Anadolu coğrafyası, sığır da dahil olmak üzere birçok çiftlik hayvanının ilk evcilleştirildiği bölgelerden biri olarak kabul edilmektedir. Buradan dünyaya yayılan sığır popülasyonları, Türkiye'nin yerli ırklarının genetik temelini oluşturmuştur. Bu ırklar, bulundukları bölgelerin çetin iklim ve çevre şartlarına yüksek uyum kabiliyetleri, hastalıklara karşı doğal dirençleri ve düşük kaliteli yemleri değerlendirebilme yetenekleriyle öne çıkar. Ancak, zamanla verimi daha yüksek kültür ırklarına olan ilginin artması, yerli ırkların sayılarının ciddi oranda azalmasına yol açmıştır. Bu nedenle, bu değerli genetik kaynakların muhafaza edilmesi büyük önem arz etmektedir.
Başlıca Yerli Sığır Irkları
Türkiye'de tescil edilmiş ve yetiştiriciliği yapılan başlıca yerli sığır ırkları şunlardır:
Boz Irk (BOZ)
Trakya, Marmara, Ege ve Batı Anadolu'da yayılım gösteren Boz Irk, kökeni Bos taurus primigenius olarak bilinen bir step sığırıdır. Balkanlar'daki yerli sığırlarla da ortak bir kökeni paylaştığı kabul edilmektedir. Genellikle insan müdahalesinin az olduğu dağlık ve ormanlık arazilerde yaşayan bu ırk, sayıca azalmış olmakla birlikte, bulunduğu zorlu coğrafyanın koşullarına ve kısıtlı besin kaynaklarına tam adapte olmuştur.
Fiziksel Özellikler
Rengi gümüşi griden koyu küle kadar farklılık gösterir; inekler genellikle boğalardan daha açık renklidir. Vücudun boyun, göğüs ve bacaklar gibi alt kısımları daha koyu olma eğilimindedir. Boğalarda göze çarpan ayırt edici özellikler arasında göz çevresindeki koyu halka ve burun ucundaki siyah şerit yer alır. Kulak içleri siyah kıllıdır. Uzun ve hilal şeklindeki boynuzları yukarı yönlüdür. Sağlam bir bedene ve güçlü tırnaklara sahiptirler. Canlı ağırlık, ergin dişilerde 300-350 kg, erkeklerde ise 400-450 kg aralığındadır. Açık kahverengi doğan buzağıların rengi, büyüdükçe griye döner.
Verim Özellikleri
Süt verimi düşük, meme yapısı küçüktür. 180 ila 240 gün süren laktasyon döneminde ortalama 800-1000 kg süt üretirler ve sütün yağ oranı yaklaşık %4'tür. Asabi mizaçları nedeniyle sağımları zor olabilir. Et verimi açısından bakıldığında, besi koşullarında günde 700-900 gram canlı ağırlık kazanabilirler. Genel olarak, yetiştirme koşulları iyileştirildiğinde hem et hem de süt verimlerinde artış potansiyeli taşırlar.
Adaptasyon ve Dayanıklılık
Gelişmiş sindirim sistemleri sayesinde düşük kaliteli yemlerden iyi faydalanırlar. İklim ve yem değişiklikleri gibi ani değişimlere, olumsuz doğa koşullarına, açlık, yetersiz beslenme ve hastalıklara karşı oldukça dayanıklıdırlar.

BOZ (AA)
Doğu Anadolu Kırmızısı (DAK)
Köken olarak Bos taurus brachyceros ve Kafkas sığırlarına dayandığı düşünülen DAK, adından da anlaşılacağı üzere Doğu Anadolu'nun yüksek rakımlı bölgelerinde yetiştirilir. Yılın yaklaşık altı ayını mera ve yaylalarda geçiren bu ırk, sert kışlara, yetersiz bakım şartlarına ve hastalıklara karşı dayanıklılığıyla bilinir.
Fiziksel Özellikler
Renkleri sarı-kırmızıdan koyu kestaneye kadar değişebilir. Vücutlarının meme, karın altı gibi bölgelerinde beyaz lekeler görülebilir. Boğalarda baş, boyun ve bacaklar gibi vücudun ön kısımları daha koyu renktedir. Kısa ve öne dönük boynuzları vardır. Vücutlarının arka kısmı, ön kısmına göre daha yüksektir ve göğüsleri dardır. Dişilerde ergin canlı ağırlık 300-350 kg iken erkeklerde bu değer 400 kg civarındadır.
Verim Özellikleri
Erken yaşta besiye alındığında kaliteli ve lezzetli et veren DAK, Türkiye'nin önemli et kaynaklarından biridir. Besi döneminde günlük 700-800 gram canlı ağırlık artışı gösterirler ve et verimleri yaklaşık %53'tür. Süt verimi, 205 günlük laktasyon süresince ortalama 900-1000 kg'dır ve sütün yağ oranı %3,5 civarındadır. Makineli sağıma elverişli değildirler.
Güney Anadolu Kırmızısı (GAK)
Yayılım alanı Güneydoğu Anadolu ile Torosların güneyindeki Akdeniz Bölgesi olan GAK, Türkiye'nin en iri ve süt verimi en yüksek yerli ırkı olarak tanımlanır. Bos taurus brachyceros kökenli olduğu düşünülmektedir. Sıcak iklime, parazitlerin yol açtığı hastalıklara ve ilkel bakım şartlarına oldukça dayanıklıdır. Bulundukları yöreye göre Halep, Kilis, Çukurova ve Dörtyol sığırı gibi alt gruplara ayrılır.
Fiziksel Özellikler
Renkleri kirli sarıdan tarçın kırmızısına kadar çeşitlilik gösterir. Vücudun ön kısmı arkasına göre daha koyudur. Özellikle yüz, boyun ve kürek çevresi vücudun geri kalanından daha koyu renkte olabilir. Burun etrafında genellikle daha açık renkli bir halka bulunur. Boynuzları ve tırnakları siyaha yakın gri, kuyruk püskülü ise siyahtır.
Verim Özellikleri
Ortalama laktasyon süresi 238 gün olup bu sürede 402 ile 4675 kg arasında süt verirler. Ortalama süt verimi 1875 kg, süt yağı oranı ise %3,2 civarındadır.

GAK (AA)
Yerli Kara (YK)
Orta Anadolu'da yaygın olarak yetiştirilen Yerli Kara, sayı ve yayılım alanı bakımından Türkiye'nin en önde gelen yerli ırkıdır. Kökeninin Bos taurus brachyceros (kısa boynuzlu) grubuna dayandığı kabul edilir. Anadolu'ya adapte olmuş ırklar içinde en küçük yapılı olanıdır.
Fiziksel Özellikler
Genellikle siyah renklidir ancak meme bölgesinde açık tonlu kısımlar görülebilir. Baş, vücuda göre biraz iridir ve hilal şeklindeki boynuzları kısa ve zayıftır. Derisi ince, bacakları kısa ve incedir. Göğüs bölgesi dar, butları ise genellikle zayıftır. Kemik yapısı incedir.
Verim Özellikleri
Süt verim potansiyeli düşüktür; meme yapısı küçük ve cılızdır. 200 günlük laktasyon süresinde 700-900 kg süt verir ve süt yağı %4 civarındadır. Ancak iyi bakım koşullarında süt verimi 1200 kg'a ulaşabilir. Ergin dişiler yaklaşık 200 kg, erkekler ise 300 kg canlı ağırlığa sahiptir. Besi performansında günlük 900 grama yakın canlı ağırlık artışı sağlayabilirler.
Adaptasyon ve Dayanıklılık
Oldukça uysal bir ırk olarak bilinir ve kısıtlı yem kaynaklarıyla yetinebilen, kanaatkar bir yapıya sahiptir.
Yerli Güney Sarısı (YGS)
Daha önce GAK'ın bir alt tipi olarak değerlendirilirken 2004'te ayrı bir ırk olarak tescil edilmiştir. Başta Toros ve Amanos dağları olmak üzere, Mersin'den Şanlıurfa'ya uzanan Akdeniz kuşağında yetiştirilir.
Fiziksel Özellikler
Küçük yapılı bir ırktır. Kıl rengi kirli sarıdan kırmızı-tarçın rengine kadar değişebilir. Göz çevresi, yüzün yanları ve boyun bölgesi gibi kısımlar vücudun genel rengine göre daha koyudur. Tırnakları siyah, boynuzları ise siyaha yakın koyu renktedir.
Verim Özellikleri
Laktasyon süresi ortalama 189 gün, bu dönemdeki süt verimi ortalama 633 kg ve süt yağı oranı ortalama %3.64'tür.
Adaptasyon ve Dayanıklılık
Genellikle dağlık bölgelere uyum sağlamış, küçük aile işletmelerinde ve köy sürüleri şeklinde ekstansif koşullarda yetiştirilen bir ırktır.
Zavot (ZAV)
Kars ve çevresinde yetiştirilen Zavot ırkı, henüz resmi tescili yapılmamış bir genetik kaynaktır. Kökeni, bölgedeki yerli DAK ırkının Ukrayna Step, Simental ve İsviçre Esmeri gibi kültür ırklarıyla melezlenmesine dayanır.
Fiziksel Özellikler
Orta irilikte, sağlam kemik yapısına ve elastik bir deriye sahiptir. Rengi genellikle beyazdır, ancak açık sarı olanlarına da rastlanır. Erkek ve dişiler boynuzludur.
Verim Özellikleri
Kombine verimli bir ırktır. Süt verimi laktasyon döneminde 2300 ile 3300 kg arasında, süt yağı oranı ise %3.5 ile %4.5 arasında değişir.
Adaptasyon ve Dayanıklılık
Bölgenin zorlu iklim koşullarına ve hastalıklarına karşı dayanıklıdır. Engebeli arazilerde, ilkel barınaklarda ve mera beslemesine dayalı olarak yetiştirilir.
Genetik Çeşitlilik ve Koruma Çalışmaları
Türkiye'deki yerli sığır ırkları, uzun yıllardır kültür ırklarıyla yapılan melezlemeler ve bu ırklara olan talebin azalması gibi nedenlerle yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu durum, değerli genetik çeşitliliğin kaybolması riskini beraberinde getirmektedir. Bu ırkların korunması amacıyla TAGEM ve TÜBİTAK gibi kurumlar tarafından çeşitli projeler yürütülmektedir. Bu projeler kapsamında, ırkların in vitro (genetik materyalin dondurularak saklanması) ve in situ(yerinde koruma) yöntemlerle muhafazası hedeflenmektedir.
Yapılan genetik karakterizasyon çalışmaları, Türkiye'deki yerli sığır popülasyonları arasında yüksek bir genetik çeşitlilik olduğunu ortaya koymuştur. Bu çalışmalar, ırklar arasındaki genetik ilişkileri, kökenlerini ve saflık durumlarını anlamak için mikrosatellit DNA markörleri gibi modern tekniklerden faydalanmaktadır. Araştırmalar, bu ırkların hem birbirleriyle hem de diğer dünya sığır ırklarıyla olan genetik bağlarını aydınlatarak, korunmaları için bilimsel bir temel oluşturmaktadır.


