Adana ili Kozan ilçesine bağlı Dilekkaya Mahallesi sınırlarında yer alan Anavarza Örenyeri, Kilikya Ovası'nın kuzeydoğusunda konumlanmıştır. M.Ö 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun bölgeyi kontrol altına almasıyla vassal kral olarak atanan Tarkondimotos’un yönetimi altında gelişmeye başlayan kent, M.S 1. yüzyıldan itibaren hızla büyüyerek Kilikya'nın en önemli siyasi ve ekonomik merkezlerinden biri haline gelmiştir.
Roma İmparatoru Augustus’un ziyareti sonrası “Caesarea” adını alan kent, MS 204 yılında “Metropolis” ve üç kez “Neokoros” unvanlarına layık görülmüştür. Anavarza, Roma, Bizans, Arap, Ermeni ve Memluk dönemlerinde kesintisiz yerleşim görmüş çok katmanlı bir kent kimliği taşır. Antik dünyanın ünlü hekimi Dioskurides’in de doğum yeri olan Anavarza, sahip olduğu kültürel zenginlik nedeniyle 2014 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne dâhil edilmiştir.
Anavarza (Turkish Museums)
Tarihçe
Anavarza Örenyeri, tarih sahnesine ilk kez M.Ö 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun Kilikya bölgesindeki hâkimiyetini tesis etmesinin ardından çıkmıştır. Bu dönemde Roma generali Pompeius’un korsanlara karşı yürüttüğü sefer sonrası Ceyhan Havzası'nın yönetimi, korsan kökenli Tarkondimotos’a vassal kral statüsüyle verilmiştir. Başkent olarak önceleri Hierapolis-Kastabala seçilmişse de, Augustus’un bölge ziyareti sırasında Tarkondimotos’a duyduğu teveccüh ile Anavarza ön plana çıkarak “Caesarea” adını almıştır.
M.S 2. yüzyıl sonlarında Roma iç savaşlarında Septimius Severus’u destekleyen kent, bu desteğinin karşılığında önce M.S 198-203 yılları arasında neokoros (imparatorluk kültüne ev sahipliği yapma hakkı) unvanına, ardından M.S 204 yılında “metropolis” unvanına layık görülmüştür. Aynı zamanda “Severeia Olympia Epineikia” ve “Severeia Philadelphia” adlarıyla imparatorluk adına düzenlenen yarışmalara ev sahipliği yapmaya başlamıştır. Bu dönemde inşa edilen anıtsal yapılar (örneğin sütunlu caddeler, zafer takı, tiyatro, amfitiyatro ve stadyum) kentin mimari gelişimini göstermektedir.
M.S 3. yüzyılda Sasanilerin bölgeye düzenlediği seferler sonucunda Anavarza yağmalanmışsa da, şehir toparlanarak Doğu Akdeniz’in önemli idari merkezlerinden biri olarak varlığını sürdürmüştür. II. Theodosius döneminde Kilikya bölgesi ikiye ayrılmış, Anavarza yeni oluşturulan Kilikya Secunda eyaletinin başkenti ilan edilmiştir. M.S 525 ve 561 yıllarında yaşanan büyük depremler sonrasında kent, Bizans İmparatorları I. Justinus ve I. Justinianus dönemlerinde yeniden inşa edilmiştir.
7. ve 8. yüzyıllarda Arap-Bizans mücadelelerine sahne olan Anavarza, bu süreçte defalarca el değiştirmiştir. 11. yüzyıl sonlarında Büyük Selçuklu akınlarından kaçan Ermeni prensleri tarafından ele geçirilen kent, Toros I döneminde Kilikya Ermeni Krallığı’nın başkenti olmuştur. 1375 yılında Memluk ordularının bölgeyi istilası ile kent yıkıma uğramış ve stratejik önemini yitirerek terk edilmiştir.
Anavarza, yalnızca idari bir merkez değil, aynı zamanda bilim tarihine katkı sağlayan bir yerleşimdir. M.S 1. yüzyılda yaşamış olan ve beş ciltlik De Materia Medica adlı eseriyle modern eczacılığın kurucularından sayılan Dioskurides’in burada doğduğu bilinmektedir. Kent aynı zamanda şair Oppian’ın da memleketidir.
Kazı Çalışmaları
Anavarza Örenyeri’nde bilimsel kazı ve restorasyon çalışmaları, 1 Temmuz 2013 tarihinde T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izniyle başlamıştır. İlk etapta, kentin güneyinde yer alan üç kemerli zafer takı “Alakapı” üzerinde temizlik ve restitüsyon faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. 2015 yılı itibarıyla kazılar, Çukurova Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatih Gülşen’in bilimsel danışmanlığında, Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü başkanlığında yürütülmüştür.
Zafer takında gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında, yapıdan depremler nedeniyle koparak düşen yaklaşık 500 adet işlemeli taş blokun belgeleme, taş planı çizimi ve numaralandırılması işlemleri tamamlanmıştır. Bu bloklar taş parkına taşınarak her biri ayrıntılı biçimde belgelenmiş, rekonstrüksiyon (yeniden yer belirleme) çalışmalarına temel oluşturmuştur. Ayrıca, yapının zemin etüdü amacıyla 22.5 metre derinliğe ulaşan sondajlar yapılmış ve alınan örnekler yapının statik durumu açısından analiz edilmiştir.
Kazıların eş zamanlı olarak yürütülen restorasyon faaliyetleri ile desteklenmesi, Anavarza’nın bir kültürel miras alanı olarak korunmasına yönelik önemli bir adım oluşturmuştur. Özellikle Alakapı restorasyonu kapsamında geliştirilen nokta bulutu animasyonları ve 3D modelleme çalışmaları, yapının gelecekteki sergilenmesine ve yeniden inşasına ilişkin verileri sağlamaktadır.
Anavarza Örenyeri (Kaynak: Turkish Museums)
Mimari Yapı
Anavarza Örenyeri, yaklaşık 4.000 dekarlık bir alan üzerine kurulu olup Roma dönemi şehircilik ilkeleri doğrultusunda düzenlenmiş anıtsal bir kent planına sahiptir. Kenti kuzey-güney doğrultusunda kat eden ve Doğu Akdeniz’in en geniş antik caddesi kabul edilen ana arter, 34 metre genişliği ve yaklaşık 2.7 kilometrelik uzunluğuyla dikkat çeker. Bu cadde, “Decumanus Maximus” olarak bilinir ve üç kemerli anıtsal bir zafer takı olan Alakapı’ya (Triumphal Arch) açılır. Alakapı, M.S 3. yüzyılda Roma’nın Persler karşısındaki zaferini simgelemek amacıyla inşa edilmiş, 22.5 metre uzunluğunda ve 10.5 metre yüksekliğindedir. Siyah granitten yapılmış altı Korint başlıklı sütunu, zengin kabartmalar ve alınlık süslemeleri ile dikkate değer bir mimari örnektir.
Anavarza Örenyeri (Kaynak: Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü)
Kentin mimari dokusunda yer alan başlıca yapılar arasında tiyatro, amfitiyatro, hamam, su kemerleri, stadyum ve tapınaklar bulunmaktadır. Anavarza, aynı zamanda Anadolu'da üç amfitiyatroya sahip olduğu bilinen az sayıdaki kentten biridir; bu amfitiyatrolardan biri günümüzde en iyi korunmuş örnekler arasında yer alır. Domitianus dönemine (M.S 92) tarihlenen 25 kilometrelik su kemeri sistemi, mühendislik açısından antik dünyanın en gelişmiş su iletim hatlarından biri olarak kabul edilmektedir.
Taban Mozaiği (Kaynak: Adana İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü)
Kentte dört adet kilise yapısı tespit edilmiştir. Bunlardan en önemlisi, kent merkezinde yer alan Havariler Kilisesi’dir. Yaklaşık 56 x 28 metre boyutlarındaki yapı, devşirme malzeme kullanımı, süslemeli apsis ve sütunları ile tipik geç antik dönem kilise mimarisini yansıtır. Ayrıca, güneybatı kilisesi haç planlı yapısı ve on bir adet kapısı ile oldukça anıtsaldır; kaya kilise ise doğrudan kalker kayalıklara oyulmuş ve nekropol alanında yer almaktadır. Yukarı şehirde bulunan ve Ermeni Kralları Kilisesi olarak bilinen yapı ise, üç nefli bazilikal planı, doğudaki dar pencereleri ve günümüze ulaşan Ermenice kitabesiyle dikkat çeker.
Kentin kuzeybatısında yükselen Anavarza Kalesi, hem askeri hem de dinsel işlevler üstlenmiş bir yapılar topluluğudur. Çukurova’nın en büyük kalesi olarak bilinen bu yapı kompleksi, Bizans, Arap ve Ermeni dönemlerine ait pek çok onarım izini, şapel, burç, sarnıç ve sunakla birlikte bünyesinde barındırır. Kaleyi çevreleyen yaklaşık 1500 metre uzunluğundaki surlar, her 70 metrede bir yerleştirilmiş 20 burçla güçlendirilmiştir. Kale ile aşağı şehir arasındaki ilişki, hem savunma hem de idari yapının bütünlüğünü yansıtan bir plan anlayışına işaret eder.
Anavarza Kalesi (Kaynak: Çukurova Kalkınma Ajansı)
UNESCO Koruma Durumu
Anavarza Antik Kenti, sahip olduğu çok katmanlı kültürel dokusu, anıtsal mimarisi ve tarihsel sürekliliği sayesinde 2014 yılında Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne aday gösterilmiş ve aynı yıl listeye dâhil edilmiştir. Kent, başta Roma, Bizans, Arap ve Ermeni olmak üzere pek çok uygarlığın izlerini bünyesinde barındırması ve yaklaşık iki bin yıl boyunca kesintisiz iskan görmüş olması nedeniyle Üstün Evrensel Değer kriterlerini karşılayan nadir antik yerleşimlerden biridir.
UNESCO tarafından belirlenen kültürel miras değerlendirme ölçütlerinden özellikle (iii) ve (iv) numaralı kriterlerle ön plana çıkmaktadır. (iii) numaralı kriter uyarınca Anavarza, Anadolu'da tarihsel süreçte hüküm süren çeşitli uygarlıkların kültürel etkileşimini yansıtan eşsiz bir sentez alanı olarak değerlendirilmiştir. (iv) numaralı kriter bağlamında ise, kentte yer alan zafer takı (Alakapı), 34 metre genişliğindeki sütunlu ana cadde, amfitiyatro, Circus Maximus (stadyum) ve yaklaşık 25 kilometrelik su kemerleri gibi yapıların Roma dönemi mimarlık ve mühendislik anlayışının dikkate değer örnekleri arasında yer alması vurgulanmıştır.
Koruma sürecine ilişkin olarak Anavarza’nın sahip olduğu yönetim planı, alanın özgünlüğü, bütünlüğü ve sürdürülebilirliğini temin edecek yönde geliştirilmiş; kentin doğal ve kültürel varlıklarının korunmasına yönelik çeşitli kamu-üniversite işbirlikleri kurulmuştur. UNESCO Geçici Listesi’nde yer alması sayesinde ulusal ve uluslararası kamuoyunda görünürlüğü artan Anavarza, özellikle kültür turizmi alanında bölgesel kalkınmaya katkı sunacak bir potansiyel taşımaktadır.