Abana, Kastamonu’nun kuzeydoğusunda, Karadeniz kıyısında yer alan küçük bir sahil ilçesidir. İlçe, yaz aylarında artan nüfusuyla turizm faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir dönem geçirir. Ekonomisi ağırlıklı olarak turizm, balıkçılık ve inşaat sektörüne dayanmaktadır.

Abana (T.C. Kastamonu Belediyesi)
Tarih
Abana’nın en eski bilinen adı Aiginetes olarak antik kaynaklara geçer; Paphlagoniya coğrafyasında M.Ö. VII. yüzyılda kurulduğu tahmin edilen kıyı yerleşimlerinden biridir. İlçenin kuruluşu tam olarak saptanamamakla birlikte, Kuruçay vadisi yakınlarındaki Hacıveli Mahallesi’nde yürütülen kazılarda elde edilen malzeme buluntuları, yerleşimin M.Ö. 4 000–3 000 yıllarına dek uzandığını göstermektedir. Strabon’un eserlerinde Paphlagoniya’nın küçük liman kasabası olarak tanıttığı “Apana” adı, Arap alfabesinde “p” sesinin karşılığı bulunmadığından Türkçe’ye “Abana” biçiminde aktarılmıştır.
Osmanlı dönemine ilişkin ilk yazılı kayıt 1530 (Hicri 937) tarihli Muhasebe-i Vilayeti Anadolu defterlerindedir; o dönemde Abana, Kastamonu livasının Ayandon kazasına bağlı bir köy olarak tanımlanmıştır. 1880 yılı tahrir defterlerinde ise İnebolu kazasına bağlı nahiye statüsü aldığı görülür. 1461’de Fatih Sultan Mehmet’in Karadeniz donanmasını Abana önlerinde konumlandırması, bölgenin o dönemde stratejik liman niteliğini koruduğunu ortaya koyar. 1923–24 nüfus mübadelesiyle bölgedeki Pontus Rumlarından bir kısmı ayrılırken, Milli Mücadele döneminde ilçedeki telefon tellerinin savunma gereçlerinin üretiminde kullanılmak üzere cepheye iletilmesi, yerel dayanışmanın somut bir örneğini oluşturur. Cumhuriyet’in ilk yıllarında 1945’te ilçe merkez muhtarlığı ve 83 köyle ilçe statüsüne kavuşan Abana, 1953’te bu statüyü yitirmiş, 1968 Anayasa Mahkemesi kararıyla on köyüyle birlikte yeniden ilçe kimliğini elde etmiştir.
Coğrafya ve İklim
Abana, Karadeniz kıyısında yer alan 33 km²’lik bir alana yayılır; kuzey sınırını deniz, batısını Ezine ve İlişi, doğusunu Hacıveli ve Kuğu çayları ile Çatalzeytin, güneyini Bozkurt ilçesi çizer. İlçe merkezi deniz kıyısındaki düzlükte, 0–300 m aralığındaki yükseltiler üzerinde konumlanmıştır. Toplam 11 km’lik sahil şeridine bağlı kıyı kumulları, deniz ve kara ekosistemlerinin kesiştiği bir zon oluştururken; batıdan doğuya uzanan dik yamaçlar, kanyonlaşma süreçlerinin izlerini taşır. Iğrava ve Karabalçık mağaraları ile Siyelik kayalıkları, karstik oluşum örnekleri olarak yerel jeomorfolojiye katkı sağlar.
Bitki örtüsü; kıyı kesiminde kestane, çam ve meşe ormanları; alt katmanda fundalık ve çalılıklardan; iç kesim yamaçlarında ise karaçam-köknar topluluklarından oluşur. Karadeniz iklimi hakimdir; yazlar ılıman, kışlar ılık sayılabilecek bir sıcaklık rejimi sergiler ve yıl boyunca düzenli yağış alır. Nemli iklim koşulları, bitki çeşitliliğini destekler; kıyı ile iç kesimler arasında sıcaklık ve yağış dağılımı ölçümlerinde önemli farklılıklar gözlenmez.
Nüfus ve Demografi
Abana ilçesinin toplam nüfusu 2007 yılı itibarıyla 3.562 kişi iken 2024 yılı itibarıyla 4.419 kişiye yükselmiş olup, bu dönemde 2007–2008, 2012–2013 ve 2017–2018 yıllarında sırasıyla 338, 413 ve 317 kişilik artışlar; diğer yıllarda ise farklı oranlarda azalışlar gözlenmiştir. 2024 verilerine göre erkek nüfus 2.315 (%52,39), kadın nüfus 2.104 (%47,61) düzeyindedir ve cinsiyetler arasındaki fark genellikle birkaç düzine kişi ölçeğinde kalmıştır. Yıllık nüfus değişimleri, yerleşim yerinden kayıt güncellemeleri ve göç hareketleri gibi etkenlerle açıklanabilecek dalgalı bir seyir izlemiştir.
Ekonomi
Abana ekonomisi tarım, hayvancılık, ormancılık, balıkçılık, eğitim ve turizme dayalı çok sektörlü bir görünüm sergiler. 2010’da temeli atılan ve 2013’te eğitime başlayan Sabahat-Mesut Yılmaz Meslek Yüksekokulu, ilçeye beşeri sermaye ve sosyal hareketlilik boyutu kazandırmıştır. Coğrafi koşullar dolayısıyla tarıma elverişli sınırlı arazide yürütülen faaliyetler genellikle hane halkı tüketimini karşılamaya yöneliktir; 25 adet serada sebze ve meyve üretimi sürdürülürken, kivi bahçeleri küçük ölçekli ticari amaçlı yetiştiriciliğe zemin hazırlar. Apicilik kapsamında kestane balı ve diğer arı ürünleri üretimi yaygındır; dört kooperatif (tarımsal kalkınma, su ürünleri, esnaf odası, sanayi sitesi kooperatifleri) üretim ve pazarlama altyapısı sağlar. Sahil kesimindeki balıkçılık, ailelerin temel geçim kaynaklarından biridir. İnşaat sektörü ve yapı malzemeleri ticareti, haftalık Çarşamba pazarının hareketliliğini besler. Son yıllarda turizm yatırımları; üç tatil köyü, üç otel, iki motel ve 2013’te açılan üç yıldızlı otelin yanı sıra yaygınlaşan ev pansiyonculuğuna dayanır.
Turizm, Kültür ve Mutfak
Abana’nın turizm çekim merkezini, Karadeniz’in 11 km’lik sahil şeridindeki kumullarla yayla-kıyı ekoturizmi imkânları oluşturur. Denize girme sezonu Temmuz–Eylül ayları arasına sıkışırken, sahil boyunca kurulan tesisler farklı konaklama seçenekleri sunar. İlçenin batı-doğu eksenindeki Ezine, İlişi, Hacıveli ve Kuğu çayı kanyonları trekking rotalarını zenginleştirir; Iğrava ve Karabalçık mağaraları kış-dış mevsime yayılan ziyaretçi akışı sağlar. Hacıveli Camisi (1805), Harmason Camisi (1846) ve Merkez Hacıahmet Camisi (1947) gibi yapılar, Osmanlı dönemi taş ve ahşap işçiliğini yansıtır. Toza Seyir Tepesi, Kent Ormanı ve Yeşilyuva Mesire Alanı, günübirlik rekreasyon etkinliklerine ev sahipliği yapar.
Her yıl 27–30 Temmuz’da düzenlenen Abana Kültür Sanat ve Deniz Şenlikleri; konser, spor ve kültürel atölye programlarıyla yerli ve yabancı ziyaretçileri bölgeye çeker. Festival sürecinde ilçe genelindeki sosyal mekânlar oyuncu trafiğine açılır, yerel esnaf ve üretici tarımsal ve el ürünlerini sunma fırsatı bulur.
Abana mutfağı, bölge ekonomisinin temel kalemlerinden apicilik, balıkçılık ve küçük ölçekli sebze-meyve üretimine dayanır. Kestane balı ve diğer arı ürünleri, kahvaltıların yanı sıra tatlı ve sos tariflerinde kullanılır. Sahil kesimindeki aile işletmeleri, taze yakalanan deniz mahsullerini günlük olarak sunar. Kivi üretimi, taze tüketimin ötesinde reçel, marmelat ve meyve suyu işleme imkânları yaratır. Tarım kooperatiflerinin desteğiyle pazarlanan bu ürünler, hem konaklama tesislerinde misafirlerin hem de yerel halkın beslenme çeşitliliğini güçlendirir.


