Conkbayırı Mehmetçik Kitabesi, Çanakkale Savaşları’nın en kritik cephelerinden biri olan Conkbayırı’nda, Türk ordusunun gösterdiği direnişi ve fedakârlığı somutlaştıran anıtsal bir yapıdır. Beş adet yazıttan oluşan kitabe, savaşın seyrine dair stratejik gelişmeleri belgelemekte ve şehit düşen askerlerin anısını yaşatmaktadır. 1970 yılında düzenlenen bir yarışma sonucu inşa edilen yapı, 1980 yılında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescillenerek koruma altına alınmıştır.
Tanıtım Videosu (Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığı)
Coğrafi Konum ve Mimari Yapı
Konumu
Conkbayırı Mehmetçik Kitabesi, Gelibolu Yarımadası’nda, Cesarettepe, Kılıçbayırı ve Düztepe’yi izleyerek Çimentepe’ye çıkan yolun batısında, 261 rakımlı tepenin kuzeyinde yer almaktadır. Kitabe, Conkbayırı üzerindeki stratejik bir noktada konumlanmıştır.
Mimari Tasarımı
Anıt, bir eli sembolize edecek şekilde tasarlanmış olup beş ayrı yazıttan meydana gelmektedir. Bu mimari yaklaşım, birlik ve bütünlüğü temsilen sembolik bir anlam taşımaktadır. Mimar Ahmet Gülgönen tarafından tasarlanan yapı, 1970 yılında açılan yarışmayı kazanarak hayata geçirilmiş ve Türk Hükûmeti tarafından inşa edilmiştir.
Kitabelerde Yer Alan Tarihsel Olaylar
Birinci Kitabe: 25 Nisan 1915 – İlk Müdahale
25 Nisan 1915 tarihinde Arıburnu’na çıkarma yapan düşman kuvvetlerine karşı 19. Piyade Tümeni Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, kendi inisiyatifiyle 57. Piyade Alayı’nı bölgeye sevk etmiştir. Cephanesi tükenmiş kıyı örtme birliklerine yaptırılan süngü hücumu ile zaman kazanılmış, takviye alay mevzilendirilerek düşmanın Conkbayırı’na ulaşması engellenmiştir.
İkinci Kitabe: Taarruz ve Emre İtaat
Aynı gün sabah saatlerinde 57. Alay ile düşmana karşı taarruza geçen Mustafa Kemal, “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum.” şeklindeki emriyle savaşın seyrini belirleyen kararlılığını göstermiştir. Bu emir doğrultusunda gerçekleştirilen taarruzlar neticesinde düşman, Cesarettepe’ye kadar geri püskürtülmüştür.
Üçüncü Kitabe: 6-9 Ağustos 1915 – Yenilenen Taarruzlar
6 Ağustos 1915 tarihinde, takviye alan düşman birlikleri Conkbayırı’na doğru yeniden saldırıya geçmiş, gece gündüz süren çarpışmalarda iki taraf da ağır kayıplar vermiştir. Türk birlikleri, 9 Ağustos akşamı itibarıyla düşmanı, Conkbayırı tepelerine 25 metre mesafede durdurmayı başarmıştır.
Dördüncü Kitabe: 10 Ağustos 1915 – Karşı Taarruz
Türk ordusunun gerçekleştirdiği karşı taarruz, siperlerin yakınlığı nedeniyle süngü hücumu şeklinde icra edilmiştir. Bu sırada Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’in gözetleme yerinde bulunduğu esnada bir şarapnel misketi cep saatine isabet etmiş, saat parçalanmış fakat kendisi zarar görmemiştir. Neticede düşman kuvvetleri Ağıl Deresi’ne kadar geri çekilmiştir.
Beşinci Kitabe
Düşman kuvvetlerinin Conkbayırı’nı ele geçirerek Türk birliklerini ikiye bölme ve Çanakkale Boğazı’na ulaşma amacı taşıyan saldırıları, Türk askerinin direnci sayesinde başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu bölgedeki muharebeler neticesinde Türk Ordusu 9.200 şehit verirken, düşman kuvvetleri 12.000 civarında kayıp vermiştir.
Kültürel ve Anıtsal Değer
Conkbayırı Mehmetçik Kitabesi, Türk ulusal hafızasında yer edinmiş bir direniş ve fedakârlık sembolüdür. Kitabeler, tarihsel olayları somutlaştırarak gelecek kuşaklara aktarmakta, savaşın stratejik ve insani boyutlarını bütüncül biçimde yansıtmaktadır.
Koruma Statüsü
14 Kasım 1980 tarihinde T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “korunması gereken kültürel varlık” statüsüyle tescillenen yapı, günümüzde tarihî bir anıt ve kültürel miras unsuru olarak değerlendirilmektedir. Bu tescil, yapının mimari özelliklerinin ve tarihsel değerinin korunması açısından önem arz etmektedir.
Conkbayırı Mehmetçik Kitabesi, Çanakkale Savaşları'nın en çetin çatışmalarının yaşandığı bölgede, Türk ordusunun göstermiş olduğu direnişi ve kararlılığı temsil eden sembolik bir yapıdır. Mimari yapısı, tarihsel içeriği ve kültürel önemi ile bu kitabe, yalnızca bir anıt değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin dönüm noktalarından birine tanıklık eden belge niteliği taşımaktadır. Bu yönüyle, hem akademik çalışmalar hem de kültürel koruma politikaları açısından dikkate değer bir konumda bulunmaktadır.


