Sulusaray, Tokat ilinin güneybatısında yer alan bir ilçedir. 1990 yılında ilçe statüsü kazanmıştır. İlçede tarım ve hayvancılık temel geçim kaynaklarıdır. Ayrıca, termal kaynaklar sayesinde gelişmekte olan turizm sektörü, bölge ekonomisine katkı sağlamaktadır.

Sulusaray (Tokat İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü)
Tarih
Sulusaray’ın tarihî kimliğinin temeli, antik dönemde burada kurulan Sebastapolis (Latince “Sebasto”–büyük, “polis”–şehir) kentine dayanır. Antik kentin kuruluşu kesinleşmemekle birlikte, bazı kaynaklar M.Ö. 1. yüzyıla tarihlendirmektedir. Roma İmparatoru Traianus (M.S. 98–117) yönetimi sırasında Pontus Galaticus ile Polemoniacus eyaletlerinden ayrılarak Kapadokya eyaletine dâhil edilmiştir. Traianus dönemine ait kitabeler, Capadokia valisi Arrian adına dikilmiştir. Kaynakların bazıları, kentin daha önce Heracleopolis (“Herakles’in kenti”) adını taşıdığını; Herakles’in antik mitolojide güç ve kuvvet simgesi olarak anıldığını belirtir.
Sulusaray ilçesinin üzerinde kurulduğu höyükte yapılan arkeolojik sondajlar, Erken Tunç Çağı (M.Ö. III. binyıl), Hitit Dönemi (M.Ö. II. binyıl) ve Frig Dönemi (M.Ö. I. binyılın ilk yarısı) yerleşim katmanlarını açığa çıkarmıştır. Antik kentin Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde de iskan gördüğü; sur kalıntıları, cadde düzenleri, hamam ve kilise yapılarından anlaşılmaktadır.
1071 Malazgirt Zaferi’ni takiben bölge, Danişmendliler egemenliğine girmiş, XII. yüzyılın başında Selçuklu Sultanlığı’nın sınırları içine katılmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılma sürecinde İlhanlı, Eretna Beyliği ve Kadı Burhaneddin yönetimlerinden geçmiş; 1392’de Osmanlı topraklarına dâhil edilmiştir. Osmanlı tahrir defterlerinde “Sebastapolis” ya da “Sulusaray” adlarıyla kaydedilen kaza, 19. yüzyıl sonlarında Osmanlı idari yapılanmasında bucak merkezi konumuna yükselmiştir.
Cumhuriyet döneminde, 20 Mayıs 1990 tarihinde Artova’ya bağlı bir belde iken resmî olarak ilçe statüsü kazanmıştır. İlçe adı, burada Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden günümüze korunarak varlığını sürdüren sıcak su kaynaklarının bulunduğu alana atfen “Sulusaray” biçimine dönüştürülmüştür.
Coğrafya ve İklim
Sulusaray, Tokat il merkezine 69 km, Artova’ya 30 km, Yeşilyurt’a 11 km uzaklıkta; 40° K, 36° D koordinatlarında; deniz seviyesinden 1 030 m yükseklikte kurulmuş bir yerleşimdir. İlçe, kuzeyde Artova, doğuda Yeşilyurt, batıda Yozgat’ın Kadışehri, güneyde Sivas’ın Yıldızeli ilçeleriyle çevrilmiş, Çekerek Çayı kenarındaki bir ova üzerinde yer alır. İlçe merkezi ve köy yerleşimleri, ova tabanındaki alüvyonlu düzlüklere yayılır. Kuzeydeki dağ sırtları, kalker ve andezitik lav bileşimli yamaçlarla, vadiye inen dar platolar oluşturur. Toprak örtüsü; ovada tarıma elverişli alüvyonlu kumlu-tınlı toprak, yükseltilerde ormanlık meşe, sarıçam ve çınar toplulukları biçimindedir. Sulusaray, Karadeniz iklimi ile İç Anadolu karasal ikliminin geçiş kuşağındadır. Kış ayları soğuk ve kar yağışlı geçer; yaz ayları sıcak ve kuraktır. Üç yıllık meteorolojik ortalamalara göre yıllık toplam yağış 400–450 mm aralığında, kış ve ilkbahar aylarına dağılmıştır. Yaz yağışları Haziran–Ağustos döneminde en düşük düzeye iner. Ortalama sıcaklıklar Ocak’ta –4 °C–5 °C, Temmuz’da 18 °C-20 °C aralığında gerçekleşir. Nispi nem oranı ortalama % 55; hâkim rüzgârlar kış aylarında kuzeydoğudan, yaz aylarında güneybatıdan eser.
Nüfus ve Demografi
Sulusaray ilçesinin nüfusu 2007 yılında 9.595 iken 2024 yılına gelindiğinde 6.880’e gerilemiş, bu dönemde en yüksek değer 2008’de 9.863 olarak ölçülmüş, en düşük değer ise 2022’de 6.533 olarak kaydedilmiştir. Toplam nüfusta 2007–2008 (+268), 2014–2015 (+607), 2015–2016 (+168), 2018–2019 (+197), 2022–2023 (+165) ve 2023–2024 (+182) yıllarında artış; diğer yıllarda ise değişen oranlarda azalış gözlemlenmiştir. 2024 verilerine göre ilçenin nüfusunu 3.488 erkek (%50,70) ve 3.392 kadın (%49,30) oluşturmaktadır.
Ekonomi
Resmî veriler, Sulusaray ekonomisinin ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılığa dayandığını bildirir.
Ovadan sulanan alanlarda buğday, arpa ve baklagiller yetiştirilir. Kuru tarımda çavdar ve korunga gibi hububat çeşitleri ekilir. Toprak yapısının yer yer taşlı ve az mineral nitelikli olması, verimlilik düzeyini sınırlamaktadır. Sulusaray Köprüsü yakınındaki Çekerek Çayı sulama kanalları aracılığıyla sulu tarım imkânı sağlar. Yörede küçükbaş hayvan besiciliği yaygındır. Mera alanlarının sınırlı sayıda olması, hayvan başına düşen otlak payını kısıtlar. Küçük ölçekli süt ve et üretimi, kırsal aile ekonomilerine katkı sağlar.
İlçede büyük ölçekli sanayi tesisi bulunmaz. İlçede ziraat kooperatifi, tarım kredi ve esnaf kefalet kooperatifleri aracılığıyla tarımsal üretim ve ticaret desteği sağlanır. Turizm potansiyeli olan antik kent ve kaplıca tesisleri, uygun işletme koşulları sağlanamadığından ekonomik değer üretememektedir. Sosyal tesis, kültürel merkez, güncel konaklama alanı eksikliği, hizmet sektörünün oluşmasını sınırlar. Bu koşullar, işgücü piyasasını sıkılaştırmakta ve dış göçe yol açmaktadır.
Turizm, Kültür ve Mutfak
Turizm ve Kültür Varlıkları
• Sebastapolis Antik Kenti: İlçe merkezindeki höyük üzerinde kurulu; Erken Tunç, Hitit, Frig, Helenistik, Roma ve Bizans katmanlarını içeren çok katmanlı bir yerleşimdedir. Sondaj ve kurtarma kazılarında açığa çıkarılan hamam, kilise, parçalar açık hava müzesinde sergilenmektedir.
• Sulusaray Köprüsü: Çekerek Çayı üzerinde çok gözlü taş kemer köprü; muhtemelen Bizans ya da Selçuklu döneminde inşa edilmiş olup ulaşım tarihinin izlerini taşır.
• Çermik Önü–Ilıca Kaplıcası: Antik kent kalıntıları içinden çıkan sıcak su kaynağıdır; sodyum klorürlü, sülfatlı bikarbonatlı suyun sıcaklığı 32 °C-44,3 °C aralığındadır. Kaplıca, Roma’dan Osmanlı’ya dek sürekli kullanılmıştır.
Kültürel Altyapı
Resmî yayınlar, ilçede sinema, kitapçı, konferans salonu, sosyal tesis ve benzeri kültürel donatım bulunmadığını; kültürel faaliyetlerin spor ve eğlence boyutunda sınırlı düzeyde gerçekleştiğini bildirir. Antik kentin tamamının gün yüzüne çıkarılamaması, tarih turizmi potansiyelini sınırlar.
Mutfak
Sulusaray’a özgü mutfak uygulamalarına dair resmî kaynaklarda bilgi mevcut değildir. Bölge halkı, üretilen tahıl ve baklagilleri temel alarak hamur işleri, bulgur pilavı, bakliyat çorbaları ve süt ürünleri tüketmektedir. Kaplıca turizminin yeniden canlandırılması, yerel yöresel ürünlerin tanıtımına zemin oluşturabilecektir.


