2025 G20 Liderler Zirvesi, 22–23 Kasım 2025 tarihlerinde Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Johannesburg kentinde düzenlenen iki günlük uluslararası toplantıdır. Zirve, G20 tarihinde ilk kez Afrika kıtasında yapılmakta olup, Güney Afrika dönem başkanlığı tarafından “Dayanışma, Eşitlik ve Sürdürülebilirlik” (Solidarity, Equality, Sustainability) temasıyla yürütülmektedir. Zirve toplantıları, Johannesburg’un güneyinde yer alan ve yaklaşık 150.000 metrekarelik kapalı alana sahip olan Nasrec Expo Centre’da gerçekleştirilmekte; bu mekân hem ülkenin en büyük kongre merkezi olması hem de Apartheid sonrası “mekânsal bütünleşme” politikalarının bir sembolü olarak görülmesi bakımından öne çıkmaktadır.

2025 G20 Liderler Zirvesi Tanıtım Afişi - (African Union)
Ev Sahipliği ve Temel Amaçlar
Güney Afrika, G20 dönem başkanlığını Kasım 2024’te devralmış ve başkanlık yılını “Küresel Güney” öncelikleri etrafında kurgulamıştır. Altyapısı kırılgan ülkelerde afet direncinin güçlendirilmesi, düşük ve orta gelirli ülkelerde borç sürdürülebilirliğinin sağlanması, adil enerji dönüşümünün finansmanı ve kritik minerallerin kapsayıcı büyüme ile sürdürülebilir kalkınma için değerlendirilmesi, dönem başkanlığının öne çıkan temaları arasında yer almaktadır.
Güney Afrika yönetimi, zirveyi; iklim krizi, borç yükü, gelir eşitsizliği ve kalkınma finansmanı gibi meselelerde G20’nin “Küresel Güney’in sesi”ni daha güçlü biçimde duyuracağı bir platform olarak tanımlamaktadır. Özellikle iklim afetlerine karşı dayanıklılığın güçlendirilmesi, iklim finansmanının artırılması, borç yeniden yapılandırma süreçlerinin geliştirilmesi ve kritik minerallerin yerel toplulukların öncelikleri gözetilerek değerlendirilmesi için kolektif taahhütler elde edilmesi hedeflenmektedir.
Katılım ve Temsil
Güney Afrika makamlarının verdiği bilgilere göre Johannesburg’taki zirveye toplam 42 ülke ve uluslararası kuruluş temsilcisi katılmaktadır. G20’nin 19 üye ülkesi ile Avrupa Birliği ve 2023’ten beri üye statüsüne sahip Afrika Birliği’nin yanı sıra, kalıcı davetli İspanya ile bu zirve için ayrıca İrlanda ve Hollanda da davetli ülkeler arasındadır. ABD hariç, G20 üyelerinin büyük bölümü devlet veya hükümet başkanı düzeyinde ya da dışişleri bakanları ve üst düzey temsilciler aracılığıyla zirvede yer almaktadır. Çin’i Başbakan Li Qiang, Fransa’yı Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Hindistan’ı Başbakan Narendra Modi, Birleşik Krallık’ı Başbakan Keir Starmer, Brezilya’yı Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, İtalya’yı Başbakan Giorgia Meloni, Japonya’yı Başbakan Sanae Takaichi, Kanada’yı Başbakan Mark Carney ve Avustralya’yı Başbakan Anthony Albanese temsil etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 21 Kasım 2025’te Johannesburg’a gelerek zirveye katılmıştır. Erdoğan’a; Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran’ın da bulunduğu bir heyet eşlik etmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirve marjında ikili görüşmeler gerçekleştirmesi, ana oturumların bir bölümünde ve liderler onuruna verilecek akşam yemeğinde yer alması öngörülmektedir.
ABD dışında Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Nijerya Devlet Başkanı Bola Ahmed Tinubu ve Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum da zirveye bizzat katılmamış; bu ülkeler zirvede dışişleri bakanları veya diğer üst düzey temsilcilerle yer almıştır.
ABD Boykotu ve Diplomatik Gerilim
ABD Başkanı Donald Trump, Güney Afrika hükümetinin beyaz azınlığa yönelik “baskı” ve “insan hakları ihlali” iddialarını gerekçe göstererek zirveyi boykot etmiştir. Trump, Truth Social hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda G20’nin Güney Afrika’da düzenlenmesini “tam bir utanç” olarak nitelendirmiş, “insan hakları ihlallerinin sürdüğü” sürece hiçbir ABD’li yetkilinin zirveye katılmayacağını beyan etmiştir. Aynı mesajda Trump, 2026 G20 Zirvesi’ne Miami, Florida’da ev sahipliği yapmayı “dört gözle beklediğini” vurgulamıştır.
Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa ise ABD’nin kararını “kendi kayıpları” olarak tanımlamış, boykotların genellikle beklenen etkiyi yaratmadığını ve G20’nin işleyişini tek bir ülkenin tutumuna göre şekillendiremeyeceklerini ifade etmiştir. Ramaphosa, dönem başkanlığını sembolik olarak ABD için ayrılmış “boş bir koltuğa” devredeceğini açıklamış; ancak zirvenin ilk kez Afrika’da yapılıyor olmasının öneminin bu tür diplomatik gerilimlerle gölgelenmesine izin verilmeyeceğini vurgulamıştır.
Liderler Bildirisi ve İklim Tartışmaları
Zirve başlamadan önce hazırlanan liderler bildirisi taslağı, ABD’nin sürece dahil olmadığı bir müzakere süreci sonunda şekillenmiş; iklim krizi, yenilenebilir enerji hedefleri ve düşük gelirli ülkelerin borç sürdürülebilirliğine ilişkin güçlü ifadeler içermektedir. Johannesburg’taki zirvenin ilk gününde G20 liderleri, iklim krizi ve küresel borç yükü başta olmak üzere çeşitli küresel sınamaları ele alan bildiriyi ABD’nin katılımı olmaksızın kabul etmiştir. Bildiri; iklim değişikliğinin ciddiyetinin altını çizmekte, yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılması hedeflerine atıfta bulunmakta ve yoksul ülkelerin ağır borç servis yüklerinin hafifletilmesi yönünde taahhütler içermektedir.
Güney Afrika Cumhurbaşkanı’nın sözcüsü Vincent Magwenya, zirve programında küçük bir değişiklik yapılarak bildirinin normalde olduğu gibi sonunda değil, ilk oturumun başında kabul edildiğini açıklamıştır. Magwenya, bildirinin Birleşmiş Milletler Şartı’nın ve uluslararası hukukun, uyuşmazlıkların çözümünde ve güç kullanımından kaçınmada temel referans noktası olduğunu açık biçimde teyit ettiğini belirtmiş; sürece yıl boyunca katkı sunan tüm ülkelerin çabalarına saygı gereği, metnin tek bir ülkenin itirazları nedeniyle yeniden müzakere edilemeyeceğini vurgulamıştır.
Zirve Gündemi ve Oturum Başlıkları
Zirve, ev sahibi Güney Afrika’nın belirlediği temalar çerçevesinde üç ana oturum üzerinden yürütülmektedir. Avrupa Konseyi’nin zirveye ilişkin resmi duyurusuna göre oturumlar şu şekilde yapılandırılmıştır:
1. Birinci Oturum – Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Ekonomik Büyüme: İlk oturumda liderler, kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin nasıl sağlanabileceği, küresel ticaretin işleyişi ve uluslararası finansal mimarinin reformu gibi konuları ele almaktadır. Bu bağlamda, sürdürülebilir kalkınma hedefleri için gereken finansman açığının kapatılması, küresel finansal kurumlarda karar alma süreçlerinin daha kapsayıcı hâle getirilmesi ve adil bir uluslararası vergi sisteminin tesisi gibi başlıklara odaklanılmaktadır.
2. İkinci Oturum – İklim ve Afet Direnci: İkinci oturum; afet riskinin azaltılması, iklim değişikliğinin etkileri, gıda güvenliği ve adil enerji dönüşümü ekseninde yürütülmektedir. Avrupa Birliği, COP30 öncesinde sunduğu güncellenmiş ulusal katkı beyanıyla (NDC) 2035 yılı için %66,25–72,5 aralığında sera gazı emisyon azaltımı öngören bir hedef aralığı açıklamış; 2050’de iklim nötrlüğü hedefine giden yolda bu aralığı ara durak olarak tanımlamıştır. Aynı zamanda, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere yönelen iklim finansmanının artırılması ve enerji dönüşümünün sosyal açıdan adil biçimde yürütülmesi de oturumun temel tartışma başlıkları arasındadır.
3. Üçüncü Oturum – Adil ve İnsana Yakışır Bir Gelecek: Üçüncü oturumda kritik minerallerin küresel tedariki, yapay zekânın güvenli ve insan haklarına saygılı biçimde kullanımı ile insana yakışır iş standartlarının korunması ön plana çıkmaktadır. Kritik minerallerin özellikle telekomünikasyon, savunma ve yenilenebilir enerji sektörlerindeki rolü, tedarik zinciri kırılganlıklarını azaltma gereğiyle birlikte ele alınmaktadır. Yapay zekâ alanında ise faydaların maksimize edilmesi ve risklerin sınırlandırılması için düzenleyici çerçeveler tartışılmakta; Avrupa Birliği, yapay zekâ düzenlemesi ve Küresel Geçit (Global Gateway) girişimi üzerinden adil çalışma koşullarını ve ekonomik entegrasyonu destekleme hedefini öne çıkarmaktadır.
Birleşmiş Milletler Katılımı ve Çağrılar
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, zirve öncesinde Johannesburg’da düzenlediği basın toplantısında dünyanın “çalkantılı bir dönemden geçtiğini” belirterek G20 üyelerine, dünya genelinde çok sayıda ölüme, yıkıma ve istikrarsızlığa yol açan çatışmaları sona erdirmek için nüfuzlarını ve seslerini kullanmaları çağrısında bulunmuştur. Guterres, iklim kaosu, ekonomik belirsizlik, artan borç yükü, eşitsizlikler ve küresel yardımlardaki gerilemenin “dünya genelinde büyük acılar yarattığını” vurgulamış; özellikle Sudan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Sahel bölgesi ve Gazze Şeridi’nde acil barış ihtiyacına dikkat çekmiştir.
Ayrı bir açıklamasında ise, Ukrayna için önerildiği bildirilen ve ABD destekli 28 maddelik barış planına atıfla, bu planın henüz taraflara resmen sunulmadığını, bununla birlikte Ukrayna’da barışa yönelik herhangi bir düzenlemenin BM Şartı ve Genel Kurul kararlarında vurgulanan “Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı” ilkesine uygun olması gerektiğini ifade etmiştir. Guterres, G20 zirvesini, hem çatışmaların sona erdirilmesi hem de gelişmekte olan ülkelere yönelik finansal destek ve iklim taahhütlerinin hayata geçirilmesi için “özel bir fırsat” olarak nitelendirmektedir.
Lider Açıklamaları
Zirve sırasında birçok lider, G20 oturumlarında ve yan etkinliklerde kendi önceliklerini vurgulayan konuşmalar yapmıştır. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, G20 ülkelerinin kalkınma göstergelerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini belirterek, kalkınmanın yalnızca kişi başına gelir veya büyüme oranlarıyla değil, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik kriterleriyle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur. Ayrıca sağlık krizleri ve doğal afetler karşısında birlikte hareket etmenin önemini vurgulamış; G20 ülkelerinden, acil durumlarda hızla göreve çağrılabilecek eğitimli tıbbi ekipler oluşturulmasını önermiştir. Modi, uyuşturucu ticareti ile terör arasındaki ilişkiye dikkat çekerek “Uyuşturucu–Terör Bağıyla Mücadele” başlıklı bir G20 girişimi önerisinde bulunmuştur.
Güney Kore Devlet Başkanı, zirvede yaptığı konuşmada “eşitsizlikler ve dengesizlikler sürdüğü sürece hiçbir ülkenin geleceğini garanti altına alamayacağını” ifade ederek, gelir dağılımı adaleti, bölgesel kalkınma dengesizlikleri ve teknolojik uçurum konularına dikkat çekmiştir. Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer ise uluslararası “kurallara dayalı sistemin” mevcut küresel gerçekler ışığında reforme edilmesi gerektiğini vurgulamış; çok taraflılığın güçlendirilmesi, uluslararası kurumların temsiliyetinin artırılması ve küresel ticaretin adil kurallara bağlanması yönünde çağrıda bulunmuştur.
Zirve sürecinde şu ana kadar yaptığı açıklamalarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, küresel ticaretin canlandırılması için güçlü işbirliği mekanizmaları ve dayanıklı tedarik zincirleri gerektiğini vurgulamış, özellikle enerji, gıda ve kritik mineraller alanında taraflar arası karşılıklı bağımlılığın daha öngörülebilir ve sürdürülebilir çerçevelere oturtulması çağrısı yapmıştır. Çin Başbakanı Li Qiang ise zirveyi, uluslararası toplumun Afrika’nın sesine daha fazla kulak vermesi için bir fırsat olarak tanımlamış; küresel tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi, altyapı yatırımlarının artırılması ve iklim finansmanının güçlendirilmesi konularına odaklanmıştır.
Güvenlik Önlemleri ve Toplumsal Tepkiler
Zirve süresince Johannesburg ve diğer büyük Güney Afrika şehirlerinde güvenlik önlemleri artırılmıştır. Zirveye yönelik hazırlıklar kapsamında en az 3.500 ek polis görevlendirilmiş; Güney Afrika ordusu da olası kriz ve güvenlik tehditlerine karşı hazır bekletilmiştir. Ülke genelinde 3.558 yeni polis memuru ve çok sayıda trafik görevlisinin sahaya çıkacağı, güvenlik güçlerinin hem zirve güvenliğini sağlamak hem de genel asayişi güçlendirmek üzere konuşlandırıldığı belirtilmektedir.
Zirve, aynı zamanda geniş çaplı toplumsal tepkilere de sahne olmaktadır. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusundaki yüksek oranlara dikkat çekmek isteyen “Women for Change” adlı kadın hakları örgütü, zirve arifesinde ulusal çapta bir “kapanma” eylemi çağrısı yapmış; kadınlardan iş ve okulu boykot etmelerini, siyah giyinmelerini ve gün içinde belirli bir saatte 15 dakikalık sessiz bir protestoya katılmalarını istemiştir. İklim değişikliği ve servet eşitsizliğine odaklanan “The Citizen” adlı aktivist koalisyon, Johannesburg’da alternatif bir zirve düzenleyerek G20’yi “zenginler için bir kulüp” olmakla eleştirmiş; iklim adaleti ve yeniden dağıtımcı politikalar talep etmiştir.
Aynı zamanda, Güney Afrika’nın beyaz azınlığı içinde örgütlü “Solidarity” sendikası, beyazların marjinalleştirildiği iddiasını öne çıkaran protesto çağrıları yapmış; göçmen karşıtı “Operation Dudula” hareketi ise işsizlik ve yoksulluk oranlarına dikkat çeken eylemler düzenlemiştir. Yetkililer, protesto hakkının tanındığını, ancak gösterilerin yasal çerçeve içinde kalması için polis gözetiminde gerçekleştirileceğini vurgulamıştır.
Zirvenin Önemi ve Devri
Johannesburg’taki bu zirve, Brezilya (Rio de Janeiro 2024), Hindistan ve Endonezya’nın ev sahipliğinde yürütülen önceki dönemler sonrasında, G20 gündeminde “Küresel Güney” odaklı temaların kurumsallaşması bakımından yeni bir eşik olarak değerlendirilmektedir. Güney Afrika, G20 dönem başkanlığını 30 Kasım 2025’te resmen Amerika Birleşik Devletleri’ne devredecektir. ABD, 2026 yılında G20 dönem başkanlığını üstlenecek ve zirveye Florida eyaletinin Miami kentinde ev sahipliği yapacaktır. Trump’ın Güney Afrika’daki zirveyi boykot etmesine karşın, ABD’nin bir sonraki yıl ev sahibi ülke olması, G20 içinde iklim politikaları, borç hafifletme mekanizmaları ve “kurallara dayalı uluslararası sistemin” geleceği etrafında süregelen tartışmaların 2026 zirvesine de biçimde taşınacağını göstermektedir.


