Şule Yüksel Şenler, 1938 yılında Kayseri'de doğdu. Ailesi Kıbrıslı göçmenlerden olup daha sonra İstanbul’a yerleşti. Eğitim hayatı ilkokul düzeyinde kaldı; ancak genç yaşlardan itibaren kendini geliştirmeye yönelik çabaları dikkat çekti. Resmi eğitimi erken sona erse de, kişisel ilgisi ve çabasıyla edebiyat, gazetecilik ve İslami düşünce alanında kendini yetiştirdi. Ailesinin ve çevresinin etkisiyle şekillenen dini kimliği, ileriki yıllarda hem bireysel yaşamında hem de kamusal faaliyetlerinde belirleyici bir rol oynadı. İstanbul’da geçirdiği gençlik yılları, onun dini hassasiyetler ile toplumsal sorunları birleştirdiği yazın hayatının temellerini attığı dönem olarak öne çıkar.
Gazetecilik Faaliyetleri
Şule Yüksel Şenler’in gazetecilik serüveni, 1960’lı yıllarda çeşitli dergi ve gazetelerde yazılar kaleme almasıyla başladı. Yazılarına, özellikle kadınların toplumsal konumları, dini kimlikleri ve modernleşme sürecinde yaşadıkları gerilimler üzerine yoğunlaştı.
Gazetecilik faaliyetleri, yazı yazmakla sınırlı kalmadı; aynı zamanda Anadolu’nun farklı şehirlerinde konferanslar vererek geniş bir kadın kitlesine hitap etti. Yazılarında bireysel inanç ile kamusal kimlik arasındaki ilişkiyi ele alırken, modernleşme ile dini yaşam arasındaki gerilimleri somut örneklerle değerlendirdi. Gazetecilik kariyeri boyunca, hem eleştirilerle hem de geniş bir okuyucu kitlesinin ilgisiyle karşılaştı.

Gazeteci Şule Yüksel Şenler (Şule Yüksel Şenler Vakfı)
Tesettür Mücadelesi ve Toplumsal Etkileri
Şule Yüksel Şenler’in kamuoyunda en çok tanındığı yönü, başörtüsü konusundaki mücadelesidir. 1960’lı yıllarda kadınların kamusal alanda örtünmesine dair sınırlamaların yoğunlaştığı bir dönemde, başörtüsünü hem bireysel bir tercih hem de dini bir zorunluluk olarak savundu. Bu süreçte kendi tasarladığı ve daha sonra "Şenler modeli" olarak anılacak olan örtünme tarzı, birçok kadın tarafından benimsendi.
Yalnızca yazılarında değil, ülke genelinde düzenlediği konuşmalarda da tesettürün anlamını, dayanaklarını ve toplumsal boyutlarını ele aldı. Kadınlara hitap eden bu toplantılar, geniş çaplı bir hareketin oluşmasına katkıda bulundu.
Bu mücadelesi nedeniyle çeşitli çevrelerce eleştirildiği gibi, aynı zamanda birçok kadın için ilham kaynağı oldu. Tesettür meselesini, dönemin politik ve toplumsal dinamikleriyle bağlantılı olarak ele alması, onu sadece bir fikir insanı değil, aynı zamanda bir toplumsal aktör konumuna taşıdı.
Fikir Dünyası
Şule Yüksel Şenler’in yazarlık yönü, onun düşünsel dünyasının topluma aktarılmasında bir araç oldu. En bilinen eseri olan Huzur Sokağı, bireysel arayışlar, inanç, modernleşme ve kadın kimliği gibi temaları işleyen bir roman olarak geniş bir okur kitlesine ulaştı. Bu eser, yalnızca bir edebi metin değil, aynı zamanda dönemin sosyal gerçekliklerini yansıtan sembolik bir anlatı olarak kabul gördü. Romanın etkisi, ilerleyen yıllarda yapılan tiyatro uyarlamaları ve televizyon dizisiyle daha da genişledi.
Şenler’in diğer yazıları ve eserleri, kişisel dindarlıkla toplumsal sorumluluk arasındaki ilişkiye odaklandı. Kaleme aldığı yazılarda bireyin inanç temelinde şekillenen yaşam tarzının, kamusal ve özel alandaki yansımalarını ele aldı. Kadınların dini kimliklerini özgürce yaşayabilmeleri gerektiğini savunurken, bunu salt bir inanç meselesi olarak değil, aynı zamanda sosyal adaletin bir parçası olarak konumlandırdı.
Fikirsel yönü, sadece İslami gelenek içindeki konularla sınırlı kalmadı; toplumun dönüşüm sürecini, kadın-erkek ilişkilerini, eğitim sistemini ve modern değerlerle dini ilkeler arasındaki çatışmaları da kapsadı. Bu geniş çerçeve, onu hem muhafazakâr çevrelerde hem de farklı düşünce alanlarında tartışılan bir figür haline getirdi. Eserleri ve yazıları, bireysel dini tecrübenin toplumsal dönüşümle nasıl kesişebileceğini gösteren metinler olarak değerlendirildi.
Yargılanma ve Hapis Süreci
Şule Yüksel Şenler’in kamuoyundaki etkisi, sadece düşünsel üretimleriyle sınırlı kalmadı; aynı zamanda siyasi ve hukuki sonuçlar da doğurdu. Başörtüsüne yönelik kamu savunusu ve bu konudaki eleştirel yazıları, dönemin otoriteleri tarafından çeşitli gerekçelerle takip altına alındı. Özellikle tesettürün kamusal alandaki varlığını savunduğu konuşmaları ve yazıları, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” gibi suçlamalarla yargılanmasına neden oldu.
Bu süreçte mahkemeye çıkarıldı ve belirli yazılarında kamu düzenine aykırı ifadeler bulunduğu gerekçesiyle hapis cezasına çarptırıldı. Karar, kamuoyunda hem destek hem de eleştiriyle karşılandı. Yaklaşık dokuz ay süren hapis cezası, onun hem kişisel yaşamında hem de toplumsal kimliğinde dönüm noktası oldu.
Hapis süreci boyunca gösterdiği tutum, onun inançlarına bağlılığını ve fikirlerinden geri adım atmama kararlılığını pekiştirdi. Bu dönemde yaşadıkları, ilerleyen yıllarda kaleme aldığı yazılarda zaman zaman dolaylı biçimde yer aldı. Yargılanması ve mahkûmiyeti, sadece bireysel bir deneyim değil; aynı zamanda Türkiye’de inanç özgürlüğü, ifade alanları ve kadınların kamusal görünürlüğü üzerine yapılan tartışmaların da bir parçası haline geldi.
Son Yılları ve Mirası
Şule Yüksel Şenler, yaşamının ilerleyen dönemlerinde sağlık sorunlarıyla mücadele etti. Aktif yazarlık ve konuşma faaliyetlerinden zamanla uzaklaşmasına rağmen, kamuoyundaki etkisi ve düşünsel mirası varlığını sürdürdü.
Vefatı 2019 yılında gerçekleşti ve ardından çeşitli çevrelerce farklı açılardan değerlendirmelere konu oldu. Hayatı boyunca savunduğu fikirler, başörtüsü mücadelesindeki konumu ve edebi üretimleri hem akademik çalışmalara hem de popüler tartışmalara konu edildi. Özellikle kadınların dini kimliklerini kamusal alanda ifade etme biçimleri üzerindeki etkisi, onun en çok anılan yönlerinden biri oldu.
Onun yaşamı, Türkiye’de din, kimlik ve modernleşme ekseninde süregelen tartışmaların bir kesiti olarak değerlendirilmeye devam etti. Yazıları, söylemleri ve tanıklık ettiği dönüşümler, onu yalnızca bir dönem yazarı değil, aynı zamanda sosyokültürel bir değişimin aktörlerinden biri olarak konumlandırdı.
Bazı Eserleri
- Hidayet (1969)
- Gençliğin Izdırabı (1970)
- Bize Ne Oldu? (1970)
- Bir Bilinçli Öğretmene (1970)
- Sağ El (1970)
- Yılanla Tilki (1970)
- Huzur Sokağı (1970, 1973- 2 cilt)
- Her Şey İslâm İçin (1974)
- İslâm'da ve Günümüzde Kadın (1975)
- Duyuşlar (1975)
- Uygarlığın Gözyaşları (1990)
- Kız ve Çiçek (1990)



