Azerbaycan–Ermenistan–ABD Üçlü Zirvesi, 8 Ağustos 2025 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington D.C.’de, Beyaz Saray’da düzenlenmiş uluslararası bir barış toplantısıdır. Zirve, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Toplantının amacı, Azerbaycan ile Ermenistan arasında on yıllardır devam eden ihtilafın sona erdirilmesini öngören barış anlaşmasının imzalanması olmuştur.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, ABD'de, 7 Ağustos 2025 - (Anadolu Ajansı)
Zirve sonucunda taraflar, çatışmaların tamamen durdurulması, ticari, seyahat ve diplomatik ilişkilerin başlatılması, karşılıklı olarak egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi konularında ortak deklarasyon imzalamıştır.
Tarihsel Arka Plan ve Önceki Müzakereler
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ihtilaf, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 1980’lerin sonlarında başlamıştır. 1988’den itibaren, Azerbaycan’a bağlı Dağlık Karabağ bölgesinin Ermeni nüfuslu yapısı üzerinden ortaya çıkan anlaşmazlık, 1992–1994 yılları arasında Birinci Karabağ Savaşı’na dönüşmüştür. Bu süreçte Ermenistan’ın desteklediği güçler, Dağlık Karabağ ve çevresindeki yedi rayon üzerinde kontrol sağlamıştır. 1994 yılında imzalanan Bişkek Protokolü ile ateşkes ilan edilmiştir.
2020 yılında, 27 Eylül–10 Kasım tarihleri arasında yaşanan ve “44 Gün Savaşı” olarak anılan İkinci Karabağ Savaşı sonucunda Azerbaycan, bazı işgal altındaki topraklarını geri almıştır. 10 Kasım 2020’de Rusya arabuluculuğunda imzalanan ateşkes anlaşması ile çatışmalar sona ermiştir.
2021 yılında Azerbaycan, Ermenistan’a resmi barış teklifi sunmuş ve beş maddelik bir ilke taslağı önermiştir. 2022 ve 2023 yıllarında Moskova, Brüksel ve Washington’da yapılan görüşmeler, taraflar arasında temasların sürmesine olanak sağlamıştır. 2023 yılı itibarıyla Azerbaycan, Dağlık Karabağ üzerinde tam kontrol sağlamış; bölgedeki yaklaşık 100.000 Ermeni nüfus Ermenistan’a göç etmiştir.
2025 yılı Mart ayında taraflar, 17 maddeden oluşan bir barış metni taslağı üzerinde ön mutabakata varmıştır. Bu taslak, karşılıklı olarak toprak bütünlüğünün tanınması, sınırda üçüncü ülke unsurlarının bulundurulmaması, uluslararası yargı süreçlerinden vazgeçilmesi ve Karabağ’a özel statü verilmemesi gibi ilkeleri içermiştir. Temmuz 2025’te Abu Dabi’de düzenlenen görüşmeler, Washington zirvesine giden sürecin son diplomatik durağı olmuştur.
Washington Programı ve Protokol Akışı
Washington’daki üçlü zirve programı, 7–8 Ağustos 2025 tarihlerinde düzenlenmiştir. Zirve kapsamında Beyaz Saray’da hem ikili hem de üçlü formatta görüşmeler yapılmıştır. Programın ilk aşamasında, ABD Başkanı Donald Trump ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan arasında ikili bir görüşme gerçekleştirilmiştir. Ardından Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile ayrı bir ikili toplantı yapmıştır.
Beyaz Saray'daki zirvede Azerbaycan ile Ermenistan "barış için" ortak deklarasyona imza atıyor, 8 Ağustos 2025 - (Anadolu Ajansı)
Bu ikili görüşmelerin ardından, liderler üçlü formata geçmiş ve Beyaz Saray’da ortak imza töreni düzenlenmiştir. Tören sırasında barış anlaşması ve ortak deklarasyon belgeleri imzalanmış, ayrıca basına açık fotoğraf çekimleri yapılmıştır.
Ermenistan heyeti; Dışişleri Bakanı, Güvenlik Konseyi Sekreteri, bakan yardımcıları ve Yüksek Teknoloji Sanayi Bakanı gibi isimlerden oluşmuştur. Azerbaycan heyetinde ise üst düzey diplomatik temsilciler ve ilgili bakanlar yer almıştır.
İmza/Paraf Oturumu ve Ana Belgeler
8 Ağustos 2025 tarihinde Beyaz Saray’da imza ve paraf oturumu gerçekleştirilmiştir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla düzenlenen bu oturumda, taraflar ortak bir deklarasyona imza atmıştır.
İmzalanan belge, çatışmaların tamamen durdurulması, ticari ve diplomatik ilişkilerin başlatılması ve karşılıklı olarak toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini öngörmüştür. Belge ayrıca, sınır bölgelerinde üçüncü ülke unsurlarının bulundurulmamasına, uluslararası yargı mercilerinde açılmış davaların geri çekilmesine ve Karabağ’a özel bir statü verilmemesine dair hükümleri içermiştir.
Ortak deklarasyon, bölgesel ulaşım hatlarının açılması, sınırların karşılıklı mutabakat çerçevesinde belirlenmesi ve ekonomik iş birliği mekanizmalarının geliştirilmesine yönelik maddeleri de kapsayan bir çerçeve anlaşma niteliğinde hazırlanmıştır. İmza töreninin ardından ABD Dışişleri Bakanlığı, bu adımı kalıcı barışa yönelik önemli bir ilerleme olarak tanımlayan yazılı bir açıklama yayımlamıştır.
Transit Koridoru Düzenlemesi (TRIPP)
Barış anlaşmasının önemli unsurlarından biri, “Trump Route for International Peace and Prosperity (TRIPP)” adı verilen transit koridor düzenlemesi olmuştur. Bu düzenleme, Azerbaycan ana karası ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında Ermenistan topraklarından geçecek bir bağlantı hattının oluşturulmasını öngörmüştür.
Koridorun uzunluğuna ilişkin farklı kaynaklarda 32 kilometre ve 43 kilometre olarak belirtilen ölçüler yer almıştır. Hattın demiryolu, petrol ve doğalgaz boru hatları ile fiber optik iletişim altyapısını içermesi planlanmıştır. Anlaşmaya göre, ABD bu koridorda özel geliştirme ve işletme haklarına sahip olacak, bu haklar uzun süreli bir imtiyaz çerçevesinde tanımlanacaktır. ABD’nin söz konusu imtiyazı üçüncü taraf şirketlere kiralama veya konsorsiyum modeli ile devretme imkânı da tanımlanmıştır.
Hattın güvenlik, gümrük ve geçiş rejimi Ermenistan mevzuatına tabi olacak, Ermenistan kendi toprak bütünlüğü ve egemenlik yetkileri çerçevesinde denetim yapacaktır. Taraflar, bu düzenlemenin “koridor” ifadesinden ziyade, yolların karşılıklı ve egemenlik çerçevesinde kullanımı prensibine dayandığını vurgulamıştır. ABD’li ve diğer uluslararası şirketlerin projeye ilgisi şimdiden oluşmuş, dokuz firma – bunlardan üçü ABD merkezli – koridorun geliştirilmesine talip olmuştur.
Zengezur/Meğri Hattı Tartışması ve Taraf Talepleri
TRIPP kapsamında öngörülen güzergâh, Zengezur koridoru olarak da bilinen Meğri bölgesinden geçmektedir. Bu durum, taraflar arasında geçmişten beri süregelen “geçiş hakkı” tartışmalarını yeniden gündeme getirmiştir. Azerbaycan tarafı, ana karası ile Nahçıvan arasında engelsiz ve güvenli bir bağlantının tesis edilmesini talep etmiştir. Bu talep, geçişin sürekliliği ve herhangi bir engelle karşılaşmaması yönündeki vurgularla desteklenmiştir.
Ermenistan ise söz konusu hattın kendi egemenliği altında kalacağını, tüm güvenlik ve gümrük kontrollerinin Ermenistan mevzuatına uygun şekilde yapılacağını belirtmiştir. Erivan yönetimi, hat üzerinde üçüncü bir ülke veya yabancı güvenlik unsurunun bulunmayacağını ifade etmiştir. Bu çerçevede, ABD veya diğer uluslararası şirketlerin koridorun işletmesini üstlenmesi, ancak Ermenistan’ın denetim yetkisini saklı tutması prensibi benimsenmiştir.
Liderlerin zirve sırasında yaptığı açıklamalara göre, hattın teknik detayları ve uygulama usulleri konusundaki müzakereler, anlaşmanın imzalanmasından sonra da devam edecektir. Bu konunun, Washington sonrasında kurulacak teknik komitelerin öncelikli gündem maddelerinden biri olması kararlaştırılmıştır.
ABD’nin Rolü ve İkili Düzenlemeler
ABD, Washington’daki üçlü zirvede hem ev sahibi hem de arabulucu olarak merkezi bir rol üstlenmiştir. Sürece, ABD Başkanı Donald Trump’ın doğrudan müdahalesiyle birlikte, özel temsilci ve arabulucu olarak görev yapan Steve Witkoff da dâhil olmuştur. ABD tarafı, zirve sürecinde yalnızca Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasının imzalanmasını değil, aynı zamanda ikili ilişkilerin geliştirilmesine yönelik ek düzenlemeleri de gündeme getirmiştir.
Zirve sırasında ABD ile Azerbaycan arasında enerji, teknoloji ve yapay zekâ alanlarında iş birliğini öngören bir mutabakat zaptı imzalanmıştır. Benzer şekilde, ABD ile Ermenistan arasında da ticaret, teknoloji ve ulaştırma sektörlerini kapsayan ikili anlaşmalar yapılmıştır.
Barış Metninin İlke ve Maddeleri (Mart 2025 Mutabakatı Çerçevesi)
Washington’da imzalanan ortak deklarasyonun temelini, 2025 yılı Mart ayında üzerinde uzlaşıya varılan 17 maddelik barış metni taslağı oluşturmuştur. Bu taslak, tarafların karşılıklı olarak birbirlerinin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tanımasını öngörmüştür. Metinde, Azerbaycan ve Ermenistan sınırlarının, Sovyetler Birliği’nin dağılması sırasında mevcut olan idari sınırlar esas alınarak belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Barış taslağı ayrıca, Karabağ’a herhangi bir özel statü verilmemesini ve bölgede üçüncü ülke askeri unsurlarının bulundurulmamasını hükme bağlamıştır. Taraflar, birbirlerine karşı uluslararası yargı mercilerinde açılmış olan davaları geri çekmeyi kabul etmiştir. Uyuşmazlıkların çözümü için doğrudan diplomatik temasların esas alınacağı ve bu temasların uluslararası arabuluculuk desteğiyle yürütülebileceği belirtilmiştir.
Taslak metin, ayrıca sınır bölgelerinde güven artırıcı önlemlerin alınmasını, mayın temizliği çalışmalarının hızlandırılmasını ve taraflar arasında ekonomik, ulaştırma ve iletişim alanlarında işbirliğinin geliştirilmesini içeren hükümler de barındırmıştır. Bu maddeler, Washington’daki zirvede imzalanan ortak deklarasyonun teknik çerçevesini oluşturmuştur.
Uluslararası Tepkiler ve Resmi Açıklamalar
Washington’daki zirvede imzalanan ortak deklarasyon, birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından olumlu karşılanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, yazılı açıklamasında Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barışın tesisine yönelik sağlanan ilerlemeden ve Washington’da kayda geçirilen iradeden memnuniyet duyulduğunu bildirmiştir. Açıklamada, Güney Kafkasya’da huzur ve refaha ulaşılması yönünde tarihi bir fırsat yakalandığı vurgulanmış, Türkiye’nin bu sürece katkı sağlamaya devam edeceği belirtilmiştir.
Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Antonio Costa ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ortak yazılı açıklamalarında, Washington’da imzalanan siyasi deklarasyonu hem Ermenistan hem de Azerbaycan için önemli bir gelişme olarak nitelendirmiş ve bunun kalıcı barışın yolunu açtığını ifade etmiştir. Açıklamada ayrıca, iki ülke arasındaki tam normalleşme sürecine yönelik mutabık kalınan adımların zamanında uygulanmasının önemine dikkat çekilmiştir.
Avusturya Dışişleri Bakanlığı da sosyal medya üzerinden yaptığı yazılı açıklamada, Washington’da atılan bu adımı desteklediklerini ve bunun tüm bölge yararına olacağını belirtmiştir. Açıklamada, sonraki süreçte de yardımcı olmaya hazır oldukları ifade edilmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı ise yayımladığı resmi açıklamada, anlaşmayı Güney Kafkasya’nın ekonomik potansiyelini açığa çıkaracak bir fırsat olarak değerlendirmiştir