KÜRE LogoKÜRE Logo
KÜLTÜR ve KİŞİLİK YAKLAŞIMI
fav gif
Kaydet
kure star outline
Avatar
Ana Yazarİnci User15 Ekim 2024 06:53
20. yüzyılın ilk yarısında psikolojik antropoloji alanında öne çıkan, sosyalleşme ve kişilik oluşumu ile kültür arasındaki ilişkiye odaklanan bir yaklaşımdır. Yaklaşım büyük ölçüde psikanalizden ve Sigmund Freud’un kültür kuramından etkilenmiş olan antropologlar ile psikanalistler tarafından geliştirilmiş ve geleneksel topluluklarda yapılan gözlemlere dayandırılmıştır.Tümü Franz Boas’ın öğrencileri olan Ruth Benedict, Edward Sapir ve Margaret Mead Kültür ve Kişilik yaklaşımının kurucuları olarak kabul edilir. Kültürün başat işlevinin bireyin biyolojik ve psikolojik gereksinimlerini doyurmak olduğunu ve yetişkin bir insanın kültürüyle ilişkisinin çocukluktaki sosyalleşmesinin psikolojik izlerini taşıdığını ileri süren Bronislaw Malinowski de bu yaklaşımın öncüleri arasında sayılmıştır.Malinowski gibi Mead de Freud’un evrenselci kişilik kuramını geleneksel topluluklarda test etmeye çalışmış ve psikanalizin antropolojik araştırmalar için önemli bir düşünsel kaynak olabileceğini göstermiştir. Mead insan ve kültür ilişkisinin temellerinin çocuklukta atıldığı inancıyla bu yaşam dönemini hem etnografik yöntemle, hem de biyografilere, filmlere ve anlatılara dayanarak çalışmış ve “belirgin kişilik” kavramını kullanmıştır.Benedict’in “biçimlendirme” yaklaşımına göre kültür ve kişilik aynı örüntüde biçimlenen az çok tutarlı birer düşünce ve eylem bütünüdür. Dolayısıyla bir kültürü paylaşan kişilerin ortak kişilik özellikleri ve davranışları vardır ve kişiliğin biçimlenmesinde özellikle çocuk yetiştirme yöntemleri ile bunların yol açtığı erken çocukluk deneyimleri belirleyicidir. Dili hem kültürün önemli bir unsuru hem de bireyin sosyal deneyimlerinin odağı olarak ele alan Sapir ise kültürel olarak biçimlenen psikolojik eğilimlerin doğuştan gelen özellikler ve yaşanan ortamdan aldıkları etkilerle birleşerek, aynı kültürde yaşayan insanlar arasındaki kişilik farklılaşmalarını ortaya çıkarttığını ve bu bireysel farklılıkların sosyal istikrar ve değişim süreçlerinin anlaşılması için önem taşıdığını ileri sürmüştür. Bu kuramsal birikim “Biçimlendirici Yaklaşım” olarak da adlandırılmıştır.Kültür ve Kişilik yaklaşımının geliştiği 1930-1945 yıllarında kişiliğin evrensel biyolojik temellere dayandırılmasını reddederek kültürel etkileri ön plana çıkartan pek çok Neo-Freudcu psikanalist de kişiliğin kültürle ilişkisine odaklanarak etnografik çalışmalar yapmış ve bu çalışmalar da Kültür ve Kişilik kuramcılarını etkilemiştir. Boas’ın öğrencisi Ralph Linton ile çalışan psikanalist Abram Kardiner “Temel Kişilik” kuramını geliştirmiştir. Kardiner’e göre kültürel kurumlar birincil ve ikincil olarak ikiye ayrılmaktadır“. Birincil kurumlar (geçim tarzı, akrabalık, sosyalleştirme gibi) bir temel kişilik meydana getirmekte, bu da ikincil kurumları (din, sanat, folklor gibi) biçimlendirmekte ve kültürel bütünleşmeyi sağlamaktadır. Kardiner, birlikte çalıştığı antropologların alandan getirdikleri verileri analiz ederek kuramını oluşturmuştur. Kardiner’e alan verileri sunan Cora du Bois kendi incelediği topluluklarda kişiliğin gösterdiği çeşitlenmeleri dikkate alarak, bir topluluk içinde istatistiksel olarak en sık rastlanan özellikleri kapsayan “tipik kişilik” kavramını ortaya atmış ve bu kavram da “Ulusal Karakter” çalışmalarını etkilemiştir.1940’ların başında Amerikan antropolojisinde güçlü bir akım olan Kültür ve Kişilik, kurucularının çalıştığı Columbia Üniversitesi’nde sürdürülen iki büyük proje nedeniyle çok ciddi eleştirilerle karşılaşmıştır. Bunlardan biri ABD hükûmetinin 2. Dünya Savaşı esnası ve sonrasında rakip toplumların ruhsal özelliklerini anlamak üzere antropologlardan yardım istemesi nedeniyle Benedict’in önderlik ettiği, Doğu Avrupa toplumlarına ilişkin “Ulusal Karakter” projesidir. Benedict burada Japon kültürü ve temel kişiliğini incelediği ünlü eseri Krizantem ve Kılıç’ta da uygulamış olduğu uzaktan inceleme yöntemini kullanmış, ele aldığı kültürleri edebiyat, sanat eserleri, göçmenlerle mülakatlar gibi malzemeler üzerinden tahlil etmiştir. Geleneksel kültürlerden farklı bir yapıya ve çeşitliliğe sahip olan modern ulusların kültürlerine odaklanan Ulusal Karakter yaklaşımı yeterli düzeyde karşılaştırmalı araştırma verisine dayalı olmamak, ulusal kültürleri tek tip olarak ele almak ve kalıp yargılar üretmek eleştirileriyle karşılaşmıştır. Eleştirilen ikinci proje Kardiner’in farklı kültürlerin temel kişilik özelliklerini ortaya koymaya çalıştığı projesidir. Kardiner, kültürleri yol açtıkları kişilik özellikleri açısından karşılaştırırken bireysel farklılıkları dikkate almadığı ve çocuk yetiştirme yöntemlerinin kişilik üzerindeki etkileri konusunda spekülatif bir yaklaşım geliştirdiği gerekçesiyle eleştirilmiştir.Kardiner’in kültür kurumlarını bütünleştiren temel kişilik kuramından etkilenen, ancak onun metodolojisini eleştiren John Whiting ve Irving Child’ın çalışmalarıyla başlayarak, Kültür ve Kişilik Yaklaşımı yerini Kültürler Arası yaklaşıma bırakmıştır. Yaklaşımın kişiliğin oluşumunda kültürün oynadığı role ilişkin sorunsalı ise psikolojik antropoloji ve kültürel psikoloji alanları için hâlen merkezî önemdedir.

KÜLTÜR ve KİŞİLİK YAKLAŞIMI

Board Main İcon

20. yüzyılın ilk yarısında psikolojik antropoloji alanında öne çıkan, sosyalleşme ve kişilik oluşumu ile kültür arasındaki ilişkiye odaklanan bir yaklaşımdır. Yaklaşım büyük ölçüde psikanalizden ve Sigmund Freud’un kültür kuramından etkilenmiş olan antropologlar ile psikanalistler tarafından geliştirilmiş ve geleneksel topluluklarda yapılan gözlemlere dayandırılmıştır.



Tümü Franz Boas’ın öğrencileri olan Ruth Benedict, Edward Sapir ve Margaret Mead Kültür ve Kişilik yaklaşımının kurucuları olarak kabul edilir. Kültürün başat işlevinin bireyin biyolojik ve psikolojik gereksinimlerini doyurmak olduğunu ve yetişkin bir insanın kültürüyle ilişkisinin çocukluktaki sosyalleşmesinin psikolojik izlerini taşıdığını ileri süren Bronislaw Malinowski de bu yaklaşımın öncüleri arasında sayılmıştır.



Malinowski gibi Mead de Freud’un evrenselci kişilik kuramını geleneksel topluluklarda test etmeye çalışmış ve psikanalizin antropolojik araştırmalar için önemli bir düşünsel kaynak olabileceğini göstermiştir. Mead insan ve kültür ilişkisinin temellerinin çocuklukta atıldığı inancıyla bu yaşam dönemini hem etnografik yöntemle, hem de biyografilere, filmlere ve anlatılara dayanarak çalışmış ve “belirgin kişilik” kavramını kullanmıştır.



Benedict’in “biçimlendirme” yaklaşımına göre kültür ve kişilik aynı örüntüde biçimlenen az çok tutarlı birer düşünce ve eylem bütünüdür. Dolayısıyla bir kültürü paylaşan kişilerin ortak kişilik özellikleri ve davranışları vardır ve kişiliğin biçimlenmesinde özellikle çocuk yetiştirme yöntemleri ile bunların yol açtığı erken çocukluk deneyimleri belirleyicidir. Dili hem kültürün önemli bir unsuru hem de bireyin sosyal deneyimlerinin odağı olarak ele alan Sapir ise kültürel olarak biçimlenen psikolojik eğilimlerin doğuştan gelen özellikler ve yaşanan ortamdan aldıkları etkilerle birleşerek, aynı kültürde yaşayan insanlar arasındaki kişilik farklılaşmalarını ortaya çıkarttığını ve bu bireysel farklılıkların sosyal istikrar ve değişim süreçlerinin anlaşılması için önem taşıdığını ileri sürmüştür. Bu kuramsal birikim “Biçimlendirici Yaklaşım” olarak da adlandırılmıştır.



Kültür ve Kişilik yaklaşımının geliştiği 1930-1945 yıllarında kişiliğin evrensel biyolojik temellere dayandırılmasını reddederek kültürel etkileri ön plana çıkartan pek çok Neo-Freudcu psikanalist de kişiliğin kültürle ilişkisine odaklanarak etnografik çalışmalar yapmış ve bu çalışmalar da Kültür ve Kişilik kuramcılarını etkilemiştir. Boas’ın öğrencisi Ralph Linton ile çalışan psikanalist Abram Kardiner “Temel Kişilik” kuramını geliştirmiştir. Kardiner’e göre kültürel kurumlar birincil ve ikincil olarak ikiye ayrılmaktadır“. Birincil kurumlar (geçim tarzı, akrabalık, sosyalleştirme gibi) bir temel kişilik meydana getirmekte, bu da ikincil kurumları (din, sanat, folklor gibi) biçimlendirmekte ve kültürel bütünleşmeyi sağlamaktadır. Kardiner, birlikte çalıştığı antropologların alandan getirdikleri verileri analiz ederek kuramını oluşturmuştur. Kardiner’e alan verileri sunan Cora du Bois kendi incelediği topluluklarda kişiliğin gösterdiği çeşitlenmeleri dikkate alarak, bir topluluk içinde istatistiksel olarak en sık rastlanan özellikleri kapsayan “tipik kişilik” kavramını ortaya atmış ve bu kavram da “Ulusal Karakter” çalışmalarını etkilemiştir.



1940’ların başında Amerikan antropolojisinde güçlü bir akım olan Kültür ve Kişilik, kurucularının çalıştığı Columbia Üniversitesi’nde sürdürülen iki büyük proje nedeniyle çok ciddi eleştirilerle karşılaşmıştır. Bunlardan biri ABD hükûmetinin 2. Dünya Savaşı esnası ve sonrasında rakip toplumların ruhsal özelliklerini anlamak üzere antropologlardan yardım istemesi nedeniyle Benedict’in önderlik ettiği, Doğu Avrupa toplumlarına ilişkin “Ulusal Karakter” projesidir. Benedict burada Japon kültürü ve temel kişiliğini incelediği ünlü eseri Krizantem ve Kılıç’ta da uygulamış olduğu uzaktan inceleme yöntemini kullanmış, ele aldığı kültürleri edebiyat, sanat eserleri, göçmenlerle mülakatlar gibi malzemeler üzerinden tahlil etmiştir. Geleneksel kültürlerden farklı bir yapıya ve çeşitliliğe sahip olan modern ulusların kültürlerine odaklanan Ulusal Karakter yaklaşımı yeterli düzeyde karşılaştırmalı araştırma verisine dayalı olmamak, ulusal kültürleri tek tip olarak ele almak ve kalıp yargılar üretmek eleştirileriyle karşılaşmıştır. Eleştirilen ikinci proje Kardiner’in farklı kültürlerin temel kişilik özelliklerini ortaya koymaya çalıştığı projesidir. Kardiner, kültürleri yol açtıkları kişilik özellikleri açısından karşılaştırırken bireysel farklılıkları dikkate almadığı ve çocuk yetiştirme yöntemlerinin kişilik üzerindeki etkileri konusunda spekülatif bir yaklaşım geliştirdiği gerekçesiyle eleştirilmiştir.



Kardiner’in kültür kurumlarını bütünleştiren temel kişilik kuramından etkilenen, ancak onun metodolojisini eleştiren John Whiting ve Irving Child’ın çalışmalarıyla başlayarak, Kültür ve Kişilik Yaklaşımı yerini Kültürler Arası yaklaşıma bırakmıştır. Yaklaşımın kişiliğin oluşumunda kültürün oynadığı role ilişkin sorunsalı ise psikolojik antropoloji ve kültürel psikoloji alanları için hâlen merkezî önemdedir.

Kaynakça

Benedict, Ruth.The Chrysanthemum and the Sword. Boston: Houghton Mifflin, 1946.Benedict, Ruth.Patterns of Culture. New York: Mentor, 1950.Bock, Philip K. “İnsan Davranışının Kültürel Temelleri.”Psikolojik Antropolojiiçinde. Çev. S. Altuntek. Ankara: İmge, 2001.Hofstede, Geert, McCrae, R. Robert. “Pensonality and Culture Revisited: Linking Traits and Dimensions of Culture.”Cross-Cultural Research38, Sayı: 1, (2004): 52 – 88.Kardiner, Abram ve Linton, Ralph.The Individual and His Society. New York: Columbia University Press, 1939.Malinowski, Bronislaw.Sex and Repression in Savage Society. New York: Meridian Books, 1959.Le Vine, Robert I.Culture, Behavior and Personality. Chicago: Aldine, 1982.Le Vine, Robert I. “Introduction.” ve “A Reader on Self in Culture.”Psychological Anthropologyiçinde. West Sussex: Wiley – Blackwell, 2010.Mead, Margaret.Coming of Age in Samoa. New York: Morrow, 1928.Mead, Margaret. “National Character.”Anthropology Todayiçinde. Ed. A. L. Kroeber. Chicago: University of Chicago Press, 1953. 642 – 667.Piker, Steven. “.Culture and Personality.”Psychological Anthropologyiçinde. Ed. P. Bock. Westport: Praeger, 1994. 1-17.Wallace, Anthony F. C.Culture and Personality. 2. Basım. New York: Random House, 1952.
https://ansiklopedi.tubitak.gov.tr/ansiklopedi/kultur_ve_kisilik_yaklasimi

Sen de Değerlendir!

0 Değerlendirme
KÜRE'ye Sor