Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

Eisenhower Doktrini

İstihbarat, Güvenlik Ve Askeri Çalışmalar+2 Daha
fav gif
Kaydet
kure star outline
Tarih
5 Ocak 1957
İlan Eden
ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower
Kapsam
Orta Doğu ülkeleri
Temel Amaç
Orta Doğu’da Komünist Yayılmacılığı EngellemekSovyetler Birliği’nin Bölgedeki Etkisini SınırlamakABD’nin Siyasi ve Ekonomik Çıkarlarını Korumak

Eisenhower Doktrini, ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower tarafından 5 Ocak 1957 tarihinde açıklanan bir dış politika ilkesidir. Bu doktrin, özellikle Orta Doğu’da Sovyetler Birliği’nin etkisini sınırlandırmayı ve komünizmin yayılmasını engellemeyi amaçlamıştır. Doktrine göre, herhangi bir Orta Doğu ülkesi komünist tehdit veya saldırıya maruz kaldığında, Amerika Birleşik Devletleri ekonomik ve askerî yardım sağlayacaktır. Eisenhower Doktrini, Soğuk Savaş döneminde ABD’nin Orta Doğu’daki etkisini artıran ve bölgedeki jeopolitik dengeleri şekillendiren önemli bir politika aracı olmuştur.


Eisenhower Doktrini Gösteren temsili Bir Görsel (Yapay Zeka Tarafından Oluşturulmuştur)

Eisenhower Doktrini'nin Ortaya Çıkışı

Soğuk Savaş döneminde Orta Doğu, stratejik konumu ve enerji kaynakları nedeniyle büyük güçlerin rekabet alanı olmuştur. 1956’daki Süveyş Krizi, Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirmesiyle başlamış ve bölgedeki güç dengelerini değiştirmiştir. Krizin ardından ABD, Sovyet etkisini sınırlamak amacıyla 5 Ocak 1957’de Eisenhower Doktrini’ni ilan etmiştir. Doktrin, Orta Doğu ülkelerine komünizm tehdidine karşı ekonomik ve askerî destek sağlamayı ve Amerikan çıkarlarını korumayı amaçlamıştır.

Orta Doğu'nun Soğuk Savaş'taki Yeri ve Önemi

Soğuk Savaş döneminde Orta Doğu, stratejik konumu ve zengin enerji kaynakları nedeniyle büyük güçlerin ilgi odağı olmuştur. Bölge, çift kutuplu rekabete kendi iç dinamiklerinin de eklenmesiyle sürekli bir gerilim alanı haline gelmiştir. Bu gerilimler, "domino etkisi" yaratarak bölgeye yayılmıştır. Türkiye, her ne kadar İkinci Dünya Savaşı'na aktif olarak katılmasa da, bu iki büyük devletin rekabetinde önemli bir coğrafi konuma sahip olması nedeniyle ilgi çekmiştir. Türkiye'yi kendi tarafına çekmek için hem ABD hem de SSCB büyük çabalar sarf etmiştir. Soğuk Savaş döneminde Türkiye'yi Orta Doğu açısından ilgilendiren önemli gelişmelerden biri de Süveyş Krizi ve ardından ilan edilen Eisenhower Doktrini olmuştur. Eisenhower Doktrini, hem ABD ve Rusya'yı hem de Türkiye'yi ve birçok Orta Doğu ülkesini doğrudan etkilemiştir.

Süveyş Krizi ve Etkileri

Eisenhower Doktrini'nin ortaya çıkışında Süveyş Krizi, önemli bir dönüm noktası olmuştur. 1956 yılında meydana gelen bu kriz, Mısır lideri Cemal Abdünnasır'ın Süveyş Kanalı'nı millileştirmesiyle başlamış ve İngiltere, Fransa ile İsrail'in Mısır'a askeri müdahalesiyle tırmanmıştır. Bu olay, bölgedeki güç dengelerini değiştirmiş ve ABD'nin Orta Doğu politikalarını yeniden gözden geçirmesine neden olmuştur. Kriz, ayrıca Sovyetler Birliği'nin Orta Doğu'daki nüfuzunu artırma potansiyelini ortaya koymuş, bu da ABD için bölgeye daha aktif müdahale etme gerekliliğini doğurmuştur. Süveyş Krizi'nin ardından İngiltere ve Fransa'nın bölgedeki eski sömürgeci güçlerinin zayıfladığı, buna karşılık ABD'nin ve Sovyetler Birliği'nin Orta Doğu'daki etkisinin arttığı görülmüştür.

Doktrin'in İlan Edilmesi ve Temel Amaçları

Süveyş Krizi'nin hemen ardından, 5 Ocak 1957 tarihinde ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower, Kongre'ye özel bir mesaj göndererek "Eisenhower Doktrini"ni ilan etmiştir. Bu doktrin, Orta Doğu ülkelerine komünist saldırganlığa karşı ekonomik ve askeri yardım sağlanmasını öngörüyordu. Doktrinin temel amacı, Orta Doğu'da komünist yayılmacılığı durdurmak ve bölgedeki Amerikan çıkarlarını korumaktı. ABD, doktrin aracılığıyla bölgedeki ülkelere doğrudan yardım yaparak ekonomik ve siyasi istikrarlarını sağlamayı ve böylece Sovyetler Birliği'nin bölgedeki nüfuzunu kırmayı hedeflemiştir. Doktrin, ABD'nin Orta Doğu'da askerî müdahalede bulunma yetkisini de içermekteydi, bu da onu önceki Truman Doktrini'nden ayıran önemli bir özellikti.

Çevreleme Stratejisi Bağlamında Eisenhower Doktrini

Eisenhower Doktrini, Soğuk Savaş dönemindeki "çevreleme (containment)" stratejisinin bir parçası olarak ortaya çıkmıştır. Bu strateji, Sovyetler Birliği'nin yayılmacı politikalarını belirli bölgelerde sınırlandırmayı amaçlıyordu. Orta Doğu, sahip olduğu petrol kaynakları ve coğrafi konumu nedeniyle bu stratejinin kritik bir ayağı olmuştur. Doktrin, SSCB'nin Güney'e inme ve sıcak denizlere ulaşma hedefini engellemek için tasarlanmıştır. Bu bağlamda, Bağdat Paktı gibi bölgesel savunma ittifakları da çevreleme stratejisinin birer parçası olarak görülmüştür. Eisenhower Doktrini, ABD'nin Soğuk Savaş döneminde Orta Doğu'daki rolünü daha da pekiştirmiş ve bölgeyi iki kutuplu mücadelenin önemli cephelerinden biri haline getirmiştir.

Eisenhower Doktrini Çerçevesinde Bölgesel Krizler

Eisenhower Doktrini'nin ilan edilmesinin ardından Orta Doğu, ABD'nin komünizmle mücadele stratejisinin uygulama alanı haline gelmiş ve bu çerçevede bir dizi bölgesel kriz yaşanmıştır. Bölgenin kendi iç dinamikleriyle iki kutuplu rekabetin birleşmesi, gerilimlerin "domino etkisi"yle yayılmasına yol açmıştır.

Orta Doğu'daki Gerilimler

Soğuk Savaş döneminde, Orta Doğu'daki ulusal bağımsızlık hareketleri, Arap milliyetçiliği ve İsrail-Arap çatışması gibi unsurlar, ABD ve SSCB arasındaki ideolojik rekabetle birleşerek bölgede istikrarsızlığa neden olmuştur. ABD, Sovyetler Birliği'nin bölgedeki herhangi bir ülkeye yönelik müdahalesinin "domino etkisi" yaratarak diğer ülkelere de sıçrayacağından endişe duymaktaydı. Bu durum, Doktrin'in hızlı ve doğrudan müdahale yetkisini içermesinin temel nedenlerinden biri olmuştur.


Eisenhower Doktrini, özellikle Suriye, Irak, Ürdün ve Lübnan gibi ülkelerde yaşanan krizler sırasında doğrudan veya dolaylı olarak uygulanmıştır.

Suriye Krizi (1957)

Suriye; Mısır ve Sovyetler Birliği ile yakınlaşmış, bu gelişmeler üzerine, ABD tarafından komünist yayılmacılığın bir göstergesi olarak algılanmıştır. ABD, Suriye'nin kuzey sınırına asker yığarak ve Türkiye'yi bölgede askeri tatbikatlar yapmaya teşvik ederek Suriye üzerinde baskı kurmaya çalışmıştır.

Irak'taki Gelişmeler (1958)

Irak'ta 1958 yılında gerçekleşen ve Haşimi monarşisini deviren darbe, ABD ve İngiltere'yi alarm durumuna geçirmiştir. Bu olay, Bağdat Paktı'nın merkez ülkesinin elden çıkması anlamına geliyordu ve ABD'nin bölgedeki güvenlik endişelerini artırmıştır.

Ürdün Krizi (1958)

Irak'taki darbenin ardından Ürdün'deki Haşimi Kral Hüseyin'in tahtının tehlikeye girmesi üzerine, İngiltere'nin isteğiyle ABD, Ürdün'e askeri yardım ve destek sağlamıştır. Bu müdahale, Doktrin'in bölgedeki istikrarsızlığa karşı nasıl kullanıldığını göstermiştir.

Lübnan Krizi (1958)

Lübnan'da Hristiyan ve Müslüman gruplar arasındaki iç gerilimler, 1958'de açık bir krize dönüşmüştür. Lübnan Devlet Başkanı Camille Chamoun'un ülkedeki ABD büyükelçiliğinden askeri yardım talep etmesi üzerine, Başkan Eisenhower Doktrin'i uygulayarak Lübnan'a deniz piyadeleri göndermiştir. Bu, Doktrin'in ilk ve en doğrudan askeri müdahalesi olmuştur. ABD askerlerinin Beyrut'a çıkmasıyla birlikte Lübnan'daki durum stabilize edilmeye çalışılmış ve komünist etkinin önüne geçilmesi hedeflenmiştir.

Bağdat Paktı'nın Bölgesel Ayrışmaya Etkisi

ABD'nin çevreleme stratejisinin önemli bir ayağı olan Bağdat Paktı, Orta Doğu ülkelerini Sovyet tehdidine karşı bir araya getirmeyi amaçlamıştır. Ancak Pakt, bölgedeki bazı ülkeler tarafından bir Batı bloğu aracı olarak görülmüş ve Arap dünyasında ayrışmalara neden olmuştur. Irak'ın 1958 darbesiyle Pakt'tan çekilmesi, bu ittifakın etkinliğini sorgulatmış ve ABD'yi Doktrin aracılığıyla daha doğrudan müdahalelere yöneltmiştir. Eisenhower Doktrini, bu krizler sırasında Orta Doğu'daki Amerikan etkisini sürdürme ve komünist yayılmacılığı engelleme konusunda önemli bir araç olarak kullanılmıştır.

Demokrat Parti Dönemi Türk Dış Politikası ve Eisenhower Doktrini

Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından oluşan yeni dünya düzeninde, toprak bütünlüğünü koruma ve ulusal çıkarlarını güvence altına alma gayretinde olmuştur. Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB arasındaki kutuplaşma, Türkiye'nin dış politikasında önemli yönelimlere yol açmıştır.


İkinci Dünya Savaşı'na katılmamış olmasına rağmen, coğrafi konumu nedeniyle Türkiye, Soğuk Savaş'ın iki büyük gücünün ilgi odağı haline gelmiştir. Özellikle SSCB'nin Türkiye üzerindeki toprak talepleri ve Boğazlar konusundaki baskıları, Türkiye'yi güvenlik arayışlarına itmiştir. Bu durum, Türkiye'nin Batı Bloğu'na yönelmesini hızlandıran temel faktörlerden biri olmuştur. Çok partili hayata geçişle birlikte, Demokrat Parti iktidara geldiğinde Türk dış politikası, Batı ile entegrasyonu daha da pekiştirme yönünde adımlar atmıştır.


Türkiye'nin Batı'ya yakınlaşma sürecinde ABD'nin sunduğu doktrinler ve yardımlar önemli rol oynamıştır: Truman Doktrini, Türkiye ve Yunanistan'a yönelik Sovyet tehdidine karşı ekonomik ve askeri yardım öngören bu doktrin, Türkiye'nin dış politikada Batı yanlısı bir duruş sergilemesinin ilk somut adımlarından biri olmuştur.


Marshall Planı (1948), Avrupa'nın savaş sonrası ekonomik yeniden yapılanmasını hedefleyen bu plan, Türkiye'ye de ekonomik yardımlar sağlamış ve ülkenin Batı ekonomisiyle bütünleşmesine katkıda bulunmuştur.


NATO Üyeliği (1952), Kore Savaşı'na asker göndermesiyle birlikte Türkiye, 1952 yılında Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO)'ne üye olarak Batı Bloğu'ndaki yerini sağlamlaştırmıştır.


Eisenhower Doktrini (1957), Süveyş Krizi sonrası ilan edilen Eisenhower Doktrini, özellikle Orta Doğu'daki komünist yayılmacılığı engellemeyi amaçlamış ve bölge ülkelerine ekonomik ve askeri yardım vaat etmiştir. Türkiye, NATO üyesi olması ve Orta Doğu'ya komşu olması nedeniyle bu doktrinin uygulandığı ve desteklediği ülkeler arasında yer almıştır. Doktrin, Türk dış politikasının Batı yanlısı seyrini pekiştiren bir unsur olmuştur.

Türk-Amerikan İlişkileri ve Karşılıklı Çıkarlar

Demokrat Parti döneminde Türk-Amerikan ilişkileri, karşılıklı çıkar ve güvenlik endişeleri temelinde gelişmiştir. ABD, Türkiye'yi Sovyetler Birliği'ne karşı bir set olarak görürken, Türkiye de ABD'nin desteğiyle toprak bütünlüğünü ve güvenliğini sağlama arayışında olmuştur. Bu dönemde Türkiye, Orta Doğu'da komünizm karşıtı politikaların bir parçası olarak Bağdat Paktı'na (daha sonra CENTO) katılmıştır. Bu ittifak, ABD'nin Orta Doğu'daki çevreleme politikasının bir uzantısı olarak görülmüş ve Türkiye'nin bölgesel güvenlik iş birliğindeki rolünü artırmıştır.

Ekonomik ve Güvenlik Boyutu

Eisenhower Doktrini'nin Türkiye üzerindeki etkileri hem güvenlik hem de ekonomik boyutlarda hissedilmiştir. Doktrin kapsamında sağlanan ekonomik ve askeri yardımlar, Türkiye'nin savunma kapasitesinin güçlendirilmesine ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmuştur. Bu yardımlar, özellikle tarım ve altyapı projelerinde kullanılmış, ancak aynı zamanda Türkiye'yi Batı'ya daha bağımlı hale getirmiştir. Güvenlik açısından ise Doktrin, Türkiye'ye bölgesel istikrarsızlık ve Sovyet tehdidine karşı ek bir güvence sağlamıştır.

Başkan Eisenhower'ın Türkiye Ziyaretleri

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Dwight D. Eisenhower'ın Türkiye'ye iki önemli ziyareti olmuştur. Bu ziyaretler, Türk-Amerikan ilişkilerinin ve Soğuk Savaş dönemindeki stratejik işbirliğinin bir göstergesi olarak kayıtlara geçmiştir.


Türkiye ve Yunanistan'ın 18 Şubat 1952 tarihinde NATO'ya üye olmasından kısa bir süre sonra, o dönemde NATO Başkomutanı olan General Dwight D. Eisenhower Türkiye'yi ziyaret etmiştir. Mart 1952'de gerçekleşen bu ziyarette Eisenhower, Türk yetkililerle, özellikle de askeri komutanlarla görüşmeler yapmıştır. Kaynaklara göre, Türk ordusunun disiplininden ve başarılı oluşundan oldukça etkilenmiştir. Bu ziyaret, Türkiye'nin yeni katıldığı NATO ittifakı içindeki konumunu pekiştirme ve Batılı askeri çevrelerle entegrasyonu açısından önem taşımıştır.

ABD Başkanı Olarak Ziyaret (1959)

Dwight D. Eisenhower, 3 Aralık 1959 gecesi Washington'dan yola çıkarak İtalya, Türkiye, Pakistan, Afganistan, Hindistan, İran, Yunanistan, Tunus, Fransa, İspanya ve Fas'ı kapsayan geniş bir geziye çıkmıştır. Bu gezi kapsamında Türkiye'yi de ziyaret eden Eisenhower, böylece Türkiye'yi ziyaret eden ilk ABD Başkanı olarak tarihe geçmiştir.


ABD Başkanı Eisenhower'ın bu ziyareti sırasında Türk vatandaşları tarafından coşkulu bir karşılama gerçekleştirilmiştir. Ziyaretin gündeminde siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler yer almış, görüşmelerde her iki ülkenin de ortak çıkarlar doğrultusunda birlikte çalışması gerektiği vurgulanmıştır. Bu ziyaret, Soğuk Savaş döneminde Türkiye'nin ABD için stratejik önemini ve iki ülke arasındaki yakın ilişkileri bir kez daha gözler önüne sermiştir. Eisenhower'ın bu ziyareti, Eisenhower Doktrini'nin ilanından sonra bölgesel işbirliğini ve müttefik ilişkilerini güçlendirme çabalarının bir parçası olarak değerlendirilmektedir.

Kaynakça

Çetinkaya, Gürdal. “SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE VE EİSENHOWER DOKTRİNİ”. Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi 3, sy. 2 (Aralık 2019): 1-14. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/912946


Dilek, Mehmet Sait. “ABD Başkanı Dwight David Eisenhower’ın Ike Aralık 1959’da Türkiye Ziyareti”. Atatürk Yolu Dergisi 12, no. 46 (June 2010): 295-332.

https://doi.org/10.1501/Tite_0000000327


Özdemir, S. "Eisenhower Doktrini Çerçevesinde Bölgesel Krizler: Suriye-Irak-Ürdün-Lübnan." Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi 10, Sy. 31 (2022): 205-228. https://doi.org/10.33692/avrasyad.1131624


Vurmay Güzel, Miray. “Eisenhower Doktrininin Demokrat Parti Dönemi Türk Dış Politikasına Etkileri”. Atatürk Yolu Dergisi, sy. 69 (Kasım 2021): 471-494. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2100814

Ayrıca Bakınız

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
YazarDenizcan Taşci28 Haziran 2025 19:06

İçindekiler

  • Eisenhower Doktrini'nin Ortaya Çıkışı

    • Orta Doğu'nun Soğuk Savaş'taki Yeri ve Önemi

    • Süveyş Krizi ve Etkileri

    • Doktrin'in İlan Edilmesi ve Temel Amaçları

    • Çevreleme Stratejisi Bağlamında Eisenhower Doktrini

  • Eisenhower Doktrini Çerçevesinde Bölgesel Krizler

    • Orta Doğu'daki Gerilimler

      • Suriye Krizi (1957)

      • Irak'taki Gelişmeler (1958)

      • Ürdün Krizi (1958)

      • Lübnan Krizi (1958)

  • Bağdat Paktı'nın Bölgesel Ayrışmaya Etkisi

  • Demokrat Parti Dönemi Türk Dış Politikası ve Eisenhower Doktrini

  • Türk-Amerikan İlişkileri ve Karşılıklı Çıkarlar

    • Ekonomik ve Güvenlik Boyutu

    • Başkan Eisenhower'ın Türkiye Ziyaretleri

    • ABD Başkanı Olarak Ziyaret (1959)

Tartışmalar

Henüz Tartışma Girilmemiştir

"Eisenhower Doktrini" maddesi için tartışma başlatın

Tartışmaları Görüntüle
KÜRE'ye Sor