Muskalar; insanların, görünen ve görünmeyen dünyanın şerli varlıklarından korunmak veya bereket, baht ve hayrı üzerlerine çekmek için kullandıkları tılsımlar arasında en yaygın olanlarıdır. İnsanlığın ilk medeniyeti olan Sümerlerden itibaren, hatta yakın tarihte ortaya çıkartılan Göbeklitepe’den anlaşıldığı kadarıyla yazının icadından bile önce muskalar, medeniyetin temelinde yerlerini almıştır.
Eskiçağ toplumlarında, doğaüstü güçlerin hışmından korunmak amacıyla ortaya çıkan muskacılık geleneği daha sonra orta çağ, yeniçağ ve yakınçağ toplumlarında da farklı biçim ve formlarda kendini göstermiş, hiçbir din veya kültür muskalardan tam anlamıyla kendini arındıramamıştır. Osmanlı’da da özellikle ilm-i nücum, ilmi cifr ve ilm-i reml【1】 ile ilişkili olarak gelişen muskacılık geleneği toplumun içine nüfuz etmiş, sadece halk arasında değil devlet ricali arasında da yayılarak müneccimlik gibi kurumsal bir yapıya ulaşabilmiştir.
MUSKA'NIN TANIMI
Muska etimoloji olarak Arapça "yazılı şey" anlamına gelen nüsha kelimesinin Türkçe okunuşta bozulmuş halidir. Muska kelimesinin kavramsal olarak neyi karşılayıp neyi karşılamadığı meselesi ise oldukça karmaşık görünmektedir. Literatürde bu konuda ortak bir görüşe varılmış tek konu Muskanın amacıdır.
Muska insanları cismani veya ruhani her türlü şerden ve tehditten koruma amacıyla yapılabileceği gibi; şans getirmek, baht açmak, kalpleri birbirine ısındırmak veya bir isteğe ulaşmak amacıyla da yapılabilmektedir. Buraya kadar yapılan Muskalar genelde ak nüsha olarak tanımlanırken birine ya da bir şeye zarar vermek amacıyla yapılan nüshalar ise kara nüsha olarak adlandırılmıştır. Bu noktaya kadar çok fazla ihtilaf bulunmayan muska literatüründe sonrası için muskanın ne olduğu konusunda çok farklı tanımlamalar bulunur.
Özellikle eskiçağ tarihine daha yakın olan ekol muskaları Latince kökenli bir kelime olan "amulet"le eşleştirmiş ve Muska kelimesini, "insanları somut ve soyut varlıkların şerrinden koruma konusunda doğaüstü güçleri olduğuna inanılan her şey" olarak tanımlamışlardır. Bu tanıma göre; tanrı tasvirleri, koruyucu gücü olduğuna inanılan sfenksler ve heykeller, üzerinde koruyucu kelimelerin yer aldığı her tür nesne, resim veya söz muska hükmüne geçmektedir. Bu muska tanımını oldukça genişletmekte ve bizi adeta "büyülü olan her şey muskadır" noktasına ulaştırmaktadır.
İslam tarihine daha yakın olan ekol ise muska kelimesini "nüsha" ile ilişkilendirmiş ve tanımlama benzer olsa da yazıyı merkeze almıştır. Yani genel olarak "koruyucu etkisi olan her türlü yazılı nesne muskadır" tanımı yapılmıştır. Burada da vefk, cifr ve rukyenin tanımları konusunda bir karmaşa yaşanmaktadır. Bunların her birinin ayrı ayrı muskalar mı olduğu yoksa bir kâğıda yazılıp insanların üzerinde taşımasıyla mı muskaya dönüştükleri kesin değildir.
Tüm bu tartışmaların ışığında anlaşıldığı kadarıyla muska, her türlü büyülü nesneyi ifade eden tılsımın alt kollarından biridir. Vefk, rukye ve cifr ise ayrı ayrı ilimler olup muskayı oluşturan parçaları meydana getirirler. Bir muskanın içinde vefk, rukye ve cifrin hepsi olabileceği gibi yalnızca biri de olabilir. Yani muska; yazının yazılacağı madde, yazı ve ritüelden oluşan bir toplamı ifade eder.
MUSKANIN KISA TARİHÇESİ
Muskalar, genel kabule göre antik toplumların anlam veremedikleri doğa felaketlerine yine onun dengi doğaüstü bir güçle karşı koyma isteğinden doğmuş bir kavramdır. Bu anlayışın tesiriyle yapıldığı anlaşılan ilk muskalara Mısır coğrafyasında rastlanmıştır. Değerli madenlerin üzerine Ka ve Ra gibi çeşitli koruyucu tanrıların sembollerinin kazınmasıyla oluşan bu muskalar, ilk koruyucu muska örnekleri olarak kabul edilirler. Daha sonra bu
kültüre Yunan, Hitit, Asur, Sümer ve Babil gibi tüm antik uygarlıklarda da rastlanmıştır.
Arabistan’da yaşayan bedevi Arap kabileler arsında da muskacılık oldukça yaygındı. Cahiliye döneminde özellikle tanrı tasvirleri şeklinde zuhur eden muskacılık anlayışı daha sonra İslam’ın bunu yasaklaması ile birlikte kısmen ortadan kalkmıştır. Ancak, 9.yy’da özellikle mutezile ve hariciye mezhepleri arasında Cafer es-sadık ve Cabir bin Hayyan gibi öncüler aracılığıyla yayılma alanı bulmuş, 10.yy’da ise İbn Vahşiyye ve Ahmed bin Hilal’in Kitabü’r-ruk’a ve’t-tevaiz【2】 adlı eserleri ile birlikte Sünni dünyanın içinde de yer edinmeyi başarmıştır.
Pek çok İslam alimi bu akımların da etkisiyle şirk koşmamak ve bizzat muskanın koruyuculuğuna inanmamak şartıyla muska yapımına ve taşınmasına izin vermişlerdir. Osmanlı da Sünni İslam geleneğini sürdürdüğünden rukye-hanlık ya da nüshacılık adı altında gelenek devam etmiş, nihayetinde 15.yy’da müneccimbaşılık kurumunun oluşturulmasıyla beraber resmi bir hüviyet kazanmıştır. Hatta Osmanlı padişahlarının da bu tür muskalı gömleklerle seferlere çıktığı kaydedilmiştir.
Özellikle 19.yy’lın ortalarından itibaren artan Avrupa baskısı ve modernleşme girişimleriyle beraber bu türde uygulamaların ve nücum kitaplarının bir kısmının yasaklanmaya çalışıldığı dikkati çekse de şüphesiz bu çaba halk arasında yerleşmiş olan muska kültürüne son verememiştir.
VEFK VE CİFR
Cifr, Arap alfabesi içindeki her bir harfin sahip olduğu inanılan sayısal değerleri ve bu değerleri kullanarak gaybdan haber veren ya da işaretleri okuyan ilmi ifade eder (Ek- 5). Bu sayı değerleri edebiyatta ve tarih yazımında sıklıkla kullanılmış ve özellikle tarihlerin yazımında pek çok defa doğrudan sayıyla yazmak yerine cifr hesabına göre harflerle yazım görülmüştür. Ayrıca beyitlerin cifrlerini Hicret, Hz. Muhammed’in doğumu ve fetih hadiselerinin tarihlerine denk gelecek şekilde ayarlamak da bir sanat olarak kullanılmıştır. Her bir harfin sahip olduğu sayı değerinin farklı özellikleri olduğuna inanıldığından muskalarda kullanılan vefklerin içindeki sayı veya harfler de hep bu cifr hesabına uygun olacak şekilde düzenlenmiştir.
Vefk ise Arapça "uyum" anlamına gelmektedir. Büyük çoğunlukla içinde cifr hesabına göre yerleştirilmiş olan harfler ya da sayılar bulunan, genellikle 3x3, 4x4 veya 5x5’lik karelerden oluşan dikdörtgen alanı ifade eder. Bu kareciklerin içine sayı ya da harf yerleştirilebileceği gibi; sure, ayet ve şekiller de yerleştirilebilirdi.
Bu dikdörtgen alanın uyum olarak isimlendirilmesinin nedeni ise harf, ayet ya da şekillerin belli bir düzene göre dizilişinden kaynaklanır. Hayır veya şer hangi amaçla yapıldıysa ona uygun olarak vefkin içine çeşitli ayet veya isimler bölünüp cifr hesabına göre yerleştirilebilir veya bölünmeden farklı farklı isim ya da sure parçaları dizilebilirdi. Bunlar genelde yukardan aşağı ya da çapraz olarak birbirinin aynı olurdu. Mesela çaprazlama bakıldığında aynı olan tüm harfler ya da sayılar aynı sırada yer alırken, yukarıdan aşağıya ya da sağdan sola bakıldığında farklı şekil veya harfler bir araya gelmiş şekilde görülebilirdi (Ek-1).
Burada kurulan düzenin temelinde iki mesele vardır; Muska kimin için yapılacak? ve muska ne amaçla yapılacak? Bu iki sorunun cevabına göre muskanın içindeki vefkte tek ya da çift sayılar kullanılır, duruma göre semboller tercih edilirdi. Mesela şifa amaçlı yazılan bir muskada Fatiha suresi veya buna denk gelen cifr daha ağırlıklı olarak kullanılırken korunma amaçlı yapılan muskalarda Ayete’l-kürsi, Muavvezeteyn ya da Nas sureleri ağırlıklı olarak kullanılmaktaydı.
MUSKA ÇEŞİTLERİ VE MUSKALARDA KULLANILAN SEMBOLLER
Osmanlı’da yapılan muskalar ve kullanılan semboller çok çeşitli olup tek tip değildir. Yapılan kişinin yaşı, cinsiyeti ve dini dahi muskanın yapılışını değiştirebildiği gibi muskanın yapılış amacı da muskaların yapımında farklılıklara yol açardı. Bu ilim hakkında çok bir şey bilmeyenlerin her gelene verdiği aynı tip muskaları saymazsak muskalar aslında duruma, kişiye ve amaca göre özel olarak hazırlanır; özel cifr hesaplamaları yapılır, duruma göre nücum ilminden de yardım alınabilirdi.
1. Yapılan Malzemeye Göre Muskalar
Muskalar temelde; kâğıt üzerine yapılan muskalar, madenler üzerine yapılan muskalar ve doğal materyaller üzerine yapılan muskalar olmak üzere üçe ayrılabilir. Muska yapılırken, genellikle kişi üzerinde taşınacağından olabildiğince uzun dayanacak maddelerden yapılması amaçlanırdı. Bu nedenle kaliteli ve kalın bir kâğıt üzerine yazılan yazının dualı kumaşla kaplanmasından oluşan muskalar en yaygın olanlarıydı ancak muska yapmak için kâğıt şart değildi.
Temiz ve daha önce kullanılmamış olması şartıyla her türlü materyalden muska yapmak mümkündü. Bu nedenle ahşaptan, gümüşten, kilden, deriden ve hatta taştan dahi muskalar yapılabilmekteydi. Bunlar arasında demir, gümüş gibi madenlerden yapılmış olan muskalar ikinci en yaygın olan tür olup; taş, ahşap gibi materyallerden yapılanlar en az miktarda olanlardır. Muhtemelen bu doğal materyallerden yapılanlar hızla çürüyüp yok oldukları veya zaten yakılarak tütsülenmek için yapıldıklarından günümüze ulaşmamıştır, bu nedenle sayıları az görünmektedir.
2. Yazılış Yöntemine Göre Muskalar
Bir muska; cifr hesabına, nücum ilminden elde edilen verilere göre veya sadece duruma uygun ayet, sure ve sembollerin yazılması ile oluşturulabilirdi. Bazı nadir muskalarda ise bu bahsedilen ilimlerin hepsi aynı anda kullanılabilirdi ki bu oldukça geniş bir uzmanlık alanı gerektirmekteydi. Yıldızların hareketlerini gözlemleyerek hesaplamalar yapan ve bunları yorumlayarak muskada kullanan müneccimler, bu
konuda en ileri seviye bilgiye sahip olanlarıydı ve bunlar genelde cifr hesabını da muskanın içinde kullanırlardı.
Sadece cifr hesabı ile yapılan muskalar yapılması en zor ikinci tür muskalardır. Bu tür muska için sadece harflerin sayı değerlerini bilmek yetmez, bunun yanında; sayıların anlamlarını, hangi durumlarda kullanılacaklarını ve hangisinin hayır hangisinin şer getireceğini de bilmek gerekirdi. Sadece ayet ve sembollerle yapılan muskalar (Ek- 7) ise zaten bu ayet ve sembollerin anlamları bilindiğinden en kolay yapılanlarıydı ve bu ilimlerden haberi olmayan ama muskacılıktan para kazanmak isteyenlerin en çok başvurduğu yöntemdi.
Burada kullanılan sembollerden en yaygınları; cinlere ve doğaya hükmeden Süleyman peygamberin altı köşeli yıldız şeklindeki mührü, şifa getirdiğine inanılan Ayşe ana eli【3】 , Hz. Muhammed’i temsilen mim harfi, Hz. İsayı temsilen üç çizgi ve miracı temsil eden merdiven sembolleridir. Bunlar dışında hala anlamları çözülememiş pek çok şekil ve sembol de kullanılmaktadır.
MUSKALARIN AMAÇLARI VE UYGULANIŞ RİTÜELLERİ
1. İnsanları Birbirine Isındırmak İçin Kullanılan Muskalar
Bir muska koruyuculuk amacının yanında insanların kalplerini birbirlerine ısındırmak için de kullanılabilirdi. Bu tür muskaların içinde genellikle muska yapılan ve yaptıran kişinin annelerinin isimleriyle birlikte kendi isimlerinin bulunduğu, cifr hesabına göre düzenlenmiş vefkler bulunurdu.
Örnek Metin
İzzetlü, saâdetlü, şerâfetlü, muhabbetlü nûr-ı aynım oğlum Mehmed Efendi hazretleri, vakt-ü şerifiniz saîd ve ömr-ü devletiniz mezîd olsun. Benim oğlum, benim canım bu defa siz oğlumuzun saâdeti ve cümleye sevgüli ve şirin görünmeniz içün devletiniz dâima müzdâd olmaklık içün ve matlûbunuz olan murâdınız istediğiniz gibi hâsıl olmaklık içün ve sâirler ve cümleye şirin görünmek içün ve şevketlü efendimize ve silahdar ağa efendimize şirin görünmek içün ve an-karîb mukarreb olmanız içün bu def’a bir sâhib-i kemâlin bir vefkini tarafınıza memhûren göndermişizdir. Hulûsan sıdk ile boynunuzda taşıcaksınız. Manzûrunuz olup ve içindekini sırren, ihtibâen sarıp hammal köse ile tarafımıza gönderüp kendi elim ile bir gümüş muskaya koyup ve kapağını dahi lahm edüp gine tarafınıza irsâl edelüm. Heamân hakk teâlâ hazretleri te’sirini halk eylesün âmin ve cümlesine şirin göründürsün ve muhabbetler ve sevgüleri senin üzerine olsun. Benim oğlum adeti ve şurûtı üzere min-bâd babanın dergahına bu vefk-i şerif içün on iki buçuk guruş nisâbını ben verdim. Yine vefk-i şerîfi gönderdiğiniz vakit ol on iki buçuk guruşı gönderesiz. Ve bi’l- ihtifâ muskası içün de bir mikdar pâre ve bu muska-i şerîfi yazan sizin ve benim cümlemizin pederi makamında olan Seyfeddin çerağ olup ve otuz beş senede dâr-ı bekâ edüp bu sahib-i mühr, sadrâzam efendimizin silahdârlığında dizdârlığını bırakup ve siz gibi dermiyân olup harc-ı hass hesâbından mâhiyye yüz guruşa kâin olan sâbık Kütahya dizdârı Mehmed Efendi’ye verildü. Bizim merhum Beşir ağanın içerüde iken lalası ve sen oğlumu bile evlatlığa kabul etdi ve bu vefk-i şerîfi ziyade hıfzetmenizi niyâz etdi ve cümleden ketm etmenizi niyâz ederler ve husûsen size minnet ederler ve hayr duandadırlar ve bu vefk-i şerîfin kabı(?) yapılmağa gönderdüğünüzde hammal köse yine benim elime versin sâire vermesün hemân sağ olasın, gönder ki ne müşahadesin görürürsün ve ne müşahade olunur ise tarafımıza bildüresiz...
Tahminen h. 1214/m. 1799 tarihli bu belgede muska kullanımı ile ilgili oldukça faydalı bilgilere yer verilmektedir. Metinde de açıkça görüldüğü üzere muska silahtarlar zümresinden olduğu anlaşılan Mehmet Efendi’nin üstlerinin gözüne girmesi amacıyla yazılmıştır. Yani bu muskanın temel amacı insanların kalbini Mehmet Efendi’ye karşı ısındırmaktır. Burada dikkati çeken asıl mesele ise metinde vefk ve muska arasında yapılan ayrımdır. Metinde, yazılı olan kısım vefk olarak nitelendirilmişken vefkin içine konulacağı (muhtemelen dikdörtgen şeklinde ve küçük) gümüş kap muska olarak adlandırılmıştır. Yani burada muskadan kasıt vefkin içine konulacağı kaptır.
Yine metinde muskayla ilgili ritüellere de yer verilmiştir. Mehmed Efendi’nin annesi, oğlundan vefki aldıktan sonra onu tekrar kendisine yollamasını istemiştir. Böylece onu kendi eliyle gümüş bir muskanın içine koyabilecektir. Peki ama neden vefki doğrudan muskaya koyup öylece yollamamıştır da oğlundan bir daha geri göndermesini istemiştir? Bunun için birkaç ihtimal vardır. Özellikle bu tür ısındırma amaçlı yapılan muskalarda, muska yapılacak kişinin saç, kıl vb. bir parçasının muskanın içinde kullanılması uygulaması yaygındır. Bu nedenle vefk öncelikle Mehmed Efendi’ye yollanmış olabilir. Bir diğer ihtimal ise kumaşa sarılmış olan vefkin ancak kendisi için hazırlanan kişi tarafından açılabileceği kaidesidir, bu yüzden vefkin Mehmed Efendi tarafından açılıp muska haline getirilmek üzere annesine yollanmış olma ihtimali vardır. Bir diğer ve daha yüksek ihtimal ise para meselesidir. Gümüş bir muska yaptırmak elbette mali bir külfeti de beraberinde getirir çünkü gümüş, hem dayanıklı hem de kolay işlenebilir olmasıyla bir muska için kullanılabilecek en üst düzey madendir. Mektupta da Mehmed Bey’in annesi vefkin parasını kendisinin verdiğini, vefki geri yollarken hem vefkin hem de muskanın parasını da beraberinde göndermesini istemiştir.
Bunlar dışında Muska ile ilgili en önemli ritüelin gizlilik olduğu anlaşılmaktadır. Muska gizlice yollanmış, Mehmet Bey’den gizlice açması ve yine muska haline geldiğinde gizlice üzerinde taşıması istenmiş, muskanın üzerinde bulunduğunu kimseye söylememesi hakkında defalarca tenbih edilmiştir. Bunun ise iki sebebi vardır. Birincisi muskanın bir başkasının eline geçmesi halinde etkisini kaybedebileceği korkusudur. İkincisi ise her ne olursa olsun bu tür büyü ile bağlantılı nesnelerin çok hoş karşılanmaması ve bulunması halinde başının derde girmesi ihtimalidir. Ayrıca annenin muskanın etkili olup olmadığı konusunda malumat istemesi de muskalara körü körüne inanılmadığının, etkinliğinin test edilmeye çalışıldığının bir göstergesidir. Son olarak Osmanlı 18. yüzyılında bir muskanın fiyatının zikredilmesi de bir diğer önemli ayrıntı olarak karşımıza çıkmaktadır.
2. Gelecekten İşaret Almak İçin Yapılan Muskalar
Muskalar şer ya da hayır niyetiyle bir materyal üzerine yazılan yazılar olduğuna göre cifr hesabıyla gelecekten işaretler okuma amacıyla yazılan yazılar da muska sınıfına girer. Buradaki amaç da gelecekteki tehlikeleri görüp muska muhatabını uyarmak ve bu tehlikelerden muhafaza etmektir.
Örnek Metin
Benim azîzim sultânım hazretleri, murâdınız her ne ise inşallâh-ü tealâ nâil-i murâd olursız, hemân bâri-i tealâ hazretleri ma’niden halâs eyleye ve kaldı ki bir murâdınız var ise biz hâkire sırren bildiresiz, biz dahî havass yüzünden ve gerek ahar yüzünden leyl-i nehâr, vâcibü’l-vücûd olan mevlâ-i müteâl hazretlerine teveccüh edelim. İnşallâhü teala husûlü me’mulünüzdür ve nice dürlü nefhamız aşikâre ola vesselam, bâkiü’d-duâ. Hurûf-ı ümmehât bunlardır, bunlardan dahî nice hurûflar zuhûr eylemiştir. Kesr-i bast ile ve tarh ile benim sultânım hazretleri, birkaç türlü cifr buluruz, bundan akvâ kavl yoktur. Bu cifr kâidesince "ala yağlem gaybi alellah" cenâbınıza inşallâh-ü teâlâ çok hayrlar vardır ve lâkin üç sekteniz vardır. Birisi kırk dokuz günden bir mikdâr sürûrdur. Ondan geçince, doksan dört günde devlet umûrunda bir umûr zuhûr eder. Şems-kamer umurudur ya ma’den veya darp haline müteallik umûrdur andan sonra 196 aded günde seyyârınız (yıldız manasında) bi-külli açığa çıkup ve bahtınız küşâd olup bir büyük sadra geçüp âlem size teslim olur inşallahu teâlâ, ve iki hasmınız vardır. Biri boyu uzun yani arpa boydur ve benzi kızıl ve boz nişanlı ve dişi ayıplı kimesnedir, andan hazer gerekdir ve bir ulu kimesne yüzünden feth ola vesselâm.
Örnek Metin
Devletlü sultânım, hâk-i pây-ı saâdet-bahş-ı kemâ-âsârlarınıza vaz’-ı mâlum ola ki... Sultanımın himmet-i berekâtıyla benim mütalaa-i ilm-i remlden ve hem mütalaa-i ilm-i cifrden ve ulûm-ı garâibden ve acâibden esrârlar zâhir oldu ki neşâtımdan gece ve gündüz karârım yoktur ki hâk-i pâyınıza arz edeyim ki bu asl müjdegâni ve muştuluk peygamber Aleyhisselam zamanından beri üç kimesneden gayrı hiç kimesne vaki olunmamıştır ve bil ki sultânımın esrâr-ı acâibi anlardan irtikâ va’ki olmuştur ki nihâyeti yoktur, bu asl muştuluk hiç padişaha vaki olmamıştır.
Tahmini h. 1255/m 1839 yılına ait olan ilk metinde doğrudan padişah için yapılmış olan bir cifr hesabını görmekteyiz.【4】 Cifr ilmiyle gelecekten işaretler edinme meselesi Eskiçağ uygarlıklarından itibaren günümüze kadar ulaşan bir meseledir. Ancak İslam’da geleceği yalnızca Allah’ın bilebileceğinin bildirilmesi nedeniyle bu cifr meselesi, Osmanlı’da doğrudan gelecekten haber verme olarak ortaya çıkmamış, gelecekten belli işaretler ve uyarılar edinme olarak tevil edilmeye çalışılmıştır. Bu müşkül durumu metinde de açıkça görmekteyiz zira cifri yapan kişi gelecekten haber vermeden hemen önce kendini "ala yağlem gaybi alellah’" demek zorunda hissetmiştir.
Peki bu tür muskaların uygulaması nasıldı? Yine cifri yapan kişi bunu padişaha kısaca açıklamış, sembolleri ve bunlardan doğan sayı ve harfleri de yazmıştır. Buna göre, cifr hesabı sonrası ortaya çıkan temel harfler belli kurallara göre düzenlenerek bunlardan yeni harfler elde edilir, bu harflerden ve nücum ilminden yola çıkılarak gelecek hakkında tahminlerde bulunulurdu. Burada seyyara yani cifr yapılan kişinin yıldızına yapılan vurgu ise cifri yapan kişinin nücum konusunda ilim sahibi bir müneccim olduğunu düşündürmektedir. Yani bu tür bir muskayı yapabilmek için sıradan bir rukye-han olmak yeterli olmayıp yıldız ilmine de hâkim olmak gerekiyordu. Yani bu muska yapılması en zor muskalar sınıfına girmektedir. Metinde yer alan üç sekteniz vardır ifadesi ise bugün bile üç vakte kadar şeklinde halk arasında ve falcılıkta kullanılmaya devam eden bir gelenek halini almıştır.
Tahmini h. 1100/m 1689 yılına ait olan ikinci metin ise bu tür muskaların hangi ilimlerle ilişkilendirildiğini doğrudan bildirmesi bakımından önemlidir. Bu metne göre gelecekten bir haber ya da müjde almak amacıyla kullanılacak bir muska yapmak için cifr ve reml ilmiyle birlikte acâib ve garâible ilgilenen ilimleri de bilmek gerekiyordu. Önceki metindeki bilgileri de eklersek bu tür bir muska yapmak için vefk, cifr, nücum ve reml ilimlerine hâkim olmak gerekirdi ve belki de muskalar içinde yapılması en zor olanıydı.
3. Şerri Def Etmek ve Şifa bulmak İçin Yapılan Muskalar
Muskalar, bir şerri defetmek veya şifa bulmak amacıyla da kullanılabilmekteydiler. Şerri defedici tür muskalarda amaç; mevcut olan veya olması muhtemel bir şerri olmadan önlemek, şifa için yazılan muskalarda ise amaç; ya hastalıkları oluşmadan önlemek ya da var olan bir hastalığı tedavi etmektir.
Örnek Metin
Rikâbdan vârid olmağla icrâsı matlûb-ı hazret-i cihandârîdir. İşbu nüshalar Osman Efendi’ye irsâl olunmak içün irsâl olunmuştur. Bunların ameli sulh nizâm bulmayup avdet olunur ise Orlof ve İrşikof ve Romançuk’un geçecekleri mahalle ber-karîb Osman Efendi defn ettürmeğe say’ eylesün. Üzerinden geçerler ise elbette firara mecbûr olurlar...
Örnek Metin
...Benim inâyetlü velinimetim efendime bergüzâr olarak merhum Nusret Efendi hazretlerinin be-risâlesinden gerek veba ve şirpençe ve sâir çıbanlar zuhur etmemesi içün nüshasını çıkarup duhâncı başınız Mehmed Ağa kulları yediyle taraf-ı devletlerinize irsal olunmuştur. Vusûlünde iç kısmına diküp bu kullarını derûn-ı hatırdan ferâmuş buyurmamanız recâ ve niyâzımızdır...
Metinde bahsedilen olaya binaen h. 1151/m. 1738 yılına ait olan ilk metinde 1735-1739 Osmanlı-Rus savaşının barış görüşmeleri sırasında yazılmış olan ilginç bir muskadan bahseder. Metne göre bu muskanın hazırlanıp uygulanması emri Rikap kaymakamlığı tarafından orduya ulaştırılmış ve bunun bizzat padişahın isteği olduğu vurgulanmıştır. Muskanın amacı ise barış görüşmelerinden olur da olumlu bir netice alınamazsa ve Rus barış heyetinde yer alan generaller dönerlerse onları Osmanlı ordusu karşısında firara mecbur bırakmaktır. Yani muska aslen bir şerri defetmek amacıyla hazırlanmıştır.
Uygulanış ritüeli ise muska yapılan kişilerin geçecekleri yol üzerine muskayı gömmek olmuştur. Bu uygulama; tütsüleme, suya karıştırıp içme, üzerinde taşıma gibi genel uygulamalardan biridir ve sıklıkla karşılaşılır zira muskanın etkisini gösterebilmesi için muska yapılan kişiye yakın veya onun üzerinde olması gerektiği inancı genel bir kaide haline gelmiştir.
İkinci metin ise şifa için yapılan muskalar hakkında ayrıntılı bilgiler içermektedir. Tahmini h. 1228/m 1813 tarihine ait olan bu metinde Osman Efendi isimli biri saraydan kendisine hediye olarak gönderilen (muhtemelen sadrazam tarafından) kumaşlara karşı teşekkür olarak hastalıktan koruyucu bir muska hazırlayıp gönderdiğini yazmıştır. Burada muskanın hazırlanış ritüeliyle ilgili bilgiler dikkat çeker. Metne göre Osman Bey, muskayı Nusret Efendi Risalesi’nden alınan vefk ya da cifr ile hazırlamış olmalıdır. Burada bahsedilen eser Mucerrebat-ı Nusret, Risale-i Ma-hazar veya Mahazar Fi’t-tıb olarak da anılan Nusret Efendi Risalesi'dir. Eseri tıp ile alakalı olup kitabın başında vefk ve dualarla tedavi yöntemlerinden bahsedilmiştir. Muhtemelen Osman Efendi de bu kitabın içindeki bir vefk örneğini alıp bundan bir muska yaptırmış olmalıdır. Buradan anlaşıldığı kadarıyla muskalar sıfırdan kişiye özel olarak hazırlanabileceği gibi bu tür kitaplar içindeki hazır vefk örnekleri kullanılıp yeni muskalar da yapılabilmekteydi.
Muskanın kıyafetin iç kısmına dikilmesinin istenmesi ise yine muskanın yapılan kişiye yakın ve gizli olması ilkesi ile doğrudan alakalıdır. Muskanın şifa olduğu iddia edilen Veba, şirpençe ve çıbanların zamanının tedavisi zor ve ölümcül hastalıkları olması da manidardır.
4. Psikolojik Sorunlarda Muska Kullanımı ve Etkinliği
Muskalar günümüzde dahi sarılık, cinnet, depresyon gibi hastalıklarda kullanılmakta ve etkinliği bu işle uğraşanlar arasında genel kabul görmektedir. Aynı günümüzde olduğu gibi Osmanlı dünyasında da muskalar, psikolojik sorunlarla baş etmenin yöntemleri arasında kabul edilmiştir.
Örnek Metin
Rumili ordu-yı hümâyûnu mensûbânından Girid ceziresinde bulunan Piyâde ikinci nizâmiye alayında Hanya mevki’inde olan üçüncü taburunda birinci bölük beşinci onbaşının birinci neferi Tiranlı Hasan’ın cinci Mehmet Efendi’den almış olduğı nüshanın adem-i te’siriyle nefer-i merkûm kendüsini deryâya ilkâ edere muahharan dahî hamama gidüp ustura ile kendüsini telef etmiş olduğundan mirliva saâdetlü Mehmed Paşa tarafından makâm-ı âli-i cenâb-ı sipahsalâriye takdim kılınan meclis-i askerî mazbatası üzerine fi 18 receb sene 1278 tarihiyle ve on dokuzuncu numeru ile daire-i meclis-i vâlâ-yı ahkâm-ı adliyeden tastıîr buyrulan emrnâme-i sâmi-i cenâb-ı vekâletpenâhîden mûmaileyh Mehmed Efendinin bu bâbda bir fiil-i cismânisi olup şer’an ve kânûnen kâbil-i sübût ise murafaa-i şer’i ve mahkeme-i nizâmisinin rüesâ-yı askerî hâzır bulundukları halde kebîr-i eyâletde mahkeme-i şer’iyyesinin icrâsıyla karar-bend ve nefer-i merkûm cünûn-u sürâba mübtelâ olup mumâileyh Mehmed Efendi’den nüshayı bunun için mi almıştır? Burasının bâ-mazbata ve ilâm-ı şer’i arz-ü inhâ olunması emr-ü femân buyrulmuştur. Ve her bir emr-i fermân-ı ali-i vekâletpenâhîden infâz ve icrâsı müntehim-i zimmet-i refîkimiz bulunmuş ise de merkûm Arap Mehmed ufki fukarâdan olup nefs-i Hanya’da (...) ile (...) ider makûleden olup ve hiçbir ilm-ü hızzda kat’an mâlaûmatı olmayup, bayağı cahilden bulunduğu halde gine muskacılıkta malumatı olduğını bazı cahil nassa inandırup şu vesile ile bazen ehad-ı nassdan kendüsine müraca’at edenlerin beş on guruşunu ahz ile güyâ müessir nüsha viregelmekte bulunduğı misillü nefer-i merkûmla dahî buluşarak bir nüsha vermiş ise de bir güne tesiri olmadığın üzerine, verdiği nüsha ücretinin istirdâdı hakkında nefer-i merkûmla miyânlarında münaza’a ve mudarebe vuku’ bulmuş ve Merkum Mehmed zabtiye karakolu tarafından ahz ve kirfetle tevkif olunmuş ise de icrâ-yı muhakemesine dair hiçbir tarafdan ifade ve şikâyet vuku’ bulmayup müddet-i hapsi dahî uzamış, vefk-i hali mülasebesiyle duçar-ı müzâyaka olunmuş idüğinden sebeble bi’t-tahliye bundan beş buçuk mâh mukaddem bu tarafdan muhârefet iderek memleketi olan Edirne’ye azîmet etmiş ve bu defa tahkikat-ı lâzıme dahi icrâ olunmuş ise de nefer-i merkum illet-i cünûn-ı sürâba mübtelâ olmasından dolayı merkûmdan bunun içün nüsha aldığına dair bir güne malumat-ı sahihâ dahi istihsâl olunamadığı gibi münazaa-i mezkûrın vukuından tahminen bir mâh mürûrundan sonra nefer-i merkûm hamamda kendi kendine kasd eylediği anlaşılmış olduğundan vuku-ı hâlin arz-ı hikayesine ictisâr kılındı...
h. 1278/ m. 1861 tarihli bu metinde psikolojik sorunları gidermek için hazırlanan bir muska örneği ile karşılaşmaktayız. Burada muskanın hazırlanış şekline dair bir malumat verilmemesine rağmen iki mesele dikkat çekmektedir. İlk olarak Cinci Mehmet efendinin suçlandığı konu oldukça ilginçtir. Mehmet Efendi muskasının tesirli olmaması nedeniyle suçlanmakta olup muskayı askerin cinnet halini gidermek için yazıp yazmadığı resmen sorgulanmaktadır. Üstelik yine muskasının etkisizliği nedeniyle, sonradan intihar edecek olan Hasan’la da davalık olmuşlardır. Yani muska yapmak sanıldığı gibi sorumluluk gerektirmeyen bir meslek değil aksine muska yapılan kişi tarafından tesiri beklenen ve teftiş edilen bir meslektir. Burada da Mehmet Efendi’nin bu muskayı askerin cinnet hali için yazdığı ispatlanabildiği halde cezalandırılacağı ima edilmektedir.
Ayrıca yine aynı metinde Mehmet Efendi’nin bu konu hakkında hiçbir ilim sahibi olmadığı da vurgulanmıştır. Yani tersini düşündüğümüzde bu konu hakkında ilim sahibi olanların olduğu ve bunların muskalarının tesirine inanıldığı açıkça belli edilmiştir. Metinle ilgili bir diğer önemli mesele ise cinci tanımlamasıdır. Osmanlı belgelerinde genellikle muska yapanlar için nüshacı, muskacı, remmal, müneccim veya rukye-han denilmektedir ancak bu tür bir cinnet hadisesinde bir cinciye başvurulmuş olması, cincilerin daha çok bu tür psikolojik fenomenlerle uğraştığı izlenimini uyandırmaktadır.
Netice olarak büyü ve buna bağlı olarak gelişen tılsım yapma sanatının bir alt kolu olan muskacılık ve bunun ürünü olan muskalar eskiçağ uygarlıklarından başlayarak tüm kültürlerde etkili olmuştur. Osmanlı’da da nüshacılık; rukye-hanlık veya remmallık olarak ortaya çıkmıştır. Muskacıların yapmış olduğu çeşitli şekillerdeki muskalar; şerleri defetmek, hayırları celb etmek, baht açmak, cinneti gidermek, şifa bulmak, arzu edilen bir amaca ulaşmak, gelecekten haberler almak ve insanların kalplerini birbirine ısındırmak gibi çok çeşitli amaçlarla kullanılmışlar ve kullanılmaya da devam etmektedirler.
EKLER
Ek-1
Vefk, Cifr ve Nücum hesaplarını, bilinen ve bilinmeyen pek çok sembolü, isim sayı ve ayetleri aynı anda içeren oldukça karmaşık bir muska örneği. Sol tarafta ortada yer alan vefkteki Süleyman mührü, mim harfi, merdiven ve dört çizgi bilinen yaygın sembollerken hemen altında yer alan vefkteki semboller daha nadirdir.

Ek-2
Fatiha suresinin ayetlerinin bölünmesi ve cifr hesabına göre sayı değerlerinin yazılmasıyla oluşturulmuş 7x7’lik bir vefke sahip muska örneği. (Sağdan sola sırayla: 1-Bismillahirrahmanirrahim, 2-elhamdulillahi rabbil alemin errahmanirrahim, 3-maliki yevmiddin, 4-iyyake nağbudu ve iyyake nestain, 5-ihdinessıratal müstakim sıratellezine, 6-enamte aleyhim, 7-gayril mağzubi aleyhim veleddallin, Ortasında; Allahım ilka-i devleti ve kudreti ve kuvveti vermesi bi-inayetallahu teala zikr)

Ek-3
Ayın ve haftanın günlerinin, cifr hesabına göre sayılarının ve buna uygun olarak harflerinin çıkarılması ile oluşturulmuş bir vefk örneği.

Ek-4
Hem cifr hesabına göre düzenlenmiş 9x8’lik bir vefk hem de yazıların yer aldığı bir muska örneği. Vefklerin ve yazıların düzensizliğinden ya aceleye geldiği ya da profesyonel bir elden çıkmadığı tahmin edilebilir.

Ek-5
Padişah için yapılan bir cifr hesaplamasının yazılı ve şekli anlatımını içeren belge.

Ek-6
Allah’ın isimlerinin içlerine yerleştirilmesiyle oluşturulmuş 9x6’lık karşılıklı iki vefke sahip, cifr ve nücum hesaplarını içeren bir muska örneği. Dairesel vefke yer verilmesi ve ortadaki dairelerin sayısının 12 olması muskanın yapımında nücum ilminden yoğun şekilde faydalanıldığını gösterir. Cifr hesabında Allah’ın isimlerinin cifr karşılıklarının kullanılmış olması muhtemeldir.

Ek-7
Sembol temelli hazırlanmış 7x6’lık bir vefk içeren bir muska örneği.



