Görünmez Kadın Sendromu (Invisible Woman Syndrome), kariyer basamaklarında ilerlerken kadının kendi kendine engel teşkil eden davranış ve tutumları arasında incelenen çoğunlukla kadınlarda görülen bir sendromdur. Psikolojik hastalık grubunda yer almayan bu davranış biçimi, örgütsel davranış disiplininin kapsamına girmektedir.
Ortaya Çıkışı ve Özellikleri
Görünmez Kadın Sendromu, genellikle ataerkil toplum yapısının uzantısı olarak kabul edilir. Toplumsal yaşamda kadına verilen değer ve ataerkil kültürün dayattığı toplumsal cinsiyet rolleri, iş yaşamına taşınarak bu sendromun zeminini hazırlar. Sendromun temelini, kadının uzun yıllar boyunca içselleştirdiği ve bireysel kariyer adımlarının önünde engel teşkil eden bastırılmış kişilik oluşturur. Bastırılmış kişilik, toplumsal normlar ve beklentilerle şekillenmiştir.
Ataerkil Dayatmaların Etkisi
Sendromun temelinde, erkek egemen toplumların dayatması sonucu kadının kendi algısında oluşturduğu şablonlar yatar. Kadın, toplum inşası sonucu yaratılan "kadın" kimliğini iş dünyasına taşıdığında rekabetin gerisinde kalmayı ve yalnızca bu kimliğin gereklerini yerine getirmeyi seçebilmektedir.
Bastırılmış Kişilik Oluşumu ve İçselleştirilen Kalıplar
Sendromun temelini, kadının kariyer adımlarının önünde engel teşkil eden bastırılmış kişilik oluşturmaktadır. Bu bastırılmış ve sessiz görünmeyen kişilik oluşumu aşağıdaki gibi kalıplarla gelişmektedir:
- Kadınlar yüksek sesle konuşamaz.
- Erkeğin sözünü kesemez.
- Erkek ne karar alırsa, kadın onu uygular.
Bu kalıpların etkisiyle, kadın çalışma hayatında da sessiz kalarak dikkat çekmeme durumunu sergilemektedir.
Kadının Kendi Kendine Düşmanı Olması (Self-Sourced Engeller)
Görünmez Kadın Sendromu, kadınların iş yaşamındaki ilerlemesinin önündeki kendinden kaynaklı (self-sourced) engellerden biri olarak ele alınmaktadır. GKS, kadını iş yaşamındaki mücadelede güçsüzleştiren ve kadının kendi kendine zarar veren sendromlardan biri olarak kabul edilmektedir. Kadının geç katıldığı iş dünyasında karşı cinsten gelen önyargılı ve engelleyici davranışlar kariyerini olumsuz yönde etkilemekteyken bir de buna kadının kendi engelleyici davranışları eklendiğinde iş yaşamına bu sendromun eklendiği görülmektedir.
Bu sendrom, kadının iş dünyasındaki kendi rolüne karşı olumsuz nitelikler taşıyan, bilinçli ya da bilinçsiz müdahalesi olarak gösterilebilecek davranışları içerir. Dolayısıyla bu sendromda, kadın ne erkekten ne de kendi hemcinsinden değil kendinden kaynaklı zararlarla karşı karşıya kalmaktadır.
Kapsamı ve İlişkili Sendromlar
Görünmez Kadın Sendromu (GKS), kadınların eğitim, işgücü piyasasına dâhil olma, kariyerde ilerleme ve üst düzey yönetsel pozisyonlarda nüfusları oranında temsil edilememe sorununa odaklanan psikolojik sendromdan biridir. Bu tür sendromlar, genellikle toplumsal cinsiyet rolleri, kültürel stereotipler, cinsiyet ayrımcılığı ve kadının ailede üstlenmek zorunda olduğu roller gibi dış etkenlerin kadınlar tarafından içselleştirilmesiyle ortaya çıkan psikolojik durumu ifade etmek amacıyla kullanılır.
GKS, literatürde Süper Anne Sendromu ve Külkedisi Sendromu (Sindrella Sendromu) ile birlikte, kadının kendi kendine olumsuzluklara kaynaklık ederek kariyerinin önüne engel koyduğu üç temel sendromdan biri olarak incelenmiştir. Bu üç sendromun ortak yanı, genellikle kadında ortaya çıkarak kadının kendi kendine yaptığı kötülüğe dönüşüyor olmalarıdır.
Çözüm Önerileri ve Yönetimsel Çıkarımlar
Görünmez Kadın Sendromu (GKS) ve benzeri diğer psikolojik sendromlar (Süper Anne Sendromu, Külkedisi Sendromu), kadınların kariyer gelişimlerini kendi kendilerine sekteye uğrattığı, iş yaşamını çıkmaza sokan olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bu durumun örgütsel verimliliğe ve kadınların potansiyelini gerçekleştirmesine etkilerini aza indirmek için hem örgütlere hem de bilimsel disiplinlere görevler düşmektedir.
Örgütlerin ve Yöneticilerin Sorumluluğu
Örgütlerin bu sendromların çalışanlar üzerindeki olumsuz etkilerini gidermek için alması gereken sorumluluklar:
- Olumsuz Etkileri En Aza İndirme Çabası: Örgütlerin İnsan Kaynakları departmanları ve tüm yöneticileri, bu sendromların örgütlerde oluşturabileceği olumsuz etkileri aza indirmek ya da tamamen yok etmek için gerekli çabayı göstermelidirler.
- Destekleyici Bir Çevre Oluşturma: Kadınların sessiz kalmayı ve dikkat çekmemeyi tercih etmesine neden olan bastırılmış kişilik kalıplarını kırabilmeleri için yöneticiler kadın çalışanların görüş ve önerilerini değerli kılan, söz kesilmeyen ve fikir beyan etmenin teşvik edildiği bir iletişim ortamı yaratmalıdır.
- Farkındalık ve Eğitim: Sendromların varlığı, nedenleri ve kariyer üzerindeki etkileri konusunda kadın çalışanlar başta olmak üzere tüm örgüte yönelik farkındalık eğitimleri düzenlenmelidir.
Disiplinler Arası Yaklaşımın Gerekliliği
Bu sendromlara çözüm önerisi sunmak, tek bir bilim dalının sınırlarını aşan disiplinler arası bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır:
- Psikoloji ve İşletme İş Birliği: Kadının toplumsal kimliği ile şekillenen bu sendromlara bütünsel çözüm önerileri sunmak Psikoloji bilimi ile İşletme disiplininin disiplinler arası yürüteceği çalışmalarla mümkün olacaktır. Psikoloji, sendromların bireysel ve içsel mekanizmalarını çözümlerken; İşletme (Örgütsel Davranış), bu mekanizmaların iş yaşamına ve örgütsel performansa yansımalarını incelemeli ve yönetimsel araçlarla müdahale yöntemlerini geliştirmelidir.
- Sosyal Yapısal Çözüm İhtiyacı: Sendromların temelinde toplumsal cinsiyet rolleri ve kültürel stereotipler yattığı için sadece işyeri odaklı çözümler geçici kalacaktır. Toplumsal yapıyı dönüştürmeye yönelik stratejik ve bilimsel yaklaşımlar geliştirilmelidir.