Andrew Johnson, 29 Aralık 1808 tarihinde Kuzey Carolina’nın Raleigh kentinde, yoksul bir ailede dünyaya gelmiştir. Babası Jacob Johnson’ın 1812 yılında vefat etmesinin ardından, ailesi daha da zor koşullar altına girmiştir. Henüz on üç yaşındayken terzi James Selby’nin yanına çırak olarak verilmiş; ancak 1824 yılında bu işten kaçmıştır. Güney Carolina ve Tennessee’de birkaç yıl boyunca gezici terzilik yapmıştır. 1826 yılında Greeneville, Tennessee’ye yerleşmiş, burada bir terzi dükkânı açmış ve 1827 yılında Eliza McCardle ile evlenmiştir. Eşi Eliza Johnson, Johnson’ın okuma ve yazma becerilerini geliştirmesinde önemli katkılarda bulunmuştur.
Yerel siyasal yaşama 1828 yılında Greeneville belediye meclis üyeliği ile adım atmıştır. 1834-1838 yılları arasında belediye başkanlığı görevini yürütmüştür. Tennessee eyalet meclisinde çeşitli dönemlerde görev almasının ardından, 1843-1853 yılları arasında Temsilciler Meclisi üyeliği yapmıştır. Kongrede özellikle yoksul beyazlar için toprak teminini öngören "homestead" yasası konusunda ısrarcı olmuştur. 1853-1857 yılları arasında Tennessee valiliği görevinde bulunmuş, ardından 1857 yılında Amerika Birleşik Devletleri Senatosu’na seçilmiştir. Johnson, köleliğe ve eyalet haklarına dair Güneyli görüşleri benimsemekle birlikte, Birlik’ten ayrılma düşüncesine karşı çıkmıştır. Tennessee 1861 yılında Konfederasyon’a katıldığında, görevinden ayrılmayan tek Güneyli senatör olmuştur. Bu tutumu nedeniyle Güney’de hain, Kuzey’de ise sadık bir vatansever olarak değerlendirilmiştir.
Askeri Valilikten Başkanlığa
Johnson, 1862 yılında Abraham Lincoln tarafından Tennessee’nin askerî valisi olarak atanmıştır. Bu görevi sırasında eyaletin sivil yönetimini yeniden tesis etmeye çalışmış; köleliğe yönelik tutumunu, savaşı hızla sona erdirme hedefi doğrultusunda değiştirerek 1863 yılında kendi kölelerini serbest bırakmıştır. 1864 yılında, Lincoln’ün tekrar seçilmesini sağlamak amacıyla oluşturulan Ulusal Birlik Partisi’nin başkan yardımcılığı adayı olarak belirlenmiş ve bu görev için seçilmiştir.
Lincoln’ün 1865 yılında suikast sonucu öldürülmesinin ardından, Johnson başkanlık görevini devralmıştır. Başkanlığı süresince Güney eyaletlerini hızla Birlik'e geri kazandırmak için genel af ilan etmiş ve yeni sivil yönetimlerin kurulmasına izin vermiştir. Ancak bu yönetimlerin “Black Codes” adı verilen, özgürleştirilen Afrikalı Amerikalıların haklarını sınırlayan yasalar çıkarmasına sessiz kalmıştır. Johnson’ın ılımlı uzlaşı politikası, Kongre’deki Radikal Cumhuriyetçiler ile ciddi çatışmalara yol açmıştır. Bu dönem, yasama ve yürütme organları arasında şiddetli yetki mücadelelerine sahne olmuştur. Johnson, 1866 yılında Özgürler Bürosu ve Medeni Haklar yasalarını veto etmiş; ancak bu vetolar Kongre tarafından geçersiz kılınmıştır. Aynı yıl kabul edilen 14. Değişiklik'e de karşı çıkmış ve Güney eyaletlerine bu değişikliği reddetmeleri yönünde çağrıda bulunmuştur.
Görevden Alma Süreci ve Son Yılları
Johnson’ın Kongre ile olan çatışmaları, 1867 yılında doruk noktasına ulaşmıştır. Bu yıl içinde Kongre, eski Konfederasyon eyaletlerini askerî bölgeler hâline getiren Yeniden Yapılanma Yasaları’nı çıkarmış ve Tenure of Office Act adlı yasayla başkanın üst düzey yetkilileri Senato onayı olmaksızın görevden almasını yasaklamıştır. Johnson bu yasayı anayasaya aykırı bularak Savaş Bakanı Edwin Stanton’ı görevden almıştır. Bu gelişme, Temsilciler Meclisi’nin 24 Şubat 1868 tarihinde Johnson’ı “yüksek suçlar ve kabahatler” gerekçesiyle görevden alması için dava açmasına yol açmıştır. Senato’daki yargılama sonucunda Johnson üç suçlamadan da bir oy farkla beraat etmiş ve görevine devam etmiştir.
Başkanlık görevi 1869 yılında sona erdikten sonra Tennessee’ye dönmüştür. 1869’da Senato, 1872’de ise Temsilciler Meclisi seçimlerini kaybetmiştir. 1875 yılında Tennessee eyalet meclisi tarafından Senato’ya seçilerek Kongre’ye dönen ilk eski başkan olmuştur. Ancak, bu göreve başladıktan kısa bir süre sonra 31 Temmuz 1875 tarihinde geçirdiği felç sonucu hayatını kaybetmiştir. Greeneville, Tennessee’de toprağa verilmiştir. Mezarı, Amerikan bayrağına sarılmış şekilde ve yanında Anayasa’nın bir nüshası ile defnedilmiştir.



