Kolomb Değişimi veya bilinen diğer ismiyle Kolomb Takası, (İng. Columbian Exchange), 1492 yılında Kristof Kolomb'un Amerika'ya yolculuğunu takiben Yeni Dünya (Amerika) ile Eski Dünya (Avrupa, Afrika ve Asya dahil Doğu Yarımküre) arasında gerçekleşen hastalık, fikir, gıda ürünleri ve nüfus alışverişini ifade eder. Bu süreç, her iki yarımkürenin ekolojisini, tarımını, kültürünü ve demografik yapısını kalıcı olarak değiştirmiştir. Süreç aniden başlamış , milyonlarca insanın yerinden edilmesine, yeni hastalıkların girişiyle çok daha fazlasının yok olmasına ve ticari tarımın geniş ölçekte yayılmasına yol açmıştır.

Yeni ve eski dünyalar arasındaki biyolojik değişim. (Yapay zeka ile oluşturulmuştur.)
Biyolojik ve Ekolojik Değişimler
Değişimin en belirgin sonuçları biyolojik aktarımlar alanında yaşanmıştır. Bu aktarımlar, özellikle hastalıklar, gıda bitkileri ve hayvanlar yoluyla gerçekleşmiştir.
Hastalıkların Aktarımı
Eski Dünya'dan Yeni Dünya'ya
Avrupalıların teması, daha önce izole olan topluluklara hastalıkların bulaşmasını sağlamıştır. Avrupalılar, yerli Amerikalıların bağışıklığı olmayan çiçek hastalığı, kızamık, tifüs ve kolera gibi ölümcül virüs ve bakterileri getirmiştir. Yerli nüfusun daha önce Eski Dünya hastalıklarıyla teması olmadığı için immünolojik olarak savunmasızdılar. Bu durum, 14. yüzyıl Avrupa'sındaki Kara Veba'nın yol açtığı yıkımı aşan bir tahribata neden olmuştur.
Bu hastalıkların yayılmasının demografik etkileri şiddetli olmuştur. Nüfus azalmasının kesin büyüklüğü bilinmemekle birlikte, 1492'yi takip eden ilk 100-150 yıl içinde Yerli Amerikalı nüfusunun %80 ila %95'inin yok olduğu tahmin edilmektedir. Örneğin, Hispanola adasının tahmini nüfusu 60.000 ila 8 milyon arasında olan yerli Taino nüfusu, temasın ardından 50 yıl içinde neredeyse tamamen yok olmuştur. Orta Meksika'nın nüfusu 1519'da yaklaşık 15 milyondan bir yüzyıl sonra yaklaşık 1,5 milyona düşmüştür. En az etkilenen bölgelerin nüfuslarının %80'ini kaybettiği, en çok etkilenenlerin ise tüm nüfuslarını yitirdiği ve tipik bir toplumun nüfusunun %90'ını kaybettiği tahmin edilmektedir【1】 .
Yeni Dünya'dan Eski Dünya'ya
Yeni Dünya'dan Eski Dünya'ya yayılan hastalık örnekleri çok azdır. En dikkate değer istisna, zührevi frengidir (sifiliz). "Kolomb hipotezi" olarak adlandırılan teoriye göre, hastalığa neden olan ajan Treponema pallidum Yeni Dünya'da ortaya çıkmış ve 1493'te Kristof Kolomb ve mürettebatı tarafından Hispaniola yerlilerinden cinsel temas yoluyla alınarak yayılmıştır. Hastalık 1497'ye kadar Macaristan ve Rusya'ya, 1498'e kadar Afrika, Orta Doğu ve Hindistan'a ve 1505'e kadar Çin'e ulaşmıştır. 15. yüzyılın sonları ve 16. yüzyılın başlarında hastalık sıklıkla ölümcüldü ve belirtileri daha şiddetliydi. Filogenetik alanındaki bulgular, zührevi frenginin bir Yeni Dünya hastalığı olduğu yönündeki Kolomb hipotezini desteklemektedir【2】 .
Gıda Ürünleri ve Tarım
Yeni Dünya Bitkilerinin Eski Dünya'ya Aktarımı
Değişim, küresel tarımsal ürün arzını genişletmiştir. Eski Dünya, patates, tatlı patates, mısır ve manyok (kasava) gibi yeni temel gıda ürünleri kazanmıştır. Bu Yeni Dünya gıdaları, kalori ve beslenme açısından mevcut temel gıdalara göre iyileştirmeler sağlamıştır. Domates, acı biber, kakao, yer fıstığı ve ananas gibi daha az kalori yoğun gıdalar da tanıtılmıştır.
- Patates: Besleyici bir ürün olarak Eski Dünya nüfusları tarafından geniş çapta benimsenmiştir. Ampirik çalışmalar, patatesin Eski Dünya'da nüfus artışı ve kentleşme üzerinde olumlu bir etki yarattığını bulmuştur.
- Mısır ve Manyok: Mısır, Lesotho, Malavi ve Zambiya dahil olmak üzere birçok Eski Dünya ülkesinde yaygın olarak benimsenmiştir. Manyok tüketen ilk on ülkenin tamamı Eski Dünya'dandır.
- Domates ve Acı Biber: Domates, İtalya ve diğer Akdeniz ülkelerinin mutfağını değiştirmiştir. Bugün en çok domates tüketen on ülkeden dokuzu Eski Dünya ülkesidir. Acı biberler Hindistan'da baharatlı körilere, Macaristan'da paprikaya ve Kore'de baharatlı kimçiye yol açmıştır.
Eski Dünya Bitkilerinin Yeni Dünya'da Yetiştirilmesi
Amerika'nın keşfi, Eski Dünya'ya, Eski Dünya pazarlarında yüksek talep gören belirli ürünlerin yetiştirilmesi için uygun, nispeten az nüfuslu geniş araziler sağlamıştır. Değişim, özellikle Yeni Dünya topraklarına uygun olan şeker ve kahve gibi Eski Dünya ürünlerinin bulunabilirliğini de artırmıştır. Bu ekinler, Eski Dünya'daki kendi habitatlarından daha verimli bir şekilde Yeni Dünya topraklarında ve iklimlerinde yetiştirilebiliyordu.
En çarpıcı örneklerden biri şeker kamışıdır. Şeker kamışı 1493'te Kolomb'un ikinci yolculuğunda Yeni Dünya'ya taşınmış ve İspanyol Santo Domingo'da (Dominik Cumhuriyeti) yetiştirilmeye başlanmıştır. Portekizliler de şeker kamışını Atlantik'in ötesine taşımış ve 1526'ya gelindiğinde Brezilya'dan Lizbon'a şeker ihraç edilmeye başlanmıştır. 1680'e gelindiğinde, şeker kamışı üretimine Yeni Dünya hakim olmuştur. Bu büyük ölçekli üretim, Avrupa'da sıradan insanların da şekeri tüketebileceği kadar büyük bir arz yaratmıştır.
Dolaylı Sonuçlar ve Küresel Etkiler
Emek Talebi ve Göçler
Kolomb Değişimi'nin iki yönü, kitlesel göçlere zemin hazırlamıştır:
1) Eski Dünya hastalıklarının Yeni Dünya yerli nüfusunu azaltması.
2) Şeker ve kahve gibi Eski Dünya ürünlerinin Yeni Dünya'da kârlı bir şekilde yetiştirilmesi.
Bu durum, Amerika'da büyük bir emek talebi yaratmıştır.
Transatlantik Köle Ticareti
Bu emek talebi, 16. ila 19. yüzyıllar arasında 12 milyondan fazla Afrikalının kaçırılması ve zorla göç ettirilmesiyle karşılanmıştır. Bu, tarihteki en büyük zorunlu göçtür. Batı Afrikalı köleler, Amerika'ya (örneğin Afrika pirinci gibi) mahsullerin taşınmasında da rol oynamıştır.
Sözleşmeli İşçilik ve Gönüllü Göç
Köle ticaretinin kaldırılmasına yanıt olarak, işverenler sözleşmeli işçi (indentured labor) kontratlarına başvurmuştur. 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında Hint alt kıtasından İngiliz Karayipleri'ne yarım milyondan fazla sözleşmeli işçi taşınmıştır. Çin de önemli bir sözleşmeli işçi kaynağı sağlamıştır. 19. ve 20. yüzyıllar aynı zamanda Eski Dünya'dan gönüllü göçlerde de artışa tanıklık etmiştir. 1851 ile 1924 arasında 45 milyon insan Eski Dünya'dan Amerika'ya göç etmiştir.
Diğer Bitkisel Aktarımlar ve Sonuçları
Gıda dışı bitkilerin aktarımı da küresel etkiler yaratmıştır:
- Kinin: Yeni Dünya'dan gelen bir aktarım, sıtmanın ilk etkili tedavisi olan kinindi. Kinin, And Dağları'na özgü kınkan (cinchona) ağaçlarının kabuğundan elde edilir. Kinin, Avrupa'nın tropikal bölgeleri, özellikle Afrika'yı sömürgeleştirme yeteneğini artırmıştır ve bu nedenle bir "imparatorluk aracı" olarak görülmüştür.
- Kauçuk: Doğal kauçuk, Orta ve Güney Amerika'ya özgü Hevea kauçuk ağacından elde edilir. Yerli Amerikalılar lateksi işlemek için yöntemler geliştirmişlerdi. Kauçuk talebi, elektriğin yükselişi ve bisiklet ile otomobil lastiklerine olan ihtiyaçla artmıştır. 1876'da Amazon'dan alınan Hevea tohumları, Asya'daki (günümüzde kauçuk endüstrisine hakim olan) kauçuk endüstrisinin temelini oluşturmuştur. Aynı dönemde, kauçuğun bir diğer kaynağı olan Kongo bölgesi (Batı Orta Afrika), kauçuk toplamak için yerlilerin zorlandığı, köylerin yakıldığı, rehinelerin alındığı ve nüfusun tahminen 25 milyondan (1880'ler) 8,5 milyona (1911) düştüğü şiddetli bir sömürüye sahne olmuştur.
- Tütün: Tütün, evrensel olarak benimsenen bir Yeni Dünya ürünüydü ve dünyanın birçok yerinde para birimi yerine kullanılmaya başlanmıştır. Avrupalılar tarafından hızla benimsenmiş ve 17. yüzyılın başında Avrupa'nın her yerine yayılmıştır. Tütün tüketimi 20. yüzyılda, özellikle I. Dünya Savaşı sırasında artmıştır. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, tütün şu anda önlenebilir ölümlerin önde gelen nedenidir.
- Koka: Koka yaprakları And Dağları'na özgü çalılardan gelir ve ticari kokain üretmek için özütlenebilen alkaloidler içerir. En bilinen yasal kullanımlarından biri, başlangıçta marine edilmiş koka yaprakları içeren Coca-Cola içeceğidir. Günümüzde kokain, dünyada en çok ticareti yapılan yasa dışı maddelerden biridir ve dünya arzının tamamı Kolombiya, Peru ve Bolivya tarafından üretilmektedir.
Karşılaştırma
Kolomb Değişimi, daha önceki "Trans-Avrasya Değişimi" gibi tarih öncesi küreselleşme süreçlerinden temel farklılıklar gösterir. Kolomb Değişimi aniden başlamış ve birçok açıdan yüz yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmışken , Eski Dünya'daki uzun mesafeli bağlantı süreçleri kademeli, dalgalı ve düzensiz bir şekilde ortaya çıkmıştır. Eski Dünya popülasyonları, binlerce yıllık iç etkileşim ve değişim yoluyla edindikleri teknolojiler, türler ve özellikle hastalıklar sayesinde , Yeni Dünya'yı birkaç yüzyıl içinde, daha önce benzeri olmayan şekillerde dönüştürecek bir biyokültürel konumdaydı.


