Akyatan Lagünü, Türkiye’nin güneyinde, Adana ili Karataş ilçesi sınırları içerisinde yer alan, Akdeniz kıyısındaki en büyük lagün ekosistemlerinden biridir. Lagün, Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin taşıdığı alüvyonlarla oluşan Çukurova Deltası'nın parçası olup Türkiye’nin en büyük lagün gölü olarak kabul edilmektedir. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda üçgen bir yapıya sahip olan Akyatan Lagünü, yaklaşık 14.000 hektar yüzölçümüne sahiptir. Göl, 17 km uzunluğunda olup en geniş yeri yaklaşık 4 kilometredir. Lagün, güneybatı yönünde 2 km’lik dar bir kanalla denize bağlanmakta; denizle bağlantısı mevsimsel olarak değişen yönlü su akışına sahiptir.
Jeomorfolojik Özellikler
Lagün, geçmişte Ceyhan Nehri’nin yatak değiştirmesi ve Seyhan Nehri’nin taşıdığı malzemeler sonucu oluşmuş olup zamanla kıyı çizgisinin güneye doğru ilerlemesi ve kıyıdaki kumulların bir kordon oluşturmasıyla denizden ayrılmıştır. Lagün ile deniz arasında yüksekliği 20 metreyi bulan kumul tepeleri bulunmaktadır. Lagünün çevresindeki arazi yapısı, özellikle kuzeyde tarımsal alanlarla çevrilidir.
Ekolojik Önemi ve Koruma Statüsü
Akyatan Lagünü, 1989 yılında Yaban Hayatı Koruma Alanı, 1997 yılında ise birinci ve ikinci derece sit alanı olarak ilan edilmiştir. 13 Ağustos 2020 tarihinde ise “Doğal Sit - Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve “Doğal Sit - Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak tescillenmiştir. Lagün, Ramsar kriterlerine göre sulak alan ekosistemi olarak uluslararası öneme sahiptir ve Türkiye’nin önemli kuş ve bitki alanları arasında yer almaktadır.
Flora ve Fauna
Lagün, Akdeniz biyocoğrafyasına özgü zengin bir flora ve fauna çeşitliliğine sahiptir. Özellikle kuş göç yolları üzerinde bulunması nedeniyle, biri Balkanlar’dan diğeri Kafkaslar’dan gelen iki ana kuş göç yolunun kesişme noktası olarak önem arz eder. 1990 yılında yapılan gözlemlerde, bölgede 250 kuş türü tespit edilmiştir. Bunlar arasında kıyı kuşları, ördek türleri, flamingolar ve küçük karabataklar önemli yer tutar. Akyatan, aynı zamanda Chelonia mydas (yeşil deniz kaplumbağası) ve Caretta caretta (iri başlı deniz kaplumbağası) gibi nesli tehlike altındaki türlerin Akdeniz’deki en önemli yuvalama alanlarından biridir.
Lagünün güneyindeki kıyı kumulları, kaplumbağa üremesi için uygun mikrohabitatlar sunmakta; bu bölgede Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın (WWF-Türkiye) yürüttüğü çalışmalar kapsamında izleme, koruma ve yuva belirleme faaliyetleri sürdürülmektedir. Gönüllüler ve çevre müdürlüğü tarafından yürütülen bu çalışmalar, yumurtaların korunması, yavruların denize ulaşmasının sağlanması ve tehditlerin azaltılmasını hedeflemektedir.

Akyatan Lagünü Birçok Kuş Türünü Ağırlıyor (AA)
Su Kalitesi ve Ekolojik Sorunlar
Lagün hipersalin özellik taşımakta olup Batı bölgelerinde deniz suyuna oranla 1,5 ila 2 kat daha yüksek tuzluluk, elektriksel iletkenlik, çözünmüş katı madde ve klorür değerleri tespit edilmiştir. Aynı zamanda yaz aylarında yüksek buharlaşma sonucu göl alanında daralma yaşanmakta ve bu durum göl ekosistemini etkilemektedir. Tarımsal alanlardan gelen gübre ve ilaç kalıntıları, drenaj kanalları aracılığıyla lagüne ulaşmakta ve özellikle batı kesimlerde su kirliliğine neden olmaktadır. Nitrit, nitrat, toplam fosfor ve kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ) değerleri yaz aylarında düşüş gösterse de, kirliliğin lagün içinde zamansal ve bölgesel farklılıklar gösterdiği coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla yapılan çalışmalarla belgelenmiştir.
Arazi Kullanımı ve Tehditler
Akyatan Lagünü çevresindeki sulak alanlar, son yıllarda tarımsal faaliyetlerin genişlemesiyle daralmış, doğal bitki örtüsünde tahribat yaşanmıştır. Özellikle kuzeydeki tarım alanları, sulak alan fonksiyonları üzerinde baskı oluşturmaktadır. Ayrıca yaz kuraklığı ve buharlaşma nedeniyle gölde su seviyesi düşmekte, göl alanı küçülmektedir. Kumulların doğal yapısı, kumul stabilizasyonu amacıyla dikilen okaliptüs, akasya ve çam ağaçları nedeniyle bozulmuş durumdadır.
Akyatan Lagünü hem biyolojik çeşitliliği hem de ekosistem hizmetleri açısından Türkiye’nin ve Akdeniz’in en önemli sulak alanlarından biridir. Nesli tehlike altındaki deniz kaplumbağaları için kritik önemdeki üreme alanı olmasının yanı sıra, göçmen kuşlar için de barınma ve kışlama alanı sağlamaktadır. Ancak tarımsal faaliyetler, iklimsel etkiler ve kirlilik gibi baskılar, bu ekosistemin sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. Bu nedenle, lagün ve çevresinde koruma ve izleme çalışmalarının sürekliliği önem taşımaktadır.


