James Dewey Watson, DNA’nın çift sarmal yapısını Francis Crick ile birlikte keşfeden Amerikalı biyolog ve genetikçidir. 1953’te yayımlanan bu buluş, kalıtsal bilginin kimyasal yapısını açıklayarak modern genetiğin temelini oluşturmuştur. 1962 yılında Maurice Wilkins ile birlikte Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’nü paylaşmıştır.
Watson, kariyeri boyunca Harvard Üniversitesi, California Institute of Technology ve Cold Spring Harbor Laboratory’de görev yapmış, ayrıca İnsan Genomu Projesi’nin ilk yöneticilerinden biri olarak genetik bilginin haritalanmasına katkıda bulunmuştur.

James Dewey Watson - (Anadolu Ajansı)
Ailesi ve Çocukluk Dönemi
James Dewey Watson, 6 Nisan 1928 tarihinde Chicago, Illinois’te doğmuştur. Babası James D. Watson iş insanıdır, annesi Jean Mitchell’dir. Babasının ailesi İngiliz kökenlidir ve birkaç kuşak boyunca Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortabatı bölgesinde yaşamıştır. Annesinin babası İskoçya doğumludur.
Watson çocukluğunu Chicago’da geçirmiştir. Sekiz yıl boyunca Horace Mann İlkokulu’na, iki yıl boyunca South Shore Lisesine devam etmiştir. Çocukluk döneminde doğa gözlemlerine ve kuş izlemeye ilgi duymuştur. Babasıyla birlikte düzenli olarak kuş gözlemi yapmış, bu ilgi zamanla ciddi bir uğraşa dönüşmüştür.
Watson, küçük yaşta "öğrenmeye meraklı bir çocuk" olarak tanınmıştır. “Quiz Kid” adlı bir radyo yarışmasında 100 dolar kazanmış ve bu parayla kendine kuş gözlem dürbünü almıştır. Ailesi kitaplara ve eğitime önem vermiştir.
Çocukluk yıllarında Katolik olarak yetişmiştir ancak daha sonra dini inançlarını sürdürmemiştir. Babasının bilime ve kuş gözlemine ilgisi, Watson’ın doğa bilimlerine yönelmesinde etkili olmuştur. Büyük Buhran döneminde ailesi ekonomik zorluklar yaşamış ve Watson çocukluk yıllarında küçük bir evde kız kardeşiyle aynı odayı paylaşmıştır.
Eğitim Yılları
James Dewey Watson, erken yaşta üniversite öğrenimine başlamıştır. 15 yaşında burs kazanarak Chicago Üniversitesi’ne kabul edilmiştir. Üniversitenin deneysel dört yıllık programında zooloji eğitimi almıştır. 1947 yılında Zooloji alanında lisans (B.Sc.) derecesini tamamlamıştır.
Chicago Üniversitesinde öğrenimi sırasında doğa tarihi ve ornitolojiye ilgisini sürdürmüştür. Başlangıçta ornitolog olmayı ve Doğa Tarihi Müzesinde küratör olarak çalışmayı hedeflemiştir. Ancak son sınıfta Erwin Schrödinger’in What Is Life? The Physical Aspect of the Living Cell adlı kitabını okuduktan sonra genetiğe yönelmiştir.
Watson, lisans eğitiminden sonra Indiana Üniversitesinde Zooloji alanında yüksek lisans ve doktora çalışmalarına başlamıştır. Indiana Üniversitesi’nde Salvador Luria’nın laboratuvarında bakteriyofajlar üzerinde araştırmalar yürütmüştür. Luria, bakteriyofajları genleri incelemek için bir araç olarak kullanan “Phage Group” araştırmacılarındandır. Watson’ın doktora tezi, X-ışınlarının bakteriyofaj çoğalması üzerindeki etkilerini incelemiştir.
Watson 1950 yılında Indiana Üniversitesi’nden Zooloji alanında doktora derecesi almıştır. Doktora sürecinde genetiğe olan ilgisi kalıcı hale gelmiş, çalışmalarında biyofizik ve kimya yöntemlerini genetik konularına uygulamaya yönelmiştir.
Avrupa Araştırmaları ve DNA Yapısının Keşfine Giden Süreç
James D. Watson, 1950 yılında Indiana Üniversitesindeki doktora çalışmalarını tamamladıktan sonra Avrupa’ya gitmiştir. Eylül 1950’de Danimarka’nın Kopenhag kentinde Ulusal Araştırma Konseyi’nin Merck bursuyla çalışmalarına başlamıştır. Bir yıl boyunca biyokimyacı Herman Kalckar ve mikrobiyolog Ole Maaløe ile birlikte bakteriyel virüsler üzerinde araştırmalar yapmıştır. Çalışmaları, enfekte eden virüslerin DNA’sının hücre içindeki davranışlarını incelemeye odaklanmıştır.
1951 yılının baharında Kalckar ile birlikte İtalya’nın Napoli kentindeki Zooloji İstasyonu’na gitmiştir. Burada düzenlenen bir sempozyumda Maurice Wilkins ile tanışmış ve Wilkins’in DNA kristalinin X-ışını kırınım desenini ilk kez görmüştür. Bu gözlem, Watson’ın araştırma yönünü genetikten moleküler yapı kimyasına çevirmesine neden olmuştur.
Ağustos 1951’de Salvador Luria, John Kendrew aracılığıyla Watson’ın İngiltere’nin Cambridge kentindeki Cavendish Laboratuvarı’nda çalışmasını sağlamıştır. Watson, Ekim 1951’de Cavendish Laboratuvarı’nda çalışmaya başlamıştır. Burada Francis Crick ile tanışmıştır. İkili, DNA’nın yapısının çözülmesi konusunda ortak bir ilgi paylaşmıştır.
Watson ve Crick, DNA’nın yapısını anlamak için modelleme yaklaşımı benimsemiştir. Rosalind Franklin ve Maurice Wilkins’in King’s College London’da elde ettiği X-ışını kırınım verileri bu süreçte belirleyici olmuştur. İlk modelleri hatalı bulunmuştur. Franklin, fosfat gruplarının molekülün dışında yer aldığını ve modelin su içeriğiyle uyumlu olmadığını belirtmiştir. Bu durum üzerine Cavendish Laboratuvarı’nın yöneticisi Sir Lawrence Bragg, Watson ve Crick’in DNA çalışmalarını durdurmuştur.
1952 yılında Franklin’in verilerini içeren özet rapor, Crick’in danışmanı Max Perutz tarafından Cavendish’te görülmüştür. Bu veriler, DNA’nın çift sarmal formda olduğunu göstermiştir. Watson ve Crick, adeninin timinle (A–T) ve guaninin sitozinle (G–C) eşleştiğini belirlemiştir. Bu sonuç, Erwin Chargaff’ın deneysel oranlarıyla da uyumludur. DNA’nın iki zincirinin birbirine antiparalel olarak sarıldığını ve eşleşen baz çiftlerinin hidrojen bağlarıyla birleştiğini ortaya koymuşlardır.
1953 yılında Nature dergisinde “Molecular Structure of Nucleic Acids: A Structure for Deoxyribose Nucleic Acid” başlıklı makalede DNA’nın çift sarmal yapısı yayımlanmıştır. Bu model, kalıtsal bilginin nasıl kopyalandığını açıklayan temel bir yapı önermiştir.
DNA Keşfinin Sonuçları ve Nobel Ödülü
DNA’nın çift sarmal yapısının keşfi, genetik materyalin hücre içinde nasıl kopyalandığını açıklamıştır. James D. Watson ve Francis Crick, DNA molekülünün iki zincirinin birbirine antiparalel biçimde sarıldığını ve baz eşleşmeleri yoluyla özgül bir kopyalanma mekanizması içerdiğini göstermiştir. Çalışmaları, deoksiribonükleik asidin yapısının kalıtsal bilginin aktarımını mümkün kıldığını ortaya koymuştur.
Watson ve Crick’in bulguları Nisan 1953’te Nature dergisinde iki makale hâlinde yayımlanmıştır. İlk makale, DNA’nın üç boyutlu yapısına dair model önerisini; ikinci makale ise genetik bilginin taşınmasında baz diziliminin önemini açıklamıştır.
DNA’nın çift sarmal yapısının anlaşılmasıyla, kalıtımın kimyasal temelleri açıklığa kavuşmuştur. Maurice Wilkins ve Rosalind Franklin’in King’s College London’da yürüttükleri X-ışını kırınım çalışmaları, modelin doğrulanmasında önemli rol oynamıştır. Franklin’in 1958’de ölmesi nedeniyle, bu bulguların tanınmasında adı yer almamıştır.
1962 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü, “nükleik asitlerin moleküler yapısı ve canlı materyalde bilgi aktarımındaki önemi” üzerine yapılan keşifler dolayısıyla James Watson, Francis Crick ve Maurice Wilkins arasında paylaşılmıştır.
Ödül, Stockholm’de düzenlenen törenle verilmiştir. Watson ödül alındığında 24 yaşındadır. Nobel Vakfı açıklamasında, DNA’nın yapısının keşfinin “yaşamın kimyasal temellerine ilişkin anlayışta dönüm noktası” olduğu ifade edilmiştir.
Bu dönemden sonra Watson, DNA’nın yapısal çözümünden protein sentezinde RNA’nın rolüne yönelmiştir ve bilimsel çalışmalarını sürdürmek üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne dönmüştür.
Harvard ve Caltech Yılları (1953–1976)
James D. Watson, DNA’nın yapısının açıklanmasının ardından 1953–1955 yılları arasında California Institute of Technology (Caltech)’te Biyoloji Bölümü Kıdemli Araştırma Görevlisi (Senior Research Fellow) olarak görev yapmıştır. Bu dönemde Alexander Rich ile birlikte RNA’nın X-ışını kırınımı üzerine çalışmalar yürütmüştür.
1955 yılında yeniden Cambridge Üniversitesi Cavendish Laboratuvarı’na dönerek Francis Crick ile çalışmaya devam etmiştir. Bu dönemde küçük virüslerin yapısına ilişkin birkaç makale yayımlamıştır.
1956 yılında Harvard Üniversitesi Biyoloji Bölümü’ne katılmıştır. İlk olarak yardımcı profesör, 1958’de doçent, 1961’de ise profesör olmuştur. Harvard’daki çalışmaları RNA’nın protein sentezindeki rolü üzerine yoğunlaşmıştır.
Watson, Harvard’da bulunduğu süre boyunca Alfred Tissières, François Gros ve Walter Gilbert gibi araştırmacılarla birlikte çalışmıştır. Bu işbirlikleri sonucunda mesajcı RNA (mRNA) kavramını destekleyen deneysel veriler elde edilmiştir.
Harvard Üniversitesi’ndeki görev süresi 1976 yılına kadar devam etmiştir. Bu dönemde yürüttüğü araştırmalar, protein sentezinde RNA’nın işlevi ve moleküler biyolojinin temel mekanizmaları üzerine olmuştur.
Watson, Harvard’da öğretim üyeliği görevini sürdürürken bilim politikaları ve eğitim konularında da etkin olmuştur. Bu yıllarda bilimsel ders kitapları yazmaya başlamış ve 1965’te yayımladığı “Molecular Biology of the Gene” adlı kitabıyla üniversite düzeyinde yaygın olarak kullanılan bir kaynak oluşturmuştur.
1950’li ve 1960’lı yıllar, Watson’ın deneysel biyoloji ve öğretim faaliyetlerinin eşzamanlı ilerlediği dönem olmuştur. Harvard Üniversitesindeki çalışmaları sırasında Cold Spring Harbor Laboratory ile bağlantısını sürdürmüş, burada yaz dönemlerinde araştırma kurslarına katılmıştır.
Cold Spring Harbor Laboratuvarı (CSHL) Dönemi
James D. Watson, 1968 yılında Cold Spring Harbor Laboratory (CSHL)’nin direktörlüğüne atanmıştır. Göreve geldiğinde Harvard Üniversitesindeki profesörlük görevini sürdürmüş, 1976 yılında Harvard’dan ayrılarak CSHL’de tam zamanlı olarak çalışmaya başlamıştır.
Watson, CSHL’nin yöneticiliği sırasında laboratuvarın yeniden yapılanmasını yürütmüştür. Yönetimi altındaki laboratuvar, tümör virolojisi araştırmalarına odaklanmıştır. Bu çalışmalar sonucunda onkogenler (kanser genleri) ve kanserin moleküler temelleri üzerine önemli bulgular elde edilmiştir.
CSHL’deki görev süresi boyunca Watson, çeşitli idari pozisyonlarda bulunmuştur:
- Direktör (1968–1994)
- Başkan (1994–2003)
- Şansölye (2003–2007)
- Şansölye Emeritüs (2007–2018)
CSHL’de görev yaptığı dönemde bilimsel toplantılar ve kurs programlarını genişletmiş, laboratuvarın finansmanını hem özel hem kamu kaynaklarından sağlamıştır.
Watson, Cold Spring Harbor Laboratory Archives’a 2001 yılında kişisel ve bilimsel belgelerinin büyük kısmını bağışlamıştır. Arşiv koleksiyonu üç ana bölüme ayrılmıştır:
- Fotoğraflar (JDW/1): Watson’ın yaşamı boyunca çekilmiş fotoğraflar, negatifler, saydamlar ve dijital görüntüler.
- Kişisel Belgeler (JDW/2): Yazışmalar, el yazmaları, laboratuvar defterleri, makale taslakları, konuşma notları, hatıra eşyaları ve Nobel madalyası dâhil kişisel materyaller.
- Kurumsal Belgeler (JDW/3): CSHL’deki idari görevlerine ilişkin kayıtlar, bağış ve fon dosyaları, laboratuvar personeli ve toplantı belgeleri.
Watson’ın Nobel madalyası 2014 yılında açık artırmada satılmış, ardından satın alan kişi tarafından kendisine geri verilmiştir. CSHL’deki yönetiminde laboratuvar, kanser, nörobiyoloji ve temel genetik araştırmalarına yönelmiştir.
İnsan Genom Projesi (1988–1992)
James D. Watson, 1988 yılında National Institutes of Health (NIH) bünyesinde İnsan Genomu Araştırmaları Yardımcı Direktörlüğü (Associate Director for Human Genome Research) görevine atanmıştır. 1989 yılında ise National Center for Human Genome Research (NCHGR)’ün direktörlüğünü üstlenmiştir.
Watson, NIH kapsamında yürütülen İnsan Genomu Projesi (Human Genome Project)’nin kuruluşunda öncü rol oynamıştır. Projenin amacı, insan genomunun tam haritasını çıkararak tüm genlerin dizilimini belirlemek olmuştur.
Watson’ın yönetiminde proje, dünya genelinde birçok araştırma kurumunu kapsayan geniş bir işbirliği ağı haline gelmiştir. Çalışmalar, DNA dizileme teknolojilerinin geliştirilmesi, genom verilerinin paylaşımı ve genlerin işlevlerinin tanımlanması üzerine yoğunlaşmıştır.
1992 yılında Watson, NCHGR direktörlüğünden ayrılmıştır. Ayrılışında, gen dizilerinin patentlenmesine karşı çıkışı etkili olmuştur. Watson, gen dizilerinin “doğal yasalar” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ve bu nedenle patentlenmesine karşı görüş bildirmiştir.
İnsan Genomu Projesi, Watson’ın yöneticiliği döneminde uluslararası düzeyde organize edilmiş ve genetik bilginin bütüncül biçimde incelenmesi için temel bir çerçeve oluşturmuştur. Watson, projenin yürütülmesi sırasında Cold Spring Harbor Laboratory’deki görevine de devam etmiştir.
Watson, 2007 yılında kendi genom dizisinin tam halini teslim almıştır. Bu çalışma, bir bireyin genomunun eksiksiz olarak sıralandığı ilk örneklerden biri olmuştur.
Yayınları ve Yazarlık Faaliyetleri
James D. Watson, ilk kitabı “The Molecular Biology of the Gene” 1965 yılında yayımlanmıştır. Bu eser, daha sonra 1970, 1976 ve 1987 yıllarında yeni baskılarla güncellenmiştir.
1953’teki DNA yapısı keşfinden sonra Watson, bu süreci kendi bakış açısından anlattığı “The Double Helix: A Personal Account of the Discovery of the Structure of DNA” adlı kitabı 1968 yılında yayımlamıştır. Kitap, bilim insanlarının çalışma süreçlerini kişisel bir dille anlatan ilk örneklerden biri olmuştur.
Watson, 1980’lerden itibaren hem ders kitabı hem popüler bilim alanında birçok eser kaleme almıştır. Bunlar arasında:
- “The DNA Story” (1981)
- “Molecular Biology of the Cell” (1983, 1989, 1994 baskıları)
- “Recombinant DNA: A Short Course” (1983, 1992 baskıları)
- “A Passion for DNA” (2000)
- “Genes, Girls and Gamow: After the Double Helix” (2002)
- “DNA: The Secret of Life” (2003)
- “Avoid Boring People: Lessons from a Life in Science” (2007)
- “Father to Son: Truth, Reason and Decency” (2014)
Watson’ın “Molecular Biology of the Gene”, “Molecular Biology of the Cell” ve “Recombinant DNA” adlı kitapları, üniversitelerde temel kaynak olarak kullanılmıştır. 1968 tarihli “The Double Helix” eseri, Rosalind Franklin ve diğer bilim insanlarının temsil ediliş biçimi nedeniyle tartışmalara neden olmuştur.
Watson ayrıca bilim eğitimi alanında faaliyet göstermiştir. Cold Spring Harbor Laboratory DNA Learning Center bünyesinde “DNA from the Beginning” adlı multimedya temelli bir eğitim projesinin geliştirilmesine öncülük etmiştir. Bu çalışmalar, moleküler biyolojinin öğretiminde görsel ve dijital yöntemlerin kullanılmasına yönelik girişimler arasında yer almıştır.
Ödülleri ve Onurlandırmalar
James D. Watson, kariyeri boyunca çok sayıda bilimsel ödül ve onur unvanı almıştır. Ödüllerinin bir bölümü araştırmalarının DNA’nın yapısına ve moleküler biyolojiye katkılarıyla ilgilidir.
Watson’ın aldığı başlıca ödüller şunlardır:
- John Collins Warren Ödülü, Massachusetts General Hospital (1959)
- Eli Lilly Biyokimya Ödülü (1960)
- Albert Lasker Ödülü, American Public Health Association (1960)
- Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü, Francis Crick ve Maurice Wilkins ile birlikte (1962)
- John J. Carty Altın Madalyası, National Academy of Sciences (1971)
- Presidential Medal of Freedom (1977)
- Copley Madalyası, Royal Society, Londra (1993)
- Charles A. Dana Distinguished Achievement Award in Health (1994)
- Lomonosov Madalyası, Rusya Bilimler Akademisi (1995)
- National Medal of Science, National Science Foundation (1997)
- University of Chicago Madalyası (1998)
- University College London Ödülü (2000)
- Liberty Medal, Philadelphia Kenti (2000)
- Benjamin Franklin Medal for Distinguished Achievement in the Sciences (2001)
- Honorary Knighthood of the British Empire (2002)
- Gairdner Foundation Award of Merit (2002)
- Lotos Medal of Merit (2004)
- Othmer Medal (2005)
- Karl Landsteiner Memorial Award (2006)
- Gregor Mendel Madalyası (2008)
- Jagiellonian Üniversitesi Altın Madalyası (2008)
- Japan Society for the Promotion of Science Ödülü (2008)
- Capo d’Orlando Ödülü (2009)
- Prizvanie (Vocation) Ödülü (2010)
Watson ayrıca çeşitli bilim akademilerine ve kurumlara üye seçilmiştir. Bunlar arasında:
- American Academy of Arts and Sciences (1958)
- National Academy of Sciences (1962)
- Danish Academy of Arts and Sciences (1963)
- Royal Society, Londra (1981)
- Russian Academy of Sciences (1989)
- Royal Society of Edinburgh (1999)
- National Academy of Sciences, India (2001)
- International Academy of Humanism (2004)
Watson ayrıca, 35 üniversiteden fahri doktora unvanı almıştır.
Kişisel Yaşamı
James D. Watson, 1968 yılında Elizabeth Lewis ile evlenmiştir. Bu evlilikten iki oğlu olmuştur: Rufus Watson ve Duncan Watson. Watson, oğlu Rufus’un genç yaşta şizofreni tanısı almasının ardından genetik hastalıklar ve insan genomu üzerine yürütülen araştırmalara özel ilgi göstermiştir. Watson, bu duruma ilişkin olarak genetik faktörlerin hastalığın gelişiminde etkili olabileceğini dile getirmiştir.
Hobileri arasında kuş gözlemciliği ve doğa yürüyüşü yer almıştır. Bu ilgi, çocukluk yıllarından itibaren sürdürdüğü bir uğraş olarak belgelenmiştir.
2000’li yıllarda Watson’ın toplumsal konularda yaptığı açıklamalar çeşitli tepkiler almıştır. 2000 yılında yaptığı bir konuşmada melanin ve cinsellik üzerine sözleri tartışılmıştır. 2007 yılında The Sunday Times gazetesine verdiği demeçte ırk ve zeka üzerine görüşleri nedeniyle Cold Spring Harbor Laboratory tarafından görevinden uzaklaştırılmıştır. Aynı yıl içinde laboratuvardaki tüm yöneticilik görevlerinden istifa etmiştir.
Watson, açıklamaları nedeniyle bilim çevrelerinden eleştiri almış, 2007 ve 2019 yıllarında yaptığı konuşmaların ardından Cold Spring Harbor Laboratory kendisine ait şansölye emeritüs, profesör emeritüs ve onursal mütevelli unvanlarını geri almıştır.
Watson, 2014 yılında Nobel madalyasını açık artırmaya çıkarmıştır. Madalya 4,1 milyon Amerikan doları bedelle satılmış, ancak satın alan Rus iş insanı tarafından kendisine geri verilmiştir.
2019 yılında yayımlanan bir belgeselde ırk ve zeka konusundaki önceki görüşlerini tekrarlaması üzerine, Cold Spring Harbor Laboratory yönetimi tarafından kalan tüm onursal unvanları iptal edilmiştir.
Bu dönemde, Watson’ın kişisel arşivleri Cold Spring Harbor Laboratory Archives tarafından muhafaza edilmeye devam etmiştir. Arşivde mektuplar, el yazmaları, makaleler, finansal belgeler, konuşma metinleri ve bilimsel notlar yer almıştır.
2019 yılında geçirdiği trafik kazası sonrası bilişsel yetilerinde gerileme yaşandığı bildirilmiştir. Watson, 6 Kasım 2025 tarihinde East Northport, New York’ta 97 yaşında hayatını kaybetmiştir. Ölümü, uzun yıllar görev yaptığı Cold Spring Harbor Laboratory tarafından duyurulmuştur.
Miras ve Bilimsel Etki
James D. Watson, bilimsel kariyeri boyunca yürüttüğü çalışmalar ve yayınlarıyla moleküler biyoloji alanında kalıcı bir yer edinmiştir. Francis Crick ile birlikte 1953 yılında açıkladıkları DNA’nın çift sarmal yapısı, canlılardaki kalıtsal bilginin aktarım biçimini tanımlamıştır. Bu model, genetik biliminin temel çalışma konularını belirlemiştir.
Watson, Harvard Üniversitesi ve Cold Spring Harbor Laboratory’de sürdürdüğü araştırmalarla RNA’nın protein sentezindeki işlevi ve kanserin moleküler temelleri üzerine çalışmalar yürütmüştür. Bu araştırmalar, laboratuvar düzeyinde hücresel süreçlerin anlaşılmasına katkı sağlamıştır.
1988–1992 yılları arasında yürüttüğü İnsan Genomu Projesi’ndeki yöneticiliği, genetik bilginin bütüncül biçimde haritalanmasına yönelik ilk uluslararası çabayı oluşturmuştur. Watson, bu proje kapsamında insan gen diziliminin çıkarılması ve verilerin açık paylaşımına yönelik ilk düzenlemeleri oluşturmuştur.
Yazdığı kitaplar, moleküler biyoloji ve genetik eğitimi alanında uzun yıllar boyunca ders materyali olarak kullanılmıştır. “The Molecular Biology of the Gene”, “Molecular Biology of the Cell” ve “Recombinant DNA” adlı eserleri, biyoloji eğitiminde temel kaynaklar arasında yer almıştır.



