Masaldan Hakikate: İnsanın Anlam Yolculuğundan Hikâyeler, Mona A. Tufan tarafından kaleme alınan, insanın varoluşsal anlam arayışını masal dili ve irfan geleneği üzerinden inceleyen bir eserdir. Kitap, 2025 yılında İnsan Yayınları tarafından yayımlanmıştır.
Eserin Konusu
Eser, masalların insanın varoluşsal ve anlam arayışındaki işlevini merkeze alır. Masallar, burada yalnızca anlatı yoluyla aktarılan geleneksel hikâyeler değil; insanın yaratılış, varlık ve hakikat arayışını semboller aracılığıyla dile getiren yapılar olarak ele alınır. Kitap, çocukluk döneminde sıklıkla karşılaşılan masalların, bireyin düşünsel ve metafizik yolculuğunda belirleyici bir rol oynayabileceğini öne sürer.
Yazar, masal yapısının temelini oluşturan unsurları –yolculuk, engel, arayış, karşılaşma gibi– sistematik bir şekilde inceler. Bu unsurların, bireyin kendi içsel yolculuğunda karşılaştığı aşamalarla örtüştüğü belirtilir. Masallarda yer alan yol, kapı, ayna ve misafir gibi kavramlar, eserde simgesel bir dil içerisinde değerlendirilir ve bu kavramların tasavvufi gelenekteki anlam alanlarıyla bağlantı kurulur.
Eserde kullanılan anlatı tekniği, klasik "Bir varmış bir yokmuş" kalıbıyla başlatılan masalları, okuyucuyu hayali bir dünyaya yönlendirmekten ziyade, insanın kendi varoluşuna ve yaratılış gayesine yönlendiren bir yapı olarak sunar. Bu yaklaşımda masallar, bir eğlence ya da nostalji kaynağı olmaktan çıkarılarak bir düşünme ve tefekkür aracı olarak işlev görür.
Yazar, klasik masal kurgusunu modern insanın manevi ve varoluşsal sorunlarıyla ilişkilendirir. Bu çerçevede, eserde yer alan masallar, bireyin içinde bulunduğu çağın hız, yabancılaşma ve anlam kaybı problemleri ile karşılaştırmalı olarak ele alınır. Masallar, bireyin içsel sorgulamalarına aracılık eden bir dil olarak değerlendirilir.
Eserde, masalların bireyin nefs mücadelesini ve içsel yolculuğunu simgelediği vurgulanır. Masal kahramanının karşılaştığı engeller ve sınavlar, bireyin kendi iç dünyasındaki zorlukların bir yansıması olarak analiz edilir. Bu analizler kapsamında kibir, korku, ümitsizlik ve benzeri kavramlar, masallardaki sembolik olay ve karakterlerle eşleştirilir.
Yapı ve Üslup
Eser, deneme ve hikâye türleri arasında bir anlatı formu kullanır. Masalların yapısı, semboller aracılığıyla şekillendirilmiş ve yer yer tasavvufi terminoloji ile desteklenmiştir. Yazar, bilgi aktarmaktan ziyade masallar ve hikâyeler üzerinden dolaylı bir anlatım yöntemi benimser. Eserde dil yapısı sade ve açıklayıcı olup, metinler düşünmeye yönelten bir kurgusal çerçeve içinde sunulmuştur.
İşlenen Temalar
- Anlam Arayışı: Eserde masallar, insanın varoluşunu ve yaratılış amacını sorgulama aracı olarak kullanılır. Masallar, anlam arayışını başlatan bir düşünme kapısı işlevi görür.
- İçsel Yolculuk: Masallar, bireyin kendi iç dünyasında yaptığı yolculuğu ve nefis terbiyesi sürecini temsil eder. Kahramanın karşılaştığı engeller, insanın içsel mücadelelerini simgeler.
- Masal ve Hakikat İlişkisi: Masallar, yalnızca kurgusal anlatılar değil, hakikatin sembolik bir ifadesi olarak değerlendirilir. Yüzeydeki olayların ötesinde derin anlamlar taşır.
- Modern Yabancılaşma: Eserde, modern insanın kendine ve hayata yabancılaşması ele alınır. Masallar, bu yabancılaşmayı aşmak için bir anlam köprüsü olarak sunulur.
- Tasavvufi Sembolizm: Masallarda sıkça yer alan yol, kapı, ayna ve misafir gibi kavramlar tasavvufi semboller olarak kullanılır. Bu semboller aracılığıyla hakikat ve varoluş yeniden yorumlanır.