Gazze Konulu Dışişleri Bakanları Toplantısı, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ev sahipliğinde 3 Kasım 2025 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilmiş bir toplantıdır. Toplantı, Gazze’deki ateşkes süreci, insani durum ve bölgedeki kalıcı barışın sağlanması için Müslüman ülkeler arasında diplomatik eşgüdüm oluşturulması amacıyla düzenlenmiştir.

İstanbul'da düzenlenen Gazze konulu toplantı, 3 Kasım 2025 - (Anadolu Ajansı)
Katılımcı Ülkeler ve Temsilciler
Toplantı, İstanbul’daki bir otelde gerçekleştirilmiştir. Etkinliğe Endonezya, Pakistan, Suudi Arabistan ve Ürdün dışişleri bakanlarının yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar’ın temsilcileri katılmıştır. Toplantı öncesinde Bakan Fidan, Endonezya Dışişleri Bakanı Sugiono, Pakistan Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan Al Suud, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ile BAE ve Katar temsilcileriyle aile fotoğrafı çektirmiştir.

İstanbul'da düzenlenen Gazze konulu toplantı öncesi çekilen aile fotoğrafı, 3 Kasım 2025 - (Anadolu Ajansı)
Toplantının Gündemi
Toplantının ana gündemini Gazze’deki mevcut ateşkesin durumu, insani yardımların bölgeye ulaştırılması, Gazze’nin yönetimi ve güvenliğiyle ilgili düzenlemeler ile Filistin halkının meşru haklarının korunması oluşturmuştur.
Dışişleri Bakanı Fidan, toplantı öncesinde yaptığı değerlendirmelerde, İsrail’in ateşkesi sona erdirmek için bahaneler ürettiğine, provokatif eylemlerine karşı uluslararası toplumun kararlı bir duruş sergilemesi gerektiğine ve Müslüman ülkelerin eş güdüm içinde hareket etmesinin önemine işaret etmiştir.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Toplantı Sonrası Açıklamalar
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul'da Endonezya, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün'den bakanların katılımıyla düzenlenen Gazze konulu Bakanlar Toplantısı'nın ardından basına konuşmuştur.
New York'ta düzenlenen, ABD Başkanı Donald Trump'ın da dahil olduğu, Gazze konulu toplantının yeni bir süreç başlattığına işaret eden Fidan, "Akabinde Şarm El-Şeyh'te gerçekleştirilen zirvede ortaya çıkan barış umudu bütün dünyanın desteğini kazandı. Varılan anlaşma kapsamında rehine ve mahkumların takası ile insani yardımların girişi başlamış, İsrail güçleri ilk etapta belirlenen hatta geri çekilmiş ve Gazze'nin kuzeyine geri dönüşler gerçekleşmiştir." diye konuşmuştur.
Fidan, mutabakatın harfiyen uygulanması konusunda bazı sorunların yaşandığını vurgulayarak İsrail'in ateşkesi düzenli biçimde ihlal ettiğini ve insani yardımın ihtiyaç duyulan düzeye ulaşmasına engel olduğunu belirtmiştir.
"Artık son derece kritik bir aşamaya ulaşmış durumdayız. Bugünkü toplantıya katılan ülkelerin ortak bir görüşü var: Gazze'deki soykırımın yeniden başlamasını istemiyoruz, ateşkesin sürmesini ve iki devletli kalıcı barışın tesisi yönünde adımlar atılmasını da sonuna kadar destekliyoruz." diyen Fidan, bu konuda Türkiye'nin üzerine düşen görevi yerine getirmeye hazır olduğunu ifade etmiştir.
Fidan, "Uluslararası toplumun da İsrail üzerindeki baskıyı devam ettirmesi gerekmektedir. İsrail, ateşkes ilanından bu yana 250'ye yakın Gazzeliyi öldürmüştür. Filistinlileri provoke etmeye çalışan bu saldırılara bir an önce son verilmelidir. İsrail, insani yardımlarla ulaştırılması konusunda da üzerine düşen görevi yerine getirmemektedir. Mutabakata göre, günlük 600 insani yardım kamyonunun ve 50 akaryakıt tankerinin girişine izin verilmesi gerekmekte. Ama biz bu miktarın içeriye girdiğini açıkçası görmüyoruz." ifadelerini kullanmıştır.
İsrail'in bu politikası nedeniyle insani yardımların depolarda veya kamyonlarda bekletildiğine dikkati çeken Fidan, toplantıda ayrıca Gazze'nin yönetimi ve güvenliğine ilişkin düzenlemelerin de ele alındığını aktarmıştır.
Fidan, "Hamas, Gazze'nin iradesini Filistinlilerden oluşacak bir komiteye devretmeye hazırdır. Söz konusu düzenlemeler, Filistin halkının haklarını koruduğu ölçüde, zamana ve tahriklere dayanıklı hale gelecektir." diyerek, ilerleyen günlerde kurulması öngörülen Uluslararası İstikrar Gücünün görev tanımı ve oluşumuna ilişkin müzakerelerin de bugün ele alındığını anlatmıştır.
"Bu sürecin anlaşmanın arabuluculara ve Filistin tarafıyla uzlaşı halinde yürütülmesi gerektiği konusunda hemfikiriz. Bugün Gazze'de yeniden toparlanma ve yeniden imar faaliyetleri hakkında da görüş alışverişinde bulunduk. Bu konuda uluslararası koordinasyonu çok önemsiyoruz." ifadesini kullanan Fidan, özellikle kış aylarının yaklaştığı dikkate alınarak bu alanda somut adımların hızla atılması gerektiğini vurgulamıştır.
Bakan Fidan şunları kaydetmiştir: "Gazze'nin yeniden ayağa kalkması, aynı zamanda Filistin halkının umutlarının ve geleceğe dair inancının yeniden yeşermesi gerekmektedir. Toplantıya katılan ülkeler olarak, bu konuyu da yakından takip edeceğiz. Katılımcı ülkeler olarak, Filistinliler arası uzlaşı çabalarının da bir an önce sonuç vermesini ümit ediyoruz. Bu yönde yapılan temasları olumlu karşılıyoruz. Filistinliler arasında sağlanacak birlik, Filistin'in uluslararası toplum nezdindeki temsilini de güçlendirecektir."
Fidan, Orta Doğu'nun geçmişte de krizlerle karşı karşıya kaldığını, her defasında barış ve istikrar üreten bir coğrafya olduğunu dile getirmiştir. Yedi ülkenin ortak sorumluluk bilinciyle bir araya geldiğini belirten Fidan, "Bugün buradan birlikte açık bir mesaj veriyoruz, süreci baltalamak için temelsiz gerekçeler üretmeye, bahanelere sığınmaya gerek yoktur. Ateşkesi sabote eden barışı baltalayan hiçbir eyleme izin verilmemelidir. Filistinlilerin gösterdiği irade karşılık bulmalıdır, barışa giden süreç korunmalıdır. Bu yol sabır ve kararlılık gerektiriyor, biz bu erdemlere sahip ülkeler olarak bu yolda yürümeye devam edeceğiz." demiştir.
Gazze'de Uluslararası İstikrar Gücünün oluşumuna ilişkin soruya, "Çeşitli görüşmeler, çalışmalar devam ediyor. Burada ülkelerin üzerinde önemle durduğu bir konu bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla meşruiyet çerçevesi çizilen, görev tanımı yapılan bir gücün oluşturulması konusudur." demiştir.
Fidan, bu konuda yapılan birtakım çalışmaların sürdüğünü aktararak, "Konuştuğumuz ülkelerin ifade ettikleri şu, bu tanımın içeriğine göre, asker gönderip göndermemeye karar verecekler. Uluslararası İstikrar Gücünün görev tanımı, yetkileri ne olacak, ona göre ülkeler ağırlıklı olarak karar vereceklerdir. Gönderecek olan ülkelerin kendi prensipleriyle politikalarıyla çatışan bir görev tanımını onlar için asker göndermesinden zor olacağını düşünüyorum." ifadelerini kullanmıştır.
Bakan Fidan, "Türkiye'ye gelince, Cumhurbaşkanımız da defaatle ifade etti, biliyorsunuz, Şarm El-Şeyh'te imza atan dört liderden biriydi Cumhurbaşkanımız. Bu açıkça şunu gösteriyor, biz barış için elimizi taşın altına sokmaya hazırız. Her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız. Ama burada da ortaya çıkacak dokümanların, çerçevenin, açıkçası bizim de destekleyeceğimiz nitelikte olması önemlidir. Dolayısıyla bu konudaki diplomatik temaslarımız, çabalarımız devam etmektedir." diye konuşmuştur.
Fidan, Gazze'de barış planı kapsamında oluşturulması hedeflenen yönetime ilişkin soruyu şu şekilde yanıtlamıştır: "Hangi döküman hazırlanırsa hazırlansın, hangi girişim yapılırsa yapılsın, birincisi, Filistin meselesinin uzun yıllardır yapılmış ve kabul edilmiş tanımının değişmemesi gerekmektedir. Günün sonunda 1967 sınırlarına dayalı coğrafya içerisinde Filistinlilerin bir devletinin olması ve iki devletli çözümün hayata geçmesi şu ana kadar Filistin sorununun, açıkçası uluslararası hukuk ve pratik açısından tanımlanmış şeklidir." demiştir.
İsrail'in bu görüşe hiçbir zaman razı olmadığını belirten Fidan, Türkiye'nin de içinde bulunduğu uluslararası toplumun büyük çoğunluğunun bu görüşü kabul ettiğini ifade etmiştir. Fidan, Gazze'de vuku bulan insanlığa karşı suçların sona ermesi ve bir an önce ateşkesin devamının sağlanmasının birinci öncelikleri olduğunu belirterek, "Fakat bu umarız cari bir an olur çünkü Filistin meselesinin genel tanımının, bunu kullanarak değiştirilmesine izin vermemek gerekmektedir. Dolayısıyla burada bir diplomatik ihtimama ve dikkate ihtiyaç vardır." ifadelerini kullanmıştır.
Gazze'de yeniden yapılanmaya ve nüfusun yerine dönmesine ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Fidan, "Bunu yaparken de yeni bir vesayet düzeninin oluşmasını kimse görmek istemiyor açıkçası. Gazze'deki yeniden imarı, huzuru ve güvenliği sağlama yolunda atılan adımların, buna dönüşme ihtimaline karşı ülkelerin bu konudaki çekincelerini gündeme getirdiğini görüyoruz." diye konuşmuştur.
Fidan, Gazze'de yönetim anlayışının nasıl şekilleneceğine ve uluslararası toplumun bu konudaki görüşlerine ilişkin soruyu şu şekilde yanıtlamıştır:
"Bu konuda esas itibarıyla bizim aramızda bir anlayış birliği vardır. Bu konuda gerek Filistinliler, gerek biz, hiçbir sıkıntımız yoktur. İsrail'in ve etkili olduğu uluslararası diğer aktörlerin başka bir görüş açısı vardır. Diplomatik müzakere, çekişme ve zemin ilerletme de açıkçası bu iki farklı görüşün bir araya getirilmesi için şu anda olmaktadır."
Bu süreçte yazılacak metnin ve kurulacak sistemin önemine değinen Fidan, "Bizim prensip olarak desteklediğimiz husus Filistinlilerin yönetimini Filistinliler yapmalıdır, Filistinlilerin güvenliğini Filistinliler sağlamalıdır." ifadesini kullanmıştır.
Fidan, uluslararası toplumun bu sürecin hayata geçirilmesi için diplomatik, kurumsal ve ekonomik destek vermesi gerektiğini vurgulayarak, "Şu anda ateşkes vardır ama ateşkesi daha kalıcı bir çözüme ilerletmek istediğiniz zaman Filistin meselesinin temelinde olan, çok zıt kutuplarda olan görüş farklılıkları tekrar gündeme gelmektedir. Bunlar yıllarca çözülememiş görüş farklılıklarıdır. Bir de şu anda mevcut iki yıldır devam eden soykırımın ve savaşın ardından yeni oluşan bir zihin ve güvenlik algısı vardır." demiştir.


