Yazsız Yıl, 1816 yılında, özellikle Kuzey Yarımküre'de, Avrupa ve Kuzey Amerika'da gözlemlenen ve anormal derecede soğuk hava koşullarıyla karakterize edilen iklimsel bir olayı ifade eder. Bu dönemde yaz aylarında yaşanan don olayları, yoğun yağışlar ve genel sıcaklık düşüşleri, tarımsal üretimin büyük ölçüde azalmasına, yaygın kıtlıklara, gıda fiyatlarında artışlara, toplumsal huzursuzluklara ve göç hareketlerine yol açmıştır. Olay, Batı dünyasındaki son büyük geçim krizi olarak nitelendirilmektedir.

Yazsız Yıl: Donmuş Tarlalar Ve Yitik Umutlar (Yapay Zeka İle Oluşturulmuştur)
Nedenleri ve Tarihsel Arka Plan
Tambora Volkanı'nın Patlaması
1816'daki iklimsel anormalliklerin temel nedeni, Hollanda Doğu Hint Adaları'nda (günümüzde Endonezya) bulunan Sumbawa adasındaki Tambora Dağı'nın Nisan 1815'te gerçekleştirdiği büyük ölçekli volkanik patlamadır. Bu patlama, son bin yılın en şiddetli volkanik olaylarından biri olarak kabul edilir. Patlama sonucunda Tambora Dağı'nın yüksekliği yaklaşık 4.200 fit azalmış ve atmosfere 25 kübik mil kadar enkaz püskürtülmüştür.
Atmosferik Etkiler
Patlama, stratosfere çok büyük miktarda kükürt dioksit (SO2) enjekte etmiştir. Stratosfere ulaşan SO2, zamanla sülfat aerosollerine dönüşmüştür. Bu aerosol parçacıkları stratosferde birkaç yıl boyunca kalabilme özelliğine sahiptir. Oluşturdukları tabaka, Güneş'ten gelen kısa dalga radyasyonun bir kısmını uzaya geri yansıtarak yeryüzüne ulaşan enerji miktarını azaltmış ve bu durum yüzeyde yaygın ve uzun süreli bir soğumaya neden olmuştur. Volkanik toz bulutu, stratosferde kalarak zamanla tüm yerküreyi çevrelemiş ve etkisini küresel ölçekte göstermiştir.
Diğer Olası Faktörler
Tambora patlaması birincil neden olarak kabul edilse de, bazı çalışmalar içsel iklim değişkenliğinin ve o döneme denk gelen Dalton Minimumu olarak bilinen düşük güneş aktivitesi periyodunun da soğuk koşullara katkıda bulunmuş olabileceğini öne sürmüştür. Ancak olay atfı analizleri, volkanik zorlamanın baskın bir rol oynadığını göstermektedir.
İklimsel Anormallikler ve Gözlemler
1816 yılı, küresel sıcaklıkların son 250 yılın en düşük seviyelerinden birine indiği bir yıl olmuştur. Anormallikler özellikle yaz aylarında belirginleşmiştir.
Avrupa
Orta ve Batı Avrupa, 1816 yazında sürekli olarak soğuk ve yağışlı hava koşullarının etkisi altında kalmıştır. Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında sıcaklıklar, 1951-1980 referans dönemine göre 2 ila 4°C daha düşüktü. Bu soğuk hava, batı ve orta Avrupa ile batı Akdeniz'de etkili olurken; Doğu Avrupa, batı Rusya ve İskandinavya'nın bazı bölgelerinde yaz sıcaklıkları normal veya ortalamanın biraz üzerinde seyretmiştir.
Yaz boyunca atmosferik dolaşım da anormaldi; fırtına yolları güneye kaymış ve tekrarlayan alçak basınç sistemleri Batı ve Orta Avrupa'ya soğuk hava ile birlikte yoğun ve uzun süreli yağışlar getirmiştir. Özellikle Haziran ayında Britanya Adaları, Fransa, Almanya ve İsviçre gibi bölgeler, normalin yaklaşık iki katı yağış almıştır.
Kuzey Amerika
Kuzey Amerika'da, özellikle New England bölgesinde, 1816 yılı "Eighteen Hundred and Froze to Death" (Bin Sekiz Yüz ve Donarak Ölüm) olarak anılmıştır. Haziran ayında kar yağışı rapor edilmiş ve yaz ayları boyunca devam eden don olayları yaşanmıştır. Vermont'taki bir çiftçinin günlüğüne göre, 6 Haziran'da dağların karla kaplandığı ve 7 Haziran sabahı tarlaların donla kaplandığı kaydedilmiştir. Temmuz ve Ağustos aylarında da don olayları tekrarlamış, bu durum zaten zayıf olan mahsullere tekrar zarar vermiştir.
Toplumsal ve Ekonomik Etkileri
Tarım ve Gıda Kıtlığı
Soğuk ve yağışlı hava koşulları, tarımsal üretim üzerinde yıkıcı bir etki yaratmıştır. Bitki büyüme mevsimi rekor düzeyde gecikmiştir. Mısır gibi temel ürünlerin çoğu hasat edilememiş , hasat edilebilen patates ve tahılların önemli bir kısmı ise depolarda çürümüştür. Bu durum, İrlanda, Galler ve Britanya'nın bazı bölgelerinde kıtlığa yol açmıştır. Kanada'da durum daha da ciddiydi ve buğday mahsulü bile yok olmuştu. Bununla birlikte, İskandinavya ve kuzey Baltık bölgesinde hasatlar neredeyse normal seviyedeydi ve Rusya'da etkinin az olması, Rus İmparatoru I. Aleksandr'ın Batı Avrupa'ya tahıl ve para yardımı yapabilmesine olanak tanımıştır.
Ekonomik Sonuçlar
Tarım ürünlerindeki kıtlık, Avrupa genelinde gıda fiyatlarının hızla yükselmesine neden oldu. Özellikle un ve buğday fiyatları 1817'de olağanüstü seviyelere ulaştı. Fiyat artışları, liman kentlerinde daha ılımlıyken, ithal tahılın pahalı bir şekilde taşındığı iç bölgelerde çok daha yüksekti. Yem kıtlığı nedeniyle çiftçiler hayvanlarını düşük fiyatlardan satmak zorunda kalmış, bu da sonbaharda besi hayvanı fiyatlarını düşürmüştür.
Toplumsal Huzursuzluk ve Göç
Gıda kıtlığı ve yüksek fiyatlar, Avrupa'da toplumsal huzursuzluklara ve isyanlara yol açtı. Fransa'nın Poitiers ve Loire vadisi gibi bölgelerinde tahıl arabalarına askerler eşlik etmek zorunda kalmıştır.
Bu kriz, özellikle New England, Almanya ve İsviçre gibi bölgelerden Amerika'ya yönelik göçü tetikleyen bir faktör olmuştur. Vermont'tan batıya göç edenlerin sayısının 1816-17 döneminde diğer yıllara göre neredeyse iki katına çıktığı tespit edilmiştir. Ancak, kıtadaki limanlara ulaşmanın maliyeti nedeniyle birçok kişi için göç etmek zordu.
Toplumsal Tepkiler ve Hayırseverlik
Kriz, aynı zamanda toplumsal dayanışma ve hayırseverlik örneklerini de ortaya çıkardı. Örneğin, İsviçre'nin doğusundaki St. Gallen kasabasında, bir papazın vaazından etkilenen bir kızın yaptığı bağış, yoksullar için büyük bir yardım kampanyasının başlamasına neden olmuştur.
Sağlık Üzerindeki Etkileri
Bir teoriye göre, 1816'daki anormal hava koşulları dolaylı olarak dünyanın ilk kolera pandemisinden sorumlu olabilir. Bengal'de yaşanan kıtlığın, bölgedeki insanları zayıflatarak koleranın endemik olduğu Ganj bölgesinden yayılması için uygun koşulları yarattığı ve İngiliz askeri operasyonları aracılığıyla hastalığın dünyaya yayıldığı öne sürülmektedir.
Bilimsel Değerlendirme ve Olay Atfı
Modern iklim bilimi, 1816 olayını "olay atfı" (event attribution) yöntemleri kullanarak analiz etmiştir. Bu çalışmalar, iklim modelleri ve tarihsel verileri birleştirerek Tambora patlamasının yaşanan aşırı hava koşullarındaki rolünü nicel olarak belirlemeyi amaçlamıştır.
Analizler, 1816 yazında gözlemlenen anormal atmosferik dolaşım modelinin (özellikle alçak basınç sistemi), volkanik zorlama olmaksızın dahi yağış anormalliğini açıklayabildiğini, ancak soğukluk anormalliğinin sadece dörtte birini açıklayabildiğini göstermiştir. İklim modellerine Tambora patlamasının zorlaması eklendiğinde ise, Avrupa'daki aşırı soğuk hava anomalisinin meydana gelme olasılığının 100 kata kadar, yağışlı hava anomalisinin ise 1.5 ila 3 kat arttığı bulunmuştur.
Bu bulgular, Tambora Dağı patlamasının, gözlemlenen soğuk koşulların oluşumunda baskın bir rol oynadığını ve anormal derecede yağışlı koşullara da muhtemelen katkıda bulunduğunu yüksek bir istatistiksel güvenle ortaya koymaktadır. Volkanik zorlama olmadan, 1816 yazının bu kadar ıslak olması daha az olası, bu kadar soğuk olması ise neredeyse imkansız olurdu. O dönemde bazı bilim insanları soğuk havayı güneş lekelerine veya Arktik'ten gelen buzullara bağlamış olsalar da, Tambora patlamasının etkisini o zaman kimse doğrudan ilişkilendirmemiştir.

