Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Gazze Oturumu (16–17 Temmuz 2025), 16-17 Temmuz 2025 tarihlerinde İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonları sonucunda ortaya çıkan ağır insani krizi değerlendirmek amacıyla New York’taki BM Genel Merkezi’nde düzenlenmiş olan olağanüstü diplomatik toplantıdır.
Bu oturum, Birleşik Krallık, Fransa, Danimarka, Yunanistan ve Slovenya’nın ortak çağrısıyla toplanmış; insani yardım erişiminin engellenmesi, çocuk ölümlerindeki artış, sağlık altyapısının çöküşü ve yardım dağıtımı sırasında yaşanan sivil kayıplar gibi konular Güvenlik Konseyi gündemine taşınmıştır. Oturumda, Birleşmiş Milletler yetkilileri ile üye devletlerin temsilcileri ayrı ayrı söz alarak, Gazze’deki insani durum hakkında tespitlerde bulunmuş ve çözüm önerilerini dile getirmiştir.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Gazze oturumu, 17 Temmuz 2025 - (Anadolu Ajansı)
Birleşmiş Milletler Yetkililerinin Bilgilendirmeleri
Tom Fletcher (BM Acil Yardım Koordinatörü), Gazze’de temel sağlık altyapısının çökmek üzere olduğunu bildirmiştir. Fletcher, Haziran ayında çocuklar arasında açlık oranlarının en yüksek seviyeye ulaştığını, 36 hastaneden sadece 17’sinin ve 170 birinci basamak sağlık merkezinden yalnızca 63’ünün kısmen çalışır durumda olduğunu açıklamıştır. Bazı hastanelerde bir kuvözde beş bebeğin kaldığını ve temel ilaçların %70’inin tükendiğini ifade etmiştir. Gazze’ye haftalık olarak sınırlı sayıda yakıt kamyonunun girişine izin verildiğini, ancak bunun hayati hizmetleri sürdürmek için yetersiz kaldığını vurgulamıştır.
Catherine Russell (UNICEF Direktörü), son 21 ayda 17.000'den fazla çocuğun öldüğünü, her gün ortalama 28 çocuğun hayatını kaybettiğini belirtmiştir. Sadece son bir hafta içinde, yardım kuyruğunda beklerken vurulan 9 çocuk ve 4 kadının öldüğünü ifade etmiştir. Russell, Gazze’ye güvenli ve sürdürülebilir insani erişim sağlanması gerektiğini vurgulamıştır.
Üye Devlet Temsilcilerinin Açıklamaları
Türkiye Cumhuriyeti
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi oturumunda Türkiye adına konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’in barış ve istikrar istemediğini belirtmiştir. Fidan, Gazze’de 2 milyondan fazla kişinin kitlesel yerinden edilme, altyapı yıkımı ve gıda, su gibi temel ihtiyaçlara erişim eksikliği gibi koşullar altında yaşadığını ifade etmiştir.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, New York’ta, BM Güvenlik Konseyi’nin “Ortadoğu’da Durum, Filistin” konulu acil oturumunda, 17 Temmuz 2025 - (Anadolu Ajansı)
Bakan Fidan, yardım ulaştırmanın sistematik biçimde engellendiğini, yardım dağıtım noktalarında sivillerin hedef alındığını ve açlığın bir savaş silahı olarak kullanıldığını belirtmiştir. Yardımların ancak Birleşmiş Milletler koordinasyonunda ulaştırılması hâlinde tarafsızlık, ayrım gözetmeme, insanlık ve bağımsızlık ilkelerine uygunluk sağlanabileceğini vurgulamıştır. Mevcut alternatif modellerin insani yardımın temel niteliklerini zedelediğini bildirmiştir.
Fidan, İsrail’in Gazze dışındaki bölgelere yönelik saldırganlık stratejisine de dikkat çekmiş, özellikle Suriye, Lübnan ve İran’daki operasyonların bölgesel istikrarsızlık doğurduğunu ve etnik fay hatlarını derinleştirdiğini ifade etmiştir. Bu saldırganlığın engellenmemesi hâlinde geniş çaplı bir güvenlik riski oluşacağını belirtmiştir.
Türkiye’nin uzun süredir Filistin’in Birleşmiş Milletler’e tam üyeliğini desteklediğini hatırlatan Fidan, Filistin devletinin tanınması ve iki devletli çözüm sürecinin başlatılması gerektiğini dile getirmiştir. Türkiye’nin, bölgesel istikrar için bu sürecin ilerlemesine katkı sunma kararlılığında olduğu açıklanmıştır.
Hakan Fidan, Gazze’deki mevcut insani krizin yalnızca bölgesel değil, insanlık onurunu ilgilendiren kolektif bir sınav olduğunu belirtmiş, Güvenlik Konseyi’nin bu sınavda sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Derhâl ateşkes sağlanması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması ve siyasi çözüm için acil taahhüt verilmesi çağrısında bulunmuştur. Ayrıca, cezasızlık kültürünün sona erdirilmesinin önemine dikkat çekilmiştir.
İsrail
İsrail Daimi Temsilciliği siyasi koordinatörü Reut Shapir Ben-Naftaly, konuşmasında ülkesinin UNICEF dahil çeşitli BM kurumlarıyla üst düzeyde iş birliği içinde olduğunu ifade etmiştir. Gazze’ye 66 milyondan fazla öğün yemek, 7.500 ton un ve UNICEF tarafından gönderilen 100 ton bebek mamasının ulaştırıldığını açıklamıştır. Bu yardımların Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) aracılığıyla dağıtıldığını, Hamas'a değil sivillere yönelik olduğunu belirtmiştir.
Ben-Naftaly, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Washington ziyareti kapsamında Başkan Trump ve diğer ABD’li yetkililerle rehine anlaşmaları için görüşmeler yaptığını ve İsrail’in ABD, Mısır ve Katar ile koordinasyonu sürdüreceğini bildirmiştir. İsrail’in yardımın siyasallaşmaması gerektiği inancıyla, Gazze’deki sivillere yönelik desteğini sürdüreceğini iddia etmiştir.
Filistin
Filistin’in BM Daimi Temsilci Yardımcısı Majed Bamya, yaptığı konuşmada Gazze’de yaşam koşullarının ölümle eşdeğer hâle geldiğini ifade etmiştir. Her günün, özellikle çocuklar için ölüm riski taşıdığını vurgulamış; “Bir nesil için ölüm, artık hayattan daha tanıdık hâle gelmiştir” demiştir. Gazze’deki yaşam altyapısının tamamen çökmesi ve insanların yiyecek, su ve barınak arayışı sırasında hayatlarını riske atmak zorunda bırakılması ele alınmıştır.

Filistin'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilci Yardımcısı Majed Bamya, 17 Temmuz 2025 - (Anadolu Ajansı)
Bamya, bebeklerin yetersiz beslenmeden öldüğü bir ortamda, yardım dağıtımı konusunda uluslararası toplumun “kalori saydığını” söyleyerek, yardımın pazarlık konusu yapılmaması gerektiğini vurgulamıştır. İsrail’in, Filistinlileri eşit haklara sahip bireyler olarak tanımadığını belirten Bamya, bu yaklaşımın yerinden edilme politikalarıyla birleştiğini ifade etmiştir. Ayrıca yardım çalışanlarının ve BM personelinin saldırıya uğramasının sorgulanması gereken bir dünya düzeni yarattığını belirtmiştir.
Fransa
Fransa’nın BM Daimi Temsilcisi Jerome Bonnafont, Gazze’deki insani yardım ablukanın sona erdirilmesi gerektiğini savunmuştur. Bonnafont, Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) tarafından yürütülen dağıtım sisteminin tarafsızlık, yansızlık ve bağımsızlık gibi insani ilkelere aykırı olduğunu ve bu merkezlerde yüzlerce insanın hayatını kaybettiğini belirtmiştir.
Fransa temsilcisi, Avrupa Birliği ile İsrail arasında 10 Temmuz 2025 tarihinde imzalanan yardım anlaşmasının uygulanması gerektiğini, insani yardımların yalnızca BM ve ortakları aracılığıyla yapılması gerektiğini ifade etmiştir. BM’nin insani yardımı güvenli ve etkili biçimde ulaştırabilecek tek aktör olduğuna dikkat çekmiştir. Ayrıca BMGK’nin, derhal ateşkes çağrısını sürdürmesi ve esirlerin serbest bırakılması yönünde baskı yapması gerektiğini vurgulamıştır. İki devletli çözümün tek gerçekçi yol olduğunu belirten Bonnafont, bu kapsamda ay sonunda New York’ta düzenlenecek konferansa işaret etmiştir.
Birleşik Krallık
Birleşik Krallık Daimi Temsilcisi Barbara Woodward, insani durumun her geçen gün kötüleştiğini belirterek, tüm tarafların derhal bir ateşkes için müzakereye başlaması gerektiğini dile getirmiştir. Gazze’ye yakıt, su, ilaç ve gıda erişiminin sağlanamamasının sivillerin ölümüne neden olduğunu ifade etmiştir. BM'nin insani yardımda benzersiz bir kapasiteye sahip olduğunu vurgulamış ve İsrail’in bu yardımları engelsiz biçimde kabul etmesi çağrısında bulunmuştur.
Woodward, İsrail’in askeri operasyonlarının genişletilmesine karşı çıktıklarını ve sivil ölümlerinin artık kabul edilemez boyutlara ulaştığını belirtmiştir. Ayrıca Filistinlilerin zorla yer değiştirmesinin gündeme getirilmesini uluslararası hukuka aykırı bulduklarını açıklamış; iki devletli çözüm için Fransa ve Suudi Arabistan’ın eş başkanlığında planlanan konferansa destek verdiklerini belirtmiştir.
Çin Halk Cumhuriyeti
Çin’in BM Daimi Temsilcisi Fu Cong, ABD ve İsrail tarafından oluşturulan askerileştirilmiş yardım mekanizmasının hem yetersiz olduğunu hem de çok sayıda sivil kaybına yol açtığını belirtmiştir. Fu, BM ve ilgili insani yardım kurumlarının daha önce kurduğu sistemlerin deneyim ve kapasite bakımından üstün olduğunu ifade etmiş; yardımların yalnızca bu yapılar üzerinden ve insani ilkeler çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini söylemiştir. Fu, hem Gazze'nin hem Batı Şeria’nın Filistin halkının vatanı olduğunu ve siyasi pazarlık konusu yapılamayacağını vurgulamıştır.
Güney Kore
Güney Kore adına konuşan diplomatik temsilci Sangjin Kim, Gazze İnsani Yardım Vakfı dağıtım merkezlerinde yaşanan olaylara dair elde edilen tanıklıkların yalnızca Filistinlilerden değil, İsrail güvenlik personelinden ve IDF askerlerinden de geldiğini bildirmiştir. Bu olayların bağımsız ve şeffaf bir biçimde soruşturulması gerektiğini söylemiştir. Uluslararası basın mensuplarının Gazze’ye erişiminin engellenmemesi gerektiğini vurgulamıştırLive now.
Avrupa Birliği
Avrupa Birliği adına konuşan Stavros Lambrinidis, AB ile İsrail arasında yapılan yardım anlaşmasının ilk etkilerinin görüldüğünü; yakıt girişlerinin yeniden başladığını, Ürdün ve Mısır güzergâhlarının tekrar açıldığını ve Gazze'nin kuzeyinde yeni bir geçiş noktasının hizmete girdiğini belirtmiştir. Yardımın, insani ilkeler çerçevesinde ve Hamas’a yönlendirilmeden ulaştırılması gerektiğini ifade etmiştir. Evangelos Sekeris ise, bu gelişmelerin ancak BM'nin uzmanlığı ile sürdürülebilir olabileceğini söylemiş ve UNRWA’nın vazgeçilmez bir rolü olduğunu vurgulamıştır.
Danimarka
Danimarka Daimi Temsilcisi Christina Markus Lassen, yardım dağıtım merkezlerinde yaşanan sivil ölümlerinin sıklığı ve şiddetinin kabul edilemez olduğunu belirtmiştir. İnsani yardımın siyasi pazarlık konusu hâline getirilmemesi gerektiğini ifade etmiş; GHF sisteminin yarattığı tehlikeli örneklerden kaçınılması çağrısında bulunmuştur. Danimarka’nın BM öncülüğünde insani yardım dağıtım planına destek verdiğini ve UNRWA dahil olmak üzere ilgili kurumların işini güvenli biçimde yapabilmesinin sağlanması gerektiğini vurgulamıştır.
Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) Tartışmaları
Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF), İsrail tarafından koordine edilen bir insani yardım dağıtım mekanizmasıdır. İsrail temsilcisi Reut Shapir Ben-Naftaly, bu yapı aracılığıyla yüz milyonlarca öğün yemek ve binlerce ton unun ulaştırıldığını belirtmiştir. Bu yardımların Hamas’a değil, doğrudan sivil halka yönlendirildiği vurgulanmıştır.
Buna karşılık, Fransa'nın BM Daimi Temsilcisi Jerome Bonnafont, GHF sisteminin uluslararası hukuk ilkeleriyle uyumsuz olduğunu ve yardımların dağıtıldığı merkezlerde çok sayıda sivilin hayatını kaybettiğini ifade etmiştir. GHF'nin tarafsız, bağımsız ve yansız yardım dağıtımı kriterlerini karşılamadığını ve bu sistemin kabul edilemez olduğunu belirtmiştir.
Güney Kore Temsilcisi Sangjin Kim, GHF dağıtım noktalarında yaşanan sivil ölümlerine dair tanıklıkların sadece Filistinlilerden değil, yabancı güvenlik personeli ve İsrail askerlerinden de geldiğini belirtmiş; olayların tam ve şeffaf biçimde soruşturulması gerektiğini vurgulamıştır.
Çin temsilcisi Fu Cong ise, bu sistemin askeri bir yapı hâlini aldığına ve sivil kayıpları artırdığına dikkat çekmiş; yardım ulaştırma faaliyetlerinin yalnızca BM öncülüğünde ve uluslararası insani yardım kuruluşlarının koordinasyonunda yürütülmesi gerektiğini savunmuştur.
Birleşik Krallık temsilcisi Barbara Woodward, GHF’nin yetersiz kaldığını ve yardımların yeniden BM liderliğinde organize edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Danimarka Temsilcisi Christina Markus Lassen ise, bu mekanizmanın insani yardımın siyasi veya askeri bir araç hâline getirilmesine neden olduğunu ve bu durumun uluslararası insani yardım pratiği açısından tehlikeli bir örnek teşkil ettiğini söylemiştir.

Filistin'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilci Yardımcısı Majed Bamya, 17 Temmuz 2025 - (Anadolu Ajansı)
Ateşkes, Esirlerin Serbest Bırakılması ve İki Devletli Çözüm Çağrıları
Oturumun ortak çağrılarından biri, kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve rehinelerin serbest bırakılması yönünde olmuştur. İsrail, ABD, Mısır ve Katar’ın bu yöndeki arabuluculuk faaliyetlerine devam ettiği belirtilmiştir. Rehinelerin koşulsuz olarak serbest bırakılması gerektiği ifade edilmiştir.
Filistin Temsilcisi Majed Bamya, Gazze’deki durumun her gün ölümle yaşam arasında bir seçim hâline geldiğini, yardımların pazarlık aracı olmaktan çıkarılması gerektiğini ve yardım ulaştırmanın hayat kurtarmak anlamına geldiğini dile getirmiştir. Ayrıca, çocuk ölümlerinin arttığı ve altyapının tamamen çöktüğü bir ortamda acil ateşkesin ertelenemeyeceğini belirtmiştir. Filistin tarafı, Mısır, Katar ve ABD’nin arabuluculuk girişimlerini desteklediklerini bildirmiştir.
Fransa Temsilcisi Jerome Bonnafont, Avrupa Birliği ile İsrail arasında imzalanan yardım anlaşmasının uygulanmasını ve Gazze'ye yardımın BM aracılığıyla ulaştırılmasını talep etmiştir. Ayrıca, ay sonunda New York'ta düzenlenecek olan iki devletli çözüm konferansının önemine işaret etmiştir. Bu konferansta iki devletli çözüm için somut adımların belirlenmesinin hedeflendiğini ifade etmiştir.
Birleşik Krallık da iki devletli çözümün diplomatik açıdan öncelik olması gerektiğini belirterek, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında düzenlenecek konferansa desteklerini açıklamıştır. Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Filistin Devleti’nin BM üyeliğinin desteklenmesi gerektiğini belirtmiştir.


