Alalah Antik Kenti, günümüzde Hatay ili sınırları içerisinde, Amik (Amuk) Ovası’nın güney ucunda, Asi Nehri kıyısına yakın bir konumda yer alan antik bir kenttir. Modern literatürde Aççana Höyüğü olarak adlandırılan bu yerleşim, tarih boyunca Orta ve Geç Tunç Çağları’nda önemli bir merkez olmuştur. Höyük yaklaşık 22 hektarlık büyüklüğüyle Amik Ovası’ndaki en büyük Tunç Çağı yerleşimlerinden biridir.
Tarihçe
Yapılan arkeolojik kazılar, Alalah’ın en erken yerleşim evrelerinin MÖ. 3. binyıl sonlarına kadar indiğini göstermektedir. Kentin tarihsel gelişimi, özellikle MÖ. 2. binyılda Yakın Doğu siyasal yapılarının bir parçası olarak öne çıkmıştır.
Mukiş Krallığı ve Yamhad Dönemi
MÖ. 2. binyılda Alalah, bölgesel Mukiş Krallığı’nın başkenti konumundaydı. MÖ. 18. yüzyıldan itibaren ise kuzey Suriye’deki güçlü Yamhad Krallığı’na (başkenti Halep/Aleppo) bağlı bir vasal krallık hâline gelmiştir. Bu dönemde kentte refahı ve siyasal gücü simgeleyen anıtsal saraylar inşa edilmiştir. Woolley’nin ortaya çıkardığı VII. yapı katındaki saray, Yamhad Kralı Yarim-Lim’e atfedilmiştir. Bu saraydan çıkan çivi yazılı tablet arşivleri, Babil Kralı Hammurabi ile çağdaş olan Yarim-Lim ve oğlu Nikmepa’ya ait belgeleri içermektedir.
Mitanni Hâkimiyeti
MÖ. 15. ve 14. yüzyıllarda Alalah, Hurri kökenli Mitanni İmparatorluğu’na bağlanmıştır. Bu dönem, kentin uluslararası siyasal ilişkilerde oynadığı rol açısından önem taşımaktadır. Mitanni hâkimiyeti sırasında Alalah, imparatorluğun batı sınırındaki stratejik bir merkez olmuş, Doğu Akdeniz ticaret yolları üzerindeki konumunu korumuştur. Arkeolojik tabakalar, Mitanni’nin siyasi ve sosyal yapısı hakkında bilgi sağlayan sınırlı sayıdaki maddi ve yazılı belgeleri barındırmaktadır.
Hitit Egemenliği
MÖ. 14. yüzyıldan itibaren Alalah, Hitit İmparatorluğu’nun hâkimiyetine girmiştir. Bu dönem, kentin Anadolu merkezli büyük imparatorluk düzenine entegre olduğu evreyi temsil eder. Hitit yönetimi altında da Alalah, bölgesel idari ve ekonomik işlevlerini sürdürmüştür.
Çöküş ve Sonrası
Kazılarda ortaya çıkarılan 17 yapı katı, kentin MÖ. 2200 ile 1200 yılları arasında kesintisiz bir yerleşim olduğunu göstermektedir. MÖ. 12. yüzyılda Yakın Doğu’da yaşanan siyasal çalkantılar ve “Deniz Kavimleri”nin yol açtığı yıkımlar sonrasında Alalah önemini yitirmiş ve Erken Demir Çağı’ndan itibaren küçülerek bölgesel bir yerleşim niteliğine bürünmüştür.
Tarihsel Önemi
Alalah, Orta ve Geç Tunç Çağları boyunca Mukiş Krallığı’nın başkenti olarak Doğu Akdeniz’in siyasal ve ekonomik dengelerinde önemli bir rol oynamıştır. Sırasıyla Yamhad, Mitanni ve Hitit egemenlikleri altındaki tarihi, kentin Doğu Akdeniz ticaret ağındaki stratejik konumunu ve Yakın Doğu’daki güç dengeleri içindeki önemini göstermektedir.
Mimari Yapı
Alalah’ta yapılan kazılarda kentin mimari gelişimi 17 ayrı yapı katı üzerinden izlenebilmektedir. Bu katmanlar MÖ. 2200 ile 1200 yılları arasına tarihlenmekte olup Orta ve Geç Tunç Çağları boyunca kentin sürekli iskân edildiğini göstermektedir.
En dikkat çekici mimari kalıntılar arasında saray kompleksleri yer almaktadır. Özellikle VII. yapı katında ortaya çıkarılan saray, büyüklüğü ve düzeni ile kentin refah seviyesini göstermektedir. Bu saray Yamhad Kralı Yarim-Lim’e atfedilmektedir. Sarayın geniş avluları, kerpiç duvarlarla çevrili odaları ve idari işleviyle, dönemin siyasal ve toplumsal organizasyonunu yansıtan bir merkez olduğu anlaşılmaktadır.
Kentte ayrıca tapınak yapıları, idari binalar, tahıl depoları ve atölyeler açığa çıkarılmıştır. 2000’li yıllarda yapılan kazılarda saray avlularında çok sayıda taban seviyesi, ocaklar, çöp çukurları ve apsidal duvarlı mekânlar bulunmuştur. Bu mekânlardan bazılarının mutfak işlevi gördüğü, bazılarının ise üretim faaliyetlerine ayrıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca seramik fırınlarına ait kalıntılar da tespit edilmiştir.
Buluntular
Kazılarda ele geçen buluntular arasında en önemlileri çivi yazılı tablet arşivleridir. Bu arşivler, Yamhad Kralı Yarim-Lim ve oğlu Nikmepa’ya ait belgeleri içerirken, aynı zamanda Babil Kralı Hammurabi ile çağdaş yazışmaları da yansıtmaktadır. Bu belgeler, Alalah’ın Yakın Doğu diplomatik ve ticari ağındaki rolünü ortaya koymaktadır.
Bunların yanı sıra heykel buluntuları arasında, Yarim-Lim’in heykeline ait bir baş dikkat çekmektedir. Bu eser bugün Hatay Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Küçük buluntular arasında ayrıca seramik kaplar, ocak kalıntıları, ağırşaklar, dokuma tezgâh ağırlıkları ve metal objeler yer almaktadır. Erken Demir Çağı tabakalarında ele geçen boyalı ve tek renkli çark yapımı kaplar, dokumacılıkta kullanılan tezgâh ağırlıkları ve metal aletler, kentin sonraki dönemlerde de üretim faaliyetlerini sürdürdüğünü göstermektedir.
Alalah'ta Bulunan Çivi Yazılı Bir Tablet (T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı)
Arkeolojik Araştırmalar
Höyüğün keşfi 1930 yılında Robert Braidwood’un Amik Vadisi yüzey araştırmaları sırasında gerçekleşmiş ve 136 numaralı yerleşme olarak kayda geçirilmiştir.
İlk Araştırmalar ve Leonard Woolley Dönemi
1936 yılında Sir Leonard Woolley başkanlığında kazılar başlamıştır. Woolley, 1936–1939 yıllarında çalışmış, İkinci Dünya Savaşı nedeniyle ara verdiği kazılara 1946’da yeniden başlamış ve 1949’a kadar toplam yedi sezon kazı yapmıştır.
Woolley’nin kazılarında 17 yapı katı ortaya çıkarılmış; MÖ. 2200–1200 arasına tarihlenen saraylar, tapınaklar ve tablet arşivleri gün ışığına çıkarılmıştır. Bu çalışmalarla Aççana Höyüğü’nün, Mukiş Krallığı’nın başkenti Alalah olduğu kesinleşmiştir. Woolley’nin buluntuları arasında Yarim-Lim’in sarayı ve ona ait tablet arşivleri öne çıkmaktadır.
Modern Kazılar
1990’lı yıllarda höyükte yeni bir araştırma süreci başlamıştır. Prof. Dr. K. Aslıhan Yener başkanlığında sürdürülen kazılar, 2000’li yıllarda düzenli olarak devam etmiştir. Bu dönemdeki çalışmaların amacı, Orta Tunç II ile Geç Tunç Çağı arasındaki geçiş sürecini stratigrafik olarak incelemek olmuştur.
2004 yılı kazılarında, Orta Hitit Çağı’na ait atölyeler ve Hitit İmparatorluk Çağı başlarına tarihlenen tahıl depoları (silo yapıları) açığa çıkarılmıştır. Aynı dönemde mabet-saray ihata duvarı da tespit edilmiştir.
2011 yılı çalışmalarında ise saray avlularında taban seviyeleri, ocaklar, apsidal duvarlı mekânlar, çöp çukurları ve seramik fırınlarına ait kalıntılar bulunmuştur. Bu buluntular, kentin farklı dönemlerdeki mimari değişimlerini ve üretim faaliyetlerini göstermektedir.
Bilimsel Değerlendirmeler
Kazı sonuçları, Alalah’ın yalnızca yerel bir merkez değil, aynı zamanda bölgesel ve uluslararası ilişkilerde önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Mitanni İmparatorluğu’nun batı sınırındaki stratejik konumu nedeniyle, burada yapılan kazılar Mitanni’nin siyasal ve sosyal yapısını anlamak için de birincil kaynak niteliğindedir.