Bunalmamak için takılmamalı, takılmamak için aldırmamalı. Mümkünse aldırılmamalı; aldırılırsa dahi takılmamalı. Bunalıma giden yol, aldırmakla başlıyor, sonrasında takılmak ile devam ediyor. Bizler bazı şeyleri hiç aldırmamalı, görmezden gelmeliyiz ki bunalıma neden olabilecek sorunların oluşumunu engellemiş olabilelim. Eğer sorunlar oluşmuşsa dahi, daha fazla ilerlemeden önünü almak için yine aldırmamalı ve takılmamalıyız. Böylelikle kurtulmak için de ilk adımı atmış oluruz.
Öyleyse neleri aldırmamalıyız?
Bu sorunun cevabını, hata yapmış ve tecrübe edinmiş insanların hayatlarına bakarak, onları dinleyerek ve gözlemleyerek bulabiliriz. Böylelikle bizler bu hataların oluşmaması için nelerden uzak durmamız gerektiğini görebiliriz. Bakarız olumsuz durumun oluşum nedenine, buluruz sebebini ve o sebepten uzak dururuz. Eğer bulaşmışsak hemen terk etmeye çalışır, mümkün değilse azaltarak atlatırız ama önünü almak için gerekli adımları her hâlükârda atmış oluruz. Böylelikle bizleri yıllarca yoracak, yıpratacak sorunların önüne geçmiş oluruz. Aksi hâlde, bazı insanlar gibi bizler de kendi hatalarımız nedeniyle oluşan ve büyüyen sorunlarla boğuşup dururuz; hem de ömrümüzün belki de büyük bir kısmında.
Özellikle bu başlığın altında anlatmak istediğim mesele, zihinsel sorunlara sebep olan nedenlerdir. Yani zihinsel ve ruhsal olarak bizi yıpratan sorunların oluşmasını engellemekten bahsetmek istiyorum. O yüzden biraz somut örneklere değinelim. Psikolojik sorunların oluşumunun altında yatan nedenlerden biri mükemmeliyetçilik sorunsalıdır. Mükemmeliyetçilik, sonradan mükemmeliyetçilik hastalığına dönüşebilen bir sorun sebebidir. Bu durum, en iyisini en güzelini yapmaya çalışırken kusursuzunu yapmaya dönüşerek kişiyi takıntılı bir hâle getirebilir. İşler istendiği düzeyde iyi gerçekleşmediği için yorulur, yıpranır. Neticede “ya hep ya hiç” diyerek yapmamayı tercih edebilir.
Bir diğer neden ise, bahsettiğim gibi, takıntılı olma durumudur. Küçük işlere büyük önem göstererek gereksiz yere kafada kurgulamak, fazla düşünülmemesi gereken konuların üzerine düşerek yoğunlaşmak başlangıçta elbette harika hissettirebilir. Çünkü başlangıçta bazı işlerin bir zorluğu yoktur; küçük de olsa yaptıkça iyi gelir. Ama bu durumların sayısı arttıkça, ince detaylara daldıkça, düşünceleri o noktalara yoğunlaştırdıkça işin içinden çıkılamaz bir hâl alır. Gereksiz hareketler ve düşüncelerle kişi yorulur, yıpranır. Zamanla artarak bağımlılık hâline geldiği takdirde ise başlanır yıllarca yapılan hataların neticeleriyle boğuşulmaya. Özetle şunu diyebilirim ki, bu gibi durumlarda temel sorun, bir işin normal dışı yapılması, bir düşüncenin normal dışı düşünülmesi sonucunda oluşan ve büyüyen bir sorundur. Velhasıl, olması gerekenin dışında yapılan eylemler neticesinde cezalandırılmış oluyoruz. Çözümü ise aslında çok basittir: Olması gerekeni, olması gerektiği gibi yapıp bırakmaktan ibarettir.
Aldırmama konusuna biraz daha somut misaller vererek bu bahsi de sonlandıralım. Misal, zihne gelen istenilmeyen, olumsuz, karamsar, çirkin, kötü düşüncelere aldırmamalıyız. Gelmemesi için gerekli adımları atabiliriz ama ne düşüncelere ne de o düşüncelerden kurtulmak için attığımız adımlara takılmamalıyız. Yapıp geçmeli ve takılmadan devam etmeliyiz. Aynı durum dışarıdan gelen sesler için de geçerlidir. Dışarıdan söylenen ve duyulmak istenilmeyen sözlere takılmamalıyız. Dinleriz, değerlendiririz, gereken adımları tespit eder ve atarız ama ne gerekli adımları atmamıza neden olan duruma, ne de attığımız adımları uygularken yaptıklarımıza takılmayız. Bizler sadece üzerimize düşenleri yapmaya çalışır ve takılmadan devam ederiz. Velev ki işler istenildiği gibi gitsin, velev ki bin bir türlü sorunla istenildiği gibi gitmesin; bizler her zaman, her hâlükârda yapılması gerekeni tespit eder, yapmaya çalışır, olduğu kadarına razı olur, devam edip rahat ederiz. Aksi hâlde eğer takılırsak ne olur derseniz, bunalırız derim. Kendi yaptıklarımızdan dolayı kabiliyet ve yeteneklerimizi yeterince değerlendirmekten, kullanmaktan; yapabileceklerimizi yapmaktan, yaşayabileceklerimizi yaşamaktan alıkonuruz.

Rahatça Hayatını Yaşayan Adam Görseli (Yapay Zekâ ile Oluşturuldu)
Son olarak, seni geriye çeken, olumsuz düşüncelere iten olaylara ve durumlara aldırma; takılma, bunalma. Hayatını yaşa.

