Bathonea, İstanbul’un batısında, Küçükçekmece Gölü’nün batı kıyısında, Firuzköy Yarımadası üzerinde yer alan bir antik yerleşim alanıdır. İstanbul il sınırları içinde keşfedilen tek antik liman kenti olması bakımından dikkat çeken Bathonea, hem arkeolojik hem de tarihsel açıdan özgün bir konumda bulunmaktadır. Kazı çalışmaları, 2009 yılında başlatılmış olup Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Kocaeli Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından yürütülmektedir.
Tarihçe
Bathonea Antik Kenti, uzun süreli yerleşim geçmişine sahip bir antik kenttir. Arkeolojik araştırmalar, bölgedeki iskanın tarih öncesi dönemlere kadar uzandığını ortaya koymaktadır. İlk izler, Kalkolitik Çağ’a (yaklaşık M.Ö. 5500) kadar geri gitmektedir. Kentin en yoğun yerleşim gördüğü dönemler ise Helenistik, Roma ve Bizans dönemleridir.
Kazı ve yüzey araştırmaları, Bathonea’nın özellikle M.Ö. 2. yüzyıldan başlayarak M.S. 11. yüzyıla kadar kesintisiz bir yerleşime sahne olduğunu göstermektedir. Bu süreçte kent, stratejik konumu sayesinde hem askeri hem de ticari açıdan önem kazanmıştır. Roma döneminde gelişen ulaşım ağları içerisinde yer alan Bathonea, Bizans döneminde dini işlevleriyle de öne çıkmıştır. Özellikle M.S. 4.–6. yüzyıllar arasında dini yapıların inşa edilmesi, kentin Hristiyanlık açısından da önemli bir merkez haline geldiğini göstermektedir.
Bathonea’da tespit edilen mimari unsurlar; liman tesisleri, sarnıçlar, yollar, kilise ve martiryon yapıları, bölgenin yalnızca yerel değil aynı zamanda uluslararası ölçekte de bağlantılar kurduğunu ortaya koymaktadır. Kentte kullanılan yapı malzemelerinin ve mozaik süslemelerinin çok farklı coğrafyalardan getirilmiş olması, Akdeniz ticaret ağına dâhil olduğunu göstermektedir.
Yerleşim, büyük ihtimalle M.S. 6. yüzyılda meydana gelen bir depremle tahrip olmuş, bu olayın ardından eski canlılığını yitirmiştir. Ancak yazılı kaynaklar, yapının dini önemi nedeniyle sonraki yüzyıllarda da halk tarafından ziyaret edilmeye devam edildiğini ortaya koymaktadır.
Bathonea Kazıları (Youtube)
Mimari ve Kentsel Doku
Antik kent, yaklaşık 4 kilometre uzunluğa ve 2 kilometre genişliğe sahiptir. Yerleşim alanında agora, liman yapıları, surlar, su yolları, dini yapılar, yollar ve sivil mimari örnekleri yer almaktadır. Doğu kıyıda taş döşeli antik yol ve iskele, güney uçta bir deniz feneri kalıntısı, kuzeydoğuda anıtsal bir sarnıç ve çeşitli kilise yapıları tespit edilmiştir.
Dini Yapılar ve Martyrion
En dikkat çekici yapılardan biri, opus sectile (kesme taş döşeme) süslemeleri, mozaikleri ve freskleriyle bezeli merkezi planlı bir yapıdır. Dıştan kare, içten sekizgen planlı bu yapının ortasında kripta mezar yer almaktadır. Bu yapı, mimari özellikleri ve iç süslemeleri nedeniyle bir martyrion (aziz mezarı) olarak değerlendirilmiştir. Aynı bölgede yer alan bazilikal planlı başka bir yapı ile birlikte değerlendirildiğinde, buranın bir hac merkezi ya da manastır kompleksi olduğu düşünülmektedir.
Malzeme ve Süsleme Teknikleri
Opus sectile döşemelerde kullanılan taşlar arasında Giallo Antico, Porfido Rosso Antico, Verde Antico gibi farklı coğrafyalardan getirilen mermer ve taşlar yer alır. Ayrıca, Mısır, Yunanistan ve Anadolu kökenli taşların kullanılması, kentin Akdeniz ticaret ağına entegre olduğunu göstermektedir. Döşemelerde eşkenar dörtgen, sekizgen ve altıgen geometrik desenler tercih edilmiştir.

Bathonea Kazısı (Anadolu Ajansı)
Doğal Afetler ve Yıkım
Bathonea’da tespit edilen mimari yapılar, M.S. 6. yüzyılda meydana gelen bir depremle büyük ölçüde zarar görmüştür. Ancak yapının kalıntıları büyük ölçüde yerinde korunmuş durumdadır. Yapının sonraki yüzyıllarda da halk tarafından ziyaret edilmeye devam ettiği yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır.


