Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası, I. Dünya Savaşı'nın zorlu koşullarında, 1917 yılının başlarında kurulan, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerindeki milli sermayeli finans kuruluşlarından biridir. İttihat ve Terakki Partisi'nin benimsediği "Milli İktisat" ideolojisinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu ideoloji, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı'nın tetiklediği milliyetçilik akımlarıyla güçlenmiş, ekonomik bağımsızlık ve yerli bir burjuvazi yaratma hedefini gütmüştür.
Banka, özellikle Maliye Nazırı Cavit Bey'in öncülüğünde, yabancı sermayeli Osmanlı Bankası ile yaşanan sorunlara bir çözüm olarak düşünülmüş ve sadece Osmanlı vatandaşlarının katılımıyla sermayesi oluşturulmuştur. Verilen imtiyazlarla ulusal ekonomiye yön verme amacı taşıyan Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası, Cumhuriyet döneminde, 1927 yılında Türkiye İş Bankası ile birleşerek Türk bankacılık tarihine önemli bir miras bırakmıştır.

Türkiye İş Bankası Eminönü Tarihi Binası / Eski İstanbul Postane Binası (İşSanat)
Kuruluş Süreci
Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası, Birinci Dünya Savaşı döneminde, 1917 yılının başlarında kurulmuş önemli bir finans kurumudur. Kuruluş felsefesi, dönemin siyasi ve ekonomik iklimiyle, özellikle de İttihat ve Terakki Partisi'nin benimsediği "milli iktisat" anlayışıyla şekillenmiştir. Bu dönemde İttihatçılar, Avrupa sermayesine olan bağımlılığı azaltmak ve güçlü bir ulusal ekonomiye sahip olmak amacıyla milli bankacılığın gelişimini desteklemişlerdir. Bankanın kurulmasında, Osmanlı yönetimi ile yabancı sermayeli Osmanlı Bankası arasındaki ilişkilerde yaşanan sorunlar etkili olmuştur. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası'nın kurulmasında Maliye Nazırı Cavit Bey'in önemli bir rolü bulunmaktadır. Banka, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde milli sermaye ile kurulan ilk finans kurumlarından biri olma özelliğini taşımaktadır.
Kuruluşun İdeolojik ve Ekonomik Zemini
Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası'nın kuruluşu, II. Meşrutiyet Dönemi'nin genel ekonomik ve ideolojik koşullarıyla yakından ilişkilidir. Bu dönemde Osmanlı ekonomisi, uzun yıllardır süregelen dış borçlar ve Duyun-u Umumiye İdaresi'nin varlığı gibi yapısal sorunlarla karşı karşıyaydı. Yabancı devletlere verilen kapitülasyonlar, Osmanlı ekonomisinin bağımsız hareket etme yeteneğini kısıtlamaktaydı. Ekonomik hayatta gayrimüslim unsurların yoğunluğu ve bunların yabancı sermayeyle olan ilişkileri de milli iktisat taraftarlarınca önemli bir sorun olarak görülmekteydi.
Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı'nın yol açtığı milliyetçilik akımları, ekonomik alanda "milli iktisat" düşüncesinin benimsenmesine zemin hazırlamıştır. Bu düşünce, ekonomik bağımsızlığı ve yerli sanayinin geliştirilmesini hedeflemiş, ülkenin kaynaklarının milli sermaye tarafından kullanılması gerektiğini savunmuştur. İttihat ve Terakki yönetimi, bu doğrultuda, ekonomide yerli bir "milli burjuvazi" yaratma ve ülkenin ekonomik kontrolünü eline alma çabası içine girmiştir. Kapitülasyonların tek taraflı olarak kaldırılması gibi adımlar, milli iktisat politikalarının uygulanmasına yönelik önemli bir zemin oluşturmuştur.
Bankanın Kuruluşunda Maliye Nazırı Cavit Bey'in Rolü
Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası'nın kuruluşu sürecinde, dönemin Maliye Nazırı Cavit Bey'in etkisi ve rolü büyük önem taşımaktadır. İttihat ve Terakki Partisi'nin önde gelen isimlerinden biri olan Cavit Bey, Türk siyasi tarihinde siyasi, sosyal ve iktisadi konulardaki tecrübesiyle bilinen önemli bir düşünür ve devlet adamıdır. II. Meşrutiyet'in ilanından Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar Osmanlı Devleti'nin çeşitli kademelerinde görev yapmış, özellikle maliye nazırlığı göreviyle İttihat ve Terakki Partisi'nin ekonomi politikalarının belirlenmesinde kilit bir rol oynamıştır.
Cavit Bey, Osmanlı Devleti'nin ekonomik bağımsızlığını kazanması ve milli bir iktisat yapısı oluşturulması gerektiği fikrini savunanlardandır. Onun iktisadi görüşleri, yabancı sermayeye olan bağımlılığın azaltılması, yerli sermayenin güçlendirilmesi ve ulusal bankacılığın geliştirilmesi yönündeydi. Birinci Dünya Savaşı'na girilmesiyle birlikte Osmanlı Devleti'nin karşılaştığı ekonomik sıkıntılar, özellikle de yabancı sermayeli Osmanlı Bankası ile yaşanan problemler, milli sermayeli bir bankanın kurulması fikrini daha da güçlendirmiştir.

Cavit Bey (Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası / Yüksek Lisans Tezi s.158)
Cavit Bey, bu konjonktürde, 1917 yılının başında sermayesi milli olan ilk finans kurumu olan Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası'nın kurulmasına öncülük etmiştir. Bankanın kuruluş felsefesini dönemin ideolojik iklimi belirlemiş olsa da, bankanın yapılanması ve işleyişi üzerinde Cavit Bey'in iktisadi düşüncelerinin ve tecrübesinin etkisi büyük olmuştur. Onun liderliği sayesinde, Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası, milli iktisat politikalarının finansal alandaki somut bir adımı olarak hayata geçirilmiştir.
Cavit Bey'in bankanın kuruluşundaki rolü, sadece bir bürokratik süreci yönetmekle sınırlı kalmamıştır. Aynı zamanda, bankanın sermaye yapısının sadece Osmanlı vatandaşlarına açık olması gibi prensiplerin belirlenmesinde etkili olmuştur. Bu durum, bankanın milli karakterini pekiştirmeyi ve yerli sermayenin gelişimine katkıda bulunmayı amaçlamıştır.
Bu banka, Osmanlı'nın son dönemindeki ekonomik bağımsızlık arayışlarının ve milli iktisat çabalarının en somut göstergelerinden biri haline gelmiştir. Onun vizyonu ve çabaları, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e miras kalan milli bankacılık geleneğinin oluşumunda temel teşkil etmiştir.
Osmanlı Bankası ile İlişkiler ve Milli Banka İhtiyacı
Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası'nın kuruluşunda belirleyici faktörlerden biri, Osmanlı Devleti'nin yabancı sermayeli bankalarla, özellikle de Osmanlı Bankası ile olan ilişkilerinde yaşadığı sıkıntılar ve bu ilişkilerin doğurduğu milli bir banka ihtiyacıdır. Osmanlı Bankası, 1863 yılında İngiliz ve Fransız sermayesiyle kurulmuş, merkezi Londra ve Paris'te bulunan yarı resmi bir kurumdu. Devletin mali işlerinde önemli bir rol oynayan bu banka, aynı zamanda banknot basma imtiyazına da sahipti. Ancak zamanla, Osmanlı Bankası'nın yabancı niteliği ve bazen de Osmanlı Devleti'nin çıkarlarıyla örtüşmeyen politikaları, milli iktisat taraftarları arasında ciddi rahatsızlıklar yaratmıştır.
Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle birlikte, Osmanlı Devleti'nin savaş finansmanına yönelik ihtiyaçları artmış, ancak Osmanlı Bankası'nın tutumu ve savaş koşullarının getirdiği kısıtlamalar, hükümetin mali manevra alanını daraltmıştır. Osmanlı Bankası, savaşan taraflardan biri olan İtilaf Devletleri'nin sermayesiyle kurulmuş olması nedeniyle, Osmanlı Devleti'nin savaş finansmanına yeterli desteği sağlamakta tereddütler yaşamıştır. Bu durum, Osmanlı hükümetini kendi mali kaynaklarını ve finansal kurumlarını oluşturmaya iten temel etkenlerden biri olmuştur.
Dönemin İttihat ve Terakki Hükümeti, ekonomik bağımsızlık ve milli iktisat ideolojisi çerçevesinde, Osmanlı Bankası'nın tekeline son verme ve finansal piyasalarda milli sermayenin egemenliğini sağlama hedefini taşımıştır. Osmanlı Bankası'nın yabancı statüsü, kapitülasyonların sağladığı ayrıcalıklar ve devletin maliyesindeki merkezi konumu, milli iktisat politikalarını benimseyenler için kabul edilemez bir durum haline gelmişti. Osmanlı Devleti'nin savaş koşullarında kendi maliyesini yönetme ve dışa bağımlılığı azaltma çabaları, milli bir bankanın aciliyetini ortaya koymuştur.
Osmanlı Bankası'nın Osmanlı Devleti üzerindeki etkisi sadece kredi sağlamakla sınırlı değildi; aynı zamanda dış borçlanmalarda aracılık yapması ve banknot ihraç etme yetkisine sahip olması, bankayı neredeyse bir merkez bankası konumuna getirmişti. Ancak savaş koşullarında bu güçlü kurumun, Osmanlı Hükümeti'nin ihtiyaçlarına tam olarak cevap vermemesi veya kendi menfaatlerini ön planda tutması, milli bir alternatifin yaratılması gerektiği yönündeki düşünceyi güçlendirmiştir. Özellikle 1914 yılında kapitülasyonların tek taraflı olarak kaldırılması, Osmanlı Hükümeti'ne ekonomik alanda daha bağımsız hareket etme olanağı tanımış ve milli banka kurma girişimlerini hızlandırmıştır.
Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası'nın Yapısı ve Faaliyetleri
Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası, Osmanlı Devleti'nin son döneminde, milli iktisat politikaları doğrultusunda oluşturulmuş, kendine özgü bir yapıya ve geniş bir faaliyet alanına sahip bir finans kurumu olarak dikkat çekmektedir. Bankanın kuruluşu, özellikle sermaye yapısı ve ortaklık şartları açısından milli bir karakter taşımaktaydı. Bankanın en temel özelliklerinden biri, sermayesinin tamamen Osmanlı vatandaşlarına ait olma zorunluluğuydu. Bu madde, bankanın kuruluş felsefesini oluşturan milli iktisat ideolojisinin doğrudan bir yansımasıydı ve yabancı sermayenin kontrolünden bağımsız bir ulusal finans kurumu yaratma amacını taşımaktaydı.
Banka, kuruluşunda kendisine verilen birtakım imtiyazlarla, Osmanlı ekonomisinde önemli bir rol oynamayı hedeflemiştir. Bu imtiyazlar, bankanın diğer yabancı sermayeli bankalar karşısında avantajlı bir konuma gelmesini sağlamış ve milli sermayeli bankacılığın gelişimini destekleyici bir çerçeve sunmuştur. Verilen bu özel haklar, bankanın sadece bir ticari banka olmanın ötesinde, devletin ekonomik politikalarını destekleyen stratejik bir kurum olarak konumlandırıldığını göstermektedir. Ancak kaynaklarda bu imtiyazların tam içeriği ayrıntılı olarak belirtilmemiştir.
Faaliyet alanları açısından Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası, dönemin genel bankacılık faaliyetlerini yürütmenin yanı sıra, milli ekonominin güçlendirilmesine yönelik özel görevler de üstlenmiştir. Banka, tarım, sanayi ve ticaret gibi farklı sektörlere kredi sağlayarak üretimin ve ekonomik gelişimin desteklenmesini amaçlamıştır. Bu yönüyle, sadece kar amacı güden bir ticari işletme olmaktan ziyade, milli ekonominin canlandırılması ve yerli üreticinin desteklenmesi misyonunu da yüklenmiştir. Özellikle Birinci Dünya Savaşı koşullarında, devletin mali ihtiyaçlarına yanıt verme ve savaş ekonomisini destekleme konusunda önemli bir rol oynaması beklenmiştir. Bankanın bu tür faaliyetleri, İttihat ve Terakki'nin "milli iktisat" programının pratik bir uygulaması olarak görülmekteydi.
Banka, özellikle tarım sektörüne yönelik kredilerle kırsal kalkınmayı hedeflemiş ve bu alandaki yerli sermayenin güçlenmesine katkıda bulunmayı amaçlamıştır. Sanayi ve ticaret alanındaki yatırımlara verdiği desteklerle de ülkenin üretim kapasitesini artırma ve dışa bağımlılığı azaltma stratejisine hizmet etmiştir. Bu faaliyetler, Osmanlı Devleti'nin ekonomik anlamda kendi ayakları üzerinde durma çabalarının bir parçasıydı. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası, bu yapısı ve faaliyetleriyle, Osmanlı'nın son dönemindeki ekonomik dönüşüm arayışlarının ve milli bankacılık hareketinin önemli bir sembolü haline gelmiştir. Banka, sadece finansal işlemler gerçekleştirmekle kalmamış, aynı zamanda milli bir iktisadi bilinç oluşturma ve yerli sermayenin gelişimine öncülük etme misyonunu da üstlenmiştir.
Bankanın Akıbeti ve Mirası
Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası, kuruluşundaki milli hedeflere ve iddialı misyona rağmen, Birinci Dünya Savaşı'nın çalkantılı atmosferinde ve takip eden Mütareke ile Cumhuriyet döneminin başlarında farklı aşamalardan geçmiştir. Kaynaklarda belirtildiği üzere, banka kuruluşundan itibaren kamuoyu desteğini belirli ölçülerde kaybetmiş olsa da varlığını sürdürmeyi başarmıştır. Bu durum, dönemin siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklarının bankanın operasyonlarını ve kamuoyundaki algısını etkilediğini göstermektedir. Savaşın sona ermesi ve Osmanlı Devleti'nin dağılmasıyla birlikte, ülkenin genelinde yaşanan büyük dönüşümler, bankacılık sektörünü de derinden etkilemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte, yeni devletin ekonomik yapılanması ve milli bankacılık sistemi oluşturma çabaları hız kazanmıştır. Bu süreçte, mevcut finans kurumlarının yeniden yapılandırılması veya milli hedeflere uygun hale getirilmesi gündeme gelmiştir. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası da bu dönüşüm sürecinin bir parçası olmuştur.
Bankanın akıbeti, 1927 yılında Türkiye İş Bankası ile birleşmesiyle sonuçlanmıştır. Bu birleşme, Cumhuriyet döneminin milli bankacılık politikasının önemli adımlarından biri olarak kabul edilir. Türkiye İş Bankası, Mustafa Kemal Atatürk'ün direktifleriyle 1924 yılında kurulan ilk milli banka olup, genç Cumhuriyet'in ekonomik kalkınmasında kilit bir rol oynamıştır. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası'nın Türkiye İş Bankası ile birleşmesi, milli sermayenin tek bir çatı altında toplanması ve daha güçlü bir ulusal bankacılık yapısının oluşturulması amacına hizmet etmiştir. Bu birleşmeyle birlikte, Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası'nın varlığı sona ermiş, ancak kurumsal tecrübesi ve sermayesi Türkiye İş Bankası bünyesine katılmıştır.


