Zincirli Höyük, Gaziantep ili İslahiye Ovası’nda, Amanos Dağları’nın eteklerinde ve Karasu Vadisi’nin kuzey ucunda yer alan büyük bir arkeolojik yerleşimdir. Höyük, yaklaşık 40 hektarlık alanıyla bölgedeki en geniş merkezlerden biridir. Yerleşim, merkezde 8 hektarlık ve 10 metre yüksekliğinde bir iç kale (akropol) ile onu çevreleyen aşağı şehirden oluşmaktadır. Aşağı şehir, kusursuz daireye yakın formdaki surlarla çevrilidir ve bu özelliğiyle Yakındoğu kent planlamasında bir örnek oluşturur.
Tarihçe
Zincirli Höyük, ilk olarak Erken Tunç Çağı’nda (M.Ö. 3. binyıl) iskân edilmiştir. Orta Tunç Çağı II (M.Ö. 1800–1600) döneminde yeniden yerleşime sahne olmuş, bu evreye ait konutlar ve depolama alanları arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılmıştır. Bu dönemde Amoriler’in hareketliliği ve Hitit seferleri bölgeyi etkilemiştir. Höyükteki Orta Tunç Çağı tabakasının, Hitit kralları I. Hattuşili ve I. Murşili’nin M.Ö. 17. yüzyıl sonlarındaki seferleri sırasında gerçekleşen büyük bir yangınla tahrip olduğu düşünülmektedir.
Demir Çağı II’de (M.Ö. 1. binyıl başları) Zincirli, Sam’al adıyla bağımsız bir Geç Hitit Krallığı’nın merkezi hâline gelmiştir. Höyükte Akkadca, Luvice hiyeroglifler ve Aramice ile yazılmış tarihi belgeler bulunmuştur. Bu yazıtlar, kentin Demir Çağı’nda Sam’al adıyla bağımsız bir krallığın başkenti olduğunu göstermektedir. M.Ö. 920 civarında kurulan bu krallık, 8. yüzyılda Asur baskısı altına girmiş ve M.Ö. 7. yüzyılda tamamen Asur İmparatorluğu’nun eyalet merkezi olmuştur.
Keşif ve Alman Kazıları
Zincirli Höyük, Osman Hamdi Bey tarafından 1884 yılında bilim dünyasına tanıtılmıştır. İlk kazı ruhsatı 1888’de Berlin Müzesi Müdürü Carl Humann başkanlığındaki Alman ekibine verilmiş, 1888, 1890, 1894 ve 1902 yıllarında kazılar gerçekleştirilmiştir. Bu kazılarda çok sayıda bazalt kabartma, heykel, yazıt ve sur kapısı ortaya çıkarılmıştır. Buluntuların bir bölümü Asar-ı Atika Nizamnamesi çerçevesinde Osmanlı Devleti’nin izniyle Almanya’ya gönderilmiştir. Almanların yürüttüğü bu çalışmalar, Sam’al krallığının siyasi ve sanatsal tarihine dair temel bilgilerin edinilmesini sağlamıştır.
Modern Kazılar
Uzun bir aradan sonra 2006 yılında Chicago Üniversitesi (Institute for the Study of Ancient Cultures) öncülüğünde, daha sonra Tübingen Üniversitesi’nin de katılımıyla yeni kazılar başlatılmıştır. Çalışmalar sırasında citadel, aşağı şehir, sur kapıları ve konut alanları kazılmıştır.
2017 sezonunda yapılan kazılarda, Hilani I adı verilen anıtsal yapının daha önce düşünüldüğü gibi Demir Çağı’na değil, Orta Tunç Çağı’na tarihlendiği anlaşılmıştır. 2019–2020 çalışmalarında, citadelin güney kısmı ile sur kapılarında yeni buluntular açığa çıkarılmış, aşağı şehirdeki erken Demir Çağı yerleşiminin planı hakkında önemli veriler elde edilmiştir.
Kentsel Yapı ve Mimari
Zincirli Höyük’ün sur sistemi, Yakındoğu’da nadir görülen biçimde neredeyse kusursuz bir daire planına sahiptir. İç kale ile çevresindeki aşağı şehir, planlı bir bütünlük sergiler. Bazalt bloklarla inşa edilen sur kapıları ve orthostatlarla süslü anıtsal girişler kentin ihtişamını göstermektedir. Alman kazıları sırasında çok sayıda bazalt heykel ve kabartma ele geçirilmiştir. Modern jeofizik çalışmalar sayesinde kentin yaklaşık üçte ikilik kısmı yüzey altında haritalanabilmiş ve şehir planı büyük ölçüde ortaya çıkarılmıştır.
Arkeobotanik ve Çevresel Bulgular
Orta Tunç Çağı II tabakalarında yapılan fitolit, makrobotanik ve diyatom analizleri, bölgede yoğun tahıl işleme ve depolama faaliyetlerini göstermektedir. Acı burçak (Vicia ervilia) gibi tarımsal ürünler kapalı kaplar içinde bulunmuş, ayrıca kamış hasır kalıntıları ve hayvan gübresi sferülitleri tespit edilmiştir. Bu bulgular, yerleşimde tarım ve hayvancılığın günlük yaşamda önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir.