Adada Antik Kenti, Isparta ili Sütçüler ilçesine bağlı Sağrak köyü yakınlarında, Toros Dağları’nın eteklerinde yaklaşık 1200 metre rakımda yer alan antik bir Pisidia yerleşimidir. Kent, Caralis (Beyşehir) Gölü’nün batı kıyısını izleyen ve Perge’den başlayarak Pednelissos, Timbiriada, Neapolis üzerinden Antiokheia’ya ulaşan antik yol ağı üzerinde bulunur. Stratejik konumu nedeniyle Pisidia ile Pamphylia bölgeleri arasında önemli bir geçiş noktası işlevi görmüştür.
Tarihçe
Kent, MÖ 3. yüzyılda tarih sahnesine çıkmış, en parlak dönemini Roma İmparatorluk Çağı’nda yaşamıştır. Roma hâkimiyetinde büyük ölçüde imar faaliyetleri gerçekleştirilmiş, bu süreçte kentte tapınaklar, forum, bazilika ve tiyatro gibi anıtsal yapılar inşa edilmiştir. Aziz Pavlus’un (St. Paulos) Perge–Antiokheia güzergâhında Adada’ya uğradığı bilinmektedir, bu durum kentin erken Hristiyanlık tarihi açısından önemini göstermektedir.
Doğu Roma (Bizans) döneminde Adada, diğer Pisidia kentleri gibi önemli bir Hristiyanlık merkezi hâline gelmiştir. Bu dönemde pagan tapınaklarının bir kısmı kiliseye dönüştürülmüş, ayrıca yeni kiliseler inşa edilmiştir. Kentte yaşamın 9. yüzyıla kadar sürdüğü anlaşılmaktadır.
Adada Antik Kenti Kalıntıları (SDÜ)
Kent Yapısı ve Mimari
Adada Antik Kenti, Toros Dağları’nın eteklerinde konumlanmış olup hem doğal topoğrafya hem de kent planlaması açısından dikkat çekici bir yerleşim düzenine sahiptir. Kentin güneyi vadi, batısı ve kuzeyi hafif meyilli tepeler, doğusu ise düz bir sırtla çevrilidir.
Dini Yapılar
Adada’nın en önemli yapıları arasında Roma İmparatorluk Çağı’na ait Traianus Tapınağı, İmparatorlar Tapınağı, İmparatorlar ve Zeus Megistos–Serapis Tapınağı ile İmparatorlar ve Aphrodite Tapınağı bulunmaktadır.
Zeus Megistos–Serapis Tapınağı
Kentin kuzeydoğusunda yer alan ve M.S. 160’lı yıllarda inşa edilen Zeus Megistos–Serapis Tapınağı, podium üzerinde yükselen tetrastylos prostylos planlı bir yapıdır. Tapınağın mimari bezemeleri, Antoninuslar dönemine (M.S. 150–175) tarihlenen palmet ve ion kymation süslemeleriyle dikkat çeker. Tapınağa ait yazıtlardan, inşasında kente önemli katkılarda bulunan Tlamoas ve Antiokhos ailesinin rolü tespit edilmiştir. Tapınak çevresinde stoalar, ergasterionlar ve bir sunak yapısı da bulunmaktadır.
Hristiyanlık Dönemi Yapıları
Bizans döneminde kentte yeni kiliseler inşa edilmiş ve bazı pagan tapınakları kiliseye dönüştürülmüştür. Vadinin batısında yer alan en büyük kilise, eski bir yapının teras ve iç duvarları kullanılarak Bizans döneminde inşa edilmiştir.
Kamusal Alanlar
Kentte forum, bazilika, anıtsal çeşme, yönetici binası, açık hava toplantı yeri ve sarnıçlar gibi kamusal yapılar bulunmaktadır. Forum yaklaşık 32x45 metre boyutlarında olup tabanı düzgün taşlarla kaplıdır ve ortasında büyük bir sarnıç yer alır. Forumun iki yanında stoalar, kuzeyinde ise doğu-batı doğrultusunda uzanan bir bazilika bulunmaktadır.
Savunma Yapıları
Adada’nın akropolü, kentin düzlüğü ile vadi arasındaki kayalık bölümde yer almakta olup savunma amaçlı inşa edilmiştir. Akropolün çevresi sur duvarları ve kulelerle tahkim edilmiştir. Bu sur sistemi, kentin yüksek kotlardaki stratejik konumunu güçlendirerek dış tehditlere karşı güvenlik sağlamıştır. Akropolisin batı kısmında, yaklaşık 1000 kişilik kapasiteye sahip bir açık hava toplantı alanı bulunmaktadır. Bu alan, hem toplumsal hem de siyasal işlevler için kullanılmıştır. Daha sonraki dönemlerde bu toplantı alanının önüne kentin alışveriş ve idari merkezi olan forum ve bazilika inşa edilmiştir.
Tiyatro
Adada tiyatrosu, kentin batısında tepe yamacına yerleştirilmiştir. Yapının sahne binası ve orkestra kısmı günümüzde büyük oranda toprak altında kalmıştır. Seyirci oturma yeri (cavea) ise müze tarafından gerçekleştirilen kurtarma kazısı ile temizlenerek açığa çıkarılmıştır. Yaklaşık 500 kişilik kapasiteye sahip olan tiyatro, orta ölçekli bir kent için tipik bir ölçü sunmaktadır.
Konut Alanı
Adada’daki konutlar, agoranın güneybatısında vadinin güneye bakan yamacında, teraslar üzerine inşa edilmiştir. Teraslar, istinat duvarlarıyla desteklenmiş ve konutlar çok katlı düzenlenmiştir. Yapılar çift kabuklu duvar tekniği ve küçük kesme taş bloklarla inşa edilmiş olup, Helenistik Dönem’den Geç Antik Dönem’e kadar kesintisiz iskânın sürdüğünü göstermektedir. Geç Antik Dönem’de bazı konutlar yeni işlevler kazanmış, örneğin GVK009 numaralı konut 6. yüzyılda bir kiliseye dönüştürülmüştür. Aristokratlara ait konutlar mimari düzenlemeleriyle sahiplerinin zenginliğini ve sosyal statüsünü vurgulamıştır.
Adada Antik Kenti Belgeseli (TRT2)
Araştırmalar
Adada Antik Kenti ilk kez 1841’de A. Schönborn tarafından görülmüş, daha sonra 1884’te J. R. S. Sterrett tarafından incelenmiştir. 19. yüzyıl sonlarında G. Hischfeld ve W. M. Ramsay yazıtlar aracılığıyla kentin adını doğrulamıştır. İlk bilimsel kazılar 2004 yılında Isparta Müzesi ve Pamukkale Üniversitesi iş birliğiyle gerçekleştirilmiştir. Günümüzde Süleyman Demirel Üniversitesi ve çeşitli araştırma ekipleri tarafından kentte mimari belgeleme ve yüzey araştırmaları yapılmaktadır.