Uzay hukuku, devletlerin ve diğer uluslararası aktörlerin uzaydaki faaliyetlerini düzenleyen uluslararası hukuk ilkelerinin ve kurallarının bütünüdür. Uzay araştırmaları ve devletler arasındaki uzay yarışının 1960'lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyetler Birliği arasındaki rekabetin dış uzaya taşınmasıyla başlaması, bu hukuk dalının gelişimini tetiklemiştir. Silahlanma yarışının uzaya taşınması ihtimali, sorunların çözümü için diplomasi ve uluslararası hukuk mekanizmalarının devreye girmesini gerektirmiştir.
Temel İlkeler ve Antlaşmalar
Uzay hukukunun temelini, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde hazırlanan ve imzalanan beş temel uluslararası antlaşma oluşturmaktadır. Bu antlaşmalar şunlardır:
- Dış Uzay Antlaşması (OST - 1967): "Ay ve Diğer Gök Cisimleri Dahil Olmak Üzere Uzayın Keşfi ve Kullanılmasında Devletlerin Faaliyetlerini Düzenleyen İlkelere İlişkin Antlaşma" olarak da bilinir. Uzay hukukunun Magna Carta'sı veya uzay şartı olarak kabul edilir. Uzayın tüm insanlığın ortak mirası olduğu ve uzayda hâkimiyet ve egemenlik iddiasında bulunulamayacağı gibi temel ilkeleri belirler. Ayrıca nükleer silahların ve diğer kitle imha silahlarının yörüngeye yerleştirilmesini yasaklar.
- Astronotların Kurtarılması Antlaşması (1968): Astronotların kurtarılması, astronotların ve uzaya fırlatılmış olan araçların geri verilmeleri hakkında anlaşmadır. Astronotları "insanlığın uzaydaki temsilcileri" olarak tanımlar ve kaza durumunda yardım edilmesini öngörür.
- Sorumluluk Sözleşmesi (1972): Uzay cisimlerince sebep olunan zarar için sorumluluğa dair milletlerarası sözleşmedir. Uzaya araç gönderen devletlerin üçüncü taraflara verdiği zararlardan sorumlu tutulacağını teyit eder.
- Tescil Sözleşmesi (1975): Uzaya fırlatılan cisimlerin tesciline dair sözleşmedir. Uzaya araç gönderen devletle fırlatma işlemi ve sonuçları arasındaki nedensellik bağına vurgu yapar.
- Ay Antlaşması (1979): Devletlerin ay ve diğer gök cisimlerindeki faaliyetlerini idare eden antlaşmadır. Ay üzerinde güç kullanımını, askerî üs kurulmasını ve silah denemelerini yasaklar. Ancak ABD ve Sovyetler Birliği gibi büyük uzay güçleri tarafından kabul edilmediği için bağlayıcılığı sınırlıdır. Ay'ın ve doğal kaynaklarının insanlığın ortak mirası olduğunu belirtir.
Bu beş temel antlaşmaya ek olarak, uzaydaki silahların sınırlandırılmasıyla ilgili ilk antlaşmalardan biri olan 1963 tarihli "Nükleer Denemelerin Kısmen Yasaklanması Antlaşması" (Partial Test Ban Treaty) da önemlidir.
Uzay Hukukunda Temel Kavramlar ve Tartışmalar
- İnsanlığın Ortak Mirası: Uzay Antlaşması ve Ay Antlaşması'nda vurgulanan bu ilke, uzayın tüm insanlığa ait olduğunu ve hiçbir devletin üzerinde egemenlik iddia edemeyeceğini belirtir.
- Barışçıl Kullanım: Uzayın barışçıl amaçlarla kullanılması ve askerîleşmesinin önlenmesi hedeflenir. "Barışçıl kullanım" ifadesinin "saldırgan olmayan" anlamına geldiği baskın görüştür.
- Uzayın Tanımlanması ve Sınırlandırılması: Hava sahası ile uzay sahası arasındaki sınırın nerede başladığı konusunda uluslararası hukukta net bir tanım bulunmamaktadır. Deniz seviyesinin 100 km yüksekliğinden itibaren uzay kabul edildiğine dair uluslararası hukuk oluştuğu söylenebilir.
- Uzay Nesnelerinin Tanımlanması: Uzay Antlaşması'nda uzay nesnelerinin tanımı bulunmazken, Sorumluluk Sözleşmesi'nde "uzay nesnelerini fırlatma teşebbüsünün de fırlatmanın kendisine dahil olduğu" ve uzay nesnelerinin "kendisini oluşturan parçalar, fırlatma aracı ve onun parçaları"nı kapsadığı belirtilir.
- Uzayın Silahsızlanması: Uzay Antlaşması ve Ay Antlaşması, uzayın silahsızlanmasına yönelik hükümler içerir. Ancak uzayın tüm kurallarını oluşturacak kapsamlı bir silahsızlanma antlaşması henüz mevcut değildir. Bu konuda "uzay güvenliği" (Çin ve Rusya öncülüğünde) ve "uzay sürdürülebilirliği" (ABD öncülüğünde) olmak üzere iki farklı yaklaşım bulunmaktadır.
- Uzay Çöpleri: Kullanılmaz hâle gelerek yörüngede serbestçe dolaşan insan yapımı nesneler, uzay faaliyetleri için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu soruna yönelik uluslararası çözüm arayışları devam etmektedir.
- Uzay Madenciliği ve Kaynak Kullanımı: Uzay kaynaklarının işletilmesi ve mülkiyeti konusu, özellikle ABD ve Lüksemburg gibi ülkelerin ulusal düzenlemeleriyle gündeme gelmiştir. Uzay Antlaşması'nda bu konu detaylı ele alınmamış olup Ay Antlaşması Ay ve doğal kaynaklarını "insanlığın ortak mirası" olarak kabul ederek uluslararası bir rejim kurulmasını öngörür.
- Sorumluluk: Uzay faaliyetlerinden doğan zararlardan, fırlatıcı devletlerin sorumlu olduğu ilkesi "Sorumluluk Sözleşmesi" ile pekiştirilmiştir.
- "İnsanlık" Kavramı ve Uluslararası Hukuk Kişiliği: Uzay Antlaşması, uzayın keşfi ve kullanılmasını "bütün insanlığa tahsis" etmiş ve astronotları "insanlığın uzaydaki temsilcileri" olarak nitelemiştir. Ay Antlaşması ise Ay ve doğal kaynaklarını "insanlığın ortak mirası" olarak kabul etmiştir. Öğretide, insanlığın uzay hukuku bağlamında bir uluslararası hukuk kişiliğine sahip olup olmadığı tartışılmaktadır. Mevcut durumda, insanlığın uluslararası düzeyde bir hareket kabiliyetine sahip bir birimi olmaması nedeniyle bir hukuk kişiliğinden bahsedilemese de bu yönde bir kişiliğin doğmakta olduğuna dair emareler bulunmaktadır.
Uluslararası Kuruluşlar ve Diplomasi
BM Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanımı Komitesi (COPUOS), uzay hukukunun geliştirilmesinde merkezî bir rol oynamıştır. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) ise radyo frekans tahsisi ve yörünge konumlarının düzenlenmesi gibi konularda yetkilidir. Uzay diplomasisi, devletler arasındaki rekabetin uzaya taşınmasıyla ortaya çıkan ve uzay hukukunun uygulanması ile geliştirilmesinde önemli bir araç hâline gelen yeni bir diplomasi türüdür. Öncelikli amaçları, BM destekli beş temel uzay antlaşması ile belirlenmiştir.
Uzay Hukuku ve Diğer Hukuk Dalları
Uzay hukuku, uluslararası insancıl hukuk gibi uluslararası hukukun diğer dallarıyla da ilişkilidir. Uzayda gerçekleşebilecek bir savaş durumunda, uzay hukukunun tek başına yeterli olmayacağı ve uluslararası insancıl hukuk kurallarının uygulanması gerekliliği tartışılmaktadır. Askerî uzay operasyonları bağlamında, insancıl hukuk normlarının uzay hukuku normlarına göre daha özel kanun (lex specialis) niteliği taşıyabileceği ve bir norm hiyerarşisinde üstün gelebileceği değerlendirilmektedir.
Geleceği
Uzay teknolojilerinin hızla gelişmesi, ticarileşmenin artması, uzay çöpleri, uzay trafiği yönetimi ve uzay kaynaklarının kullanımı gibi yeni meydan okumalar, uzay hukukunun sürekli olarak gözden geçirilmesini ve geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Uzay hukukunun insancıl ve evrensel karakteri, bu gelişmeler ışığında korunmalı ve güçlendirilmelidir.

