James Madison, Amerika Birleşik Devletleri’nin dördüncü başkanı, anayasal kurucu liderlerden biri olarak kabul edilir. "Anayasanın Babası" olarak anılması, hem 1787 Philadelphia Anayasa Konvansiyonu’ndaki belirleyici rolünden hem de Anayasa’nın kabulünü desteklemek üzere kaleme aldığı Federalist Yazılar’daki katkılarından kaynaklanmaktadır. Ayrıca Haklar Bildirgesi'nin hazırlanmasına öncülük etmiş, dış politika krizleriyle geçen iki başkanlık dönemi boyunca ülkeyi yönlendirmiştir.
Erken Yaşamı ve Eğitimi
James Madison, 16 Mart 1751 tarihinde Virginia'nın Port Conway bölgesinde doğdu. Ailesi, Orange County’deki Montpelier adını verdikleri büyük çiftlikte yaşıyordu ve bölgede önde gelen toprak sahipleri arasında yer almaktaydı. Çocukluğunda zayıf bünyesi ve sağlık sorunları nedeniyle annesi tarafından evde eğitildi. Daha sonra Donald Robertson ve Thomas Martin gibi öğretmenlerden klasik diller ve felsefe eğitimi almıştır.
1769 yılında College of New Jersey, şimdiki Princeton Üniversitesi'ne kabul edildi. Burada John Witherspoon’un etkisiyle Aydınlanma düşüncesine ilgi duymaya başladı. 1771’de mezun oldu ve kısa süre sonra siyasal düşünceye yoğunlaşmıştır.
İlk Siyasi Görevleri
Madison’un siyasi kariyeri, 1774 yılında Orange County Güvenlik Komitesi üyeliği ile başlamıştır. 1776’da Virginia Anayasa Konvansiyonu’na delege olarak seçilmiştir. Dini özgürlüğü savunan değişiklik önerileriyle dikkat çekmiştir. 1779’da Thomas Jefferson’un valiliği döneminde danışma kurulunda görev almıştır. 1780–1783 yılları arasında Kıta Kongresi’nde Virginia’yı temsil etmiştir. Bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk anayasası olan Konfederasyon Maddeleri’nin yetersizliği karşısında merkezi hükümet savunusunu geliştirmeye başlamıştır.
Federalist (Encyclopedia Virginia)
Anayasa’nın Oluşumu ve Federalist Yazılar
1787’de Philadelphia’da toplanan Anayasa Konvansiyonu’na Virginia delegesi olarak katılan Madison, bu toplantıda Virginia Planı’nı sunmuştur. Bu plan, yürütme, yasama ve yargıdan oluşan üç kollu bir hükümet modelini önermektedir. Eyaletlerin orantılı temsilini savunmaktadır. Konvansiyon sırasında kaleme aldığı notlar, döneme ilişkin en kapsamlı kaynak niteliği taşıamktadır.
Madison, Anayasa’nın kabul edilmesini sağlamak için Alexander Hamilton ve John Jay ile birlikte takma adla yayınlanan Federalist Yazılar’ı kaleme almıştır. Madison bu yazıların 29’unu yazarak yeni hükümet sistemini savunmuştur. Anayasal düzenin temel felsefi temellerini ortaya koymuştur. 1789’da ilk Temsilciler Meclisi’ne seçilmiş ve Haklar Bildirgesi’nin hazırlanmasında öncü rol oynamıştır.
1790’larda Madison, Alexander Hamilton’un finansal politikalarına karşı çıkarak merkeziyetçi uygulamalara karşı bir duruş sergilemiştir. Thomas Jefferson ile birlikte Demokratik-Cumhuriyetçi Parti'nin oluşumuna öncülük etmiştir. Hamilton’un önerdiği ulusal banka ve İngiltere ile yapılan ticaret anlaşmalarına karşı çıkmıştır. 1798’de Alien and Sedition Acts adlı yasaların anayasaya aykırı olduğunu savunarak Virginia Kararlarını kaleme almıştır.
Dışişleri Bakanlığı ve Başkanlık Dönemi
Jefferson başkan seçildikten sonra Madison’u dışişleri bakanlığına atamıştır. Bu görevde, Amerikan tarafsız ticaret haklarının korunması ve Louisiana Satın Alımı gibi önemli diplomatik adımlarda rol oynamıştır. İngiltere ve Fransa arasında süren savaşta Amerikan gemilerinin alıkonulmasına karşı diplomatik girişimlerde bulunmuş ancak bu çabalar sonuçsuz kalmıştır. 1807’de kabul edilen Ambargo Yasası ekonomik zarara yol açmıştır.
1808 seçimlerinde başkanlığa seçilen Madison, görevine bu kriz ortamında başlamıştır. İngiltere’nin ticari kısıtlamaları ve denizci kaçırmaları nedeniyle 1812’de İngiltere’ye savaş ilan etmiştir.Ancak 1814’te İngiliz ordusu Washington D.C.’yi işgal ederek Beyaz Saray ve Kongre Binası’nı ateşe vermiştir. Buna rağmen savaş, 1815’te imzalanan Ghent Antlaşması ile sona ermiştir. New Orleans zaferi ve kamuoyundaki ulusal gurur hissi, Madison’un savaş sonrasındaki itibarını artırmıştır.
Emeklilik Yılları ve Mirası
1817 yılında başkanlık görevini bırakarak Montpelier’a dönmüştür. Emeklilik yıllarında anayasa Konvansiyonu’na ilişkin notlarını düzenlemiş ve anayasanın yorumuna dair çalışmalar yapmıştır. Amerikan Kolonizasyon Cemiyeti’nin başkanlığını üstlenmiştir. Hayatının son yıllarında, federal birliğin korunmasına yönelik görüşlerini sıkça dile getirmiştir. 28 Haziran 1836’da vefat etmiştir.
James Madison, yalnızca siyasi düşünür ve anayasal kurucu olarak değil, aynı zamanda yeni kurulan bir ulusun kurumlarını şekillendiren ve anayasal sınırlar içinde işleyen bir hükümetin mümkün olduğunu gösteren bir figür olarak Amerikan tarihindeki yerini almıştır.