El-Faşir Olayları ve Toplu İnfazlar, 26 Ekim 2025 tarihinde Sudan’ın batısındaki Kuzey Darfur eyaletinin merkezi El-Faşir kentinin Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK; Rapid Support Forces – RSF) tarafından ele geçirilmesinin ardından yaşanan geniş çaplı şiddet ve toplu öldürme olaylarıdır. Olaylarda binlerce sivilin hayatını kaybettiği, on binlercesinin kenti terk etmek zorunda kaldığı ve yaklaşık yüz bin kişinin halen mahsur durumda bulunduğu bildirilmiştir. Bu gelişmeler, Nisan 2023’ten bu yana devam eden Sudan İç Savaşı'nın en geniş çaplı sivil kayıplarına yol açan aşamalarından biri olarak rapor edilmiştir.
El-Faşir kentinde mevcut durum, 29 Ekim 2025 - (Global News)
Olayların Seyri
El-Faşir’deki olaylar, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) 26 Ekim 2025 tarihinde kenti ele geçirmesiyle başlamıştır. Şehrin 17 ay süren kuşatmasının ardından HDK’nin saldırıları yoğunlaşmış, Sudan ordusunun geri çekilmesiyle birlikte kent tamamen HDK kontrolüne geçmiştir. Sudan Geçiş Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, ordunun “sistematik sivil öldürmelerin önüne geçmek” amacıyla El-Faşir’den çekildiğini açıklamıştır.
Kentin düşmesinin ardından, Sudan hükümeti ve yerel direniş grupları sivillere yönelik infazlar, ev baskınları, toplu öldürmeler ve sağlık tesislerine saldırılar yaşandığını bildirmiştir. Sudan Doktorlar Sendikası, HDK’nin El-Faşir’e girmesinin ilk saatlerinde 2.000 sivilin öldürüldüğünü ve kentte 177.000 kişinin halen mahsur durumda olduğunu açıklamıştır. Aynı kaynak, “HDK’nin 28 Ekim’de etnik temelli bir saldırı gerçekleştirerek silahsız sivilleri hedef aldığını” ve ölü sayısının binlerle ifade edildiğini belirtmiştir.
Sudan Sağlık Bakanlığı, HDK’nin kentte sivillere karşı “yargısız infazlar” ve “keyfi gözaltılar” gerçekleştirdiğini, özellikle hastaneler ve sağlık merkezlerinin doğrudan hedef alındığını bildirmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Suudi Hastanesi’nde 460 kişinin öldürüldüğünü açıklamış ve sağlık tesislerine yönelik saldırıların uluslararası insancıl hukuka aykırı olduğunu vurgulamıştır.
Sky News ve Al Jazeera tarafından yayımlanan görüntülerde, HDK savaşçılarının kaçmaya çalışan sivillere ateş açtığı, hastane içlerinde silahsız kişilerin vurulduğu ve kent genelinde infazlara ilişkin videoların sosyal medyada paylaşıldığı doğrulanmıştır.
Sudan hükümeti, 28–30 Ekim tarihleri arasında yayımladığı açıklamalarda, HDK’nin saldırılarında en az 2.000 sivilin öldüğünü, çok sayıda kişinin ise kaybolduğunu bildirmiştir. Tanıklara göre, kaçmaya çalışan sivillerin araçları yakılmış, bazıları çölde susuzluk nedeniyle hayatını kaybetmiştir. El-Faşir Direniş Komitesi, HDK’nin kentte “gönüllüleri ve Kızılay personelini camilerde hedef aldığını” rapor etmiştir.
Elde edilen verilerde, 25–28 Ekim 2025 tarihleri arasında Suudi Hastanesi, Üniversite yerleşkesi, İçişleri Bakanlığı binası ve çevresinde toplu infazların gerçekleştiği; sağlık çalışanlarının kaçırıldığı ve fidye taleplerinin kaydedildiği belirtilmiştir.
Bu dönemde şehirden kaçan binlerce kişi Tavila, Kutum ve Kabkabiya yönlerine doğru göç etmeye başlamıştır. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından yayımlanan raporlarda, sadece 27–28 Ekim günlerinde 7.400’den fazla kişinin El-Faşir’den ayrıldığı bildirilmiştir.
Uydu Görüntüleri ve Toplu İnfazın Doğrulanması
Yale Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi’ne bağlı İnsani Araştırmalar Laboratuvarı (Humanitarian Research Lab - HRL), 28 Ekim 2025 tarihli “Day Two of RSF Control: Mass Killings Continue in El-Fasher” başlıklı raporunda, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) kenti ele geçirmesinden sonraki 48 saat içinde toplu öldürme olaylarının sürdüğünü doğrulamıştır. Rapor, Suudi Hastanesi, Eski Çocuk Hastanesi ve “berm” olarak tanımlanan toprak duvar çevresinde uydu görüntülerine dayalı analizler sunmuştur.

Day Two of RSF Control: Mass Killings Continue in El-Fasher” başlıklı rapordan bir görüntü - (Yale University)
Uydu verileri, El-Faşir’in doğusunda bulunan ve bir yıldan uzun süredir hizmet vermeyen eski Çocuk Hastanesi’nin HDK kontrolüne geçtiğini göstermektedir. 27 Ekim tarihli görüntülerde hastane kapısına kadar uzanan koyu renkli cisim sıraları gözlemlenmiş, 28 Ekim’de aynı alanda daha büyük boyutlarda, aynı renkte nesnelerin biriktiği tespit edilmiştir. HRL uzmanları, bu durumun 27 Ekim’de tesiste çok sayıda insanın bulunduğuna, ertesi gün ise bu kişilerin öldürülmüş olabileceğine işaret eden bulgular olduğunu belirtmiştir. 28 Ekim görüntülerinde, tesisin güneydoğu köşesinde ve çevresinde çok sayıda beyaz cisim kümeleri görülmüştür.
Suudi Hastanesi’nde yapılan analizde de benzer veriler elde edilmiştir. Uydu görüntülerinde hastane sahasında güney duvarına bitişik şekilde dizilmiş üç ayrı beyaz cisim kümesi ve araçlar tespit edilmiştir. Cisimlerin 1,1 ila 1,9 metre uzunluğunda olduğu, bazılarının çevresinde kırmızımsı toprak lekeleri bulunduğu raporda belirtilmiştir. Hastane binasının batısında, duvarın yaklaşık 75 metre uzağında iki farklı bölgede beyaz cisim kümeleri görülmüş; bunlardan birinde 1,7 ve 1,5 metre uzunluğunda, C veya J şeklinde iki nesne bulunmuştur. HRL uzmanları, bu şekillerin insan vücudu ölçülerine ve duruş biçimlerine karşılık geldiğini değerlendirmiştir.
Ayrıca, El-Faşir’in batısındaki berm hattı boyunca 27–28 Ekim tarihli uydu görüntülerinde, 1,3 ila 2 metre uzunluğunda açık renkli cisim kümeleri belirlenmiştir. Altı ayrı grup halinde görülen bu cisimlerin yakınında HDK’ye ait olduğu değerlendirilen silahlı araçlar ve en az bir ağır makineli silah yüklü “teknik” tipi araç bulunmuştur. HRL raporunda, bu bölgenin şehirden kaçmaya çalışan sivillerin hedef alındığı bir alan olarak tanımlandığı ve görüntülerdeki nesnelerin insan boyutlarıyla örtüştüğü bildirilmiştir.
Aynı raporda, Kızılay binasında 27–28 Ekim arasında meydana gelen değişiklikler de belgelenmiştir. 28 Ekim tarihli görüntülerde binanın güney kısmında farklı renk ve boyutlarda cisimler gözlemlenmiştir. Sudan Kızılayı’nın karargâhına silahlı kişilerin baskın düzenleyerek sağlık personelini araçlara bindirip bilinmeyen bir yere götürdüğü yönünde açık kaynaklı raporlar yer almıştır.
Sky News tarafından yayımlanan uydu görüntülerinde, Yale HRL’nin bulgularıyla paralel şekilde “kan izleri ve insan cesetlerine benzeyen şekillerin” tespit edildiği belirtilmiştir. HRL Direktörü Nathaniel Raymond, 48 saat içinde kaydedilen görüntülerde “1,3 ila 2 metre uzunluğunda çok sayıda yeni nesne” görüldüğünü ve bunların insan bedenlerine karşılık geldiğini açıklamıştır. Aynı kaynak, Suudi Hastanesi’nde 460 kişinin öldürüldüğünü bildiren DSÖ verilerini de doğrulamıştır.
Sivillere Yönelik İhlaller ve İnsani Durum
Sudan Doktorlar Sendikası, El-Faşir kentinde 177.000 sivilin hâlen mahsur olduğunu, ölü sayısının ise binlerle ifade edildiğini bildirmiştir. Sendikanın açıklamasına göre, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) kente girdikten sonraki ilk saatlerde 2.000 sivil öldürülmüştür. Açıklamada, “masum insanların diri diri yakıldığı, araçlarıyla kaçmaya çalışanların ise araçlarının içinde yakıldığı” belirtilmiştir.

El-Faşir Olayları ve Toplu İnfazlar - (Anadolu Ajansı)
Aynı açıklamada, kentteki sağlık tesislerinin yağmalandığı, eczanelerin ve hastanelerin hedef alındığı ifade edilmiştir. “Faşir’deki Suudi Hastanesi’nde 450’den fazla hasta ve yaralının infaz edildiği, sahra sağlık merkezlerinde ise yaklaşık 1.200 yaşlı, yaralı ve hastanın öldürüldüğü” bilgisi paylaşılmıştır. Sendika, insan hakları ihlalleri arasında saha infazları, ev baskınları, cinsel şiddet olayları ve mağdurların zorla gömülmesi gibi vakaların yer aldığını da rapor etmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), çatışmanın başladığı Nisan 2023’ten bu yana Sudan’da 185 sağlık tesisine yönelik saldırı doğrulandığını, bu saldırılarda 1.204 kişinin hayatını kaybettiğini bildirmiştir. Sudan Sağlık Bakanlığı, HDK’nin El-Faşir’de “vahşi suçlar ve insani ihlaller” işlediğini açıklamıştır. Bakanlık, saldırılarda sağlık tesislerinin yakıldığını, hasta ve yaralıların hedef alındığını ve sağlık çalışanlarının kaçırıldığını bildirmiştir. Açıklamada, kentteki sağlık sisteminin çöktüğü ve tıbbi yardımın ulaştırılamadığı belirtilmiştir.
El-Faşir’deki olaylar sırasında sağlık çalışanlarına yönelik kaçırma vakaları da rapor edilmiştir. Sudan Doktorlar Ağı, altı sağlık personelinin –dört doktor, bir eczacı ve bir hemşire– HDK tarafından kaçırıldığını, serbest bırakılmaları için kişi başı 100 milyon Sudan lirası fidye talep edildiğini açıklamıştır. Ağ, “doktorları hedef almanın savaş hukukuna ve insan haklarına aykırı olduğunu” vurgulamıştır.
Ulusal ve Uluslararası Tepkiler
Sudan Hükümeti ve Ordu
Sudan Dışişleri Bakanlığı, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) El-Faşir’de gerçekleştirdiği saldırıları “korkunç terör suçları” olarak nitelendirmiştir. Bakanlık, silahsız sivillere, kadınlara, çocuklara ve yaşlılara karşı “etnik temelli sistematik terör eylemleri” yürütüldüğünü açıklamıştır. Açıklamada, “Bu suçların failleri eylemlerini videoya alarak kendilerini teşhir etmiş, suçlarını gizlememiştir” ifadesi yer almıştır. Sudan yönetimi, uluslararası toplumun sessizliğinin bu olayların büyümesine katkıda bulunduğunu belirtmiş ve “belli ülkelerin siyasi çıkarları uğruna sessiz kalmasının” krizi derinleştirdiğini vurgulamıştır.
Sudan Sağlık Bakanlığı, El-Faşir’deki gelişmeleri “sivillere yönelik toplu öldürme eylemleri” olarak nitelendirmiş, sağlık çalışanlarına, hastanelere ve hastalara yönelik saldırıların belgelenmeye devam ettiğini açıklamıştır. Başbakan Kamil İdris, Sudan devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, El-Faşir’de yaşananları “soykırım ve etnik temizlik niteliğinde savaş suçları” olarak tanımlamıştır. Ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), bölgesel örgütler ve etkili ülkelerden sivillerin korunmasını sağlayacak “hızlı ve kararlı adımlar” atılmasını istemiştir.
HDK lideri Muhammed Hamdan Dagalu, sosyal medya üzerinden yayımladığı video mesajında “Faşir’de ihlaller olduğunu gördüğünü” ve bu olayların araştırılması için bir “soruşturma komitesi kurulduğunu” açıklamıştır. Dagalu, sivillerin şehirde serbest dolaşımına izin verildiğini, gözaltına alınanların serbest bırakılması sürecinin incelendiğini ve birliklerin şehrin dışına çekileceğini ifade etmiştir.
Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kuruluşlar
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 29 Ekim 2025 tarihli açıklamasında HDK’nin El-Faşir’de sivillere karşı işlediği “yargısız infazlar ve keyfi gözaltılar” gibi eylemleri kınamıştır. Açıklamada, “büyük çaplı vahşetlerin özellikle etnik temelli saldırılar biçiminde rapor edildiği” vurgulanmıştır. BM, tüm taraflara uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde sivillerin korunması yükümlülüğünü hatırlatmıştır.
BM Afrika’dan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martha Ama Akyaa Pobee, Güvenlik Konseyi’ne verdiği brifingde Sudan’daki çatışmaların “daha da kötüleştiğini”, yeni bölgelerin insansız hava araçları saldırılarıyla hedef alındığını ve savaşın ülke geneline yayıldığını bildirmiştir. Pobee, “Darfur’un kuzeyinde güvenli bir yer kalmadığını” belirtmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), El-Faşir’deki Suudi Hastanesi’nde 460 hastanın ve refakatçinin öldürülmesinden sonra “derin şok ve dehşet içinde olduğunu” açıklamış, sağlık personelinin korunmasının uluslararası hukuk kapsamında zorunlu olduğunu bildirmiştir. DSÖ, savaşın başlangıcından bu yana Sudan genelinde 185 sağlık tesisine saldırı düzenlendiğini, 1.204 kişinin bu saldırılarda öldüğünü rapor etmiştir.
Bölgesel ve Uluslararası Tepkiler
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, El-Faşir’de sivillere yönelik saldırıları “şiddetle kınamış” ve insani yardımların güvenli biçimde ulaştırılması çağrısında bulunmuştur. Açıklamada, “sivillere yönelik saldırıların derhal sona erdirilmesi ve sorumluların hesap vermesi gerektiği” belirtilmiştir.
Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Ürdün ve Türkiye, bölgesel açıklamalarda HDK’nin eylemlerini kınamış; Suudi Arabistan “insan hakları ihlalleri karşısında derin endişe” duyduğunu, Mısır ise “acil insani ateşkes” çağrısı yaptığını açıklamıştır. Katar ve Ürdün de sivillerin korunması gerektiğini belirtmiştir.
Avrupa Birliği Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ve AB Komiseri Hadja Lahbib, 29 Ekim 2025’te yaptıkları ortak açıklamada, “El-Faşir’de etnik temelli saldırıların RSF’nin vahşetini ortaya koyduğunu” ifade etmiş, derhal ateşkes ve sivillerin korunması çağrısında bulunmuştur. Fransa, Litvanya ve Danimarka dışişleri bakanlıkları, kentteki “yargısız infazlar ve sivillere yönelik saldırılar” nedeniyle RSF’yi kınamış, insani yardım koridorlarının açılması gerektiğini vurgulamıştır.
Buna paralel olarak, Birleşmiş Milletler ve Avrupa ülkeleri, El-Faşir’de işlenen suçların soruşturulması ve faillerin hesap vermesi çağrısında bulunmuştur. Avrupa Birliği, uluslararası toplumun “savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar” kapsamında gerekli mekanizmaları harekete geçirmesi gerektiğini açıklamıştır.
İnsani Yardım Krizi
El-Faşir’de 26 Ekim 2025 sonrası yaşanan gelişmeler, kentteki insani durumu ağırlaştırmıştır. Şehrin 17 ay boyunca süren kuşatma altında olması nedeniyle temel hizmetler tamamen çökmüş, gıda, su, elektrik ve ilaç temini durmuştur.
Birleşmiş Milletler (BM) ve bağlı insani kuruluşlar, El-Faşir’de insani yardım faaliyetlerinin tamamen durduğunu bildirmiştir. BM yetkilileri, şehirdeki güvenlik durumunun yardım operasyonlarını imkansız hale getirdiğini, sivillerin tahliyesi için güvenli koridor açılamadığını açıklamıştır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), El-Faşir’deki Suudi Hastanesi saldırısından sonra bölgeye tıbbi yardım ulaştırılamadığını, şehirde sağlık altyapısının tamamen çöktüğünü bildirmiştir. DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, “tüm sağlık tesislerine yönelik saldırıların derhal durması gerektiğini” ifade etmiştir.
Sudan Doktorlar Sendikası, kentte “tam bir insani çöküş yaşandığını” açıklamıştır. Sağlık tesisleri, eczaneler ve yardım merkezlerinin yağmalandığı, temel tıbbi ekipmanların kullanılamaz hale geldiği bildirilmiştir. Sendika, “büyük çoğunluğu yaşlı, yaralı ve hasta olmak üzere binlerce kişinin sahra merkezlerinde öldürüldüğünü” duyurmuştur.
Bölgede Mevcut Durum
31 Ekim itibarıyla El-Faşir kenti tamamen Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) kontrolü altındadır. AB Komisyonu, “El-Faşir’de insani erişimin yeniden sağlanması ve sivillerin korunması için diplomatik girişimlerin sürdüğünü” açıklamıştır. BM Güvenlik Konseyi üyeleri, 30 Ekim 2025’teki toplantıda, El-Faşir’deki olayların derinlemesine soruşturulması ve uluslararası gözlemcilerin sahaya erişiminin sağlanması yönünde görüş birliği bildirmiştir. BM yetkilileri, El-Faşir’deki gelişmelerin ardından çatışmaların Güney Kordofan, Mavi Nil ve Batı Darfur gibi diğer bölgelerde yoğunlaşabileceğini bildirmiştir. Martha Ama Akyaa Pobee, “savaşın kapsamının bölgesel olarak genişlemekte olduğunu” ve yeni bölgelerin insansız hava aracı saldırılarının hedefi haline geldiğini belirtmiştir.



