Eşref Armağan, 1953 yılında İstanbul’da doğmuş olan, doğuştan görme engelli bir ressamdır. Armağan, hayatına sanatı odaklayarak, görme engelini aşmayı başaran ve eserleriyle dünya çapında tanınan önemli bir sanatçıdır. Kendine özgü bir yaratım süreciyle, görme yetisini kaybetmiş olmasına rağmen, resim yapma yeteneğini geliştirip büyük başarılara imza atmıştır. Eserlerinde sadece gözlemlerini değil, hayal gücünü de kullanarak insanları farklı bir dünyaya davet eder. Onun sanatı, engellere rağmen yaratıcı bir gücün nasıl ortaya çıkabileceğini göstermektedir.
Erken Yaşamı ve Eğitim Hayatı
Eşref Armağan, sanata olan ilgisini çok erken yaşlarda keşfetmiştir. Eşref Armağan, görme engelli olduğunu 4-5 yaşlarına geldiğinde fark etmeye başlamıştır. Küçük yaşlarda, hiç görmediği dünyaya olan merakı artmış ve eline geçen her objeyi, görebilen kişilere sorarak anlamaya çalışmıştır. Bazı nesneleri ise kabartma resimler aracılığıyla öğrenmiş, bu modelleri elleriyle hissederek, başka bir kağıda aynı şekilde aktarmaya gayret etmiştir. Bu süreçte en büyük desteği ise babasından almıştır. On iki yaşında, bir kelebek çizmek istediğinde babası, bir kitaptan kestikleri kelebeği ona vermiştir. Armağan, renkleri de sırasıyla ezberleyerek resim yapmaya başlamıştır.
18 yaşına geldiğinde ise parmaklarını kullanarak kâğıt üzerinde resim yapmanın yanı sıra, kartona yağlı boya ile eserler yaratmaya başlamıştır. Zamanla, yağlı boyayı akrilik boyalarla değiştirmiş ve tuvali resimlerinde kullanmaya başlamıştır. Ellerini, gözleri gibi kullanarak, sanatını geliştirmiştir. Sanatla ilgili bir eğitim almamış, babasının anlatımıyla dünyayı tanımlamıştır. Armağan, görsel dünyayı anlamak için dokunsal algılarını kullanmaya başlamış ve zihinsel görselleştirme yöntemiyle kendine özgü bir resim dili oluşturmuştur.

Eşref Armağan'ın eseri (Fotoğraf: gzt)
Sanat Kariyeri ve Çalışmaları
Eşref Armağan, yıllar içinde sayısız sergiye katılmış, yeteneği uluslararası belgesellere konu olan önemli bir sanatçı haline gelmiştir. Resimlerinde figüratif anlatım tarzını benimsemiş, canlı renkler ve derinlikli kompozisyonlar kullanmıştır. Boya tüplerini belirli bir sıraya göre dizerek resimlerini yapmaktadır. Renkleri genellikle koyu tonlarda alıp, beyaz ile açarak kullanır. Işık ve gölgeyi ise çevresindekilerin önerileri doğrultusunda, açık ve koyu tonlarla oluşturarak eserlerine yansıtmaktadır. Karanlığın siyah, ışığın ise beyaz olduğuna inanan ve bu bilgiyi uygulayan Armağan, resim yaparken hem ellerini hem de gerektiğinde fırçaları kullanmaktadır. Onun resimleri birer içsel yolculuk anlamı taşımaktadır. Resim yapmak için sadece gözlere değil, elin ve zihnin gücüne dayanan bir yaratım biçimi benimsemiştir.

Eşref Armağan'ın eseri (Fotoğraf: gzt)
Eşref Armağan, Harvard Üniversitesi tarafından çizim yapma yönteminin incelenmesi amacıyla davet edilmiştir. Bu süreçte, Manyetik Rezonans (MR) cihazına alınarak görme alanı ve beyin fonksiyonları incelenmiştir. Kendisine 20’den fazla farklı nesne verilmiş ve her birini 18 saniye dokunarak inceledikten sonra çizmesi istenmiştir. Çizimlerini tamamladığında, üniversitenin nöroloji bilim dalında görevli profesörler, bir nesneye dokunduğunda beynindeki görsel algılama bölgesinin aktif hale geldiğini gözlemlemiştir. Bu araştırma sonucunda, parmak uçlarının adeta bir görme fonksiyonu gibi çalıştığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Eşref Armağan, Milli muharip uçağı KAAN'ı çiziyor (Video: Turkishaerospace)
Katkıları ve Başarıları
Eşref Armağan’ın sanatı yalnızca kendi alanındaki başarılarıyla değil, aynı zamanda toplumsal katkılarıyla da dikkat çekmektedir. Görme engelli bireylerin sanat dünyasında varlık gösterme imkanlarını artırmaya yönelik çalışmalar yapmış, bu kişilerin yaratıcı potansiyellerini ortaya koymalarını sağlamıştır. Engellilik durumunun, yaratıcılığı sınırlamadığını, aksine bazen onu özgürleştirdiğini savunmuştur. Sanatçı, engelli bireylerin sanata ve topluma katılımını teşvik eden birçok projeye imza atmış, kendi tecrübeleriyle başkalarına ilham vermiştir.



