Nanoteknoloji, genel tanımıyla maddeyi 1 ila 100 nanometre (metrenin milyarda biri) ölçeğinde kontrol etme, anlama ve manipüle etme bilimi ve teknolojisidir. Bu disiplin, maddelerin atomik ve moleküler seviyede incelenerek, normal boyutlarda göstermedikleri farklı fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin keşfedilmesini ve bu özelliklerden yararlanılarak yeni işlevlere sahip materyaller, cihazlar ve sistemler geliştirilmesini kapsar. Fizik, kimya, biyoloji, malzeme bilimi ve mühendislik gibi birçok farklı disiplinin kesişim noktasında yer alan nanoteknoloji, 21. yüzyılın endüstriyel devriminin temel teknolojilerinden biri olarak kabul edilmektedir. İlk fikirleri 1959'da fizikçi Richard Feynman tarafından ortaya atılan ve terim olarak ilk kez 1974'te Norio Taniguchi tarafından kullanılan bu alan, özellikle 1980'lerde taramalı tünelleme mikroskobunun icadı ve karbon nanotüp gibi yapıların keşfiyle hızla gelişmiştir. Uygulamalı nanoteknoloji, bu temel bilimsel bilgiyi kullanarak tıp, enerji, elektronik, otomotiv ve gıda gibi çok çeşitli sektörlerde somut ürünler ve çözümler geliştirmeye odaklanır.
Malzeme Bilimi ve Üretim Teknolojileri
Nanoteknolojinin en temel uygulama alanlarından biri, üstün özelliklere sahip yeni malzemeler geliştirmektir. Nano ölçekte malzemeler, makro boyutlardaki muadillerine göre daha hafif, daha sağlam, programlanabilir ve farklı optik, elektriksel veya manyetik özellikler sergileyebilir. Örneğin, karbon atomlarının silindirik bir yapıda bir araya gelmesiyle oluşan karbon nanotüpler (CNT), çelikten 50 kat daha mukavemetli olmasına rağmen ağırlığı çok daha düşüktür. Bu özellik, onları kompozit malzemelerden elektroniğe kadar geniş bir yelpazede değerli kılar.
Nanokompozitler, polimer gibi bir matris malzeme içerisine nano ölçekli parçacıkların eklenmesiyle elde edilir. %0,5 ila %5 gibi düşük oranlarda yapılan bu eklemeler bile malzemenin mekanik dayanıklılığını, termal direncini veya elektriksel iletkenliğini önemli ölçüde artırabilir. Otomotiv sektöründe, bu tür malzemelerle üretilen torpido veya iç kaplama parçaları hem daha hafif hem de daha dayanıklı olabilmektedir.
Nanoteknoloji ayrıca yüzey kaplamalarında da devrim yaratmıştır. Lotus çiçeğinin yaprağının kendi kendini temizleme özelliğinden ilham alınarak geliştirilen hidrofobik (su itici) ve oleofobik (yağ itici) kaplamalar, kirlenmeyen ve ıslanmayan kumaşlar, camlar ve dış cephe boyaları üretilmesini sağlar. Bu kaplamalar aynı zamanda çizilmeye ve paslanmaya karşı direnci de artırır.
Nanomalzemelerin üretimi için temel olarak iki yaklaşım kullanılır: 'yukarıdan aşağıya' (top-down) ve 'aşağıdan yukarıya' (bottom-up). Yukarıdan aşağıya yaklaşımında, büyük bir malzeme fiziksel veya kimyasal yöntemlerle (öğütme, aşındırma vb.) küçültülerek nano boyuta indirgenir. Aşağıdan yukarıya yaklaşımında ise atomlar ve moleküller, kimyasal sentez yoluyla kontrollü bir şekilde bir araya getirilerek istenen nanoyapıyı oluşturur. Bu üretim süreçleri genellikle yarı iletken endüstrisinden gelen mikrofabrikasyon tekniklerini temel alır ve yüksek derecede hassasiyet gerektiren temiz oda ortamlarında gerçekleştirilir.
Tıp ve Sağlık Alanındaki Uygulamalar (Nanotıp)
Nanoteknolojinin insan sağlığı üzerindeki potansiyel etkileri, nanotıp olarak adlandırılan yeni bir alanın doğmasını sağlamıştır. Bu alandaki en önemli uygulamalardan biri hedefe yönelik ilaç salınımıdır. İlaçlar, nano ölçekli kapsüllerin veya parçacıkların içine yüklenerek doğrudan kanserli hücreler gibi hastalıklı dokulara gönderilebilir. Bu 'nano kurşunlar', sağlıklı hücrelere zarar vermeden ilacın sadece hedeflenen bölgede etkili olmasını sağlayarak kemoterapinin yan etkilerini önemli ölçüde azaltma potansiyeli taşır. Bu yöntemle, vücudun kritik organlarının ilaçların toksik etkilerinden korunması hedeflenir.
Teşhis alanında ise nanosensörler ve 'çip üstü laboratuvar' (lab-on-a-chip) sistemleri öne çıkmaktadır. Bu sistemler, çok az miktarda kan veya tükürük örneği ile hastalıkları erken evrede ve hızlı bir şekilde tespit etme imkânı sunar. Biyomedikal görüntüleme tekniklerinde kullanılan nano-etiketler, vücuttaki belirli hücre veya moleküllerin daha net görüntülenmesini sağlar.

Uygulamalı Nanoteknoloji (Yapay zeka tarafından oluşturulmuştur.)
Doku mühendisliği ve rejeneratif tıp da nanoteknolojiden büyük ölçüde faydalanmaktadır. Biyobaskı ve 3D biyobaskı gibi teknikler, hücrelerin nano ölçekli iskeleler üzerine hassas bir şekilde yerleştirilerek yapay doku ve organların üretilmesine olanak tanır. Gelecekte, kan dolaşımına enjekte edilebilen ve hasarlı dokuları onarabilen, tıkanmış damarları açabilen veya virüslerle savaşabilen nanorobotların geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bu teknolojiler, felç gibi sinirsel hasarların tedavisinden yapay bağışıklık sistemleri oluşturmaya kadar geniş bir vizyon sunmaktadır.
Enerji ve Çevre Teknolojileri
Uygulamalı nanoteknoloji, küresel enerji ve çevre sorunlarına yönelik yenilikçi çözümler sunmaktadır. Enerji üretimi alanında, nanomalzemeler kullanılarak daha verimli, hafif ve esnek güneş panelleri geliştirilmektedir. Rüzgâr türbinlerinin kanatlarında kullanılan hafif ve dayanıklı nanokompozit malzemeler, enerji üretim verimliliğini artırır. Enerji depolama, nanoteknolojinin en çok etki ettiği alanlardan biridir. Lityum iyon pillerin anot ve katotlarında kullanılan nano yapılı malzemeler, pillerin şarj kapasitesini, ömrünü ve güvenliğini artırmaktadır. Süperkapasitörler ve yakıt hücreleri gibi alternatif enerji depolama sistemleri de nanoteknoloji sayesinde daha verimli ve uygun maliyetli hale gelmektedir.
Enerji verimliliği konusunda, nano ölçekli katkı maddeleri içeren yakıtlar daha iyi yanma sağlayarak yakıt tasarrufu ve daha az egzoz gazı emisyonu sunar. Motorlarda ve mekanik sistemlerde kullanılan sürtünmeyi azaltıcı nano kaplamalar ve yağlar, enerji kaybını önleyerek sistemlerin ömrünü uzatır. Ayrıca, nanoteknoloji ile üretilen iletim hatları sayesinde elektriğin daha az kayıpla uzak mesafelere taşınması mümkün olabilecektir. Çevre teknolojilerinde ise nanopartiküller, atık suların arıtılmasında ve zararlı kimyasalların temizlenmesinde etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Petrol sızıntılarının temizlenmesi ve havadaki kirleticilerin filtrelenmesi gibi uygulamalar için de nanofiber bazlı çözümler geliştirilmektedir.
Elektronik, Bilgisayar ve İletişim Teknolojileri
Modern elektronik cihazların küçülerek güçlenmesinin arkasındaki temel itici güç nanoteknolojidir. Bilgisayar işlemcilerinde bulunan ve saç telinden binlerce kat daha küçük olan milyarlarca transistör, mikro/nano fabrikasyon teknikleri sayesinde üretilmektedir. Bu gelişmeler, daha hızlı ve güçlü bilgisayarların, akıllı telefonların ve diğer elektronik cihazların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Nanoelektronik, bu alandaki çalışmaları daha da ileri taşıyarak kuantum bilgisayarlar gibi geleceğin teknolojilerine zemin hazırlamaktadır. Kuantum bilgisayarların, nano ölçekteki parçacıkların kuantum mekaniksel özelliklerinden faydalanarak günümüz bilgisayarlarının çözemeyeceği karmaşıklıktaki problemleri çözmesi beklenmektedir.
Mikroelektromekanik Sistemler (MEMS), nanoteknolojinin önemli bir alt dalıdır. Fizik, kimya, elektronik ve makine mühendisliğini birleştiren bu disiplinler arası alan, akıllı telefonlardaki ivmeölçerlerden otomobillerdeki hava yastığı sensörlerine kadar birçok kompakt ve verimli cihazın geliştirilmesini sağlamıştır. Görüntüleme teknolojilerinde de nanoteknoloji, daha yüksek çözünürlüklü, daha parlak ve enerji verimli ekranların (örneğin, Quantum Dot LED - QLED) üretilmesine olanak tanımıştır.
Otomotiv, Havacılık ve Savunma Sanayii
Otomotiv sektörü, nanoteknolojinin getirdiği yeniliklerden yoğun bir şekilde faydalanmaktadır. Araçların ağırlığını azaltmak, yakıt verimliliğini artırmak için kritik öneme sahiptir. Nano metal alaşımları ve karbon nanotüp takviyeli polimer kompozitler, geleneksel malzemelere göre çok daha hafif ve dayanıklı gövde ve şasi parçalarının üretilmesini sağlar. Bu, hem yakıt tüketimini düşürür hem de çarpışma güvenliğini artırır. Araç boyalarında kullanılan nano seramik parçacıklar, yüzeyin çizilmelere karşı direncini artırırken, kendi kendini temizleyen kaplamalar aracın daha uzun süre temiz kalmasını sağlar. Elektrikli araçlarda ise batarya teknolojileri, nano yapılı elektrot malzemeleri sayesinde daha yüksek enerji yoğunluğuna ve daha hızlı şarj sürelerine ulaşmaktadır.
Havacılık ve uzay çalışmalarında ağırlık, maliyeti doğrudan etkileyen en önemli faktördür. Nanoteknoloji ile geliştirilen hafif ve mukavemetli kompozit malzemeler, uçak ve uzay araçlarının imalatında kullanılarak yakıt maliyetlerini düşürür ve daha uzun menzilli yolculuklara olanak tanır. Savunma sanayiinde ise nanoteknoloji, askerî personelin teçhizatını geliştirmek için kullanılır. Kirlenmeyen, yıpranmayan ve hatta kurşun geçirmezlik özelliği artırılmış kumaşlar, kötü hava koşullarında dahi net görüş sağlayan buğu ve su tutmayan gözlük camları ve askerin sağlık durumunu anlık olarak izleyen biyo-sensörler bu alandaki uygulamalardan bazılarıdır.
Gıda, Tarım ve Tekstil
Nanoteknoloji, gıda endüstrisinde ürünlerin işlenmesinden ambalajlanmasına kadar birçok alanda yenilikler sunmaktadır. Gıda işleme sürecinde, nanoemülsiyonlar kullanılarak ürünlerin tat, renk, aroma ve doku gibi duyusal özellikleri geliştirilebilir. Ayrıca, vitamin ve mineral gibi besin öğelerinin biyoyararlılığı, nano kapsülleme teknikleriyle artırılabilir. Gıda ambalajlamasında ise nanoteknoloji, 'akıllı' ve 'aktif' ambalajların geliştirilmesini sağlamıştır. Ambalaj malzemesine entegre edilen nanosensörler, ürünün tazeliğini veya bozulup bozulmadığını renk değişimi gibi yollarla tüketiciye bildirebilir. Gümüş nanopartiküller gibi antimikrobiyal özelliklere sahip malzemeler içeren ambalajlar ise gıdaların raf ömrünü uzatır ve patojen gelişimini engeller.
Tarım alanında, pestisitlerin ve gübrelerin daha etkili kullanılması için nanoteknolojiden yararlanılmaktadır. Nano taşıyıcılar sayesinde aktif maddeler doğrudan hedeflenen bitkiye veya zararlıya ulaştırılarak çevreye yayılan kimyasal miktarı azaltılabilir. Tekstil sektöründe ise nanoteknoloji, leke ve su tutmayan, kırışmayan, UV koruması sağlayan ve ateşe dayanıklı kumaşların üretilmesini mümkün kılmıştır. Ayrıca, elektrodokuma gibi yöntemlerle üretilen nanofiberler, yüksek verimli hava ve su filtrelerinden yara örtülerine kadar pek çok alanda kullanılmaktadır.
Türkiye'de Nanoteknoloji Çalışmaları
Türkiye, son yıllarda nanoteknoloji alanında önemli atılımlar yapmıştır. Bu alandaki çalışmalar, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve çeşitli üniversiteler bünyesindeki araştırma merkezleri tarafından yürütülmektedir. Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) ve Bilkent Üniversitesi Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (UNAM) gibi kurumlar, ulusal araştırma altyapısı olarak nitelendirilmiş ve bu alandaki bilimsel ve teknolojik gelişmelere öncülük etmektedir. İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Koç Üniversitesi gibi önde gelen üniversiteler de nanobilim ve nanoteknoloji alanlarında lisans ve lisansüstü programlar sunmakta ve önemli araştırmalar yürütmektedir. Özel sektörde ise Aselsan, Arçelik ve Vestel gibi büyük firmalar, ürün geliştirme süreçlerinde nanoteknolojiden faydalanmaktadır. Türkiye'nin bu alanda uluslararası düzeyde daha rekabetçi olabilmesi için Ar-Ge yatırımlarının ve uluslararası iş birliklerinin artırılması önem taşımaktadır.


