logologo
sb-image
Abraham Lincoln
Genel Kültür+2 Daha
Abraham Lincoln, Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. başkanı olarak, ülkenin en çalkantılı dönemlerinden birinde görev yapmıştır. 1861-1865 yılları arasındaki başkanlık süreci, Amerikan İç Savaşı ve kölelik karşıtı politikalar ile şekillenmiştir. Lincoln, İç Savaş’ın sonucunda Birliği koruma çabaları ve köleliğin kaldırılmasına yönelik politikalarıyla tarihsel bir figür haline gelmiştir.
fav gif
Kaydet
viki star outline
Ai badge logo

Bu madde yapay zeka desteği ile üretilmiştir.

5.tif.jif39_juMUVH6c1hQA0A.7_9ns2xbu8.jpg
Abraham Lincoln
Doğum Tarihi
12 Şubat 1809
Ölüm Tarihi
15 Nisan 1865
Başkanlık Sırası:
16. ABD Başkanı
Eşi
Mary Todd Lincoln

Abraham Lincoln, Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. başkanı olarak, ülkenin en çalkantılı dönemlerinden birinde görev yapmıştır. 1861-1865 yılları arasındaki başkanlık süreci, Amerikan İç Savaşı ve kölelik karşıtı politikalar ile şekillenmiştir. Lincoln, İç Savaş’ın sonucunda Birliği koruma çabaları ve köleliğin kaldırılmasına yönelik politikalarıyla tarihsel bir figür haline gelmiştir. Ancak, suikast sonucu öldürülmesi, liderliği ve politikalarının uzun vadeli etkileri üzerindeki tartışmaları da beraberinde getirmiştir.


Lincoln’ün yaşamı, Amerikan toplumunun sosyal, ekonomik ve politik dönüşümler geçirdiği bir dönemde şekillenmiştir. Kölelik meselesi, federal otoritenin eyaletler üzerindeki yetkisi ve bölgesel ayrılıklar, onun siyasi kariyerinin merkezinde yer almıştır. Lincoln’ün başkanlığı sırasında yürürlüğe koyduğu politikalar, Amerika Birleşik Devletleri’nin siyasi yapısını önemli ölçüde etkilemiştir. Özellikle, 1863 tarihli Emancipation Proclamation (Özgürlük Bildirgesi), kölelik karşıtı mücadelede dönüm noktalarından biri olarak değerlendirilmiştir.


Lincoln’ün siyasi felsefesi ve yönetim anlayışı, dönemin Cumhuriyetçi Parti’sinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bunun yanı sıra, savaş sürecinde federal yönetimin gücünü genişletmesi ve anayasal sınırları zorlaması, akademik çevrelerde halen tartışılmaktadır. İç Savaş sürecinde alınan kararlar, hem savaşın gidişatını hem de Amerikan devlet yapısının geleceğini belirlemiştir.

Erken Yaşam ve Eğitimi (1809-1831)

Abraham Lincoln, 12 Şubat 1809 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri’nin Kentucky eyaletinde, Hardin County (günümüzde LaRue County) bölgesinde dünyaya gelmiştir. Ailesi, Amerika’nın batısında yeni topraklar arayan yoksul öncülerden oluşmuştur. Babası Thomas Lincoln, marangozluk ve çiftçilik ile uğraşmış, annesi Nancy Hanks Lincoln ise ev işleriyle ilgilenmiştir. Aile, maddi imkânsızlıklar nedeniyle mütevazı bir yaşam sürdürmüştür. Lincoln’ün çocukluğu, kırsal kesimde ağır tarım işlerinde çalışarak geçmiştir.


Lincoln, hayatının ilk yıllarında eğitim alma imkânına sahip olmamıştır. Yaşadığı bölgede düzenli eğitim veren okulların sayısı oldukça sınırlıydı. Bununla birlikte, Lincoln kendi kendini yetiştirmeye büyük önem vermiştir. Okula yalnızca kısa süreliğine devam edebilmiş, ancak fırsat buldukça eline geçen kitapları okuyarak kendini geliştirmiştir. Kendi anlatımına göre, eğitimi düzensiz olmuş ve toplamda bir yıl kadar sınıf eğitimi alabilmiştir. Ancak, okuma ve yazmaya duyduğu ilgi sayesinde, yerel kütüphanelerden ve komşularından ödünç aldığı kitaplar aracılığıyla bilgilenmiştir.


Aile, 1816 yılında Kentucky’den Indiana’ya taşınmıştır. Bunun en önemli nedeni, Kentucky’deki mülkiyet yasalarının karmaşıklığı ve toprak sahipliği konusundaki belirsizlikler olmuştur. Indiana’da ise köleliğin yasak olması ve toprak mülkiyetinin daha güvence altına alınması, Lincoln ailesi için daha elverişli bir ortam yaratmıştır. Lincoln, bu dönemde ormanlık alanları temizleyerek tarım arazisi oluşturma gibi ağır işlerde çalışmak zorunda kalmıştır. Ancak, ağır fiziksel çalışma koşulları, onun okumaya ve öğrenmeye olan ilgisini azaltmamıştır.


Lincoln’ün annesi Nancy Hanks Lincoln, 1818 yılında, büyük olasılıkla sütten bulaşan bir hastalık olan milk sickness nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Annesinin ölümü, Lincoln’ün yaşamında derin bir etki bırakmıştır. Babası Thomas Lincoln, kısa bir süre sonra yeniden evlenmiş ve Sarah Bush Johnston ile hayatını birleştirmiştir. Üvey annesi, Lincoln’ün eğitimine olan ilgisini desteklemiş, ona okuma ve yazma konusunda cesaret vermiştir. Lincoln, bu dönemde kendini eğitme çabalarını daha da yoğunlaştırmıştır.


1828 yılında, Lincoln’ün yaşamındaki bir diğer trajedi, kız kardeşi Sarah’nın doğum sırasında hayatını kaybetmesi olmuştur. Ailesinden iki önemli kişiyi genç yaşta kaybetmesi, Lincoln’ün yaşamı boyunca sürecek olan melankolik ruh halini şekillendirmiştir. Onun ilerleyen yıllarda depresyon belirtileri gösterdiği ve hayatı boyunca psikolojik zorluklar yaşadığı bilinmektedir.


Genç yaşlarda çalışmak zorunda kalan Lincoln, zaman zaman nehir taşımacılığı ve ticaretle uğraşmıştır. 1828 yılında, New Orleans’a kadar uzanan bir nehir yolculuğuna çıkmış ve burada köle ticaretine yakından tanıklık etmiştir. Bu deneyim, onun kölelik karşıtı görüşlerinin pekişmesine neden olmuştur. Daha sonraları köleliğin ahlaki ve siyasi bir sorun olduğuna dair düşünceler geliştirmesinde bu yolculuğun önemli bir etkisi olduğu düşünülmektedir.


Lincoln, 1830 yılında ailesiyle birlikte Indiana’dan Illinois’e taşınmıştır. Bu dönemde Lincoln, artık ailesinin tarımsal işlerine yardımcı olmanın ötesinde, kendi geleceği için kararlar almaya başlamıştır. Çiftçilik ve el işçiliği gibi işlerden uzaklaşarak, kendisini hukuka ve siyasete yönlendirecek bir sürece girmiştir. 1831 yılında, ailesinden ayrılarak New Salem, Illinois’e yerleşmiştir. Burada ticaretle uğraşmaya çalışmış, ancak daha sonra hukuk alanına yönelmiştir. Hayatı boyunca süregelen kendi kendini yetiştirme anlayışı, onun eğitimini geleneksel bir okul ortamı yerine kitaplar ve kişisel çabalar aracılığıyla tamamlamasına neden olmuştur.


Lincoln’ün erken yaşamı ve eğitimi, onun ileride geliştireceği siyasi ve hukuki düşüncelerin temelini oluşturmuştur. Fakirlik içinde büyümüş olması, halkın içinden gelen bir lider olarak algılanmasını sağlamış, eğitim konusundaki kendi çabaları ise onu Cumhuriyetçi Parti’nin en güçlü figürlerinden biri haline getirmiştir.

Hukuk ve Siyasete Giriş (1832-1860)

Abraham Lincoln, ailesinin Illinois’e taşınmasının ardından 1831 yılında ailesinden ayrılarak New Salem’e yerleşmiştir. Burada farklı işlerde çalışmış, ancak özellikle ticaret ve nehir taşımacılığı ile ilgilenmiştir. 1832 yılında Black Hawk Savaşı patlak verdiğinde, Lincoln gönüllü olarak milis kuvvetlerine katılmıştır. Milisler içerisinde kaptan rütbesine yükselmiş, ancak savaşta doğrudan bir çatışmaya girmemiştir. Savaşın sona ermesinin ardından New Salem’e geri dönmüş ve burada kendi kariyerine yön vermeye başlamıştır.


Lincoln’ün siyasi kariyerinin temelleri, 1832 yılında Illinois Eyalet Meclisi seçimlerine katılmasıyla atılmıştır. Bu seçimde başarılı olamamış, ancak bu deneyim, onun siyasete olan ilgisini pekiştirmiştir. Seçim sonrasında geçimini sağlamak amacıyla çeşitli işlerde çalışmış, bir süre bakkallık yapmıştır. Ancak ticarette başarılı olamayınca, kendi kendini yetiştirme sürecini devam ettirerek hukuk okumaya yönelmiştir. Hukuk eğitimi için herhangi bir okula gitmemiş, bunun yerine dönemin önemli hukuk kitaplarını okuyarak bilgi edinmiştir.


1834 yılında Illinois Eyalet Meclisi’ne seçilmeyi başarmış ve burada dört dönem boyunca görev yapmıştır. Mecliste bulunduğu süre boyunca altyapı projeleri ve ekonomik gelişimle ilgili çeşitli yasa tasarılarını desteklemiştir. Lincoln, o dönemde henüz köleliğin tamamen kaldırılmasını savunmasa da, köleliğin yayılmasına karşı çıkmış ve özellikle Illinois’te köleliğin genişletilmesine yönelik girişimlere muhalefet etmiştir.


1836 yılında hukuk sınavını geçerek Illinois barosuna kabul edilmiş ve Springfield’da avukatlık yapmaya başlamıştır. 1837 yılında Springfield’a taşınarak John T. Stuart ile ortaklık kurmuş ve hukuk kariyerine resmen adım atmıştır. Hukuk alanındaki yetkinliği sayesinde kısa sürede tanınan bir avukat haline gelmiştir. Hukuk pratiği, onun analitik düşünme yeteneğini geliştirmiş ve siyasi kariyerine önemli bir temel oluşturmuştur. Bu dönemde, Amerikan hukuk sistemi ve anayasal meseleler hakkında derinlemesine bilgi edinmiş, federal yönetim ile eyaletler arasındaki ilişkiler konusunda görüşlerini şekillendirmiştir.


1842 yılında Mary Todd ile evlenmiştir. Mary Todd, köklü bir Kentucky ailesine mensup olup, Lincoln’ün siyasi hayatına destek veren, eğitimli ve etkili bir figür olmuştur. Evlilikleri süresince dört çocukları olmuş, ancak yalnızca Robert Todd Lincoln yetişkinliğe ulaşabilmiştir. Lincoln’ün diğer üç çocuğu, Edward, William ve Thomas, çeşitli hastalıklar nedeniyle genç yaşta hayatını kaybetmiştir. Çocuklarının ölümü, onun yaşamı boyunca sürecek olan melankoliye ve depresyona katkıda bulunmuştur.


Lincoln’ün ulusal siyasetteki ilk önemli adımı, 1846 yılında ABD Temsilciler Meclisi’ne seçilmesiyle gerçekleşmiştir. Kongre’deki dönemi (1847-1849), kölelik karşıtı duruşu ile dikkat çekmiştir. Özellikle Meksika-Amerika Savaşı’na karşı çıkmış ve savaşın, ABD’nin güneybatı bölgelerinde köleliğin yayılmasını teşvik etmeye yönelik bir adım olduğunu savunmuştur. Ancak, kölelik konusunda daha radikal görüşleri savunan kesimler tarafından yeterince güçlü bir lider olarak görülmemiştir. 1849 yılında kongre üyeliği sona erdikten sonra siyasetten bir süre uzaklaşarak avukatlık kariyerine geri dönmüştür.


1854 yılı, Lincoln’ün siyasi kariyerinde yeni bir dönemin başlangıcını işaret etmiştir. O yıl kabul edilen Kansas-Nebraska Yasası, köleliğin yeni topraklarda serbest bırakılmasına izin vermiştir. Bu yasa, kölelik karşıtı kesimler arasında büyük bir tepkiye yol açmış ve Lincoln’ün siyasete geri dönmesini sağlamıştır. Lincoln, köleliğin genişlemesini durdurmanın anayasal bir zorunluluk olduğunu savunmuş ve köleliğin ahlaki olarak yanlış olduğunu belirtmiştir.


1856 yılında yeni kurulan Cumhuriyetçi Parti’ye katılmış ve kölelik karşıtı söylemleri nedeniyle partinin önemli figürlerinden biri haline gelmiştir. 1858 yılında Illinois Senato seçimlerinde Stephen A. Douglas’a karşı aday olmuş, ancak seçimi kaybetmiştir. Buna rağmen, Lincoln-Douglas Tartışmaları olarak bilinen ve kölelik konusunda derinlemesine yapılan bu münazaralar, onun ulusal çapta tanınmasına neden olmuştur. Bu tartışmalar sırasında, Lincoln köleliğin olduğu bölgelerde kaldırılmasını savunmamış, ancak yeni eyaletlerde yayılmasına karşı çıkmıştır. Demokratlar ise köleliğin halk egemenliği ilkesine göre her eyaletin kendi kararına bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür.


Lincoln’ün kölelik konusundaki net duruşu, 1860 yılında Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı olarak gösterilmesini sağlamıştır. 1860 başkanlık seçimleri, kölelik ve Birliğin geleceği üzerine yapılan en önemli seçimlerden biri olmuştur. Lincoln, seçimi kazandığında, Güney eyaletleri onun köleliği tamamen kaldıracağına inanarak ayrılık (secesyon) sürecini başlatmıştır. Böylece, Lincoln’ün başkanlık dönemi, ülkenin en büyük krizlerinden biri olan Amerikan İç Savaşı ile başlamıştır.

Başkanlık Seçimi ve İlk Dönem (1860-1865)

Abraham Lincoln’ün 1860 başkanlık seçimleri, Amerikan tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birine denk gelmiştir. Seçim süreci, ABD’de kölelik meselesi üzerinden derin bölünmelerin yaşandığı bir ortamda gerçekleşmiştir. Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olarak Lincoln, köleliğin yeni eyaletlere yayılmasına kesin bir şekilde karşı çıkmıştır. Ancak, mevcut kölelik sistemine doğrudan müdahale etmeyeceğini belirtmiş, köleliğin var olduğu eyaletlerde devam etmesine yasal olarak izin verileceğini ifade etmiştir. Buna rağmen, Güney eyaletlerindeki kölelik yanlısı politikacılar, Lincoln’ün seçilmesinin kölelik sisteminin sonu olacağına inanmış ve ona karşı sert bir tutum sergilemiştir.


1860 seçimlerinde, Demokrat Parti kendi içinde bölünmüş bir yapı sergilemiştir. Parti, kölelik konusundaki görüş farklılıkları nedeniyle ikiye ayrılmış, Kuzeyli Demokratlar Stephen A. Douglas’ı, Güneyli Demokratlar ise John C. Breckinridge’i aday göstermiştir. Bu bölünme, Lincoln’ün seçimde avantaj kazanmasına neden olmuştur. Bunun yanı sıra, Anayasal Birlik Partisi adayı John Bell de seçimlere katılmış ve özellikle sınır eyaletlerinde destek bulmuştur.


Lincoln, 6 Kasım 1860’ta yapılan seçimlerde, halk oylamasının yalnızca %39,8’ini almasına rağmen, seçim sistemindeki yapısal avantajlar sayesinde Seçici Kurul’un (Electoral College) büyük çoğunluğunu kazanarak ABD Başkanı seçilmiştir. Güney eyaletlerinde neredeyse hiç oy alamamış, ancak Kuzey eyaletlerinde büyük bir zafer elde etmiştir. Seçim sonuçları, Güney eyaletlerinde büyük bir krize neden olmuştur ve Güney Carolina, Lincoln’ün zaferinin ardından 20 Aralık 1860’ta Birlik’ten ayrıldığını ilan etmiştir. Bunu takip eden birkaç ay içinde Mississippi, Florida, Alabama, Georgia, Louisiana ve Texas da bağımsızlıklarını ilan ederek Amerika Konfedere Devletleri’ni (Confederate States of America - CSA) kurmuşlardır.

İlk Başkanlık Yılı ve İç Savaşın Başlangıcı

Abraham Lincoln, 4 Mart 1861’de ABD Başkanı olarak yemin etmiştir. İlk Görev Konuşması’nda, Güney eyaletlerine doğrudan bir mesaj vermiş ve savaşın başlamasının yalnızca onların elinde olduğunu vurgulamıştır. Konuşmasında, "Hükümet size saldırmayacaktır... Ancak siz bu hükümeti yıkmak için herhangi bir yemin etmediniz, oysa ben onu koruyacağıma, savunacağıma ve yaşatacağıma yemin ettim" ifadelerini kullanarak Güney’e doğrudan bir çağrıda bulunmuştur. Lincoln, Birlik’i korumayı en önemli önceliği olarak görmüştür. Güney’in ayrılmasını yasadışı bir eylem olarak değerlendirmiş ve federal otoritenin eyaletler üzerindeki egemenliğini sürdürmesi gerektiğini savunmuştur. Ancak, Güney eyaletleri bu çağrılara olumlu yanıt vermemiş ve ayrılıkçı tutumlarını sürdürmüştür.


İç Savaş’ın kıvılcımı, 12 Nisan 1861’de Güney Carolina’daki Fort Sumter kalesine Konfederasyon birlikleri tarafından ateş açılmasıyla başlamıştır. Bu saldırı, federal hükümetin otoritesine doğrudan bir meydan okuma olarak değerlendirilmiş ve Lincoln hemen harekete geçerek 75.000 gönüllü askerin orduya katılmasını talep etmiştir. Bu karar, dört yeni eyaletin daha (Virginia, Arkansas, Tennessee ve Kuzey Carolina) Konfederasyon’a katılmasına neden olmuştur. Böylece, İç Savaş resmen başlamıştır

Savaşın İlk Yılları ve Lincoln’ün Stratejisi

Lincoln’ün başkomutan olarak savaş stratejisi, hem askeri hem de siyasi kararlarla şekillenmiştir. Savaşın ilk dönemlerinde, Birlik Ordusu’nun askeri başarıları sınırlı kalmıştır. 1861’deki Birinci Bull Run Muharebesi, Birlik kuvvetleri için büyük bir yenilgi olmuş ve Güney’in savaşta güçlü bir direniş gösterebileceğini kanıtlamıştır. Bu dönemde Lincoln, etkili bir askeri lider bulmakta zorlanmış ve birçok general değiştirmek zorunda kalmıştır. Ancak, sonunda Ulysses S. Grant ve William Tecumseh Sherman gibi generaller Lincoln’ün güvenini kazanarak savaşın gidişatını değiştiren isimler olmuşlardır.


Lincoln, savaşın sadece askeri bir mücadele olmadığını, aynı zamanda siyasi ve moral yönleri olduğunu da görmüştür. Bu nedenle, 1862’de Konfederasyon’a ekonomik yaptırımlar uygulamış ve limanlarını ablukaya alarak Güney’in ticaret yollarını kesmeye çalışmıştır. Ayrıca, 1 Ocak 1863’te Özgürlük Bildirgesi’ni (Emancipation Proclamation) ilan ederek, Konfederasyon kontrolündeki bölgelerde bulunan tüm kölelerin serbest bırakıldığını duyurmuştur. Bu karar, köleliği savaşın ana meselesi haline getirmiş ve Avrupa ülkelerinin Konfederasyon’a destek vermesini zorlaştırmıştır. Aynı zamanda, Afrikalı Amerikalıların Birlik Ordusu’na katılmasına olanak tanımış ve yaklaşık 200.000 siyahi asker ve denizci savaşın ilerleyen dönemlerinde Birlik Ordusu’na katılmıştır.

Gettysburg Konuşması ve Savaşın Anlamı

Lincoln, savaşın sadece bir toprak mücadelesi olmadığını, aynı zamanda bir demokrasi ve özgürlük savaşı olduğunu anlatmak istemiştir. Bu düşüncelerini en güçlü şekilde, 19 Kasım 1863’te Gettysburg Muharebesi’nde hayatını kaybeden askerler anısına yaptığı ünlü konuşmasında dile getirmiştir. Konuşmada, şu sözler tarihe geçmiştir: “Bu ulusun Tanrı’nın huzurunda yeniden özgür doğacağına ve halkın, halk tarafından, halk için yönetiminin yeryüzünden silinmeyeceğine dair yüksek kararlılığımızı burada ilan ediyoruz.” Gettysburg Konuşması, sadece savaşın anlamını değil, aynı zamanda Amerikan demokrasisinin temel ilkelerini de vurgulamış ve Lincoln’ün vizyonunu özetleyen bir metin olmuştur.

Siyasi Zorluklar ve 1864 Seçimleri

Lincoln’ün başkanlığı süresince iç muhalefet de devam etmiştir. Özellikle, savaşın uzaması ve ağır insan kayıpları, kamuoyunda hoşnutsuzluğa yol açmıştır. Ancak, 1864 başkanlık seçimlerinde Lincoln, General George B. McClellan’a karşı zafer kazanarak ikinci kez başkan seçilmiştir. McClellan, savaşın sona erdirilmesini ve Güney ile uzlaşmayı savunmuş, ancak Lincoln, Birlik’in tam zafer kazanması gerektiğini vurgulamıştır. 1864 seçim zaferi, Birlik Ordusu’nun savaşta önemli başarılar kazanmasıyla mümkün olmuştur. General Sherman’ın Atlanta’yı ele geçirmesi ve General Grant’in Richmond’a yönelik ilerleyişi, Lincoln’ün halk desteğini artırmıştır.


Abraham Lincoln

Amerikan İç Savaşı ve Liderliği (1861-1865)

Abraham Lincoln’ün başkanlık dönemi, Amerikan İç Savaşı (1861-1865) ile şekillenmiştir. Başkanlık görevine geldiğinde, Güney eyaletleri birer birer Birlik’ten ayrılmaya başlamış ve Amerika Konfedere Devletleri’ni kurmuşlardır. Bu durum, ABD tarihindeki en büyük iç savaşın başlamasına yol açmıştır. Lincoln, başkanlık yemininin gereği olarak, Birliği korumak için tüm yetkilerini kullanacağını belirtmiş ve Güney’in bağımsızlık ilanını tanımayacağını vurgulamıştır.

Savaşın Başlangıcı ve Lincoln’ün İlk Stratejileri

İç Savaş, 12 Nisan 1861’de Fort Sumter’a düzenlenen saldırı ile başlamıştır. Güney Carolina eyaletinin Charleston limanında bulunan Fort Sumter, federal hükümete bağlı bir kale olup, Konfederasyon birlikleri tarafından kuşatma altına alınmıştır. Lincoln, askeri müdahale yerine kaleye lojistik destek göndermeye karar vermiştir. Ancak Konfederasyon topçuları, destek gemileri gelmeden önce kaleye ateş açmış ve federal kuvvetleri teslim olmaya zorlamıştır. Bu olay, savaşın resmen başlamasına neden olmuş ve Lincoln, 75.000 gönüllü askerin orduya katılmasını talep etmiştir.


Bu çağrıya yanıt olarak, Kuzey eyaletleri hızla asker toplamaya başlamış, ancak aynı zamanda Virginia, Arkansas, Tennessee ve Kuzey Carolina gibi sınır eyaletleri de Konfederasyon’a katılarak Güney’in gücünü artırmıştır. Lincoln, bu noktada askeri liderlerini dikkatli seçmek zorunda kalmıştır. Savaşın erken aşamalarında General George B. McClellan gibi generallerin tereddütlü tutumu, Kuzey’in savaşın başlangıcında önemli başarılar elde etmesini engellemiştir.

İç Savaş’ın İlk Yılları: Askeri ve Siyasi Zorluklar

İç Savaş’ın ilk yıllarında, Lincoln hem askeri hem de siyasi açıdan büyük zorluklarla karşılaşmıştır. 1861’de Birinci Bull Run Muharebesi, Kuzey için büyük bir yenilgi olmuş ve savaşın hızlı bir şekilde sona ermeyeceği anlaşılmıştır. Bu süreçte Lincoln, askeri liderlik konusunda önemli değişiklikler yapmak zorunda kalmıştır.


Özellikle 1862 yılı, Lincoln’ün savaş stratejisinde daha agresif önlemler almaya başladığı bir dönem olmuştur. Kuzey ordusunun doğrudan Konfederasyon başkenti Richmond’a saldırmasını amaçlayan Peninsula Seferi, General McClellan’ın aşırı temkinli stratejileri nedeniyle başarısız olmuştur. McClellan’ın cesur hamleler yapamaması, Lincoln’ü ordunun komutasında değişiklik yapmaya zorlamış ve savaşın ilerleyen yıllarında General Ulysses S. Grant ve General William Tecumseh Sherman gibi agresif komutanlar öne çıkmıştır.


Bunun yanı sıra, Lincoln iç politikada da büyük zorluklarla karşılaşmıştır. Savaşın uzaması, özellikle Kuzey’de savaş karşıtı grupların güçlenmesine yol açmıştır. Demokrat Parti içindeki "Barış Demokratları" (Copperheads), Lincoln’ün savaş politikalarını eleştirmiş ve Güney ile uzlaşma çağrıları yapmıştır. Lincoln, savaş boyunca anayasal yetkilerini genişleterek, bazen tartışmalı kararlar almıştır. Habeas Corpus yasasını askıya alması, yani savaş karşıtı aktivistlerin mahkeme kararı olmaksızın tutuklanmasına izin vermesi, anayasal bir tartışma yaratmış, ancak Lincoln bu tür önlemleri savaşın kazanılması için gerekli görmüştür.

Özgürlük Bildirgesi ve Kölelik Karşıtı Politikalar

Savaşın ilerleyen dönemlerinde Lincoln, savaşın sadece Birliği korumak değil, aynı zamanda köleliği sona erdirmek için de verilmesi gerektiğini anlamıştır. Bu bağlamda, 22 Eylül 1862’de Özgürlük Bildirgesi’ni (Emancipation Proclamation) ilan etmiş ve 1 Ocak 1863’te yürürlüğe koymuştur. Bu kararname, Konfederasyon kontrolü altındaki tüm bölgelerde köleleri serbest bıraktığını duyurmuştur. Ancak, bu bildiri sınır eyaletlerindeki veya Birlik kontrolündeki Güney bölgelerindeki köleleri doğrudan özgürleştirmemiştir. Bununla birlikte, Özgürlük Bildirgesi, köleliğin tamamen sona erdirilmesi yolunda kritik bir adım olmuştur.

Özgürlük Bildirgesi’nin siyasi ve askeri sonuçları büyük olmuştur:

  • Savaşın ahlaki boyutunu değiştirmiş ve uluslararası desteği Kuzey’e çekmiştir. Özellikle İngiltere ve Fransa gibi Avrupa ülkeleri, Güney’in kölelik yanlısı politikaları nedeniyle Konfederasyon’a destek vermekten kaçınmışlardır.
  • Afrikalı Amerikalıların Birlik Ordusu’na katılmasına izin vermiştir. 186,000’den fazla siyahi asker ve denizci, savaşın ilerleyen dönemlerinde Birlik’e katılmış ve savaşın seyrini değiştiren önemli bir güç haline gelmiştir.

Gettysburg Muharebesi ve Lincoln’ün Liderliği

1863 yılına gelindiğinde, savaş Kuzey ve Güney için büyük kayıplara neden olmuş ve her iki taraf için de stratejik bir dönüm noktasına ulaşılmıştır. 1-3 Temmuz 1863’te yapılan Gettysburg Muharebesi, İç Savaş’ın en kanlı çarpışmalarından biri olmuş ve Kuzey’in zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu savaş, Konfederasyon’un Kuzey topraklarına büyük bir saldırı düzenlediği ve başarısız olduğu en önemli muharebelerden biri olmuştur.


Bu savaşın ardından, 19 Kasım 1863’te Abraham Lincoln ünlü "Gettysburg Konuşması"nı yapmıştır. Konuşmada, savaşın yalnızca bir askeri mücadele olmadığını, Amerikan demokrasisinin temel ilkelerinin korunması için verilen bir mücadele olduğunu vurgulamıştır. Lincoln konuşmasında şunları söylemiştir: “Bu ulusun Tanrı’nın huzurunda yeniden özgür doğacağına ve halkın, halk tarafından, halk için yönetiminin yeryüzünden silinmeyeceğine dair yüksek kararlılığımızı burada ilan ediyoruz.” Bu konuşma, Lincoln’ün halkı birlik içinde tutma çabasının bir yansıması olmuş ve Amerikan tarihindeki en önemli siyasi metinlerden biri olarak kabul edilmiştir.

Savaşın Son Aşamaları ve Zafer

1864 yılına gelindiğinde, Kuzey’in askeri avantajı belirgin hale gelmiştir. Lincoln, aynı yıl başkanlık seçimlerine girmiş ve rakibi General George B. McClellan’a karşı zafer kazanmıştır. 1865 yılında, General Ulysses S. Grant’in önderliğindeki Birlik Ordusu, Konfederasyon başkenti Richmond’u ele geçirmiş ve 9 Nisan 1865’te Konfederasyon Generali Robert E. Lee, Appomattox’ta teslim olmuştur. Lincoln’ün Birlik’i koruma çabaları sonuç vermiş ve savaş sona ermiştir. Ancak, barış sürecinin nasıl işleyeceği konusunda daha planlarını hayata geçiremeden, bir suikaste kurban gitmiştir.

Yeniden Seçim ve Savaşın Sonu (1864-1865)

Amerikan İç Savaşı devam ederken, Abraham Lincoln 1864 başkanlık seçimlerinde yeniden aday olmuştur. Seçim süreci, savaşın sonucunun belirsiz olduğu bir döneme denk gelmiş ve Lincoln için büyük bir sınav haline gelmiştir. Savaşın yarattığı yorgunluk, yüksek kayıplar ve bazı Kuzey eyaletlerindeki hoşnutsuzluk, seçim sürecini zorlaştırmıştır. Ancak, askeri başarılar ve Lincoln’ün liderliği, seçimlerin sonucunu belirlemiştir.

1864 Başkanlık Seçimleri

1864 seçimleri, savaş döneminde yapılan ilk başkanlık seçimlerinden biri olmuş ve savaşın geleceği açısından belirleyici bir rol oynamıştır. Lincoln’ün en büyük rakibi, Birlik Ordusu’nun eski generallerinden George B. McClellan olmuştur. McClellan, savaş sırasında Lincoln tarafından ordu komutanlığından alınmış, ancak Kuzey’deki savaş karşıtı Demokratlar tarafından aday gösterilmiştir. Demokrat Parti’nin içindeki savaş karşıtı “Barış Demokratları” (Copperheads) fraksiyonu, Lincoln’ün savaş politikasını sert bir şekilde eleştirmiş ve Konfederasyon ile bir barış anlaşması yapılmasını savunmuştur.


Lincoln, savaş sürecinde Kuzey ve Güney’i bir araya getirmek amacıyla seçim kampanyasında farklı bir strateji izlemiştir. 1864 seçimlerine Cumhuriyetçi Parti adıyla değil, "Ulusal Birlik Partisi" (National Union Party) adıyla katılmıştır. Bu strateji, Sınır Eyaletlerdeki ve savaş yanlısı Demokratların desteğini almak için tasarlanmıştır. Lincoln, başkan yardımcısı adayı olarak eski bir Demokrat olan Andrew Johnson’ı seçmiş ve Demokrat seçmenlere de hitap etmeyi amaçlamıştır.


Seçim kampanyası boyunca Lincoln’ün popülaritesi dalgalanmıştır. Savaşın uzaması ve ağır insan kayıpları nedeniyle birçok seçmen, Lincoln’ün savaş stratejisini sorgulamış ve McClellan’ın barış vaadini cazip bulmuştur. Ancak, Lincoln’ün kampanyasına en büyük desteği General William Tecumseh Sherman’ın Atlanta’yı ele geçirmesi sağlamıştır. 2 Eylül 1864’te Atlanta’nın düşmesi, Kuzey’de büyük bir zafer olarak görülmüş ve savaşın kazanılmak üzere olduğu düşüncesini pekiştirmiştir. Bu askeri zafer, Lincoln’ün seçimleri kazanmasında belirleyici bir faktör olmuştur.


1864 seçimlerinde Lincoln, halk oylamasında %55, Seçici Kurul’da ise 212 oy alarak büyük bir zafer kazanmıştır. McClellan ise halk oylarının %45’ini almasına rağmen yalnızca 21 Seçici Kurul oyu kazanabilmiştir. Bu seçim zaferi, Lincoln’ün savaşın son aşamalarında tam yetkiyle hareket etmesine olanak tanımıştır.

Savaşın Son Aşamaları ve Konfederasyon’un Çöküşü

1865 yılına gelindiğinde, Birlik Ordusu savaşta belirgin bir üstünlük sağlamıştır. General Ulysses S. Grant’in yönetimindeki Birlik güçleri, Konfederasyon’un başkenti Richmond’a doğru ilerlemeye başlamıştır. Aynı zamanda, General Sherman, “Denize Yürüyüş” (March to the Sea) olarak bilinen seferi başlatarak, Konfederasyon’un lojistik hatlarını ve savaş kaynaklarını yok etmiştir. Sherman’ın birlikleri, Georgia ve Güney Carolina’da Konfederasyon’un altyapısını tahrip etmiş, sivil ve askeri hedefleri yok ederek Güney’in savaş kapasitesini büyük ölçüde azaltmıştır.


2 Nisan 1865’te Grant’in ordusu, Richmond’u ele geçirmiş ve Konfederasyon’un başkenti Kuzey güçlerinin eline geçmiştir. Konfederasyon Devlet Başkanı Jefferson Davis, Richmond’dan kaçmak zorunda kalmış ve Konfederasyon hükümeti fiilen sona ermiştir. 9 Nisan 1865’te, General Robert E. Lee, Virginia’daki Appomattox Mahkemesi'nde (Appomattox Court House) General Grant’e teslim olmuştur. Bu olay, savaşın fiili olarak sona erdiğini göstermiştir.


Ancak, Lincoln savaşın sona ermesiyle birlikte, Güney’i cezalandırma yerine yeniden Birlik’e dahil etme sürecini başlatmayı planlamıştır. Güney’in yeniden inşası olarak bilinen "Rekonstrüksiyon Dönemi" için barışçıl bir yaklaşım benimsemeyi amaçlamıştır. Lincoln, savaş boyunca Güney eyaletleri ile düşmanca bir ilişki kurmamış ve savaşın bitiminde "Bütün eyaletler eşit olarak yeniden Birlik’e katılmalıdır" görüşünü savunmuştur.

Lincoln’ün İkinci Görev Konuşması ve Barış Politikası

Lincoln, 4 Mart 1865’te yapılan İkinci Görev Konuşması'nda, savaş sonrası barış sürecine odaklanmış ve ülkeyi bir araya getirmeye çalışmıştır. Bu konuşmada, hem Kuzey hem de Güney için şefkatli bir dil kullanmış ve intikam yerine ulusal birliği vurgulamıştır: "Hiç kimseye karşı kötü niyet beslemeden, herkes için iyilikle, Tanrı’nın bize gösterdiği doğru yolu takip etme kararlılığıyla, bu savaşı sona erdirme ve ulusumuzun yaralarını sarma çabasında birlikte çalışmalıyız."


Bu sözler, Lincoln’ün Güney eyaletlerine cezalandırıcı bir yaklaşım benimsemek yerine, toplumsal ve politik bir barış sürecine girmek istediğini göstermiştir. Ancak, Lincoln’ün bu planları, suikaste kurban gitmesi nedeniyle tamamlanamamış ve yerine gelen Andrew Johnson’ın politikaları, Rekonstrüksiyon sürecini farklı bir yöne evirmiştir.

Lincoln’ün Son Günleri ve Zaferin Kutlanması

Lincoln, zaferin ardından son günlerini Washington'da geçirmiştir. 4 Nisan 1865’te Richmond’a gitmiş ve eski Konfederasyon başkentini ziyaret etmiştir. Burada, özgürlüğüne yeni kavuşmuş siyah Amerikalılar tarafından büyük bir coşkuyla karşılanmıştır. Bu ziyaret, savaşın sona erdiğine dair sembolik bir anlam taşımış ve Güney’in yeniden inşasına dair umutları artırmıştır.


10 Nisan 1865’te, Washington’da büyük kutlamalar düzenlenmiş ve Lincoln, Beyaz Saray’ın balkonundan halka hitap etmiştir. Bu konuşmasında, ilk kez Afrikalı Amerikalılar için tam vatandaşlık haklarından bahsetmiştir. Ancak bu açıklama, Güney’deki kölelik yanlısı grupları daha da öfkelendirmiştir. Bu süreçte, John Wilkes Booth adlı bir Güney yanlısı aktör, Lincoln’ün konuşmasını dinlemiş ve başkanı öldürmeye karar vermiştir. Booth ve onun Güney yanlısı destekçileri, Lincoln’ün Güney’i yeniden inşa etme planlarına karşı büyük bir nefret beslemekteydi.


Lincoln, 14 Nisan 1865’te eşi Mary Todd Lincoln ile birlikte Ford Tiyatrosu’nda "Our American Cousin" adlı oyunu izlemeye gitmiş ve burada John Wilkes Booth tarafından suikaste uğramıştır. Lincoln, ertesi sabah 15 Nisan 1865’te hayatını kaybetmiş ve böylece savaşın sona erdiği bir dönemde, Birliği bir araya getirmeye çalışan en önemli figür ortadan kaldırılmıştır.


Death of President Lincoln

Suikast ve Ölümü (1865)

Abraham Lincoln, Amerikan İç Savaşı’nın sonuna doğru ülkenin yeniden birleşmesini ve Güney’in Birlik’e barışçıl bir şekilde entegrasyonunu sağlamayı hedeflemiştir. Ancak, Güney yanlısı gruplar ve savaşın sonuçlarından memnun olmayan kesimler, onun politikalarına karşı büyük bir tepki geliştirmiştir. Lincoln, savaşın sona ermesiyle birlikte Birlik’in yeniden inşası sürecine odaklanmış ve bu sürecin sert bir intikam politikası yerine, Güney’in ekonomik ve siyasi olarak yeniden yapılanmasına dayalı olmasını istemiştir. Ancak, savaş sırasında köleliğin kaldırılması ve Konfederasyon’un yenilgisi, birçok Güneyli için kabul edilmesi zor bir durum yaratmış ve Lincoln, bazı kesimler için bir nefret figürü haline gelmiştir.

John Wilkes Booth ve Suikast Planı

Lincoln’e yönelik suikast planı, Güney yanlısı bir aktör olan John Wilkes Booth tarafından hazırlanmıştır. Booth, Konfederasyon yanlısı bir kişilik olarak, Lincoln’ün köleliği kaldırmasına ve Birlik’i yeniden sağlamasına şiddetle karşı çıkmıştır. Booth ve ona destek veren birkaç komplocu, Lincoln’ü öldürerek Güney’in direnişini sürdürmeyi ve Birlik hükümetini kaosa sürüklemeyi amaçlamıştır.


Başlangıçta, Booth ve grubu, Lincoln’ü kaçırmayı planlamış, onu Richmond’a götürerek Konfederasyon liderleriyle pazarlık yapmayı düşünmüştür. Ancak, savaşın gidişatı değişmiş ve Richmond’un Birlik ordusunun eline geçmesiyle bu plan uygulanamaz hale gelmiştir. Booth, bunun yerine Lincoln’ü öldürmeye karar vermiştir. Booth’un planına göre, suikast aynı anda Başkan Lincoln, Başkan Yardımcısı Andrew Johnson ve Dışişleri Bakanı William H. Seward’a yönelik üç saldırı ile gerçekleştirilecekti. Böylece Birlik hükümeti başsız kalacak ve Güney’de direnişin devam etmesi için bir fırsat doğacaktı.

Ford Tiyatrosu’nda Suikast

14 Nisan 1865 akşamı, Abraham Lincoln ve eşi Mary Todd Lincoln, Washington D.C.’de bulunan Ford Tiyatrosu’na gitmişlerdir. O gece "Our American Cousin" adlı bir komedi oyunu sahnelenmekteydi. Başkan ve eşi, General Ulysses S. Grant çiftiyle birlikte tiyatroya gitmeyi planlamış, ancak Grant başka bir programa katılacağı için gelememiştir. Bunun yerine, Lincoln’ün yakın arkadaşları olan Binbaşı Henry Rathbone ve nişanlısı Clara Harris çifte eşlik etmiştir.


Booth, Lincoln’ün tiyatroda olacağını öğrenmiş ve suikast için hazırlıklara başlamıştır. Ford Tiyatrosu’na daha önceden girebildiği için, tiyatro binasını iyi tanımaktaydı. Sahne arkasında ve balkon girişlerinde güvenlik önlemleri neredeyse hiç yoktu. Booth, planını uygulamadan önce tiyatroya gelmiş, içeri sızarak Lincoln’ün locasına açılan kapıyı kilitlemiştir.


Oyun sırasında, Booth Lincoln’ün arkasına yaklaşarak 44 kalibrelik tek atışlı bir tabanca olan Derringer ile başına ateş etmiştir. Lincoln, ağır bir şekilde yaralanmış ve bilincini kaybetmiştir. Saldırıdan sonra Booth, Binbaşı Rathbone’un kendisini durdurmaya çalışması üzerine bıçakla ona saldırmış ve ardından tiyatro balkonundan sahneye atlamıştır. Ayağı kırılmasına rağmen, sahnede durarak "Sic semper tyrannis!" ("Zalimler her zaman böyle ölür!") diye bağırmış ve tiyatrodan kaçmıştır.

Lincoln’ün Son Saatleri ve Ölümü

Lincoln, saldırının hemen ardından tiyatronun karşısındaki Petersen House adlı bir pansiyona taşınmıştır. Burada bir yatağa yatırılmış ve doktorlar tarafından muayene edilmiştir. Ancak, kurşun beynine isabet etmiş ve geri dönüşü olmayan bir hasara yol açmıştır. Lincoln, yaklaşık dokuz saat boyunca bilinci kapalı olarak yaşamış ve 15 Nisan 1865 sabahı saat 07:22’de hayatını kaybetmiştir. Yanında eşi Mary Todd Lincoln, oğlu Robert Todd Lincoln ve birkaç yakın arkadaşı bulunmuştur. Ölüm anında, Savaş Bakanı Edwin M. Stanton, sessiz bir şekilde "Artık Ölümsüzler Arasında" diyerek başkanın vefatını ilan etmiştir.

Suikast Sonrası Tepkiler ve Yas Süreci

Lincoln’ün ölümü, ABD genelinde büyük bir yas sürecine yol açmıştır. Birçok kişi, İç Savaş’ın sona ermesinden sadece günler sonra böyle bir olayın yaşanmasını büyük bir trajedi olarak görmüştür. Washington D.C., Lincoln’ün ölümüyle birlikte matem havasına bürünmüş, sokaklarda sessizlik hâkim olmuştur.


16 Nisan 1865’te, Lincoln’ün naaşı Beyaz Saray’a getirilmiş ve burada resmi bir cenaze töreni düzenlenmiştir. Daha sonra, 19 Nisan’da, Lincoln’ün tabutu, büyük bir kortej eşliğinde Washington’daki ABD Kongre Binası Rotunda Salonu’na taşınmıştır. Burada halkın ziyaretine açılmış ve on binlerce kişi, başkanlarına son kez veda etmek için sıraya girmiştir.


Cenaze töreninin ardından Lincoln’ün naaşı, Washington’dan Illinois’e, Springfield’e götürülmek üzere yola çıkarılmıştır. Lincoln için hazırlanan özel bir cenaze treni, birçok şehirde durarak halkın son kez başkanlarına veda etmesine olanak tanımıştır. Yaklaşık 1,700 kilometrelik bu yolculuk, Amerika tarihindeki en büyük yas törenlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Springfield’e varan Lincoln’ün naaşı, Oak Ridge Mezarlığı’na defnedilmiş ve bugün hâlâ burada bulunmaktadır.

Suikastçının Yakalanması ve Sonrası

John Wilkes Booth, suikastın ardından tiyatrodan kaçmış ve Maryland’e yönelmiştir. Ancak, FBI’nın öncüsü sayılabilecek askeri birlikler tarafından yoğun bir arama operasyonu başlatılmıştır. Booth, suikasttan 12 gün sonra, 26 Nisan 1865’te Virginia’da bir ahırda saklanırken yakalanmıştır. Ahırı saran Birlik askerleri, teslim olmasını istemiş ancak Booth kaçmaya çalışınca vurularak öldürülmüştür.


Booth’un suikastı tek başına planlamadığı ve birkaç komplocu tarafından desteklendiği tespit edilmiştir. Komploda yer alan Lewis Powell, David Herold, Mary Surratt ve George Atzerodt gibi isimler yakalanmış ve yargılanmıştır. 7 Temmuz 1865’te dört kişi idam edilirken, diğer suçlular hapis cezasına çarptırılmıştır. Lincoln’ün öldürülmesi, ABD tarihindeki en büyük suikastlardan biri olarak değerlendirilmiş ve ülke tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Lincoln’ün ölümü, Birlik’in yeniden inşa sürecini derinden etkilemiş ve Güney eyaletlerine yönelik politikaların sertleşmesine neden olmuştur.

Lincoln'ün Mirası ve Tarihsel Değerlendirme

Abraham Lincoln’ün başkanlık dönemi, yalnızca Amerikan İç Savaşı ile sınırlı kalmamış, Amerikan siyasetinin, anayasal gelişiminin ve toplumsal yapısının temel taşlarını oluşturan köklü değişimlere öncülük etmiştir. Köleliğin kaldırılması, federal hükümetin otoritesinin güçlendirilmesi ve Birlik’in korunması gibi adımları, Amerikan tarihinde derin etkiler bırakmıştır. Bununla birlikte, suikaste kurban gitmesi, savaş sonrası yeniden inşa sürecini (Reconstruction) doğrudan etkilemiş ve ülkenin birleşme sürecinde öngördüğü ılımlı politikaların uygulanmasını engellemiştir.

Lincoln ve Köleliğin Kaldırılması

Lincoln’ün en büyük politik başarılarından biri, köleliğin sona erdirilmesi sürecinde oynadığı rol olmuştur. Amerikan tarihinde kölelik, uzun yıllar boyunca bir bölgesel ve ekonomik mesele olarak tartışılmış, ancak İç Savaş’ın temel nedenlerinden biri haline gelmiştir. Lincoln, başlangıçta köleliği doğrudan hedef almasa da, savaş ilerledikçe köleliği ortadan kaldırmanın ulusal birlik ve demokrasi için gerekli olduğunu görmüştür.


Bu süreçte en önemli adımlardan biri, 1 Ocak 1863’te yürürlüğe giren "Özgürlük Bildirgesi" (Emancipation Proclamation) olmuştur. Bu bildiri, Birlik kontrolü dışındaki Güney eyaletlerinde bulunan köleleri serbest bırakmıştır. Ancak, sınır eyaletlerinde (Kentucky, Missouri, Maryland, Delaware) kölelik hâlâ devam etmiştir. Yine de, bildirge, savaşın köleliği tamamen sona erdirme amacı taşıyan bir mücadeleye dönüştüğünü açıkça ortaya koymuştur.


Lincoln, köleliğin tamamen yasaklanmasını anayasal güvence altına almak için ABD Anayasası’nda 13. Değişiklik’in (13th Amendment) kabul edilmesini desteklemiştir. 1865 yılında onaylanan bu değişiklik, ABD genelinde köleliği tamamen yasaklamış ve anayasal olarak kölelik sistemine son vermiştir. Böylece, Amerikan tarihindeki en büyük sosyal dönüşümlerden biri gerçekleştirilmiştir.

Federal Devletin Güçlenmesi ve Anayasal Etkileri

Lincoln’ün başkanlığı sırasında, federal hükümetin yetkileri önemli ölçüde genişlemiştir. İç Savaş öncesinde, eyaletlerin bağımsızlığı ve federal hükümetin sınırlı yetkileri, Amerikan siyasi sisteminin temel prensiplerinden biri olarak kabul edilmekteydi. Ancak, savaş sırasında Lincoln, federal otoriteyi genişletmek adına anayasada tartışmalı uygulamalara imza atmıştır.


Bunlardan en önemlileri arasında habeas corpus’un askıya alınması yer almaktadır. Lincoln, savaş boyunca bazı muhalifleri mahkeme kararı olmadan tutuklatma yetkisini kullanmıştır. Bu durum, özellikle savaş karşıtı gruplar ve Konfederasyon’a destek veren kesimler üzerinde baskı oluşturmuştur. Hukuki açıdan bu uygulama tartışmalı olsa da, Lincoln, Birlik’in korunmasının ve savaşın kazanılmasının anayasal haklardan önce geldiğini savunmuştur.


Bunun yanı sıra, federal hükümetin ekonomik ve altyapısal yetkilerini artıran yasalar yürürlüğe koymuştur. 1862’de kabul edilen "Homestead Act" ile batıdaki boş arazilerin yerleşimcilere dağıtılması sağlanmış, Pasifik Demiryolu Yasası ile Amerika’nın doğu ve batı yakalarını birbirine bağlayan demiryolu projeleri başlatılmıştır.


Bu reformlar, ABD’nin gelecekte sanayi toplumuna dönüşmesi için gerekli adımları atmış ve federal hükümetin ekonomik kalkınmada doğrudan rol almasını sağlamıştır. Lincoln’ün politikaları, Amerikan devletinin merkeziyetçi yapıya geçişinde önemli bir kilometre taşı olarak değerlendirilmiştir.

Yeniden İnşa Süreci (Reconstruction) ve Lincoln’ün Eksik Kalan Planları

Lincoln, savaşın son dönemlerinde Güney eyaletlerinin cezalandırıcı bir yaklaşımla değil, ılımlı bir geçiş süreciyle yeniden Birlik’e katılmasını savunmuştur. Ancak, suikaste uğraması, bu planların uygulanmasını zorlaştırmıştır.


Lincoln’ün planı, "On Yüzde Planı" (Ten Percent Plan) olarak bilinen bir politika üzerine inşa edilmiştir. Buna göre, Konfederasyon’a katılmış herhangi bir eyalette, nüfusun en az %10’u Birlik’e bağlılık yemini ederse, o eyaletin hükümeti yeniden kurulabilecek ve ABD Kongresi’ne temsilci gönderebilecekti. Bu plan, Güney eyaletleri için nispeten yumuşak bir yeniden entegrasyon süreci öngörmüştür.


Ancak Lincoln’ün yerine geçen Andrew Johnson, Kongre’deki Radikal Cumhuriyetçiler ile sert bir çatışmaya girmiş ve Güney eyaletleri için çok daha katı kurallar getirilmiştir. Radikal Cumhuriyetçiler, Güney’in yeniden yapılanmasını köklü değişimlerle sürdürmeyi savunmuş, askeri yönetimler kurmuş ve Afro-Amerikan haklarını genişleten yasalar çıkarmıştır. Bu süreç, Güney’de büyük toplumsal ve siyasi huzursuzluklara neden olmuş, Ku Klux Klan gibi ırkçı örgütlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.


Eğer Lincoln yaşasaydı, Güney’in yeniden entegrasyonu muhtemelen daha yumuşak bir süreçle ilerleyecek ve Güney’deki gerilimler daha düşük seviyede kalacaktı. Ancak, onun ölümü sonrası başlayan süreç, 1877 yılına kadar devam eden bir çatışmalı dönemle sonuçlanmıştır.

Kültürel ve Tarihsel Anlamda Lincoln’ün Önemi

Abraham Lincoln, Amerikan tarihinin en çok incelenen ve tartışılan liderlerinden biri olmuştur. Onun liderliği, demokrasi, insan hakları ve ulusal birlik kavramlarıyla özdeşleşmiştir. Lincoln’ün en önemli miraslarından biri, onun siyasi söylemi ve hitabet gücüdür. Gettysburg Konuşması, Amerikan demokrasisinin temel ilkelerini yeniden tanımlayan en önemli belgelerden biri olarak kabul edilmiştir.


Lincoln, ABD’de olduğu kadar dünya çapında da bir liderlik modeli olarak görülmüştür. Özellikle, kölelik karşıtı duruşu ve demokratik değerleri vurgulayan yönetim anlayışı, birçok ülkede toplumsal hareketlere ilham vermiştir.

Anıtlar ve Anma Etkinlikleri

Lincoln’ün suikastının ardından, ona yönelik anma etkinlikleri hızla başlamıştır. 1922 yılında tamamlanan Lincoln Anıtı (Lincoln Memorial), onun mirasının en önemli sembollerinden biri olmuştur. Washington D.C.’de bulunan bu anıt, özellikle 20. yüzyılda insan hakları hareketleri sırasında büyük önem kazanmış ve Martin Luther King Jr.’ın ünlü “I Have a Dream” konuşmasını burada yapmasına ilham vermiştir. Buna ek olarak, ABD’nin farklı bölgelerinde Lincoln’ü anan okullar, parklar, şehirler ve posta pulları oluşturulmuş ve onun mirası her nesilde yeniden vurgulanmıştır. Abraham Lincoln, Amerikan tarihinin en kritik dönemlerinden birinde liderlik yapmış ve ülkenin siyasi, sosyal ve anayasal yapısını derinden etkilemiştir. Başkanlığı süresince karşılaştığı en büyük sınav, Amerikan İç Savaşı’nın yönetilmesi, Birlik’in korunması ve kölelik sisteminin sona erdirilmesi olmuştur. Bu süreçte aldığı kararlar, Amerikan demokrasisinin temellerini güçlendirmiş ve ülkenin modern anlamda bir ulus devlet olarak şekillenmesini sağlamıştır.

Lincoln’ün Liderlik Anlayışı ve Politikaları

Lincoln, pragmatik, çözüm odaklı ve halkın desteğini arkasına alarak hareket eden bir lider olarak Amerikan siyasetinde benzersiz bir konuma sahiptir. Geleneksel siyaset anlayışından farklı olarak, halkla doğrudan iletişim kurmayı başarmış ve siyasi söylemlerini geniş kitlelere hitap edecek şekilde oluşturmuştur. İç Savaş boyunca yaptığı konuşmalar ve politik adımlar, halkın moralini yüksek tutmak ve savaşın nihai amacını net bir şekilde anlatmak için kullanılmıştır.


Başkanlığı sırasında, federal hükümetin yetkilerini genişleten ve merkezi otoriteyi güçlendiren adımlar atmıştır. İç Savaş sırasında habeas corpus’un askıya alınması, zorunlu askerlik yasalarının çıkarılması ve Konfederasyon’a yönelik ekonomik yaptırımlar uygulanması gibi kararlar, federal yönetimin yetkilerini artırmıştır. Savaşın ardından, ABD’nin siyasi yapısı daha merkeziyetçi bir hal almış ve federal hükümetin eyaletler üzerindeki otoritesi güçlenmiştir.


Lincoln’ün en büyük başarılarından biri, köleliğin kaldırılması sürecine liderlik yapmasıdır. Özgürlük Bildirgesi (Emancipation Proclamation) ve 13. Değişiklik’in (13th Amendment) kabul edilmesi, onun kölelik karşıtı mücadelesinin en somut sonuçlarıdır. Bu reformlar, yalnızca ABD içinde değil, dünya çapında insan hakları hareketlerine ilham kaynağı olmuştur.

Suikast ve Eksik Kalan Reformlar

Lincoln’ün öldürülmesi, Birlik’in yeniden inşa sürecini (Reconstruction) doğrudan etkilemiş ve onun ılımlı politikalarının uygulanmasını engellemiştir. Eğer suikaste uğramasaydı, Güney eyaletlerinin Birlik’e entegrasyonu daha barışçıl ve uzlaşmacı bir çerçevede gerçekleşebilir ve yeniden yapılanma süreci daha az çatışmalı olabilirdi. Ancak, onun ölümüyle birlikte Radikal Cumhuriyetçilerin sert politikaları uygulanmış ve Güney’de uzun süreli bir direniş ortaya çıkmıştır.


Suikastın yarattığı travma, ABD toplumunda Lincoln’ü bir ulusal kahraman ve şehit figürü olarak yüceltmiştir. O, yalnızca bir başkan olarak değil, aynı zamanda demokrasi, özgürlük ve eşitlik ilkelerinin bir savunucusu olarak Amerikan tarihinde ölümsüzleşmiştir.

Lincoln’ün Günümüze Etkisi ve Küresel Mirası

Lincoln’ün mirası, yalnızca Amerikan siyasetiyle sınırlı kalmamış, dünya çapında birçok özgürlük ve demokrasi hareketine ilham kaynağı olmuştur. Onun köleliğe karşı mücadelesi ve "halkın, halk tarafından, halk için yönetimi" vurgusu, dünya genelinde insan hakları ve demokratik yönetim anlayışını savunan hareketler tarafından benimsenmiştir.


Özellikle 20. yüzyılın sivil haklar hareketleri, Lincoln’ün mirasını sıkça referans almıştır. Martin Luther King Jr.’ın 1963 yılında Washington’daki Lincoln Anıtı önünde yaptığı "I Have a Dream" konuşması, onun eşitlik ve özgürlük ideallerinin devam ettiğini göstermiştir. ABD’de ve dünya genelinde Lincoln, adalet, eşitlik ve ulusal birlik kavramlarının simgesi haline gelmiştir.

Tarihsel Yorumlar ve Akademik Değerlendirme

Lincoln üzerine yapılan tarihsel ve akademik yorumlar, onun liderlik tarzını ve politikalarını farklı açılardan değerlendirmektedir. Bazı tarihçiler, onun otoriter yöntemlere başvurmasını ve savaş sırasında bireysel özgürlükleri sınırlamasını eleştirmiştir. Özellikle habeas corpus’un askıya alınması, savaş karşıtlarının tutuklanması ve bazı gazetelerin kapatılması gibi uygulamalar, onun yönetim anlayışının tartışmalı yönleri arasında yer almıştır. Ancak, savunucuları bu önlemlerin savaş koşullarında kaçınılmaz olduğunu ve Birlik’in korunması için gerekli olduğunu savunmaktadır.


Ayrıca, Lincoln’ün kölelik karşıtı mücadelesinde başlangıçta daha temkinli hareket etmesi, bazı eleştirmenler tarafından pragmatizm olarak yorumlanırken, bazıları tarafından geç kalınmış bir adım olarak değerlendirilmiştir. Ancak tarihsel belgeler, onun köleliğin kaldırılmasını stratejik bir hamle olarak değil, ahlaki bir zorunluluk olarak gördüğünü ve bunu kademeli olarak uygulamaya çalıştığını göstermektedir.


Günümüzde, Lincoln hâlâ ABD’nin en önemli başkanlarından biri olarak kabul edilmekte ve birçok tarihçi tarafından en büyük Amerikan liderlerinden biri olarak gösterilmektedir. Özellikle Köleliğin kaldırılması, federal hükümetin güçlendirilmesi ve Birlik’in korunması, onun yönetiminin temel başarıları arasında yer almaktadır.


Abraham Lincoln, Amerikan tarihinde bir ulusun en büyük krizlerinden birini yöneten ve temel demokratik ilkeleri savunan bir lider olarak öne çıkmıştır. Onun siyasi, hukuki ve ahlaki mirası, günümüzde de Amerikan toplumunun değerlerini şekillendirmeye devam etmektedir. İç Savaş sırasında gösterdiği kararlılık, köleliği sona erdirme mücadelesi ve ulusal birliği sağlama çabaları, ABD’nin geleceğini belirleyen kritik unsurlar olmuştur.


Onun liderliği, yalnızca o dönemin krizlerini yönetmekle sınırlı kalmamış, aynı zamanda Amerikan toplumunun uzun vadeli yönünü belirleyen anayasal değişikliklere ve toplumsal dönüşümlere yol açmıştır.

Sonuç olarak, Abraham Lincoln yalnızca bir savaş başkanı değil, aynı zamanda modern Amerikan devletinin temellerini atan bir lider olarak tarihe geçmiştir. Bugün, onun adını taşıyan anıtlar, okul kitapları ve tarihsel araştırmalar, onun etkisinin ne kadar büyük ve kalıcı olduğunu göstermektedir.

Kaynakça

Wesley, Charles H. "The Great Man Theory of Emancipation." Negro History Bulletin, vol. 28, no. 5, 1965, pp. 101-102, 111-113, 115, 119. Association for the Study of African American Life and History. https://www.jstor.org/stable/24766493

Zimmer, Kenyon. "The Other Volunteers: American Anarchists and the Spanish Civil War, 1936–1939." Journal for the Study of Radicalism, vol. 10, no. 2, Fall 2016, pp. 19-52. Michigan State University Press. https://www.jstor.org/stable/10.14321/jstudradi.10.2.0019

Myers, Amrita Chakrabarti. "Black Women, Religious Rhetoric, and the Legacy of Abraham Lincoln." The Journal of African American History 94, no. 4 (Fall 2009): 561-570. Published by The University of Chicago Press on behalf of the Association for the Study of African American Life and History. Stable URL: https://www.jstor.org/stable/25653979.

Etulain, Richard W. "Abraham Lincoln: Political Founding Father of the American West." Montana: The Magazine of Western History 59, no. 2 (Summer 2009): 3-22, 92-93. Montana Historical Society. https://www.jstor.org/stable/40543963.

C. N. "Abraham Lincoln." The Journal of Education 47, no. 1 (January 6, 1898): 5-6. Sage Publications, Inc. https://www.jstor.org/stable/44046955.

Arnold, Isaac N. "Abraham Lincoln." Transactions of the Royal Historical Society 10 (1882): 312-343. Cambridge University Press on behalf of the Royal Historical Society. https://www.jstor.org/stable/3678027.

Flagg, Norman G. "Abraham Lincoln." Journal of the Illinois State Historical Society 10, no. 1 (April 1917): 123-126. University of Illinois Press on behalf of the Illinois State Historical Society. https://www.jstor.org/stable/40194577.

"The Journal of Education." Abraham Lincoln. Vol. 79, No. 2 (January 8, 1914): 46-48. Sage Publications, Inc. https://www.jstor.org/stable/42823408.

"Abraham Lincoln." Advocate of Peace through Justice 91, no. 2 (February 1929): 82-87. Published by Sage Publications, Inc. Stable URL: https://www.jstor.org/stable/20681239.

Levine, Bruce. The Vital Element of the Republican Party: Antislavery, Nativism, and Abraham Lincoln. Journal of the Civil War Era 1, no. 4 (December 2011): 481–505. University of North Carolina Press. https://www.jstor.org/stable/10.2307/26070165.

Danoff, Brian. Lincoln and the "Necessity" of Tolerating Slavery before the Civil War. The Review of Politics 77, no. 1 (Winter 2015): 47-71. Cambridge University Press for the University of Notre Dame du Lac. https://www.jstor.org/stable/43671037.

Winkle, Kenneth J. Abraham Lincoln: Self-Made Man. Journal of the Abraham Lincoln Association 21, no. 2 (Summer 2000): 1-16. University of Illinois Press. https://www.jstor.org/stable/20148998.

Wilson, Kirt H. "Debating the Great Emancipator: Abraham Lincoln and Our Public Memory." Rhetoric and Public Affairs 13, no. 3 (Fall 2010): 455-479. East Lansing, MI: Michigan State University Press. https://www.jstor.org/stable/41936461.

Belz, Herman. Abraham Lincoln and American Constitutionalism. The Review of Politics, vol. 50, no. 2, Spring 1988, pp. 169-197. Cambridge University Press for the University of Notre Dame du Lac. https://www.jstor.org/stable/1407646.

Smith, E. B. "Abraham Lincoln: Realist." The Wisconsin Magazine of History 52, no. 2 (Winter 1968-1969): 158-168. Wisconsin Historical Society. https://www.jstor.org/stable/4634405.

Etcheson, Nicole. "'A Living, Creeping Lie': Abraham Lincoln on Popular Sovereignty." Journal of the Abraham Lincoln Association 29, no. 2 (Summer 2008): 1-25. University of Illinois Press. Accessed March 8, 2025. https://www.jstor.org/stable/20149131.

Finkelman, Paul. Lincoln, Emancipation, and the Limits of Constitutional Change. The Supreme Court Review, Vol. 2008, No. 1 (2008): 349-387. The University of Chicago Press. https://www.jstor.org/stable/10.1086/655125.

Sinha, Manisha. "Did He Die an Abolitionist? The Evolution of Abraham Lincoln’s Antislavery." American Political Thought 4, no. 3 (Summer 2015): 439-454. The University of Chicago Press in association with the Notre Dame Program in Constitutional Studies and The Jack Miller Center. https://www.jstor.org/stable/10.1086/682040.

Baker, Nevra. Liderliğin Evrimi ve Başlıca Liderlik Tarzları. Istanbul: Istanbul Aydın University, 2023.

Doğan, Mehmet Metin, Sadık Uygun, ve Selahattin Morkoyun. "Amerika Birleşik Devletlerinin Kuruluşu ve Dünya Hâkimiyeti Mücadelesi." DÜMAD (Dünya Multidisipliner Araştırmalar Dergisi), 6 (Prof. Dr. Durmuş Ali Arslan Özel Sayısı), 2023, 287-309.

Varlık, Ülkü, ve Banu Ören. Demokrasi ve Temsil. Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi. Sü İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 173.

Yıldırım, Onur. "Amerika’da Dinin Siyaset Üzerindeki Etkisi." Journal of Economic, Business, and Political Issues Research (JEBPIR) 1, no. 2 (2015): 91-108.

Manioğlu, Oğuzhan. "Basic Political Cleavages in US Politics: Five Controversial Issues Between Democrats and Republicans." R&S - Research Studies Anatolia Journal 3, no. 2 (April 2020): 156-167.

Alpkutlu, Menderes. "Yeni Düzen Arayışında Doğal Liderler: Güvenlikleri ve Güvendikleri." International Journal of Leadership Studies: Theory and Practice 2, no. 1 (April 2019): 41-58.

Köktaş, Mümin. "Amerikan Aydınlanması: Bir Giriş Denemesi." Liberal Düşünce 19, no. 73-74 (Spring-Summer 2014): 109-137.

Yıldızeli, Fahriye Begüm. "Freedom Highway in the USA: The Afro-American Civil Rights Movement and Its Characteristics." History Studies 15, no. 3 (August 2023): 585-599. https://doi.org/10.9737/historystudies.1279287.

Rothbard, Murray N. "Adil Savaş." Translated by Bahadır Akın. Liberal Düşünce 20, no. 78 (Spring 2015): 7–21.

Ayhan, Emel. "Reflections of the 1861-1865 American Civil War on The UK Newspaper The Sun." Medeniyet Kültürel Araştırmalar Belleteni, no. 5, vol. 3 (2023): 85-105. https://doi.org/10.60051/medbel.1402772.

Doğan, Mehmet Metin, Sadık Uygun, and Selahattin Morkoyun. "The Establishment of the United States of America and the Struggle for World Dominance." DÜMAD – Dünya Multidisipliner Araştırmalar Dergisi, 6 (Prof. Dr. Durmuş Ali Arslan Special Issue) (2023): 287–309.

Abraham Lincoln Association. "Background, Mission & History." Accessed March 2, 2025. https://abrahamlincolnassociation.org/background-mission-history/#.

Library of Congress. "About This Collection: Abraham Lincoln Papers." Accessed March 2, 2025. https://www.loc.gov/collections/abraham-lincoln-papers/about-this-collection/.

White House Historical Association. "Abraham Lincoln." Accessed March 2, 2025. https://www.whitehousehistory.org/bios/abraham-lincoln.

United States Senate. "Death of Lincoln." Accessed March 2, 2025. https://www.senate.gov/artandhistory/history/common/civil_war/Death_of_Lincoln.htm.

Staffordshire University Library. "Lincoln." Accessed March 2, 2025. https://libguides.staffs.ac.uk/ukdhm/lincoln.

White House Archives. "Abraham Lincoln." Accessed March 2, 2025. https://georgewbush-whitehouse.archives.gov/history/presidents/al16.html.

BBC History. "Abraham Lincoln." Accessed March 2, 2025. https://www.bbc.co.uk/history/historic_figures/lincoln_abraham.shtml.

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme

Yazar Bilgileri

Avatar
Ana YazarAhsen Karakaş8 Mart 2025 08:47
KÜRE'ye Sor