiştir:
"Hakîm-i latîf, vasfının zarafetiyle... Sağlıklı olan bile hastalanmak isterdi ki onu ziyaret etsin."



