Vasa, 17. yüzyılda İsveç Donanması için inşa edilmiş bir savaş gemisidir. 10 Ağustos 1628'de Stokholm limanında yaptığı ilk seferinde, yaklaşık bir deniz milinden (1,85 km) az yol aldıktan sonra batmıştır. Geminin gövdesi 1961 yılında denizden çıkarılmış ve uzun bir konservasyon ve yeniden inşa sürecinin ardından 1990 yılında Stokholm'deki Vasa Müzesi'nde sergilenmeye başlanmıştır. Geminin gövdesinin %98 oranında tamamlanmış olduğu tahmin edilmektedir, bu da onu bugüne kadar çıkarılan en eski sağlam ahşap gemi yapmaktadır.
Tarihsel Bağlam
17. Yüzyıl Başlarında İsveç
Vasa'nın inşası, İsveç'in Kral II. Gustav Adolf (hükümdarlığı 1611-1632) yönetiminde Avrupa'da askeri ve siyasi bir güç olarak yükseldiği bir döneme denk gelir. Bu dönemde İsveç, verimli ve kalıcı bir ordu kurarak Baltık bölgesinde gücünü artırmaya çalışıyordu. Kral, özellikle Lehistan-Litvanya Birliği ile süregelen hanedanlık çatışması ve bölgesel kontrol mücadelesi nedeniyle donanmanın güçlendirilmesine önem veriyordu. Vasa, bu donanma geliştirme programının bir parçası olarak inşa edilen ilk büyük ve ağır silahlı gemilerden biriydi. İsveç, 1523'te Kalmar Birliği'nden bağımsızlığını kazanmış, başlangıçta kaynakları kısıtlı bir ülkeyken 17. yüzyıl başlarında doğal kaynakları (demir, bakır, kereste) ve Hollanda yatırımıyla geliştirilen silah endüstrisi sayesinde askeri olarak güçlenmekteydi. Gustav Adolf döneminde uygulanan mali-askeri reformlar, İsveç'in kalıcı silahlı kuvvetler kurmasını sağladı.
İsveç-Hollanda İlişkileri
Erken modern dönemde İsveç, yükselen bir diğer güç olan Hollanda Cumhuriyeti ile yakın ilişkiler kurmuştur. Ticaret, ortak dini ve siyasi görüşler ve ortak düşmanlar (özellikle Danimarka'nın Baltık'taki deniz üstünlüğü) bu iki devleti bir araya getirmiştir. İsveç, Hollanda'dan askeri teknoloji, silah üretim yöntemleri, taktikler ve gemi yapımı bilgisi almıştır. Avrupa genelinde gemileri ve gemi ustalarıyla tanınan Hollandalılar, İsveç donanmasının inşasında görevlendirilmiştir. Vasa'nın tasarımı ve inşasından sorumlu olan Henrik Hybertsson ve Henrik Jacobsson da Hollandalı gemi ustalarıydı.
Avrupa Donanmaları ve Gemi İnşası
17. yüzyıl başlarında Avrupa'da deniz gücü, devletlerin siyasi hedeflerine ulaşmasında bir araç haline geliyordu. Gemi yapım teknolojisi, yelkenli gemilerin daha fazla ve daha büyük toplar taşıyabilen hareketli platformlara dönüşmesiyle değişmekteydi. Vasa, tasarlandığı dönemde Avrupa'nın en güçlü savaş gemilerinden biri olarak planlanmıştı; özellikle yanlardan ateş edebildiği toplam gülle ağırlığı (bordasalvo) açısından diğer gemilerden üstün olması hedefleniyordu. Gemi, standartlaştırılmış bir top bataryası taşımak üzere tasarlanmıştı; bu, o dönemde deniz savaşlarında yeni bir gelişmeydi. İsveç donanması, Gustav Adolf döneminde, çok sayıda küçük gemi yerine daha az sayıda, büyük ve ağır silahlı gemiler inşa etme politikasına yönelmişti. Vasa, bu doktrin altında inşa edilen ilk gemiydi.
Tasarım ve İnşa
Hollanda Gemi İnşa Geleneği
Vasa, erken modern dönem Hollanda gemi inşa geleneğine göre tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Bu gelenek, diğer Avrupa ülkelerindeki uygulamaların aksine, gemilerin önceden hazırlanmış detaylı teknik çizimler veya planlar olmadan inşa edilmesiyle karakterize edilir. Hollandalı ustalar, sözlü olarak aktarılan tasarım prensiplerine ve kendi deneyim ile yargılarına dayanarak gemileri büyük ölçüde göz kararıyla inşa ediyorlardı. Bu gelenek içinde iki ana yöntem vardı: Kuzey (Amsterdam merkezli) ve Güney (Rotterdam merkezli) yöntemleri. Vasa'nın gövdesindeki yapısal özellikler, geminin Kuzey Hollanda yöntemine göre inşa edildiğini göstermektedir.

Stockholm Tersanesinde, 1620'Lerde Vasa'nın İskele Üzerinde İnşası (Yapay Zeka İle Oluşturulmuştur)
İnşa Süreci (Kuzey Metodu)
İnşa, omurga, baş bodoslama, kıç bodoslama ve ilgili yapısal elemanların (omurga grubu) kurulmasıyla başlardı. Ardından, ilk olarak taban kaplamaları (karina kaplamaları) geçici olarak birbirine kenetlenerek (cleat kullanarak) yerleştirilirdi. Bu aşamada geminin enkesit şekli, ustanın göz kararı ve hel ile boeitangen gibi aletler yardımıyla ayarlanarak oluşturulurdu. Taban kaplaması tamamlandıktan sonra, geminin en geniş yerinde (hals) tek bir ana posta (eğri) yerleştirilir ve sintine dönümü kaplaması bu postayı kılavuz alarak devam ederdi. Sintine kaplaması bitince, geçici kenetlemeler sökülür ve gövde taban postaları ve alt futalar (posta parçaları) ile doldurulurdu. Bu postaların şekli, mevcut kaplama kabuğunun eğriliği tarafından belirlenirdi. Postalar birbirine değil, sadece kaplamaya bağlanırdı. Ardından aralıklı olarak ikinci futalar yerleştirilir ve bunların üzerine scheerstrook adı verilen ana bir kuşak (master ribband) bağlanırdı. Bu kuşağın konumu, geminin maksimum genişliğinin yüksekliğini, sheer hattını (güvertenin boylamasına eğriliği) ve ana güverte seviyesini belirlerdi. Sonrasında kalan postalar, güverte kemereleri, iç ve dış kaplamalar tamamlanırdı. Gemi genellikle bu aşamada denize indirilir ve üst yapılar su üzerinde tamamlanırdı. Vasa'da bulunan spijkerpennen (geçici kenetleme çivilerinin deliklerini kapatan küçük ahşap tapalar) ve postaların birbirine bağlanmamış olması, Kuzey Metodu'nun kullanıldığını teyit eden arkeolojik kanıtlardır.
Tasarım Kararları
İnşa süreciyle iç içe geçen tasarım, oran ve aritmetik yöntemlere dayanıyordu. Ana boyutlar (uzunluk, genişlik, derinlik) genellikle bestek adı verilen bir sözleşmede belirlenir ve diğer boyutlar bunlardan türetilirdi. Vasa için yapılan sözleşme görüşmelerine dair yazışmalar mevcuttur ; ancak geminin nihai boyutları sözleşmede belirtilenlerden farklılık göstermiştir. Örneğin, gözlemlenen omurga uzunluğu (129 İsveç fiti) , sözleşmedeki 136 İsveç fiti spesifikasyonundan kısadır, bu da Hybertsson'un geminin "spesifikasyondan biraz daha küçük olacağını" belirttiği yazışmayla uyumlu olabilir. Ana genişlik (maksimum en) hals adı verilen bölgede ölçülürdü. Vasa'nın bu bölgedeki genişliği 37 İsveç fiti 5 inçtir. Henrik Jacobsson'un ifadesine göre, Hybertsson'un ölümünden sonra gemiyi 1 İsveç fiti 5 inç genişletmiştir , bu da orijinal tasarımın 36 İsveç fiti genişliğinde olabileceğini düşündürmektedir. Gemi, İsveç fiti kullanılarak tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Tasarım kararları büyük ölçüde gemi ustasının deneyimine ve yargısına bağlıydı.
İnşadan Sorumlu Kişiler
Geminin tasarımı ve inşasından birincil derecede sorumlu olanlar Hollandalı gemi ustaları Henrik Hybertsson ve onun yardımcısı olan ve Hybertsson'un 1627 baharındaki ölümünden sonra işi devralan Henrik Jacobsson'du. Jacobsson, Vasa'nın tamamlanmasının ardından İsveç'in önde gelen donanma gemi ustalarından biri olmaya devam etmiş ve başarılı başka savaş gemileri inşa etmiştir.

Vasa'nın Görkemli Ilk Seferi Ve Ardından Gelen Dramatik Batış Anı (Yapay Zeka İle Oluşturulmuştur)
Batışı
Vasa, ilk seferine çıktığı 10 Ağustos 1628 öğleden sonrasında Stokholm limanında battı. Gemi yaklaşık bir deniz milinden (1,85 km) daha az mesafe kat etmişti. Sancak kıç omuzluğundan gelen ani bir rüzgarla gemi iskele tarafına yattı ve açık olan alt top lombazlarından içeri su dolmaya başladı, bu da geminin hızla batmasına neden oldu. Batmadan kısa bir süre önce yapılan bir denge testi başarısız olmuştu.

Geminin Gövdesinin, Pontonlara Bağlı Çelik Kablolarla Sudan Çıkarıldığı An (Yapay Zeka İle Oluşturulmuştur)
Kurtarma ve Konservasyon
Batıktan sonra geminin yeri unutuldu. Amatör arkeolog Anders Franzén ve dalgıç Per Edvin Fälting tarafından 1956 yılında yeniden bulundu. 1957'de başlayan ve İsveç Donanması dalgıçlarının yürüttüğü çalışmalarla geminin altına tüneller kazıldı ve çelik kablolar geçirildi. Gemi enkazının ilk keresteleri 15 Ocak 1961 sabahı su yüzüne çıktı ve Mayıs ayı başlarında özel yapım bir pontonun üzerine alındı ve halen bu platform üzerinde durmaktadır.
Hemen ardından geminin iç kısmında arkeolojik kazılar başladı ve beş ay süren çalışmalarda dört güverteden 30.000'den fazla eser çıkarıldı. Konservasyon için polietilen glikol (PEG) kullanıldı. 1962'de kurulan bir sprinkler sistemiyle geminin içine ve dışına 17 yıl boyunca PEG püskürtüldü , ardından 9 yıl süren kontrollü bir kurutma işlemi yapıldı. Gemi su altındayken düşen binlerce ahşap parça, heykel ve diğer unsurlar da sonraki dalışlarla çıkarıldı. Geminin orijinal şekline yakın bir hale getirilmesi için hidrolik krikolar kullanıldı ve paslanmış olan orijinal demir cıvataların yerine 5.000'den fazla yeni çelik cıvata takıldı.
Gemi, su altında geçirdiği 333 yıl, kurtarma operasyonları, PEG konservasyonu, kurutma süreci ve müzedeki destek yapısı gibi etkenler nedeniyle yapısal deformasyona uğramıştır. Kerestelerde damara dik yönde ortalama %6 oranında çekme olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca, gemiyi orijinal şekline getirme çabaları sırasında kıç bodoslamada çatlaklar oluşmuştur. Kazı sırasında insan kalıntıları da bulunmuştur.
Vasa Müzesi
Gemi, konservasyon süreci devam ederken geçici bir yapı olan Wasa Tersanesinde (Wasa Shipyard) 1961'den itibaren halkın ziyaretine açıldı. Kalıcı Vasa Müzesinin inşasına 1987'de başlandı. Gemi, pontonu üzerinde yüzdürülerek Kasım 1988'de yeni müze binasına taşındı. Müze resmi olarak 1990 yazında açıldı. Gemi, kurtarma operasyonunda kullanılan ponton ve üzerine inşa edilen çelik destek kızağı üzerinde sergilenmektedir. Müze, yılda 1 milyondan fazla ziyaretçi çekmektedir. Geminin uzun vadeli korunmasıyla ilgili araştırmalar devam etmektedir.

Gemiyi Süsleyen Ahşap Oymaların, Özellikle Kıç Tarafındaki Detayların Yakından Görünümü (Yapay Zeka İle Oluşturulmuştur)
Arkeolojik ve Tarihsel Değeri
Vasa, bugüne kadar kurtarılan en eski sağlam ahşap gemi olması nedeniyle denizcilik arkeolojisi için önemli bir kaynaktır. Gemi, 17. yüzyıl başlarına ait bir savaş gemisinin yapısı, donanımı ve teknolojisi hakkında doğrudan bilgi sağlamaktadır. Özellikle, yazılı kaynakları sınırlı olan Kuzey Hollanda gemi inşa geleneğinin incelenmesi için birincil bir örnektir. Gemiden çıkarılan zengin eser koleksiyonu, 17. yüzyılda denizdeki ve karadaki gündelik yaşam, malzeme kültürü ve sosyal yapı hakkında veri sunmaktadır.


