Tarihsel perspektiften ele alındığında strateji düşüncesinin özünde hep savaş kavramı olmuş ve dolayısıyla temellerini tarih boyunca da strateji kavramı hakkında genellikle çeşitli savaşları anlatan ve savaşların nasıl yürütülmesi gerektiğini inceleyen eserler yazılmıştır.
Stratejinin oluşturuluş biçimleri ve yöntemleri ile özelliklerine ilişkin tarihsel arka plana bakıldığında, önemli ölçüde mitolojilerden başladığı görülmektedir. İskandinav mitolojisinin önemli ismi Odin stratejileri içerisinde yer alan kamuflaj ve aldatma, Yunan mitolojik kurgularının büyük bir kısmında yer alan başka bir şekle bürünme, kamufle ve görünmez olma, Ergenekon Destanı'nda dağı eritip Türklerin ovadan çıkma gerekçesinin artık o ovaya sığamayacak kadar kalabalıklaşmanın doğal sonucu olarak göçebe toplumların saldırgan stratejileri oluşturması, Sümer ve Antik Yunan site devletleri gibi yerleşik örgütlü devletçiklerin ise sistem içerisinde var olma mücadelesi sürdürürlerken savunmacı stratejilere sahip olmaları, Atina’nın Pers tehdidine karşı ilk uluslararası örgütlenme olan ve askeri bir içerik taşıyan Attik Delos Deniz Birliğinin kurulması strateji tarihine değişik örnekler teşkil etmektedir.
Strateji, genel olarak askeri bir kavram olarak algılansa da aslında askeri anlamda kullanılan “taktik” ile farklı kavramlardır. Zira planlama, programlama, senaryolar üretme ve karar alma aşamalarıyla ifade bulan stratejiye en yakın olan kavram, taktiktir. Bu iki kavramı birbirinden ayıran en önemli özellik ise, zaman ve mekandır. Strateji, daha uzun vadeli ve geniş alanlı plan ve programlamalara karşılık gelirken (süper güç olmak) taktik ise kısa vadede ve sınırlı bir alandaki planlama anlamına gelmektedir (bölgesel güç olmak). Uluslararası alandaki tüm ilişkilerin çatışma ya da savaş bağlamında gelişmediği düşünülürse, her türlü karmaşık ilişkinin biçimine ya da gidişatına göre aktörler stratejiler geliştirmektedirler. Zira uluslararası ilişkilerde strateji, uluslararası politikanın aktörleri arasındaki ilişkiler sırasında kullanılan yöntemler bütününü ifade etmektedir. Uluslararası aktörler arasında yer alan çok uluslu firmalar, devletler, uluslararası örgüt ve diğer kuruluşların tümü orta ve uzun vadeli çıkarlarını gerçekleştirmek, faaliyet ve amaçları önündeki tehditleri bertaraf etmek için çeşitli stratejiler geliştirmektedirler.
Stratejik düşüncenin gelişimi genelde; “18. yy. öncesi Klasik Dönem”, “18. yy. sonrası Modern Dönem” ve Stratejik Çalışmalar disiplininin bir akademik alan olarak kabul edilmeye başlandığı “Nükleer Silahlanma ve Soğuk Savaş Dönemi” olmak üzere üç dönemde incelenmektedir.
Strateji kavramının kullanımı ulusal ve uluslararası düzlemlerde aktör sayısının artması ve karşılıklı ilişkilerin daha karmaşık bir hale gelmesiyle birlikte giderek yaygınlaşmıştır. Kişiler, aileler, toplumlar, kuruluşlar, işletmeler, devletler ve devlet grupları ile uluslararası örgütler gibi her aktör kendi varlığını koruma ve sürdürme konusunda daha fazla sorunla karşı karşıya kaldıkça, bu sorunlar giderek çeşitlendikçe ve karmaşıklaştıkça tehditler de artmıştır. Güvenlik kavramı nasıl tehdit kavramı ile birlikte ele alınmaktaysa, strateji kavramı da büyük ölçüde güvenlik kavramı ile değerlendirilmektedir. Strateji, kendi varlığını koruma, sürdürme ve geliştirme ile karşı tarafın, yani varlığını koruma ve sürdürme olgularını tehdit edenin, bertaraf edilmesine yönelik eylem ve uygulamalarını kapsar hale gelmiştir.
Strateji kavramının çeşitli tanımlamaları yapılmaktadır. Fransızca ‘stratégie’ kelimesinden Türkçe’ye geçen strateji kelimesinin Türkçe karşılığı yoktur. Türk Dil Kurumunun Genel Türkçe Sözlüğünde strateji, “Bir ulusun veya uluslar topluluğunun, barış ve savaşta benimsenen politikalara destek vermek amacıyla politik, ekonomik, psikolojik ve askeri güçleri bir arada kullanma bilimi ve sanatı, sevkülceyş” olarak tanımlanmaktadır.【1】
1970’li yıllardan itibaren sosyal bilimlerde kullanılmaya başlanan kavram; sevk etme, yöneltme, gönderme, götürme ve gütme anlamındadır.【2】 Stratejinin çok farklı alanlarda uygulanması, strateji üzerine çok fazla sayıda araştırma yapılması, stratejinin tarihten gelen ve sürekli olarak geliştirilen köklerinin olması gibi faktörler, literatürde çok sayıda strateji tanımının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Etimolojik olarak strateji kelimesinin kökeni üzerine farklı görüşler mevcuttur. Bunlardan birincisi Latince ‘yol’, ‘çizgi’ veya ‘yatak’ anlamına gelen “stratum”;【3】 ikincisi ‘generalin sanatı’ veya ‘işi’ manasında “strategia”; üçüncü ise Antik Yunanda ‘general’ demek olan “strategos” kelimeleri üzerinedir.【4】 Bunlara ilaveten yaygın kanaat; ‘ordu’nun Grekçe karşılığı olan ‘stratos’ ve ‘yönlendirme’ manasındaki ‘ago’ kelimelerin birleşiminden doğan “generallerin sanatı” anlamını taşıdığı yönündedir.【5】
Strateji kavramı, genel olarak askeri araçların politik amaçlar için kullanılması olarak tanımlanagelmiştir.【6】 Ancak kavramın çekiciliği zamanla birçok alanda kendisine alan açmasına ve daha da önemlisi girdiği alanlardaki karmaşık ve üst düzey konuların incelenmesinde kullanılan bir kavram halini almasına neden olmuştur. Diğer bir ifadeyle, askeri alanda ortaya çıkan “generalin sanatı” (strata geos) şeklindeki bir tanımlamadan uzaklaşarak zaman içerisinde daha geniş, kapsayıcı ve askeri alanın dışında daha yoğun çalışılan bir kavram haline dönüşmüştür. Esasen, güvenlik kavramı nasıl bir genişleme ve derinleşme【7】 ile karşılaştıysa, aslında onun temel kavramlarından olan strateji kavramı da aynı kaderi paylaşmış ve giderek daha fazla derinleşmiş ve genişlemiştir. Strateji kavramı uluslararası ilişkiler disiplininin ana akım teorisi olarak kabul edilen realizm çerçevesinde analiz edilegelmiştir. Bu eğilimde realizmin uluslararası ilişkilerin anarşik doğasına ve bu anarşi içerisinde hayatta kalmanın (survival) sahip olunan güç ile doğru orantılı olmasına atfettiği önem belirleyici olmuştur.【8】
Stratejinin yukarıda belirtilen genel kavramsal çerçevesi ve tanımlamasına ilave olarak özellikle farklı alanların strateji kavramına bakış açısını göstermesi bakımından strateji ile ilgili diğer bazı tanımlar da şu şekilde sıralanabilir:
- Liddell Hart: Politik amaçlara ulaşmak için askeri olanakların dağıtılması ve kullanılması sanatıdır.【9】 Çünkü stratejinin görevi, çok defa yapılan tanımlamaların aksine, yalnız kuvvetlerin hareketleri ile değil etkisi ile ilgilidir.
- Murray ve Grimsley: Şansın, belirsizliklerin ve karışıklıkların egemen olduğu bir dünyada değişen şartlara ve durumlara devamlı uyum sağlayan bir süreçtir.【10】
- Colin S. Gray: "Organize gücün siyasal amaçlar için kullanımı ve niyetinin teori ve pratiği”【11】 , askeri gücü politik amaçla ilişkilendiren bir köprüdür. Strateji ne kendiliğinden tek başına askeri bir güç ne de siyasi bir amaçtır. Strateji, kuvvetin veya kuvvet tehdidinin politik sonuçlar için kullanılmasıdır.
- Gregory Foster: En nihayetinde etkili güç kullanmaktır.【12】
- Hanry Eccels: Hedeflerin elde edilmesi için durumların ve bölgelerin kontrolü amacıyla gücün kapsamlı yönetimidir.【13】 Bu tanımlama devletin işlevleri açısından yapılmış bir tanımlamadır.
- John Baylis ve James Wirtz: Pragmatik ve pratik aktivitedir.【14】 “Neyi nasıl yapma çalışması ile elde edilmesi gereken hedeflerin etkili biçimde başarılmasının kılavuzudur.”【15】
- General Karl Von Clausewitz: Muharebelerin savaşın amacı için kullanılması,【16】 savaşı kazanmak için muharebeleri kullanma sanatıdır. Harbin sevk ve idaresi, muharebelerin tertip ve tanzimi demektir.
- Mareşal Moltke: Bir çare bulma sanatı ve en zor koşullar altında uygulamada bulunabilme sanatıdır. Strateji “bir komutanın emrine verilen imkanların, öngörülen hedefin elde edilmesini sağlayacak biçimde, uygulama alanında kullanılması”dır.
- Napoleon Bonaparte: Strateji, zamanı ve mekanı kullanma sanatıdır.
- Antonie Henri Jomini: Strateji, tüm hareket alanını kapsayan ve harita üzerinde yapılan bir savaştır.【17】 “Savaşın kiminle yapılacağına karar veren politikayla, fiilen çatışmanın yapıldığı taktik arasındaki faaliyetler” şeklinde betimlemiştir.【18】
Bu tanımlara her ne kadar amaçlar ve araçlar dâhil edilse de bir şekilde askerî araçlar temelli gücün siyasi olan bir amaç doğrultusunda kullanılması ön plana çıkarılmış, buna karşılık amaçların çeşitliliği ikinci plana itilmiştir. André Beufre ise stratejiyi “sorunu çözmek amacıyla güç kullanan iki kuvvetin diyalektiği ya da tam olarak iki karşıt iradenin diyalektiği”【19】 olarak tanımlayarak stratejinin hem kendi içerisinde hem de iki özne arasındaki diyalektik niteliğine vurgu yapmıştır. Kısacası gerek teorisyenlerin gerekse alaylıların yaşadıkları tarihsel ve sosyolojik dönemler, kavramın incelenmesinde olduğu gibi, yaptıkları tanımlamalarda da kendisini göstermiştir.【20】
Başlangıçta kökleri ağırlıklı olarak askeri uygulamalara dayanan stratejinin önemi, zamanla diğer alanlarda da kavranmıştır. Günümüzde strateji, hemen hemen her alanda ilgili kurumlar tarafından hedeflerini gerçekleştirebilmek için etkin olarak kullanılmakta ve geliştirilmektedir. Bu duruma paralel olarak da “strateji”, askeri ve sivil maksatlarla pek çok alanda yaygın olarak kullanılan bir kavram haline gelmiştir.
Bazı yazarlar ise stratejiyi çok kısaca “belli bir amaca ulaşmak için kullanılan yollar” ya da “amaçlarla araçlar arasındaki dengenin kurulması” olarak tanımlamaktadır.【21】 ABD Müşterek Yayını 1-02’de (JP 1-02) ise strateji, “Harp alanında ulusal ve çok uluslu hedeflere ulaşılması amacıyla milli kaynakların ve güçlerin birbiri ile uyumlu bir şekilde kullanılması ve geliştirilmesi bilimi ve sanatı” olarak tanımlanmaktadır. Benzer şekilde strateji, maksada/ hedefe ulaşmak için gücün hazırlanması, yönlendirilmesi ve kullanılması ilim ve sanatı olarak da tanımlanmaktadır.【22】
Stratejinin belli başlı bazı özellikleri şunlardır.【23】
- Strateji çok boyutlu, karmaşık ve geçişken bir süreçtir.
- Stratejinin bir boyutunu etkileyen değişiklikler diğer boyutlarını da etkiler.
- Strateji özünde kültürel, doğası ve işlevi bakımından ise evrensel özellikler taşır.
- Strateji uzun vadelidir.


