Zihinsel Ruminasyon, bireylerin genellikle olumsuz içerikli düşünce, duygu ve sorunlar üzerinde sürekli ve tekrarlayıcı bir biçimde durmasıyla karakterize edilen zihinsel bir süreçtir. Terim, Latincede geviş getiren hayvanların sindirim eylemini tanımlayan "Rumen" kelimesinden türemiştir ve mecazi olarak "bir konuyu zihinde tekrar tekrar çiğnemek" anlamına gelir. Bu süreç, kişinin yaşadığı veya yaşayabileceği sorunların nedenlerini ve sonuçlarını pasif bir şekilde sürekli düşünmesi, ancak bu olumsuz durumu çözmeye yönelik aktif bir eyleme geçmemesi olarak tanımlanır. Ruminasyon, bireyi bir eylemsizlik ve dalgınlık sarmalına sürükleyebilir.
Psikoloji literatürüne ilk olarak 1960'lı yıllarda giren ve depresif durumlarla ilişkilendirilen ruminasyon kavramı, 1991 yılında Nolen-Hoeksema tarafından geliştirilen "Tepki Biçimleri Teorisi" ile yeniden tanımlanmıştır. Başlangıçta daha çok obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ve anksiyete bozuklukları bağlamında ele alınan kavram, bu teori ile depresyona verilen bilişsel bir tepki olarak ön plana çıkmıştır.
Kuramsal Modeller
Ruminasyonun işleyişini açıklamak için çeşitli kuramsal modeller geliştirilmiştir:
Tepki Biçimleri Kuramı (Response Styles Theory)
Nolen-Hoeksema tarafından geliştirilen bu model, ruminasyonu depresif bir ruh haline verilen pasif ve uyum bozucu (maladaptive) bir tepki olarak tanımlar. Kurama göre ruminasyon; olumsuz düşünceleri artırır, problem çözme yeteneğini, davranışsal tutumları ve sosyal desteği azaltarak depresyonu sürdürür.
Hedefe İlerleme Kuramı (Goal Progress Theory)
Martin ve Tesser tarafından ortaya atılan bu kuram, ruminasyonu yalnızca depresif durumlara bir tepki olarak değil, bir hedefe ulaşma sürecinde karşılaşılan bir engele verilen tepki olarak görür. Kişi, hedefe giden yoldaki engelleri nasıl aşacağını sürekli düşündüğünde ruminasyon ortaya çıkar ve hedefe ulaşıldığında, bir çözüm yolu bulunduğunda ya da hedeften vazgeçildiğinde sona erer.
Strese Tepki Olarak Ruminasyon Kuramı
Bu model, ruminasyonu stresli bir olay sonrasında, stres kaynağı ortadan kalksa bile, olayı zihinde sürekli tekrar etme eğilimi olarak açıklar. Bu yaklaşıma göre, depresif ruh hali ruminasyonun bir sonucu değil, strese maruz kalmanın bir sonucudur.
Öz-Denetimli Yürütücü İşlev Kuramı (S-REF)
Wells ve Matthews tarafından geliştirilen bu kuram, ruminasyonu bireyin mevcut "gerçek benliği" ile arzuladığı "ideal benliği" arasındaki farktan kaynaklanan kaygının bir sonucu olarak ele alır. Kişi bu farkı kapatmak için öz-denetim yapmaya çalışırken kendini sorgulama sürecine girer ve ruminatif düşünceler sergiler.
Kaçınma Modelleri
Bazı teoriler, ruminasyonu bilişsel bir kaçınma stratejisi olarak görmektedir. Bu görüşe göre birey, korku gibi temel duyguların yarattığı yoğun fizyolojik uyarılmadan veya duygusal durumundaki ani değişimlerden kaçınmak için daha çok sözel düşünce içeren endişe veya ruminasyona başvurur.
Ruminasyon ve Diğer Bilişsel Süreçler
Ruminasyon, endişe (worry) gibi diğer tekrarlayıcı düşünce biçimleriyle ortak özellikler taşısa da aralarında temel farklılıklar bulunur.
- Zaman Yönelimi: Ruminasyon genellikle geçmişteki kayıp ve başarısızlıklara odaklanırken, endişe gelecekteki olası tehditlerle ilgilidir. Ruminasyon sürecinde zaman yönelimi değişebilir; bireyler önce geçmişe odaklanıp, ardından şimdiki zaman ve gelecekle ilgili düşüncelere yönelebilirler.
- İçerik: Ruminasyonun endişeye kıyasla daha az sözel içeriğe sahip olduğu belirtilmektedir.
- İlişki: Bu iki süreç, ortak olarak "tekrarlayıcı olumsuz düşünme" başlığı altında incelenir ve bilişsel esneklik eksikliği gibi benzer sonuçlara yol açabilir.
Ruminasyon, aynı zamanda otomatik düşüncelerden de farklıdır. Belirli bir düşüncenin içeriğinden ziyade, bireyin kendi sorunları ve duyguları üzerine ısrarlı bir şekilde düşünme sürecini ifade eder.
Nedenleri ve Sonuçları
Ruminasyonun ortaya çıkmasında ve devam etmesinde çeşitli faktörler rol oynar. Araştırmalar, ruminasyonun bazı öncüllerini ve sonuçlarını ortaya koymuştur:
Öncülleri (Nedenleri ve İlişkili Faktörler)
- Ruminasyonu Artıran Faktörler: Negatif duygusallık , düşük iş tatmini , iş güvencesizliği , işyeri nezaketsizliği , istismarcı yönetim , kronik stres faktörleri (düşük gelir, tatmin edici olmayan evlilikler vb.) ve nevrotik kişilik özellikleri ruminasyonu artırma eğilimindedir.
- Ruminasyonu Azaltan Faktörler: Pozitif duygusallık ve bilinçli farkındalık (mindfulness) gibi faktörler ruminasyonu azaltıcı etki gösterir.
Ardılları (Sonuçları ve Etkileri)
- Psikolojik Etkiler: Ruminasyon; depresyon, anksiyete, sosyal fobi, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve OKB gibi birçok psikolojik rahatsızlıkla ilişkilidir. Duygusal tükenmeyi, stresi, kaygıyı ve depresyonu artırdığı , buna karşılık psikolojik iyi oluşu, yaşam doyumunu ve öznel mutluluğu azalttığı tespit edilmiştir. Ayrıca alkol bağımlılığı ve kendine zarar verme davranışları ile de ilişkilendirilmiştir.
- Bilişsel ve Davranışsal Etkiler: Ruminasyon, problem çözme yeteneğini olumsuz etkiler , konsantrasyon güçlüğüne yol açar , çalışma gayretini azaltır ve örgütsel sessizlik gibi davranışlara neden olabilir.
Ölçümü
Ruminasyonu değerlendirmek amacıyla çeşitli psikometrik ölçekler geliştirilmiştir. Bu ölçekler, ruminasyonun farklı yönlerini (örneğin depresif, eleştirel, kişilerarası) ölçmeyi hedefler. Başlıca ölçekler şunlardır:
- Tepki Biçimleri Ölçeği - Ruminatif Tepkiler Alt Ölçeği
- Kişilerarası Hataya İlişkin Ruminasyon Ölçeği
- Eşli Ruminasyon Ölçeği
- Öz-Eleştirel Ruminasyon Ölçeği
- Ruminatif Düşünce Biçimi Ölçeği

