Future of Jobs Report 2025, Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum) tarafından Ocak 2025’te yayımlanmış olan ve küresel iş gücü piyasalarının beş yıllık geleceğine ışık tutmayı amaçlayan analitik bir çalışmadır. Rapor, 2016’dan bu yana iki yılda bir yayımlanan Geleceğin İşleri serisinin beşinci sayısını teşkil etmektedir.
İçerik ve Yayın Bilgileri
Bu çalışmada, 55 ekonomiyi kapsayan ve 22 sektörel küme üzerinden 14 milyonu aşkın çalışana istihdam sağlayan 1.000’den fazla işverenin öngörüleri esas alınmıştır. Elde edilen bulgular, hem nitel hem de nicel verilerle desteklenmiş; istatistiksel analizlerin yanı sıra ADP, Coursera, Indeed ve LinkedIn gibi veri ortaklarından alınan sektörel içgörülerle zenginleştirilmeye çalışılmıştır.
Raporun temel amacı; teknolojik gelişmeler, yeşil dönüşüm, demografik değişiklikler, jeoekonomik parçalanma ve ekonomik belirsizliklerin iş gücü üzerindeki etkilerini analiz ederek, gelecekte öne çıkması muhtemel meslekler, beceri gereksinimleri ve işveren stratejileri hakkında öngörüler sunmaktır. Aynı zamanda işverenlerin yeniden beceri kazandırma (reskilling) ve yetkinlik yükseltme (upskilling) gibi iş gücü stratejilerine yönelik planlarını incelemekte, beceri açıklarının iş dünyası üzerindeki etkilerini değerlendirmektedir.
Yayın Künyesi
- Yayımlayan Kurum: World Economic Forum
- Yayın Tarihi: Ocak 2025
- ISBN: 978-2-940631-90-2
- Yayın Yeri: Cologny/Geneva, İsviçre
- Toplam Katılımcı Sayısı: 1.000+ işveren
- Kapsanan Çalışan Sayısı: 14 milyon+
- Kapsanan Ekonomi Sayısı: 55
- Kapsanan Sektör Sayısı: 22 endüstri kümesi
Bu bilgiler ışığında Future of Jobs Report 2025, yalnızca iş dünyasına değil; politika yapıcılara, eğitim kurumlarına ve sivil toplum örgütlerine de hitap eden çok yönlü bir başvuru kaynağı olma özelliği taşımaktadır.
Raporun Amacı ve Kapsamı
Future of Jobs Report 2025, Dünya Ekonomik Forumu tarafından, küresel iş gücü piyasasında 2025-2030 yılları arasında gerçekleşmesi öngörülen dönüşümleri öngörmek, analiz etmek ve bu dönüşümlere yön veren temel dinamikleri belirlemek amacıyla hazırlanmıştır. Raporun temel hedefi, iş gücünü etkileyen beş temel makro eğilim çerçevesinde geleceğin mesleklerini, becerilerini ve işveren stratejilerini kapsamlı bir biçimde değerlendirmektir.
Amaç
Raporda temel olarak şu sorulara yanıt aranır:
- 2025 ile 2030 yılları arasında iş gücü piyasasını hangi yapısal eğilimler şekillendirecektir?
- Bu eğilimlerin meslekler, sektörler ve bölgeler üzerindeki etkileri nasıl seyredecektir?
- Gelecekte talep görecek beceriler hangileridir?
- İşverenler bu dönüşüme nasıl hazırlanmakta ve ne tür stratejiler geliştirmektedir?
- Yeniden beceri kazandırma ve yetkinlik yükseltme programlarının rolü nedir?
Bu amaçla rapor, hem küresel hem de bölgesel düzeyde veri üretmekte, sektörler arası karşılaştırmalı analizlerle iş gücü dönüşümüne ilişkin stratejik bir bakış sunmaktadır. Nihai hedef, paydaşlara (işverenler, politika yapıcılar, eğitim kurumları ve çalışanlar) karmaşık bir dönüşüm sürecinde yön bulmalarına yardımcı olacak kanıta dayalı bir çerçeve sunmaktır.
Kapsam
Raporun kapsamı hem içeriksel hem de coğrafi açıdan geniştir. İçerik bakımından beş ana tema etrafında yapılandırılmıştır:
- Teknolojik Değişim: Yapay zekâ, bilgi işleme teknolojileri, otomasyon, robotik sistemler ve enerji teknolojilerinin iş dünyası üzerindeki etkileri.
- Yeşil Dönüşüm: Karbon salımını azaltma ve iklim değişikliğine uyum stratejilerinin meslek grupları ve beceri ihtiyaçlarına etkisi.
- Jeoekonomik Parçalanma: Küresel tedarik zincirlerinin yeniden yapılanması, sanayi politikaları ve ticaret kısıtlamalarının iş gücü üzerindeki yansımaları.
- Ekonomik Belirsizlik: Enflasyon, yaşam maliyetlerindeki artış ve düşük büyüme ortamlarının istihdam üzerindeki etkileri.
- Demografik Değişimler: Yaşlanan nüfus ve büyüyen iş gücü havuzlarının ülkelere ve sektörlere göre oluşturduğu fırsatlar ve zorluklar.
Coğrafi kapsam bakımından rapor, 55 ülkeyi ve bu ülkelerde faaliyet gösteren 22 endüstri kümesini kapsar. Katılımcı firmalar, toplamda 14 milyondan fazla çalışanı temsil etmektedir. Bu bağlamda rapor, yalnızca küresel eğilimleri değil, bölgesel ve sektör bazlı farklılaşmaları da dikkate almaktadır.
Stratejik Önemi
Bu rapor, yalnızca bir durumu tespit etme çabası değil, aynı zamanda geleceğe dair yönlendirici öneriler sunan bir eylem çağrısıdır. İş gücü politikalarının şekillenmesinde, eğitim sistemlerinin yeniden yapılandırılmasında ve kapsayıcı büyüme hedeflerinin gerçekleştirilmesinde önemli bir başvuru kaynağı olmayı hedeflemektedir. Raporun bu yönüyle, yalnızca özel sektör için değil; kamu yönetimi, akademi ve sivil toplum için de stratejik bir araç olduğu söylenebilir.
Metodoloji ve Katılımcı Profili
Metodolojik Çerçeve
Future of Jobs Report 2025, Dünya Ekonomik Forumu tarafından geliştirilen ve nicel-analitik yöntemleri esas alan özgün bir araştırma tasarımıyla hazırlanmıştır. Çalışma, 2024 yılının ikinci yarısında yürütülen kapsamlı bir anket uygulamasına dayanmaktadır. Temel veri kaynağı, “Future of Jobs Survey 2024” adını taşıyan bu anketin sonuçlarıdır.
Anket, katılımcılardan meslek bazlı istihdam artışı ya da daralmasına ilişkin öngörüleri, beceri ihtiyacı değişimleri, yeniden beceri kazandırma stratejileri, işe alım yaklaşımları ve teknolojik dönüşüme dair görüşlerini sistematik biçimde toplamaktadır. Bu yönüyle çalışma, hem betimleyici (descriptive) hem de öngörüsel (predictive) analizleri bir araya getirir. Ayrıca, elde edilen bulgular uluslararası ölçekte geçerli metodolojik kriterlerle yorumlanmaktadır.
Verilerin güvenilirliği ve temsil gücünü artırmak amacıyla aşağıdaki kriterlere dikkat edilmiştir:
- Tüm sektörlerin dengeli biçimde temsil edilmesi,
- Coğrafi dağılımın küresel iş gücü yapısını yansıtması,
- Firmaların büyüklüğüne göre farklılaşan istihdam yapılarının dikkate alınması.
Katılımcı Profili
Araştırmaya toplamda 1.000’in üzerinde işveren katılmış olup, bu firmalar 22 sektörel kümede faaliyet göstermektedir. Katılımcı kuruluşlar, birlikte değerlendirildiğinde 14 milyondan fazla çalışanı temsil etmektedir. Veriler, hem kamu hem özel sektör kuruluşlarından sağlanmıştır.
Katılımcılar, beş kıta, 55 ülke ve çeşitli gelir düzeylerindeki ekonomileri kapsamaktadır. Raporda yer alan analizler yalnızca küresel ortalamalar üzerinden değil; aynı zamanda bölgesel ve sektörel alt kümeler düzeyinde de sunulmuştur. Aşağıda, katılımcı profilinin bazı temel istatistikleri tablo olarak gösterilmiştir:

Yapay zeka yardımıyla tablolaştırılmıştır.
Ek Veri Katmanları
Anket verileri, bazı küresel platformların sahip olduğu büyük hacimli iş gücü verileriyle tamamlanmıştır. Bu kapsamda Coursera üzerinden eğitim eğilimleri, Indeed ve LinkedIn üzerinden istihdam trendleri, ADP üzerinden ücret ve iş gücü verileri sağlanmıştır. Bu veriler, raporun hem sektörel derinliğini hem de beceri bazlı analiz kapasitesini güçlendirmiştir.
Yöntemsel Sınırlar
Raporun kapsamı, yalnızca istatistiksel eşiği karşılayan sektörler ve bölgelerle sınırlıdır. Yani bazı düşük temsile sahip ülkeler veya küçük sektörler, genel analiz dışında tutulmuştur. Ayrıca rapor yalnızca formel istihdamı dikkate almakta; kayıt dışı iş gücü kapsam dışı bırakılmıştır. Bu durum, gelişmekte olan ekonomilerdeki bazı istihdam yapılarının yansıtılamamasına neden olmuştur.
Küresel İş Gücü Manzarası (2025)
Genel Görünüm
2025 yılı itibarıyla küresel iş gücü piyasaları, pandemi sonrası dönemin etkilerinden sıyrılarak yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Ancak bu süreç, yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda teknolojik, demografik, çevresel ve jeopolitik faktörlerin iç içe geçtiği karmaşık bir dönüşümle şekillenmektedir.
Future of Jobs Report 2025, bu yeniden yapılanmanın başlıca beş belirleyeni olduğunu ortaya koymaktadır:
- Teknolojik atılımlar (özellikle yapay zekâ ve bilgi işleme teknolojileri),
- Yeşil dönüşüm (karbonsuzlaştırma ve iklim adaptasyonu),
- Jeoekonomik parçalanma (tedarik zinciri değişimi, korumacılık politikaları),
- Ekonomik belirsizlik (yüksek yaşam maliyeti, durağan büyüme),
- Demografik kaymalar (yaşlanan nüfus ve büyüyen iş gücü havuzları).
İşsizlik ve Katılım Oranları
Küresel düzeyde işsizlik oranı, 2025 yılı itibarıyla %4,9 seviyesine gerilemiş olup bu oran, 1991’den bu yana görülen en düşük düzeydir. Ancak bu genel iyileşme, bölgesel ve toplumsal düzeyde eşit dağılmamaktadır:
- Düşük gelirli ülkelerde işsizlik oranı artarak %5,3’e ulaşmıştır.
- Kadın işsizliği, erkeklere kıyasla daha yavaş düşmekte olup kadınlar için %5,2, erkekler için %4,8 düzeyindedir.
- Genç işsizliği küresel düzeyde %13 oranında seyretmekte, özellikle düşük ve orta gelirli ekonomilerde %25’in üzerine çıkmaktadır.
Buna ek olarak, gençler arasında ne istihdamda ne de eğitimde olan bireylerin (NEET) oranı, düşük gelirli ülkelerde %27,6 düzeyine ulaşmışken bu oran yüksek gelirli ülkelerde yalnızca %10,1'dir. Bu farklılıklar, beceri gelişimi ve üretken işgücüne geçiş konularında ciddi yapısal sorunlara işaret etmektedir.
İş Açığı ve Toplumsal Cinsiyet Farkı
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) geliştirdiği “iş açığı” göstergesi, yalnızca işsizliği değil aynı zamanda eksik istihdamı da içeren daha kapsamlı bir ölçüttür. 2024 itibarıyla küresel düzeyde 402 milyon ek işe ihtiyaç duyulmaktadır. İş açığı özellikle düşük gelirli ülkelerde pandemi öncesine kıyasla artmıştır. Kadınlar açısından bu açık daha belirgindir:
Düşük gelirli ekonomilerde kadınların iş açığı, erkeklerden 7,5 puan daha yüksektir. Aşağıda bu durumu görselleştiren bir grafik sunulmuştur:

Yapay zeka yardımıyla tablolaştırılmıştır.
İş Gücü Dönüşümünü Belirleyen Makro Eğilimler
Future of Jobs Report 2025, 2025-2030 döneminde iş gücünde köklü değişimlere yol açacak beş temel makro eğilimi tanımlamaktadır. Bu eğilimler birbirinden bağımsız değil; aksine, çoğu zaman birbirini tetikleyen, çakışan veya dengeleyen yapılar içinde hareket etmektedir. Raporda, işverenlerin dönüşüm beklentilerine göre bu eğilimler aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:
Dijitalleşme ve Teknolojik Gelişmeler
Raporun en belirgin bulgularından biri, dijital erişimin genişlemesi ve yapay zekâ (özellikle üretken yapay zekâ) başta olmak üzere bilgi işlem teknolojilerinin iş dünyasında dönüştürücü etkisinin giderek arttığıdır. İşverenlerin %60’ı, dijital erişimin genişlemesinin iş modellerini doğrudan dönüştüreceğini belirtmektedir. En fazla dönüştürücü etkiye sahip teknolojik alanlar şunlardır:
- Yapay zekâ ve bilgi işleme (%86),
- Robotik ve otonom sistemler (%58),
- Enerji üretimi, depolama ve dağıtım teknolojileri (%41).
Bu teknolojiler hem iş yaratmakta hem de mevcut işleri dönüştürmekte ya da ortadan kaldırmaktadır.
Ekonomik Belirsizlik ve Yaşam Maliyetleri
İşverenlerin %50’si, artan yaşam maliyetlerinin şirketlerini 2030’a kadar dönüştüreceğini öngörmektedir. Bu durum, yalnızca tüketici davranışları üzerinde değil, aynı zamanda iş gücü planlaması, ücretlendirme politikaları ve çalışan motivasyonu üzerinde de doğrudan etkili olmaktadır. Özellikle enflasyonun düşme eğiliminde olmasına rağmen, reel gelirlerin baskılanması, işletmeler açısından yeni stratejilere ihtiyaç doğurmaktadır.
Yeşil Dönüşüm
İklim değişikliğiyle mücadele (emisyonları azaltma) ve iklim değişikliğine uyum süreçleri, işverenler nezdinde sırasıyla %47 ve %41 oranında dönüştürücü etkiye sahip olarak görülmüştür. Bu kapsamda ön plana çıkan meslekler arasında şunlar yer almaktadır:
- Yenilenebilir enerji mühendisleri,
- Elektrikli araç uzmanları,
- Çevre mühendisleri.
Bu eğilim, yalnızca meslekleri değil; aynı zamanda beceri setlerini de etkilemekte, çevresel sorumluluk gibi daha önce yaygın olmayan becerilerin hızla önem kazanmasına neden olmaktadır.
Demografik Değişimler
İki yönlü demografik eğilim, iş gücünü farklı şekillerde etkilemektedir:
- Yüksek gelirli ekonomilerde yaşlanan nüfus ve azalan iş gücü, özellikle sağlık ve bakım hizmetlerine olan talebi artırmaktadır.
- Düşük ve orta gelirli ekonomilerde büyüyen genç nüfus, eğitim, öğretim ve istihdam politikalarının merkezine oturmaktadır.
İşverenlerin %40’ı yaşlanma ve iş gücündeki azalma eğiliminin, %25’i ise büyüyen genç iş gücünün iş modellerini dönüştüreceğini ifade etmiştir.
Jeoekonomik Parçalanma
Küresel tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmalar, ticaret kısıtlamaları ve artan korumacılık eğilimleri, firmaların faaliyet alanlarını gözden geçirmesine neden olmaktadır. Katılımcı firmaların:
- %34’ü jeopolitik gerilimleri,
- %23’ü küresel ticaret ve yatırım kısıtlamalarını,
- %21’i ise sübvansiyon ve sanayi politikalarını iş modeli dönüşümünde belirleyici faktör olarak değerlendirmiştir.
Bu eğilimler; güvenlik, siber güvenlik, tedarik zinciri yönetimi ve stratejik risk yönetimi gibi alanlarda iş gücü talebini artırmaktadır.
İşverenlere Göre Dönüştürücü Etki Yaratacak Makro Eğilimler
Aşağıdaki grafikte, işverenlerin oranlarına göre hangi makro eğilimlerin iş gücü dönüşümünü daha fazla etkilediği gösterilmektedir:

Yapay zeka yardımıyla tablolaştırılmıştır.
Yukarıdaki grafik, Future of Jobs Report 2025 verilerine göre, işverenlerin 2025-2030 döneminde iş gücü dönüşümünde en etkili olacağını düşündükleri makro eğilimleri sıralamaktadır. Görüldüğü üzere dijitalleşme (%60) ve yaşam maliyetlerinin artışı (%50), ilk iki sırada yer almakta; bunu yeşil dönüşümle bağlantılı eğilimler ve jeopolitik faktörler izlemektedir.
İş Olanakları Görünümü (2025–2030)
Genel Değerlendirme
Future of Jobs Report 2025, önümüzdeki beş yıllık dönemde (2025–2030) küresel ölçekte iş gücü piyasasında hem büyüme hem de daralma yönünde eş zamanlı dinamiklerin etkili olacağını öngörmektedir. Rapora göre incelenen 673 mesleğin yaklaşık %23’ü daralırken %69’u istikrarını koruyacak ya da büyüyecektir. Bu durum, toplamda net %2,3’lük bir istihdam artışı anlamına gelmektedir.
Öngörülen bu artış, yaklaşık 69 milyon yeni iş alanı yaratılmasına karşılık 83 milyon işin ortadan kalkacağı bir tabloyu ifade eder. Bu da iş gücü piyasasında hem fırsatlar hem de tehditlerin bir arada var olacağını, dönüşümün kazanım ve kayıplarla ilerleyeceğini göstermektedir.
En Hızlı Büyümesi Beklenen Meslekler
Rapor, 2025–2030 arasında en fazla büyümesi beklenen mesleklerin iki ana eğilimle belirlendiğini ortaya koymaktadır: Teknolojik dönüşüm ve sürdürülebilirlik odaklı yeniden yapılanma. Bu doğrultuda öne çıkan meslek grupları şunlardır:

Yapay zeka yardımıyla tablolaştırılmıştır.
Bu meslekler, özellikle çevre politikalarının etkisiyle yeniden şekillenen üretim modelleri ve dijitalleşmenin ivme kazandığı hizmet alanlarında yoğunlaşmaktadır.
En Hızlı Daralan Meslekler
Daralması öngörülen mesleklerin büyük bölümü otomasyon, dijitalleşme ve maliyet optimizasyonu gibi nedenlerle gündemdedir. En çok etkilenecek alanların başında idari destek hizmetleri ve geleneksel bilgi işleme meslekleri gelmektedir:

Yapay zeka yardımıyla tablolaştırılmıştır.
Bu mesleklerin daralması, düşük beceri gerektiren işlerin otomasyon yoluyla ikame edileceği bir gelecek kurgusunu desteklemektedir.
Net Etki ve Stratejik Sonuçlar
İşverenlerin verdikleri yanıtlar doğrultusunda yapılan çıkarımlar, büyüyen mesleklerin yüksek beceri gereksinimi ve daralan mesleklerin çoğunun düşük beceri düzeyinde olması bakımından dikkat çekicidir. Bu durum, iş gücü piyasasında yapısal bir dönüşüme işaret etmektedir. Özellikle eğitim kurumları ve politika yapıcılar açısından:
- Teknik ve dijital becerilere öncelik verilmesi,
- Sürdürülebilirlik ve çevre odaklı beceri gelişiminin teşvik edilmesi,
- Düşük beceri düzeyindeki meslek grupları için yeniden beceri kazandırma (reskilling) süreçlerinin hızlandırılması gerektiği sonucu çıkarılmaktadır.
Bu bağlamda, istihdamın yalnızca sayısal olarak değil, aynı zamanda niteliksel olarak da yeniden tanımlandığı bir döneme girildiği ifade edilebilir.
Yetenek ve Beceri Eğilimleri
Future of Jobs Report 2025, iş gücü piyasasında geleceğe yönelik değişimin yalnızca mesleklerle sınırlı kalmadığını; aynı zamanda bu mesleklerde gerekli olan yetkinlik profillerinin de hızlı ve sürekli bir dönüşüm içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Rapor, işverenlerin beklentileri doğrultusunda en çok talep gören, önemini yitirmeye başlayan ve en fazla değişkenlik gösteren beceri gruplarını kapsamlı biçimde analiz etmiştir.
Beceri Talebinde Öne Çıkan Eğilimler
2025–2030 dönemine ilişkin projeksiyonlar, işverenlerin en çok önem verdiği becerilerin bilişsel esneklik, analitik düşünme, yaratıcılık, direnç ve motivasyon gibi insan merkezli yetkinlikler olduğunu göstermektedir.
Bu durum, yalnızca teknik bilgiye değil; aynı zamanda duygusal dayanıklılık, öğrenme çevikliği ve iletişim becerilerine de yatırım yapılması gerektiğine işaret eder. Aşağıdaki tablo, en çok talep gören beceriler sıralamasını sunmaktadır:

Yapay zeka yardımıyla tablolaştırılmıştır.
Bu beceriler, yalnızca bireysel istihdam şansını artırmakla kalmamakta; aynı zamanda organizasyonların dönüşüm kabiliyetini de belirleyen temel faktörler arasında yer almaktadır.
Önemi Azalan Beceriler
Öte yandan, bazı beceriler teknolojik ilerlemeler ve otomasyonun yaygınlaşmasıyla birlikte değer kaybetmektedir. Özellikle tekrar eden rutin görevlerde uzmanlaşmış becerilerin, yapay zekâ sistemleri tarafından ikame edilmesi söz konusudur. Rapor, şu alanlarda beceri talebinin azaldığını vurgular:
- El ile yapılan fiziksel işler,
- Veri kopyalama ve giriş işlemleri,
- Rutin muhasebe ve kayıt tutma,
- Temel düzeyde müşteri hizmetleri protokolleri.
Bu eğilim, bireylerin yalnızca teknik değil, üst düzey bilişsel ve sosyal beceriler kazanmasının zorunlu hâle geldiğini göstermektedir.
Beceri İstikrarsızlığı ve Uyum Baskısı
“Skill instability” (beceri istikrarsızlığı) olarak adlandırılan olgu, iş gücü dönüşümünün önemli bir göstergesi olarak değerlendirilir. Rapor, işverenlerin %44’ünün iş gücünün mevcut becerilerinin üç yıl içinde güncelliğini yitireceğini düşündüğünü ortaya koyar. Bu veri, eğitim politikalarının yaşam boyu öğrenmeyi teşvik edecek biçimde yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılar.
Yapay zeka yardımıyla tablolaştırılmıştır.
Bu bölümde ortaya konan veriler, istihdam politikalarının gelecekte salt işe alım süreçleri yerine beceri gelişimini merkeze alan yapılar üzerinden şekillenmesi gerektiğine işaret etmektedir.
İşgücü Stratejileri ve Kurumsal Yaklaşımlar
Future of Jobs Report 2025, işverenlerin iş gücüne yönelik stratejik yaklaşımını yalnızca personel alımı ve işten çıkarma gibi kısa vadeli kararlarla değil; aynı zamanda beceri geliştirme, çeşitlilik, kapsayıcılık ve çalışan refahı gibi uzun vadeli yapısal politikalarla bütüncül biçimde değerlendirmektedir.
Rapor, 2025–2030 dönemi için insan sermayesine dayalı dönüşümün temel taşı olarak görülen üç ana stratejik alana odaklanmaktadır: yeniden beceri kazandırma (reskilling), kapsayıcılık politikaları ve refah odaklı uygulamalar.

Yapay zeka yardımıyla tablolaştırılmıştır.
Yeniden Beceri Kazandırma ve Yetkinlik Geliştirme
İşverenlerin %75’i, iş gücünün dönüşen beceri ihtiyaçlarına cevap verebilmek amacıyla 2025–2030 döneminde yeniden beceri kazandırma (reskilling) ve yetkinlik artırımı (upskilling) programlarına yatırım yapmayı planlamaktadır.
Bu stratejiler, yalnızca bireysel gelişimi değil; aynı zamanda kurumsal adaptasyon kapasitesini de güçlendiren temel araçlar olarak görülmektedir. Raporda vurgulanan yeniden beceri kazandırma stratejileri şunlardır:
- İç kaynaklardan eğitim (iç eğitmenler ve iç mentorluk programları),
- Dış ortaklıklarla eğitim (üniversiteler, çevrim içi platformlar),
- Sertifikalı programlara yönlendirme (özellikle teknoloji ve yeşil dönüşüm alanlarında).
İşverenler, bu stratejilerin sadece teknik beceri kazandırma değil; aynı zamanda iş gücü motivasyonunu artırma, çalışan bağlılığını güçlendirme ve kültürel dönüşüme katkı sağlama açısından da işlevsel olduğunu ifade etmektedir.
Çeşitlilik, Eşitlik ve Dahil Etme Politikaları (DEI)
Raporda yer alan bir diğer önemli stratejik alan, kurumsal düzeyde kapsayıcılığı artırmaya yönelik politikaların yaygınlaşmasıdır. İşverenlerin %79’u, çeşitlilik ve eşitlik odaklı stratejileri ya hâlihazırda uyguladıklarını ya da uygulamayı planladıklarını belirtmektedir. Bu stratejilerin temel odak noktaları şunlardır:
- Toplumsal cinsiyet eşitliği,
- Engelli bireylerin iş gücüne entegrasyonu,
- Etnik, kültürel ve sosyoekonomik çeşitliliğin gözetilmesi,
- Yaş ayrımcılığına karşı dengeleyici politikalar.
Çeşitlilik ve kapsayıcılık uygulamaları, yalnızca etik gerekçelerle değil; aynı zamanda organizasyonel inovasyonu artıran ve karar alma süreçlerini zenginleştiren yapılar olarak görülmektedir.
Refah, Esenlik ve Yetenek Çekme Stratejileri
Pandemi sonrası dönemde yükselen bir diğer stratejik odak ise çalışan refahı ve psikososyal esenlik alanlarıdır. İşverenler, yetenek çekme ve elde tutma stratejilerinde artık yalnızca ücret politikalarının değil; aynı zamanda esnek çalışma modellerinin, iş-yaşam dengesi uygulamalarının ve duygusal dayanıklılığı destekleyen programların önem kazandığını ifade etmektedir. Rapor, çalışan bağlılığını ve üretkenliği doğrudan etkileyen faktörler arasında şu alanlara dikkat çeker:
- Esnek ve uzaktan çalışma seçenekleri,
- Ruh sağlığı destek sistemleri (psikolojik danışmanlık, stres yönetimi vb.),
- İşyeri ergonomisi ve güvenliği,
- Aile dostu uygulamalar (ebeveyn izni, bakım desteği vb.).
Bu stratejiler, yalnızca günümüz çalışanlarının beklentilerine değil; aynı zamanda geleceğin iş gücü tasarımına yön veren sürdürülebilir kurumsal modellerin yapı taşlarını oluşturmaktadır.
İnsan-Makine İş Birliği ve Otomasyon Eğilimleri
Future of Jobs Report 2025, insan ve makine iş birliğinin geleceğin iş gücü yapısını belirleyen en önemli dönüşüm eksenlerinden biri hâline geldiğini ortaya koymaktadır. Raporda, otomasyonun tek başına bir tehdit ya da iş kaybı aracı olarak değil; insan becerilerini tamamlayıcı ve verimliliği artırıcı bir unsur olarak ele alınması gerektiği vurgulanmaktadır.
Otomasyonun Gelişim Hızı ve Etki Alanları
Rapora göre işverenlerin %75’i, önümüzdeki beş yıl içinde kendi sektörlerinde otomasyonun önemli ölçüde yaygınlaşacağını öngörmektedir. Ancak bu oran, 2020 raporuna kıyasla daha düşük bir otomasyon ivmesine işaret etmektedir.
2020’de otomasyonun 2025’e kadar iş görevlerinin %47’sini üstleneceği tahmin edilirken, 2025 raporunda bu oranın 2030 yılına kadar %42 düzeyine ulaşması beklenmektedir. Bu düşüş, işverenlerin teknoloji yatırımlarını daha seçici, ihtiyaca dayalı ve insanla entegre biçimde yapılandırmaya başladıklarını göstermektedir. Otomasyona en çok açılan görev türleri şunlardır:
- Veri işleme ve analiz,
- Bilgi arşivleme,
- Görev planlama ve yönetim destek işlevleri,
- Müşteri hizmetleri otomasyonu,
- Envanter takibi ve lojistik.
İnsan-Makine Görev Paylaşımı
Rapor, iş gücü içinde makine ve insanın görev paylaşımında bulunduğu “hibrid modellerin” yaygınlaştığını ortaya koymaktadır. 2023 itibarıyla insan kaynaklı görevlerin toplam görev yükü içindeki oranı %67 iken, makineler %33’lük bir yükü üstlenmektedir. Bu oranların 2030 itibarıyla sırasıyla %58 ve %42 olacağı tahmin edilmektedir. Bu durum, özellikle rutin görevlerin otomasyonla devredileceği; buna karşılık analitik, yaratıcı ve kişilerarası görevlerde insanın daha da merkezi hâle geleceği bir geleceği işaret eder.

Yapay zeka yardımıyla tablolaştırılmıştır.
Yukarıdaki grafik, Future of Jobs Report 2025 verilerine dayanarak 2023 ve 2030 yılları için öngörülen insan ve makine görev paylaşımı oranlarını görselleştirmektedir. Bu dönüşüm, otomasyonun artışı kadar insan becerilerinin yeniden konumlanması anlamına da gelmektedir.
Yeni Teknolojilere Uyumda Kurumsal Zorluklar
Otomasyonun yaygınlaşmasının önünde yalnızca teknik değil, aynı zamanda kurumsal direnç ve beceri açığı gibi yapısal engeller de yer almaktadır. İşverenlerin yaklaşık üçte biri, yeni teknolojilerin adaptasyonunda yaşanan zorlukları şu başlıklar altında toplamaktadır:
- Çalışanlarda yeterli teknoloji okuryazarlığının bulunmaması,
- Eski iş süreçlerinin değiştirilmesine yönelik iç direnç,
- Sermaye yetersizliği ya da yatırım riskleri,
- Etik ve hukuki belirsizlikler (özellikle yapay zekâ uygulamaları bağlamında).
Bu bağlamda insan-makine etkileşimi, yalnızca teknolojik yatırım değil; aynı zamanda örgütsel değişim yönetimi, liderlik becerileri ve etik ilkelere dayalı inovasyon politikaları ile birlikte ele alınması gereken bütünsel bir dönüşüm alanı olarak değerlendirilmektedir.
Raporun Ulaştığı Sonuçlar ve Politika Önerileri
Future of Jobs Report 2025, küresel iş gücü piyasalarının 2025–2030 döneminde çok boyutlu ve hızla değişen bir dönüşüm sürecine girdiğini ortaya koymaktadır. Teknolojik gelişmeler, iklim değişikliği, jeopolitik parçalanma ve demografik kaymalar gibi makro faktörler, yalnızca hangi işlerin yapılacağını değil; aynı zamanda bu işlerin nasıl, kim tarafından ve hangi becerilerle yapılacağını da köklü biçimde yeniden tanımlamaktadır.

Yapay zeka yardımıyla tablolaştırılmıştır.
Genel Bulguların Özeti
- Net istihdam artışı sınırlıdır: Yeni işler yaratılacak olsa da, otomasyon ve dijitalleşme nedeniyle bazı meslek grupları ortadan kalkacaktır. Dolayısıyla iş gücü artışı nicel değil, nitel bir dönüşüm şeklinde seyretmektedir.
- Beceri dinamikleri belirleyicidir: Geleceğin meslekleri, yüksek düzeyde bilişsel, sosyal ve teknolojik beceri gerektirmektedir. Analitik düşünme, esneklik, empati ve inovasyon kapasitesi en çok talep gören alanlardır.
- İşveren stratejileri dönüşmektedir: Kurumlar, yalnızca yeni çalışanlar istihdam etmek yerine mevcut iş gücünü dönüştürmeye odaklanmakta; yeniden beceri kazandırma ve kapsayıcı politikaları önceliklendirmektedir.
- Otomasyon insanı dışlamamaktadır: Makineleşme oranları artsa da insan-makine iş birliği modeli öne çıkmakta; insanlar, yaratıcı ve stratejik alanlara yönelirken makineler rutin görevleri üstlenmektedir.
Bu bulgular, politika yapıcılar ve eğitim sistemleri için geleceği şekillendirmeye yönelik çok sayıda stratejik çıkarım sunmaktadır.
Politika ve Strateji Önerileri
1. Yaşam Boyu Öğrenmeyi Teşvik Edici Eğitim Reformları
- Eğitim sistemleri yalnızca temel bilgi sunmakla yetinmemeli; öğrenmeyi öğrenme, çeviklik, sistemsel düşünme gibi metabilişsel becerileri merkeze almalıdır.
- Mesleki eğitim politikaları, hızla değişen sektör ihtiyaçlarıyla senkronize edilmelidir.
2. Beceri Gelişimine Yönelik Finansal Teşvikler
- İşverenlerin yeniden beceri kazandırma yatırımlarını desteklemek için vergi indirimleri ve hibeler sağlanmalıdır.
- Bireylerin nitelik kazanmasını destekleyen mikro-sertifikasyon sistemleri yaygınlaştırılmalıdır.
3. Kapsayıcı İstihdam Politikaları
- Kadınlar, gençler, yaşlılar ve engelli bireyler için erişilebilirlik temelli istihdam stratejileri geliştirilmelidir.
- Çeşitlilik ve eşitlik hedefleri yasal güvence altına alınmalı; işveren uygulamaları düzenli biçimde izlenmelidir.
4. İnsan-Makine İş Birliğine Yönelik Rehberlik
- Otomasyon yatırımlarında iş gücü etkileri önceden modellenmeli; sosyal koruma mekanizmaları devreye sokulmalıdır.
- İnsan odaklı yapay zekâ uygulamaları geliştirilerek teknolojik etik standartlar oluşturulmalıdır.
5. Bölgesel ve Sektörel Duyarlılıklar
- Politika yapımında “tek tip çözüm” yerine, farklı sektörlerin ve bölgelerin ihtiyaçlarına duyarlı farklılaştırılmış stratejiler tercih edilmelidir.
- Gelişmekte olan ekonomiler için özel destek mekanizmaları, beceri gelişiminde eşitsizliğin azaltılmasına katkı sağlayabilir.
Bu sonuçlar, yalnızca mevcut eğilimleri özetlememekte; aynı zamanda geleceğe yönelik yapıcı müdahalelerin çerçevesini de sunmaktadır. Future of Jobs Report 2025, politika yapıcılar, işverenler, eğitim kurumları ve bireyler arasında koordineli ve uzun vadeli bir dönüşüm planlaması yapılması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.


