Mogan Gölü, Türkiye’nin Ankara ilinin Gölbaşı ilçesi sınırları içerisinde, deniz seviyesinden yaklaşık 972 metre yüksekte yer almaktadır. Yüzey alanı mevsimsel değişimlere bağlı olarak 5.6 ila 8 km² arasında değişmektedir. Ortalama derinliği 2.4 metre, maksimum derinliği ise 2.8 ila 5.3 metre arasında ölçülmektedir. Göl, Mogan-Eymir havzası içinde yer alır ve bu havza yaklaşık 1010 km²’lik bir alanı kapsar.
Başlangıçta bir akarsu vadisi olan bu alan, zamanla derelerin taşıdığı alüvyonlarla dolarak göl formunu almıştır. Gölün yüzeysel su kaynakları arasında Sukesen, Yavrucak, Gölova ve Başpınar dereleri yer alır. Su rejimi düzensizdir ve göl büyük ölçüde yüzeysel akışla beslenmektedir. Göl, regüle edilmiş bir akışla Eymir Gölü’ne su verir. Mogan-Eymir bağlantısı 1974 yılından bu yana taşkın kontrolü amacıyla düzenlenmiştir.
Gölün bulunduğu bölge Akdeniz iklim kuşağında yer almakla birlikte, yüksek plato koşulları sebebiyle karasal iklim özellikleri de gösterir. Bölgede yıllık ortalama sıcaklık 12°C'dir, yıllık yağış miktarı ortalama 408 mm’dir. Kurak yaz aylarında buharlaşma, yağış miktarını aşmakta ve göl seviyelerinde mevsimsel dalgalanmalara neden olmaktadır.
Ekolojik Özellikler ve Biyoçeşitlilik
Mogan Gölü, Türkiye'nin önemli sulak alanlarından biridir. Göl, açık su yüzeyi, geniş sazlıklar, sulak çayırlar, bataklık alanlar, kuru tarım arazileri ve yapay koruluklardan oluşan zengin bir habitat çeşitliliğine sahiptir. Sulak alanlar, yer altı suyunun depolanması, su arıtımı ve biyolojik çeşitliliğin devamı açısından kritik önemdedir.
Flora: Bölgede 493 bitki türü tespit edilmiştir ve bunların 47’si endemiktir.
Özellikle yalnızca bu alanda yayılış gösteren Centaurea tchichatcheffii (yanardöner/peygamber çiçeği), Mogan Gölü'nün endemik ve korunması gereken türüdür.
Mogan Gölü (T.C. Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı)
Fauna: Göl, balıkçıllar, ördekler, yırtıcı kuşlar ve nesli tehlike altındaki türler için önemli bir üreme, konaklama ve kışlama alanıdır. Türkiye’nin taraf olduğu Bern Sözleşmesi’ne göre korunması gereken türler arasında dikkuyruk (Oxyura leucocephala), küçük kerkenez (Falco naumanni), alaca balıkçıl (Ardeola ralloides) ve küçük balaban (Ixobrychus minutus) yer almaktadır.
Mogan Gölü (T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı)
Balık Faunası: Mogan Gölü'nde yapılan bilimsel çalışmalarda Cyprinidae, Atherinidae ve Esocidae familyalarına ait toplam yedi tür tespit edilmiştir. Bu türler şunlardır: Cyprinus carpio, Carassius gibelio, Tinca tinca, Alburnus escherichii, Pseudorasbora parva, Atherina boyeri ve Esox lucius. Bu türlerin bazıları istilacı karakterdedir ve yerli türler üzerinde baskı oluşturmaktadır (ör. Carassius gibelio, Pseudorasbora parva).
Koruma Statüsü ve Planlama Süreci
Mogan Gölü ve çevresi, 22 Ekim 1990 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla “Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edilmiştir. Bölge ayrıca bir “Önemli Doğa Alanı (ÖDA)” ve “Önemli Kuş Alanı (ÖKA)” olarak tanımlanmış, Ramsar Sözleşmesi kapsamında aday gösterilmiştir. 1992 yılında 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planı hazırlanarak göl çevresinde turistik konaklama tesisleri kaldırılmış, günübirlik kullanımlar teşvik edilmiştir. Gölün güneyindeki sulak alanlar ve 1. sınıf tarım arazileri koruma altına alınmış, yapılaşma sınırlandırılmıştır. Ancak ilerleyen yıllarda yapılaşma baskısı artmış, 2014 yılında yapılan yeni planlar kamuoyunda tartışma yaratmıştır. 2017 yılında yürürlüğe giren 1/50.000 ölçekli yeni çevre düzeni planı, bazı revizyonlara rağmen, yapılaşmaya açık alanların artırılması nedeniyle eleştirilmiş ve bazı maddeler yargı yoluyla iptal edilmiştir.
Tehditler ve Sorunlar
Mogan Gölü ekosistemi, özellikle son 50 yılda artan kentleşme, sanayi faaliyetleri, tarımsal kimyasallar ve düzensiz yapılaşmalar nedeniyle tehdit altındadır. Başlıca tehdit unsurları:
- Ötrofikasyon: Tarım alanlarından gelen fosfat ve nitrat yükleri nedeniyle gölde ötrofikasyon artmıştır. Özellikle 1970–1995 döneminde arıtılmamış kanalizasyon suları göle verilmiştir. 1995 sonrası önlemlerle fosfor yükü %88 oranında azaltılmıştır
- Sazlıkların yok edilmesi: Belediye eliyle yapılan dolgu ve rekreasyon projeleri, sazlık habitatların kaybına neden olmaktadır.
- İstilacı türler: Özellikle Carassius gibelio ve Pseudorasbora parva, yerli türler üzerinde baskı kurmaktadır.
- İklim değişikliği: Azalan yağışlar ve artan buharlaşma, gölün su dengesini olumsuz etkilemektedir.
Bilimsel İzleme ve Restorasyon Çalışmaları
1997’den itibaren Orta Doğu Teknik Üniversitesi bünyesinde yürütülen uzun dönemli izleme çalışmaları, Mogan ve Eymir Gölleri’nin ekolojik sağlığına ilişkin en kapsamlı veriyi sunmaktadır. Bu program sayesinde hidrolojik, kimyasal ve biyolojik parametreler düzenli olarak izlenmekte, restorasyon ve koruma çalışmaları bilimsel veriye dayalı olarak yürütülmektedir.