2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi, Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanlığı düzeyinde kamuoyuna sunulan kapsamlı bir politika belgesidir. Strateji, Türkiye'nin sanayi ve teknoloji alanındaki temel yönelimlerini, öncelikli hedeflerini ve uygulamaya konulacak mekanizmaları 2030 yılına kadar uzanan bir perspektifle sistematik biçimde ortaya koymaktadır. Belge, uzun vadeli planlama ilkelerine uygun olarak hazırlanmış olup, çeşitli yapısal alanlarda politika uyumunu sağlamayı ve çok paydaşlı bir yönetişim çerçevesi oluşturmayı amaçlamaktadır.
Strateji belgesi beş ana amaç etrafında yapılandırılmıştır. Bu amaçlar; yüksek teknoloji ve kritik alanlarda yerli üretim kapasitesinin artırılması, dijital ekonomiye geçişin hızlandırılması, yeşil ve döngüsel ekonomiye geçiş, küresel pazarlara entegrasyonun güçlendirilmesi ve imalat sanayisinin verimlilik, kapasite ve dirençlilik temelli dönüşümüdür. Her bir amacın altında detaylı olarak tanımlanmış toplam 100 strateji ile 20 makro hedefe yer verilmiş; ayrıca bu hedeflere ulaşmayı kolaylaştırmak amacıyla 37 öncelikli proje ve program belirlenmiştir.
Strateji, sanayi üretimi, teknoloji geliştirme, insan kaynağı, girişimcilik, altyapı, ihracat ve sürdürülebilirlik gibi çok çeşitli tematik alanları kapsamakta; sadece kamu kurumlarını değil, özel sektör, üniversiteler, araştırma kuruluşları ve sivil toplum gibi paydaşları da doğrudan ilgilendiren politika alanlarını içermektedir. Bu yönüyle belge, Türkiye’nin sanayi ve teknoloji politikalarının eşgüdümünü sağlamayı amaçlayan merkezi bir rehber niteliğindedir.
Hazırlık süreci, Cumhurbaşkanlığı himayesinde yürütülmüş ve kamuoyuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 26 Mart 2025’te Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirdiği tanıtım toplantısıyla duyurulmuştur. Aynı toplantıda büyük ölçekli sanayi yatırımları da kamuoyuyla paylaşılmış, strateji kapsamında yer alan bazı özel projeler ve uygulama araçları da açıklanmıştır. Böylece belge yalnızca stratejik hedefleri belirlemekle kalmamış; aynı zamanda somut yatırımlarla desteklenecek programatik bir çerçeve sunmuştur.
2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi, bu yönleriyle Türkiye'nin üretim, teknoloji ve kalkınma politikalarını önümüzdeki on yıl boyunca şekillendirecek temel politika belgesi olarak konumlandırılmıştır. Belge, sanayileşme ile teknolojik kapasiteyi entegre biçimde ele alarak; sektörel, bölgesel ve küresel düzeyde çok katmanlı bir yapı sunmaktadır.

2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi (T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı)
Stratejik Dönüşüm Alanları: Teknolojik Bağımsızlık ve İnovasyon Ekosistemi
2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’nin ilk temel amacı, yüksek teknolojili üretim alanlarında Türkiye’nin yerli üretim kapasitesini artırmak ve bu alanlarda teknolojik bağımsızlığı sağlamaktır. Bu çerçevede hedeflenen dönüşüm, kritik teknolojilerin dışa bağımlılıktan arındırılması, stratejik ürün ve bileşenlerde yerli çözümler geliştirilmesi ve bu çözümlerin ticarileştirilebileceği ölçeklerde üretim altyapısının oluşturulmasıdır. Amaç kapsamında toplam 27 strateji tanımlanmış olup, özellikle savunma sanayii, uzay teknolojileri, yarı iletkenler, biyoteknoloji, petrokimya ve nükleer teknoloji gibi alanlara odaklanılmaktadır.
Strateji kapsamında yer alan dönüşüm alanlarından biri de araştırma ve geliştirme (AR-GE) faaliyetlerinin desteklenmesidir. Bu doğrultuda Türkiye’de kamu, üniversite ve özel sektör iş birliğini önceleyen, teknoloji üretim zincirinin tüm aşamalarını kapsayan bir inovasyon ekosistemi oluşturulması hedeflenmektedir. Belgede bu çabaların Sanayileşme İcra Komitesi koordinasyonunda yürütüleceği belirtilmekte; kamu alımlarının yerli ve yenilikçi ürünleri destekleyecek şekilde yeniden yapılandırılacağı ifade edilmektedir.
Yerli ve millî üretimin desteklenmesinde finansal araçların rolü de strateji içinde yer almaktadır. Bu kapsamda, HIT30 Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı gibi mevcut programlar güçlendirilecek; proje bazlı teşvik sistemleri, yatırım taahhütlü avans kredileri ve girişim sermayesi fonları gibi yeni finansman enstrümanları uygulanacaktır. Bu yaklaşımla yalnızca teknoloji üretiminin değil, aynı zamanda bu üretimin ekonomik değere dönüşmesinin de sağlanması amaçlanmaktadır.
Strateji, aynı zamanda yeni nesil teknolojilere yönelik özel odak alanlarını da tanımlamaktadır. Bunlar arasında batarya sistemleri, hidrojen yakıt pilleri, elektronik yakıt teknolojileri, uçan araba ve otonom araçlar gibi gelecek projeksiyonları yüksek başlıklar yer almaktadır. Bu teknolojilere yönelik AR-GE çalışmaları ile birlikte, üretim altyapılarının kurulması ve ticarileşme süreçlerinin hızlandırılması da hedeflenmektedir.
Girişimcilik, bu dönüşüm alanlarının bir diğer tamamlayıcı bileşeni olarak belgede tanımlanmıştır. Terminal İstanbul ve Girişim Ofisleri (GO) gibi girişimcilik merkezleri, teknoloji odaklı start-up’ların desteklenmesi amacıyla planlanan yapılardır. Girişim sermayesi yatırımlarını Türkiye’ye çekmeyi hedefleyen bu yapılar, aynı zamanda Türkiye'nin küresel teknoloji girişimciliği ekosisteminde bir çekim merkezi haline gelmesini öngörmektedir. Bu başlık altında yer alan stratejiler, teknolojik kapasiteyi artırmanın yanı sıra, bu kapasitenin üretim, ticarileşme ve ihracat süreçlerine entegre edilmesini sağlayacak yapıları da kapsamaktadır. Böylece strateji, AR-GE'den üretime, üretimden piyasaya geçişin tüm aşamalarını yatay olarak ilişkilendiren bütüncül bir yaklaşım ortaya koymaktadır.
Yeşil, Dijital ve Entegre Ekonomi Hedefleri
2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’nin ikinci ve üçüncü amaçları, dijital ekonomiye geçiş ile yeşil ve döngüsel ekonomiye uyum başlıkları altında tanımlanmıştır. Bu iki alan, Türkiye'nin sanayi altyapısının güncel küresel eğilimlerle uyumlu biçimde yeniden yapılandırılmasını öngörmekte; sürdürülebilirlik ve dijitalleşme ekseninde bir üretim ve dönüşüm politikası geliştirilmesini amaçlamaktadır.
Dijital dönüşüm alanında hazırlanan stratejiler, özellikle sanayide ileri imalat teknolojileri, dijital platformların yaygınlaştırılması, siber güvenlik altyapısının güçlendirilmesi ve işletmelerin dijital yetkinliklerinin artırılması gibi temalara odaklanmaktadır. Fiber iletişim altyapısı, 5G ve ötesi nesil haberleşme teknolojilerinin geliştirilmesi bu stratejiler arasında öncelikli olarak belirlenmiştir. Ayrıca, endüstriyel robotlar ve diğer ileri imalat çözümleri ile yerli üretim kapasitesinin artırılması hedeflenmiştir.
Dijital dönüşüm kapsamında sadece teknoloji üretimi değil, insan kaynağının dönüşümü de önemli bir başlık olarak yer almaktadır. Bu çerçevede dijital yetkinliklerin geliştirilmesi, iş gücünün yeni üretim biçimlerine uyumunun sağlanması ve bu alanda mesleki eğitimin güçlendirilmesi hedeflenmiştir. Ayrıca, yerli ve milli siber güvenlik uygulamaları ile ulusal dijital altyapının daha dirençli hâle getirilmesi strateji kapsamında ele alınmıştır.
Dijitalleşmenin yanı sıra yeşil ve döngüsel ekonomiye geçiş de belge içerisinde temel hedef alanlarından biridir. Bu bağlamda stratejinin üçüncü amacı, sanayi kaynaklı karbon emisyonlarını azaltmak ve Türkiye’nin çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine uyumunu artırmak olarak belirlenmiştir. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi uluslararası düzenlemelere uyum sağlanması, bu doğrultuda öne çıkan öncelikler arasındadır.
Yeşil dönüşüm alanında tanımlanan stratejiler, başta güneş ve rüzgâr enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerji teknolojilerinde yerli üretim kapasitesinin artırılmasını, yeşil hidrojen ekosisteminin kurulmasını ve karbon yakalama, kullanma ve depolama teknolojilerinde yerli çözümler geliştirilmesini içermektedir. Ayrıca, çevresel sürdürülebilirliğin teknoloji ve üretim politikalarına entegre edilmesi için teknik ve hukuki düzenlemelerin yapılması da planlanmaktadır.
Strateji, dijital ve yeşil dönüşüm başlıklarını yalnızca bağımsız teknik alanlar olarak değil; aynı zamanda sanayileşmenin yeni yönlendirici çerçeveleri olarak tanımlamaktadır. Bu yaklaşım doğrultusunda, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik hedefleri, üretim süreçlerinden ürün tasarımına, tedarik zincirlerinden ihracat politikalarına kadar geniş bir yelpazede uygulanmak üzere yapılandırılmıştır.

2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi Toplantısı (T.C. İletişim Başkanlığı)
Sanayileşmenin Coğrafyası: Lojistik, İstihdam ve Mekânsal Gelişim
2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’nin dördüncü ve beşinci amaçları, Türkiye’nin sanayi altyapısının mekânsal organizasyonunu yeniden yapılandırmayı, küresel pazarlara entegrasyonu güçlendirmeyi ve üretimin coğrafi çeşitliliğini artırarak bölgesel kalkınmayı desteklemeyi hedeflemektedir. Bu kapsamda strateji, lojistik ağların geliştirilmesi, üretim altyapısının genişletilmesi ve yeni sanayi koridorlarının oluşturulması gibi mekânsal kalkınma araçlarına odaklanmaktadır.
Strateji, Türkiye’nin uluslararası ticaret bağlamında stratejik konumunu değerlendirmek üzere yeni bölgesel koridorların kurulmasını önermektedir. Asya, Orta Doğu ve Avrupa arasında planlanan El-Fao (Basra) ve Zengezur (Hazar) merkezli kalkınma ve ticaret koridorları, bu bağlamda öne çıkan projeler arasında yer almaktadır. Söz konusu koridorlar, Türkiye’nin üretim ve lojistik üsleri ile bölgesel ortaklıklarını pekiştirmeyi ve kritik hammaddelere erişimi güvence altına almayı amaçlamaktadır.
İç pazarda ise sanayi bölgelerinin sayısının ve yüzölçümünün artırılması hedeflenmektedir. Strateji kapsamında, organize sanayi bölgeleri (OSB), endüstri bölgeleri ve yeni sanayi alanlarının toplam büyüklüğünün 2030 yılına kadar 350 bin hektara çıkarılması planlanmıştır. Mevcut OSB’lerin ulaşım bağlantılarının güçlendirilmesi, altyapılarının yenilenmesi ve afet risklerine karşı dayanıklılıklarının artırılması, mekânsal planlamanın öncelikli başlıkları arasındadır.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) finansmana erişiminin artırılması da sanayileşmenin coğrafi yayılımını destekleyen araçlardan biri olarak tanımlanmıştır. Strateji, sanayiye ve teknoloji girişimlerine özel yapılandırılmış bankacılık sistemleri ile KOBİ’lerin ölçek büyütme yatırımlarının desteklenmesini hedeflemektedir. Ayrıca, model fabrikalar ve üretim odaklı eğitim merkezleri aracılığıyla verimlilik artırıcı uygulamaların yaygınlaştırılması planlanmaktadır.
İşgücü politikaları da bu mekânsal dönüşüm sürecinin tamamlayıcı bileşenlerinden biridir. Bu doğrultuda sanayi ve teknoloji kolejleri kurulması, tersine beyin göçü programlarının güçlendirilmesi ve gençlerin bilim ve teknoloji alanlarına yönelmesini sağlayacak teşvik mekanizmalarının oluşturulması hedeflenmiştir. Strateji, nitelikli iş gücünün yalnızca büyük şehir merkezlerinde değil, ülke geneline yayılmış yeni sanayi merkezlerinde de istihdam edilmesini amaçlamaktadır.
Tüm bu politikaların nihai hedefi, sanayi üretimini bölgesel dengesizlikleri azaltacak şekilde çeşitlendirmek, lojistik ağlarla desteklenmiş bir üretim altyapısı kurmak ve krizlere karşı daha dirençli, kapsayıcı bir sanayi ekosistemi oluşturmaktır. Bu yönüyle belge, sanayi politikalarının mekânsal boyutunu güçlendiren yapısal bir yaklaşımı benimsemektedir.

