Acıgöl, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan Nevşehir ilinin ilçesidir. Nevşehir’e yaklaşık 20 km mesafededir. 4 Temmuz 1987 tarihinde yayımlanan 19507 sayılı Resmî Gazete kararıyla ilçe statüsü kazanmış, resmî kurumlar ve kaymakamlık Ağustos 1988 itibarıyla fiilen faaliyet göstermeye başlamıştır. İlçe, tarihi boyunca önemli medeniyetlerin geçiş ve yerleşim alanı olmuş, kültürel ve jeopolitik açıdan dikkat çekici bir yerleşimdir.
Acıgöl Genel Görünümü (Acıgöl Belediyesi)
Tarihçe
Acıgöl’ün tarihi, Nevşehir iliyle büyük ölçüde paralellik gösterir. Bölge, M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanan yerleşim izleri taşımaktadır. Bu topraklar, Hititler döneminde yerli halkların da yaşadığı bir bölge olmuştur. M.Ö. 1800-2000 yıllarında Hititler, Frigyalılar ve Lidyalılar arasında el değiştiren bölge, daha sonra Büyük İskender’in fetihleriyle Roma İmparatorluğu sınırlarına katılmıştır.
Hristiyanlığın Anadolu’da yayılmaya başladığı dönemlerde, bölge halkı dini baskılardan korunmak amacıyla yeraltı şehirlerine sığınmış, ibadetlerini gizlice sürdürebilmek adına tüneller, mağaralar ve kiliseler inşa etmiştir. Roma İmparatoru Konstantin’in 330 yılında Hristiyanlığı serbest bırakmasıyla bölge halkı Hristiyanlığı açık şekilde yaşamaya başlamıştır. Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılması sonrasında ise bölge Doğu Roma (Bizans) yönetimi altına girmiştir. 7. yüzyılda Sasanilerin baskılarına maruz kalsa da, Bizans egemenliği uzun süre devam etmiştir.
8 ve 9. yüzyıllardan itibaren Müslüman Araplarla Bizans arasında mücadele yaşanmış; bölge zamanla İslam etkisi altına girmiştir. Bu dönemde yeraltı şehirleri korunma amacıyla aktif olarak kullanılmıştır. Acıgöl merkezinin altında uzanan yeraltı şehrinin bir kısmı gün yüzüne çıkarılmış olsa da önemli bir kısmı hâlâ keşfedilmeyi beklemektedir. Geçitlerin Yuva köyü, İğdeli mevkii ve Karapınar kasabasına kadar uzandığı bilinmektedir.
1071 Malazgirt Meydan Muharebesi'nin ardından Türkler bölgeye keşif birlikleri ve dervişler göndermiştir. Özellikle Horasan erenlerinden Hacı Bektaş-ı Veli gibi şahsiyetlerin manevi önderliğinde bölge halkıyla gönül bağı kurulmuş, bu süreç Anadolu'nun İslamlaşmasını ve Türkleşmesini kolaylaştırmıştır.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflamasından sonra bölge sırasıyla Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları’nın egemenliğine girmiştir. 1515’te Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Kuruluş ve Osmanlı Dönemi
Acıgöl, 1525 yılında Oğuzların Kaçar boyuna mensup Karamanlı Türkmenler tarafından kurulmuştur. İlk yerleşimciler arasında Konya Işıklar Yaylası’nda dergâhı bulunan Hıdır Işık’ın soyundan gelen Piri Bey ve obası yer almaktadır. Bugünkü Hıdırlılar (Hındır Uşağı) sülalesi, Piri Bey’in soyundan gelmektedir.
Anlatılan rivayetlere göre, Piri Bey’in Tatlarin sakinleriyle yaşadığı su anlaşmazlığı üzerine derenin önü kesilerek küçük gölcükler ve adacıklar oluşmuş, bu nedenle yerleşim yerine önce “Topada”, sonraları “Dobada” adı verilmiştir. Bir başka anlatıya göre, Piri Bey’in abdest suyu isteyen bir dervişe geç cevap vermesi üzerine uğradığı manevi bedelle yedi oğlunu peş peşe kaybettiği, sonrasında ise bölgeye yeni göçmenler getirerek iskanı teşvik ettiği aktarılmaktadır.
Piri Bey’in Hacıbektaş-ı Veli türbesine olan ziyaretleri ve bölgeyle olan manevi bağı da kültürel miras açısından önemlidir. Ayrıca, ilçede yaşayan bazı sülalelerin Karaman kökenli oldukları ve Osmanlı döneminde bölgeye iskan edildikleri rivayet edilmektedir. Damat İbrahim Paşa’nın akrabaları olduğu iddia edilen Veziroğulları sülalesi de bu bağlamda dikkat çeker.
Cumhuriyet Dönemi
Acıgöl, 1870 yılında Kırşehir sancağına, 1902 yılında ise Ankara vilayetine bağlanmıştır. Kurtuluş Savaşı yıllarında Niğde Mutasarrıflığı’na bağlı olarak Sivas Kongresi’ne Dellalzade Osman Bey temsilci olarak gönderilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra Niğde’ye bağlı kalan bölge, Nevşehir’in 1954 yılında il yapılmasıyla bu ile bağlanmıştır. 1953’te belediyelik statüsü kazanarak kasaba olan Acıgöl, 1987 yılında ilçe olmuştur.
Kültürel ve Tarihî Mekânlar
Hasan Dede Türbesi
Yuva köyü sınırlarında yer alan bu yapı, cami, mutfak ve türbeden oluşmaktadır. Yaklaşık 800-900 yıllık olduğu tahmin edilen türbe, çarkıfelek motifleri, çivit mavisi taş işçiliği ve mimarisiyle dikkat çeker.
Hasan Dede Türbesi (Melahat Pamuk)
Tatlarin Yeraltı Şehri ve Göleti
Tatlarin kasabasında yer alan yeraltı şehri, bölgenin saklanma ve ibadet mekânı olarak kullanıldığı dönemin izlerini taşır. Yine aynı bölgede bulunan Tatlarin Göleti, günümüzde mesire alanı olarak kullanılmakta ve doğal güzelliğiyle ziyaretçileri çekmektedir.
Tatlarin Göleti (Devlet Su İşleri 12. Bölge Müdürlüğü)
Topada Yazılı Kaya
Ağıllı köyü yakınlarında yer alan bu anıt, Geç Hitit dönemine ait olup M.Ö. 738-730 yıllarında yazıldığı düşünülmektedir. Hitit hiyeroglifleriyle yazılmış kitabe, Tobal Kralı Wasusarmas’ın düşmanlarına karşı verdiği mücadeleyi anlatır. Yazıt, tarihi, sanatsal ve epigrafik açıdan büyük öneme sahiptir.
Yazılı Kaya (Melahat Pamuk)