Van Kedisi, Türkiye’nin tanınmış kedi türlerinden biri olup, özellikle Van Gölü havzasında yaşayan safkan bir kedi ırkıdır. Cana yakınlığı, beyaz kürkü, aslanı andıran yürüyüşü, tilki kuyruğuna benzeyen uzun ve kabarık kuyruğu, farklı göz renkleri ve suya olan düşkünlüğü ile dikkat çeker. Dünya üzerinde melezleşmeden saflığını koruyabilmiş nadir canlılardan biri olarak kabul edilir ve bu özelliği onu hem kedi dünyasında hem de diğer canlılar arasında öne çıkarır.
Van Kedisi (vetamerikan)
Tarihçe
Van Kedisi’nin Anadolu’ya ne zaman ve nasıl geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Ancak kökeninin, Van Gölü çevresinde M.Ö. 5000 yıllarına kadar uzanabileceği düşünülmektedir; bu tahmin, bölgede bulunan eski çağlara ait hediyelik eşya ve süslemelerde Van Kedisi’ne benzeyen figürlere rastlanmasıyla desteklenir. Bu, onu tarihteki en eski ve köklü safkan kedi ırklarından biri yapar.
Türkiye dışına ilk kez 1955 yılında İngiltere’ye götürülen Van Kedisi, başlangıçta “Türk Kedisi” olarak adlandırılmış, ancak Ankara Kedisi ile karıştırılmasını önlemek amacıyla “Türk Van Kedisi” ismini almıştır. 1982’de Amerika Birleşik Devletleri’ne ulaşan bu ırk, farklı görünümü ve zekâsıyla hızla popülerlik kazanmıştır. Günümüzde hem Cat Fanciers' Association hem de The International Cat Association tarafından safkan bir ırk olarak tanınmaktadır. Türkiye’de ulusal hazine kabul edilen Van Kedisi’nin ihracatı sıkı şekilde denetlenir ve neslinin korunması için çalışmalar sürdürülmektedir. Bu kapsamda, Van 100. Yıl Üniversitesi bünyesinde 1992’de Van Kedisi Araştırma Merkezi (VKAM) kurulmuş, ayrıca Ankara Orman Çiftliği’nde Van Kedisi Evi projesi hayata geçirilmiştir. Van Kedisi, 22 Nisan 2006 tarihinde resmi olarak Van’a ait bir değer olarak tescillenmiştir.
Van Kedisi (vetamerikan)
Fiziksel Özellikler
Van Kedisi, orta-büyük boyutta bir ırktır ve yetişkinliğe ulaşması 3-4 yılı bulur. Erkeklerde vücut ağırlığı 4,5-9 kg, dişilerde ise 2,8-3,5 kg arasında değişir. Boyları 76 cm’ye kadar ulaşabilir. Vücutları uzun, kaslı ve zarif bir yapıdadır; kemikleri iri, göğüsleri geniş, bacakları güçlü ve patileri yuvarlaktır. Kuyrukları orta uzunlukta olup, tilki kuyruğunu andıran kabarık ve tüylü bir görünüme sahiptir. Başları geniş, erkeklerde dişilere göre daha belirgindir; kulakları büyük, pembe ve birbirinden uzak konumlanmıştır, tabanları yuvarlak bir şekle sahiptir.
Van Kedisi’nin en çarpıcı özelliklerinden biri göz renkleridir: her iki gözü mavi (turkuaz tonunda), her iki gözü kehribar (farklı tonlarda) ya da bir gözü mavi diğer gözü kehribar olabilir. Yavrular doğduğunda gözleri grimsi renktedir; 25 gün sonra renkler farklılaşmaya başlar ve 40 gün sonunda netleşir. Kürkleri hem kalın hem de yumuşak olup, genellikle beyazdır; ancak kulak çevresi ve kuyrukta sarı, siyah veya farklı renklerde lekeler bulunur. Bu iki renklilik, ırkın karakteristik bir özelliğidir. Kışın tüyleri uzar ve beyaz bir kar topu görünümü kazanırken, yazın tüy dökümüyle azalır. Yavrularda kulaklar arasında bir-iki siyah nokta görülebilir; bu noktalar birkaç ay içinde kaybolur ve bazen yerini az sayıda siyah kıla bırakır.
Van Kedisi (petlebi)
Karakter Özellikleri
Van Kedisi'nin enerjik, sosyal ve sevgi dolu bir karaktere sahip olduğu bilinir. İnsanlarla vakit geçirmekten hoşlanır, sahiplerine sadıktır ve ilgiye yoğun bir ihtiyaç duyar. Oyun oynamayı ve keşfetmeyi sever; zeki yapıları sayesinde kapı veya dolap açmayı öğrenebilir. Yükseklere zıplamaya olan düşkünlüğü, güçlü bacaklarıyla birleşir ve evde tırmanabileceği alanlar yaratmak, bu kedi için önemli olabilir. Diğer kedilerden farklı olarak sudan korkmaz; yüzmeyi, suyla oynamayı ve hatta musluklarla vakit geçirmeyi sever. Bu özellik, Van Gölü çevresindeki doğal yaşam alanlarından kaynaklanır. Kürklerinin tek katlı yapısı, sudan çıkınca hızla kurumalarını sağlar.
Van Kedisi, genellikle sessizdir ve apartman yaşamına kolayca uyum sağlar. Yeni yaşam alanlarına 20-30 gün içinde adapte olabilir, bu da onları diğer kedilerden ayırır. Yemek öncesi patileriyle yemeğin sıcaklığını kontrol edecek kadar zekidir. Diğer evcil hayvanlarla, köpeklerle ve çocuklarla iyi anlaşır; ancak yalnız kalmaktan hoşlanmaz ve uzun süre ilgisiz bırakıldığında ayrılık kaygısı geliştirebilir.
Van Kedisi (petlebi)
Bakım ve Beslenme
Van Kedisi’nin bakımı için veteriner hekimlere başvurmak gerekebilir. Ancak bilinen genel kanıya göre tüyleri düzenli tarama gerektirir; özellikle mevsim geçişlerinde tüy dökümü artar ve günlük tarama önerilir. Kulak temizliği, tırnak kesimi (ayda 1-2 kez) ve haftada bir diş fırçalama, sağlıklı kalmaları için önemlidir. Beslenmeleri yaşa, sağlık durumuna ve aktivite düzeyine göre planlanmalıdır. Enerjileri yüksek olduğundan kilo almaya eğilimli değildir, ancak protein ağırlıklı, kaliteli mamalar kas kütlesini destekler. Serbest beslenme uygundur, fakat aşırı beslenmeden kaçınılmalıdır.
Sağlık
Van Kedisi genel olarak sağlıklı ve uzun ömürlü bir ırktır. Ancak beyaz tüylü bireylerde sağırlık riski bulunur; bu oran mavi gözlü kedilerde %2-3 civarındadır (Ankara Kedisi ile karıştırılan sağırlık efsanesi buradan gelir). Ayrıca kardiyovasküler hastalıklar, göz ve kulak rahatsızlıkları gibi genel kedi hastalıklarına yatkınlık gösterebilir.
Üreme
Van Kedisi, her yıl Şubat, Mart veya Haziran aylarında kızgınlık dönemine girer; bu dönem yaklaşık 10 gün sürer. Gebelik süresi 62 gündür ve bir batında genellikle 4 yavru doğurur. Gebeliğin ilk ayından sonra karın şişer ve anne kedi karnına dokunulmasını istemez. Doğum için sessiz, karanlık yerler arar.
Ankara Kedisi ile Farkları
Van Kedisi sıkça Ankara Kedisi ile karıştırılır, ancak belirgin farkları vardır:
- Gözler: Van Kedisi’nin gözleri badem şekilli ve mavi/kehribar renkteyken, Ankara Kedisi’nin gözleri yuvarlak ve genellikle mavi-sarıdır.
- Yüz: Van Kedisi’nin yüzü yuvarlak, Ankara Kedisi’ninki sivridir.
- Tüyler: Van Kedisi’nin baş ve kuyruğunda renkli lekeler bulunur, Ankara Kedisi ise genellikle tamamen beyazdır.
- Tüy Uzunluğu: Van Kedisi’nin tüyleri Ankara Kedisi’ne göre daha kısadır.
Van Kedisi (petlebi)
Van Kedisi, Türkiye’nin milli değerlerinden biridir. Neslinin korunması ve popülasyonunun artması için yürütülen çalışmalar, bu ırkın geleceğini güvence altına almayı amaçlamaktadır.